Ronahi Serhad: Şehitlerimizi yaşatma sorumluluğuna sahibiz

Mayıs ayı şehitlerini anan PAJK Koordinasyon üyesi Ronahi Serhad, "Mayıs ayı şehitlerinin uğruna mücadele ettikleri yüce amacımızı başarmak önümüzde duran kutsal emirdir. Şehitlerimizi yaşatma sorumluluğuna sahibiz" dedi.

Mayıs ayı şehitleri ve Türk devletinin Başur'a yönelik işgal saldırılarına ilişkin konuşan PAJK Koordinasyon üyesi Ronahi Serhad, "Şehitlerimizi yaşamanın ve yaşatmanın sorumluluğuna sahibiz. Mayıs ayı şehitlerimizi anarken elbette içinde bulunduğumuz dönemi değerlendirmek durumundayız. Faşizmin 3. Dünya Savaş koşullarında kadın ve Kürdistan devrimini gerçekleştirmek, savunmak ve böylelikle Ortadoğu’nun demokratik geleceğine yol açacak başarıyı ortaya çıkarmak için şehitlerimizin çizgisinde savaşacak ve bıraktıkları mirastan aldığımız güçle yöneleceğimiz bir yıl olacaktır" diye konuştu.

Türk devletinin Başur’a yönelik işgal operasyonlarına KDP'nin alenen katıldığının altını çizen Serhad, "Başurê Kürdistan’ın işgalinde PKK hareketini tasfiye etmenin yanı sıra esas aşamalı yürütülen planlamanın bir amacı da İran'a karşı askeri müdahale hazırlığıdır. Türkiye, NATO tarafından İran'a müdahaleye hazırlanıyor. İran-Irak sınırı boyunca Türk ordu güçlerine üslenme, tahkim edilmiş mevzilenme imkanı yaratmaları sadece Kürdistan Özgürlük Hareketimize yönelik olmadığı görülmelidir. Başurê Kurdistan’ın da elden çıkarılmasıdır, işgal ve tehdit altında parçalı Kuzey-doğu Suriye özerkliğinin ortadan kaldırılmasıdır" dedi.

Mayıs ayı, Kürt halkı, Türkiye ve Ortadoğu halkı açısından nasıl bir öneme sahip? Direniş ve şehadet ayı olan Mayıs şehitlerini yaşamakta olduğumuz büyük mücadele yılında nasıl anlamalıyız?

Şehitler çizgisine bağlılığın anlamı ve özü olarak partileşmeyi esas alan, bu bağlamda bir şehitler partisi olarak PKK’yi şekillendiren Önder Apo gerçeği, şehitlere doğru bağlılığın ve miraslarına sahip çıkmanın gerçeğidir. Şehitler gerçeği mücadelenin anlam ve amacını net ortaya koyar. Tarihin yapıcıları olarak görevleri somutlaştırıp başarı çizgisini kanıtlar. Şehitler gerçeğinde büyük savaş kararlılığı ve bu kararlılığın yol açtığı gelişmeleri görürüz. Tarih ve insanlık karşısındaki sorumluluk duyguları, yaşam ve mücadele tarzları biz militanlara ve halkımıza yaşam manifestosudur. Canlarını ortaya koyarak, son nefesine kadar savaşarak özgürlük yolumuzu aydınlattılar.

Parti tarihine, Mayıs ayı şehitleri olarak geçen Haki Karer, İbrahim Bilgin, Mehmet Karasungur, Deniz Gezmiş ve arkadaşlarını, Halil Çavgun, İbrahim Kaypakkaya, Gurbet Aydın ve Amed zindanında 12 Eylül faşizmine karşı bedenlerini ateşe vererek direniş çizgisini temsil eden Ferhat Kurtay, Necmi Öner, Mahmut Zengin, Eşref Anyık yoldaşlar şahsında tüm devrim şehitlerimizi saygı ve minnetle anıyoruz.

Mayıs ayı şehitlerimiz, özgür iradenin sınırsızlığını ortaya koyar. Anlayış ve uygulamada kusursuzluğun arayışçılarıdır. Kusursuz yani gerekçesiz yaklaşımla başarıya kilitlenmedir. Büyük ve özgür yaşam gayesini, her bedeli göze alarak onurluca taşımaktır. Her bir şahadet gerçeğinin ve çizgisinin takipçisi olmak, anlamından kopmamaktır. Şehitlerin mirasına saygı duymak ve şehitler çizgisinde yürümek ilkeden taviz vermemektir. Eylemlerini, çizgilerini halka taşırabilmektir. Bu anlamda şehitlerimizi yaşamanın ve yaşatmanın sorumluluğuna sahibiz. Nasıl yaşadığımız şehitlere katılmaktır, nasıl yaşattığımız ise mücadeleyi nasıl sürdürdüğümüz ile ilgilidir. Şehitler gerçeğini anlamak, şehitler çizgisinde partileşerek direnmek, savaşmak ve başarmaktır. Devrimi başarıya taşıyacak güncel devrimci görevlerimizi yerine getirmektir.

PKK ve PAJK çizgisinde şehitlere cevap olmak nasıl bir anlam taşımaktadır? Şehadet gerçeği karşısında üzerinize düşen sorumluluk ve görevler nelerdir?

Mayıs ayı şehitlerimizi anarken elbette içinde bulunduğumuz dönemi değerlendirmek durumundayız. Uğruna mücadele ettikleri yüce amacımızı başarmak önümüzde duran kutsal emirdir. Tarihin seyrini değiştirme karakterinde olan güncel gelişmelerden kopuk salt hatıralarını anmayla karşılayamayacağımızı Önderliğimizin şahadetler gerçeğine yaklaşımından biliyoruz. Faşizmin 3. dünya savaş koşullarında kadın ve Kürdistan devrimini gerçekleştirmek, savunmak ve böylelikle Ortadoğu’nun demokratik geleceğine yol açacak başarıyı ortaya çıkarmak için şehitlerimizin çizgisinde savaşacak ve bıraktıkları mirastan aldığımız güçle yöneleceğimiz bir yıl olacaktır.

2021 yılı nasıl bir mücadele yılı olacak?

Önder Apo’nun içinde tutulduğu İmralı esareti, Kürt ve Ortadoğu sorununa yaklaşımda her bir gücün politikasının deşifre edilmesini ve anlaşılmasını sağlayan kilit merkezdedir. NATO kararıyla gerçekleşen uluslararası komplo, İmralı cezaevindeki uygulamaları daha da derinleştirilerek, sıkılaştırılarak yürütülmektedir. Bu uygulama, sadece faşist AKP-MHP iktidarının tipik Kürt düşmanlığı politikasına dayanmıyor. Kürdistan merkezli Ortadoğu üzerinden yürütülen 3. dünya emperyalist paylaşım savaşının başını çeken ABD ve diğer hegemonik güçlerin izledikleri politika ve kararla ilgilidir. Ve Türkiye’deki yasalar ile uluslararası yasaların asgari düzeyde bile hiçbirinin uygulanmaması Önder Apo’yu yok hükmünde saymaktır. Önder Apo üzerindeki esareti mezar sessizliğinde yürütürken, Kürt sorununu ve Ortadoğu sorununu çözmelerini beklemek kendini imhaya yatırmaktır.

3. Dünya Savaşıyla beraber Kürdistan ve Ortadoğu sorunu daha fazla birbirini etkiler duruma gelip bir bileşke halini almıştır. Bir taraftan Ermeni soykırımı ilk kez ABD Başkanı tarafından resmen telaffuz edilirken, öte taraftan hareketimizin yöneticilerinden üç arkadaşa yönelik imha kararlarını açıklamalarının ardından, 23 Nisan’da da faşist AKP-MHP iktidarına, gerilla üs alanlarına yönelik geniş çaplı operasyon başlatma onay vermeleri imhada ısrarcı olduklarını göstermektedir. Başur’a yönelik işgal operasyonlarına KDP alenen katılmaktadır. 2010 yılından bu yana daha yoğunluklu sürdürülen işgal operasyonları parça parça genişletilerek, gerillayı imha ederek KDP’yi tek muhatap güç haline getirip güçlendirerek, bölgesel savaşta etkili kullanmaktır.

TÜRKİYE NATO TARAFINDAN İRAN'A MÜDAHALEYE HAZIRLANIYOR

Başurê Kürdistan’ın işgalinde PKK hareketini tasfiye etmenin yanı sıra esas aşamalı yürütülen planlamanın bir amacı da İran'a karşı askeri müdahale hazırlığıdır. Türkiye, NATO tarafından İran'a müdahaleye hazırlanıyor. İran-Irak sınırı boyunca Türk ordu güçlerine üslenme, tahkim edilmiş mevzilenme imkanı yaratmaları sadece Kürdistan Özgürlük Hareketimize yönelik değildir. Başurê Kurdistan’ın da elden çıkarılmasıdır, işgal ve tehdit altında parçalı Kuzey-doğu Suriye özerkliğinin ortadan kaldırılmasıdır.

3. Dünya Savaşında bölgesel haritalar yeniden şekillendirilecek. Faşist Erdoğan iktidarı bu gerçeği görerek fırsat yakalamaya çalışmaktadır. Türkiye’yi emperyalist politikalar çerçevesinde kullanıma açıp Kürt soykırımında sonuna kadar destek alıp iktidarını ayakta tutmaya çalışıyor. Diğer taraftan kapitalist sistem krizinden, bölgesel kaos ve krizden yararlanarak bölgesel hegomonik güç olma hedefine oynuyor. Bu bağlamda soykırımcı Türk ulus-devletinin Lozan, Montrö Boğazlar Sözleşmesi gibi yüzyıllık anlaşmaları tartışmaya açması bir politik deşarjı konusu, milliyetçi kitleye oynama ya da dış politikada şantaj yapma değildir. 1. dünya savaşının ardından Misak-ı Milli olarak şekillendirilen Türkiye Cumhuriyetinin sınırlarını genişletme, yeni ilhak alanları yaratma ve Kürt soykırımını tamamlama peşindedir.

Yaşamakta olduğumuz 3. Dünya Savaşında faşist Erdoğan 2023 hedefi olarak sıkça bunu seslendirmektedir. 21. Yüzyıl dünya dengelerinin Kürtsüz şekillenmesi için imha-inkar siyaseti olarak soykırım planını dört parça Kürdistan’a yönelik kapsamlı uygulamaktadır. 1. Dünya Savaşı ardından dünya siyasi haritası şekillendirilirken Kürtler yok sayıldı. Ardından Kürtlerin her özgürlük isyanı kanla bastırıldı. Bu kaderi değişim yoluna koyan Önder Apo’nun PKK Hareketiyle çıkışı oldu. Sterka Sor ajan örgütü tarafından Antep’te 18 Mayıs’ta şehit düşürülen Haki Karer yoldaşın anısına Önder Apo, parti programı ve ilanıyla cevap verip bu zulmün sonlandırılması için Kürt kadınlarını, Kürdistan gençliğini, Kürt halkı için mücadele etme zeminini, zamanını, imkanını yarattı. Kadın devrimini, en büyük sosyal devrim olarak PKK gerçeğine dayattı.

ÖNDER APO KEMALİST SOLCULUĞUN GEÇERSİZLİĞİNİ ORTAYA KOYDU

Kadın partileşmesi olan PAJK’ın ilanıyla ataerkil zihniyette devrim gerçekleştirdiği gibi reel sosyalizmin ezberini bozdu. Toplumsal anlamda insanlığın yeniden kök hücresini kadınla tanımlayarak tarihin görünmeyen yüzünü ortaya çıkardı. Önder Apo, bölge halkları olarak Ortadoğu halklarına demokratik ulus kuramıyla birlikte yaşama projesini ortaya koyup egemen-ulus milliyetçiliğine dayalı tek millet, tek devlet, tek vatan milliyetçi safsatayı yerle bir ederek gerçek demokratik yaşamın siyasi-kültürel-sosyal rejimini demokratik konfederalizm sistemiyle somutlaştırdı. 3. Dünya Savaş gerçeğinde halklar, kadınlar, ezilenler adına müdahil olup özgürlüğün yolunu göstermiş oldu.

İdam sehpasına giderken 'Yaşasın Türk-Kürt halklarının kardeşliği' diye haykıran Deniz Gezmişlerin, oligarşik Türkiye rejimine karşı Türkiye halkına mücadele yolunu gösteren, işkencecilere ser verip sır vermeyen İbrahim Kaypakkayaların devrimci mirasını Önder Apo, Kürdistan devrimi ile taçlandırdı. Böylelikle Türkiye’nin demokratik devrimine giden yolun Kürt sorununun çözümünden geçtiğini göstererek Kemalist solculuğun geçersizliğini ortaya koymuştur. Türkiye ve Kürdistan halklarının kurtuluşunun birleşik devrim hareketine olan ihtiyacını tespit ederek Türkiye’nin demokratik dönüşümünü Kürdistan’ın özgürlüğü olarak savunmuştur.

ERDOĞAN DEVLETLEŞMİŞ, DEVLET ERDOĞANLAŞMIŞ

Türk hükümetinin kontrgerilla iktidar kliği tarafından Önder Apo’ya 6 Mayıs 1996’da gerçekleştirilen Şam suikast girişimi Deniz Gezmiş’in şehadet yıldönümüne denk getirilmişti. Önder Apo şahsında halkların kardeşliğinin, devrimci çizginin, çıkışın tasfiye edilmesiydi, ancak başarısız oldu. Kürdistan Özgürlük Hareketimiz, Türkiye ulus-devlet yapılanmasına demokratikleşmeyi dayattıkça Önderliğimize tecrit ağırlaştırılmış. Bugün tecrit, suikastler, katliamlar tüm Türkiye halkınadır da. Önder Apo'ya tecrit, komplo Kürt halkına, kadınlara olduğu kadar Türkiye halkına uygulanmakta.

Erdoğan şahsında tek adam rejimi, tek adam partisi bu da yetmez tek adam devlet gerçeğiyle karşı karşıyayız. Erdoğan devletleşmiş, devlet Erdoğanlaşmıştır. Deniz Gezmişlerin haykırdığı kardeşlik sloganını Kürdistan Özgürlük Hareketinin devrimci çizgisi olarak örgütleyen Önder Apo’yu anlamak, Türkiye-Kürdistan devrimcilerinin birleşik ve halklarımızın ortak mücadelesiyle faşizmi alaşağı etmektir. Önder Apo’yla birlikte halklarımıza uygulanan tecriti sonlandırıp özgürlük mücadelesini kazanmaktır. Bu anlamda ‘faşizme, tecrite son Önder Apo’ya Özgürlük Zamanı’ hamlesini başarıya ulaştırmak Türkiyeli devrimcilerin ve Türkiye halklarımızın da biricik sorumluluğu ve görevidir.

Kadınlara, Kürdistan halkına çağırınız nedir?

Her bir Kürdistan şehidi, bu tarihi bilinçle PKK saflarına akın ederek bu onurlu özgürlük yürüyüşünde yerini aldı. Hareketimizin Kürdistan’da daha yeni mayalandığı ve hiçbir imkanın olmadığı ilk dönemlerde Önder Apo’ya inanç PKK militanlığının katılımını şekillendirdi. Haki Karer ve ardılı olan önder kadroların kişilik ve mücadele duruşları, kör talihi değiştirmeyi başardı. Nasıl ki, Amed zindanlarının zifiri karanlığında bedenlerini açlığa yatıran 14 Temmuz büyük ölüm orucu direnişçileri, bedenlerini ateşe veren Dörtler gerçeği, Başurê Kurdistan’da gerillacılığı, ulusal birliği geliştirmeye kendini adayan Mehmet Karasungur ve diğer öncülerimiz, Kürdistan dağlarında kadın komutalaşmasıyla düşmana darbe vuran Hozan Mizginler ve tüm Kürdistan devrimcileri zoru başarıp düşmana yenilgi yaşattılarsa şimdi de bizlere düşen görev bu olmaktadır.

Kritik olan bu mücadele yılında şehitlerimizin ruhunu, eylem çizgisini, devrimci halk savaşı temelinde örgütleyerek halkımızın mücadelesine kadın militanlığıyla öncülük ederek kazanacağız. Türkiye siyasetinin, toplumunun yaşadığı iç krizlerden de rahatlıkla anlaşıldığı üzere siyasi parti sistemleri, parlamento sistemleri, ekonomileri çökmüştür. Yeni çıkış arayışlarını, Başur’a işgal operasyonlarında sonuç almaya bağlamışlardır. Her ne kadar stratejik ittifak olarak bel bağladıkları NATO’dan, özelde ABD’den de umduklarını bulamayabilirler. Zaten siyasi-diplomatik bazı yönleriyle askeri krizleri kendi aralarında yaşamaktalar.

Aynı zamanda KDP ihanet gerçeği teşhir olmuştur. Sahaya sürecekleri yeni bir oyun, komplocu siyaset tutmayacağından ulusal birlik dışında başka bir şansları kalmamıştır. Kürdistan halkının dayatmasıyla, mücadelesiyle ihanet önlenebilir. Her şeyi Kürdistan halkının topyekün her yerde ayağa kalkması, sahada aktör olarak rol oynayarak dönemsel-güncel mücadelesi belirleyecektir. Devrimi mücadeleyi daha güçlü dayatmamız halinde izlenen siyasette yön değiştirici olabiliriz. Bu halkımızın, halklarımızın mücadele performansına bağlıdır.

TÜRKİYE HALKLARI ARTIK BU İKTİDARIN GERÇEK YÜZÜNÜ GÖRMELİDİR

Başur halkı ayağa kalkarak faşist Türk rejiminin Kürdistan geneline uyguladığı soykırım planını boşa çıkarabilir. Bakur halkımız, kaybedeceği bir şey olmadığını bilerek tam da bu dönemde tepkisini güçlü eylemlerle ortaya koyabilir. Rojava halkımız, tüm yaşamını savaşa göre örgütleyerek ve silahlı pozisyon alıp devrimci halk savaşı stratejisi temelinde kendisini savunabilir. Türkiye halkı artık bu iktidarın gerçek yüzünü iyi görmektedir. Toplumsal hareketin gelişmemesi için bu denli faşizan baskılarını görülmedik biçimde bir cümlelik sanal medya mesajı sahiplerine bile indirgemekteler. Türkiye halkları, Kürt sorunun çözümsüz bırakılmasının sonuçlarını ağır ödemektedir. Kemalist’i bile bunun farkına varmıştır.

Ortada asgari bir cumhuriyet rejimi kalmamış, devlet AKP’leşmiştir. Bu kamburdan, faşist rejimden kurtulmanın arayışı güçlenmiştir. Kadınların toplumsal mücadele ve muhalefet gücü olduğu görülerek temel beklenti ve çağrı kadınlara, ezilen tüm kesimlere, kimliklere yapılmaktadır. Faşist AKP-MHP rejimi bu nedenle kadınların mücadelesini ezmeye yönelmiştir. Türkiyeli ve Kürdistanlı kadınların ortak, birleşik mücadelesiyle kadın kırımını durdurabilir, kadın düşmanı olan AKP-MHP iktidarını yıkabiliriz.

Faşist ittifak zayıflamıştır. Hareket ve halk olarak bizim de güçlü ittifaklarımız vardır. Türkiye ve Ortadoğu halkıyla meşru ittifak zemininde buluşmaktayız. Bunun önü sonuna kadar açıktır. Her şeyin mümkün olabileceği karmaşık bir dönemden geçmekteyiz. Direnen tüm kesimleri teslim almaya, irade kırmaya çalışan AKP-MHP faşist iktidarı çözülmüştür, sıra çöküşünü sağlamakta. Çözümün muhatabı Önder Apo’dur. Tüm güçlerin bu yalın gerçeği kabul etmeleri dışında başka bir seçenekleri kalmamıştır.

27 Mayıs PKK Yürütme Komitesi üyesi Kasım Engin’in şehadetinin 1. yıldönümü. Duygu ve düşüncelerinizi almak isteriz. Varsa bir anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Mayıs ayı şehitler kervanına katılan Kasım arkadaşın anısı önünde saygıyla eğiliyorum. Geçen yıl düzenlenen hava saldırısında şehit düştü. Kasım arkadaş denilince kendisini tanıyan tüm yoldaşların ilk aklına gelen mücadele coşkusu ve azmidir. Yaşam ve mücadele felsefesinde ‘yok’ yok hükmündeydi. Yani her şey istenirse yapılabilir, başarılabilirdi. Gerçekten böyle bir duruşa sahipti. Xinere’de de bir dönem kaldığı için oradan bahsedeyim, mesela aynı gün içinde örneğin Şekîf’in tepesine çıkıp oradan inip bir okula rahatlıkla ders verebilir, yolda karşılaştığı yoldaşına sanki yetişmesi gereken bir işi yokmuş gibi zamanını ayırabilirdi.

Hep devrimci dinamizme sahip engin tarih ve yurtseverlik bilinciyle, duygularıyla engel tanımadan, hiçbir görev ayrımı yapmadan mücadelenin her alanında azimle, inançla çalışan bu anlamda örnek bir kişilikti. Katledilen, dışlanan, ötekileştirilen ve daha özelde Kemalist devlet politikası olarak Kürtlük kimliğinden ayrı tutulan, mültecileştirilip bitirilmeye çalışılan Alevi kimliğinin direnen, yılmayan özüydü. Kürdistan'a aşık, PKK Hareketinin militanlığına adanan, militanlığı en yaratıcı uygulayan her koşulda başarıyı esas alan yoldaşımızdı. En zor dönemlerde tek bir gün bile kendisini karamsar görmeniz mümkün değildi. Olmaz diye bir şey tanımazdı.

Bir gün kendisiyle sohbetimizde şöyle demiştim ‘bu enerji, bu bedeni aşıyor.’ Kasım arkadaş ‘Ben aceleci değilim, bizim arkadaşların temposu ağır olduğundan ben öyle görünüyorum’ demişti. Yine 2005’lerde dönemin Türk gazeteleri sözde örgüt içinde her şeyi bilmiş kesilip boy boy gazete manşetlerine PKK’yi taşıyorlardı. ‘İşte KCK Başkanlık Konseyi Başkanı Murat Karayılan'ın sağ kolu Kasım Engin…’ diye haberler yapmışlardı. Kendisiyle karşılaştığımızda ‘ben niye sol kol değil de sağ kolum, beni sağ çizgi olarak mı görüyorlar’ diye espri yapmıştı. Görev insanı, arkadaş canlısı PKK yoldaşıydı. Güzel yüreğini, inancını devrim kavgamızda hep yaşatacağız. Yeminimiz düşmanı yenmek, bağlılığımız amaçlarını gerçekleştirmek olacaktır.

1 MAYIS TÜM EZİLENLERİN BAYRAMIDIR

Tekrardan Mayıs ayı şehitlerimiz şahsında tüm Kürdistan-Türkiyeli devrimcileri saygıyla anıyorum. Yine sosyalist mücadele tarihinde bilimsel sosyalizm kadar önemli bir aşama olan demokratik sosyalizmle insanlık tekrardan komünal değerlere sarılırken, önderliğimizin bu yeni arayışlara demokratik modernite alternatifiyle cevap vermesi insanlığı kapitalist modernite ve onun yaşamı öldüren yaşam biçimine mahkum olmadığımızı göstermiştir. Bu vesileyle de günümüzde artık sadece işçilerin bayramı olmayı çoktan aşmış, anti kapitalist tüm güçlerin, tüm ezilenlerin bayramına dönüşmüş ve bu uğurda mücadele veren ,emek harcayan tüm insanlığın 1 Mayıs'ını kutluyor, halklarımızın, kadınlarımızın, işçilerimizin, emekçilerimizin mücadelesinde başarılar diliyorum.