‘Sorunların çözümü için ulusal birlik mücadelesi büyütülmeli’

Güney Kürdistan’da Türk devleti ve KDP’nin savaş politikaya karşı düzenlenen açıklamada konuşan Aydeniz, “Ulusal birlik mücadelesini büyüterek, sorunların çözümü için her kesimle görüşmeyi ve müzakere koşullarını yaratmayı görev biliyoruz” diye seslendi.

Demokratik Bölgeler Partisi (DBP), Güney Kürdistan’da yaratılmak istenen gerginliğe karşı kitlesel açıklama yaptı. Açıklamanın yapılacağı Amed’in Yenişehir ilçesinin Ofis semtinde bulunan Sanat Sokağı, sabah saatlerinde yüzlerce polis tarafından abluka altına alınarak, giriş çıkışlara kapatıldı.

Aralarında Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanları Leyla Güven ve Berdan Öztürk, Özgür Kadın Hareketi (TJA) aktivistleri, DBP Eşbaşkanları Saliha Aydeniz ve Keskin Bayındır, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eşbaşkanı Pervin Buldan ve bölge milletvekilleri, Barış Anneleri Meclisi üyelerinin de bulunduğu yüzlerce kişi, abluka altında bulunan Sanat Sokağı’na geldi. Burada polis tarafından engellenen kitle, “Bijî Serok Apo”, “Bijî yekitiya kurdan” ve “Bijiî yekitî, bimre îxanet” sloganlarıyla Ofis Parkı’na kadar yürüyüş düzenledi.

Polisin müdahale anonslarına rağmen yürüyüşü sürdüren kitle, Ofis Parkı’nda “Dem dema yekitiya netewî û azadiyê ye” yazılı pankart açarak, açıklama yaptı. Açıklamanın Türkçesi DBP Eşbaşkanı Saliha Aydeniz, Kürtçesi ise HDP Şırnak Milletvekili Hasan Özgüneş tarafından okundu.

“İşgale karşı ortak tutum almak temel görevimizdir” başlıklı açıklamayı okuyan DBP Eşbaşkanı Saliha Aydeniz, son dönemlerde Güney Kürdistan’da Kürt güçleri arasında yaşanan gerginlik, bu gerginliği derinleştiren açıklama ve tutumların, yurtsever Kürt halkının endişe ve kaygılarını derinleştirdiğini söyledi. Dünya ve bölge dengelerinin yeniden değiştiği böylesine hassas ve kırılgan bir süreçte Kürtler arası gerginliğin, halkın geleceği, özgürlük ve eşitlik hayallerini de büyük oranda tehlikeye attığını kaydeden Aydeniz, “Uluslararası siyasi güç dengelerinin yeniden şekillendiği böylesi bir dönemde, Kürt halkının özgürlük-eşitlik taleplerini hayata geçirmenin koşulları her zamankinden fazladır. Bu koşullar ve Kürt halkının on yıllarca ortaya çıkardığı mücadele deneyimi de gösteriyor ki Kürtler özgürlüğün son raddesine ulaşmıştır. Böylesi tarihi bir dönemde, işgalci bölgesel güçlerin; Kürtleri karşı karşıya getirme, kuşatma politikaları derinleşmiştir” dedi.

Halkın geçmişte de Kürt güçleri ve siyasi yapıları arasında yaşanan çatışma ve çelişkilerin bedelini ağır bir şekilde ödediğini hatırlatan Aydeniz, “Geçmiş tarih boyunca Kürtler arası çatışmanın kazananı işgalciler; kaybedeni ise bütün Kürt halkı olmuştur. Tarihsel arka planın güncelliğini koruduğu bu dönemde halkımız bir kez daha bu utancı kader gibi kabullenmeyecek ve buna karşı mücadele edecektir. İşgalci, emperyalist güçler 3. Dünya Savaşı’nı Kürdistan topraklarında vermekte, tüm güçler hesaplarını bu merkez üzerinde kurmaktadır. Bundandır ki Kürt halkı ağır bir baskı ve sömürü düzenin kuşatması altında direnmektedir. Karanlık bir dönemin kaderi de özgürlük-aydınlık dolu geleceğinin başlangıcı da Kürt halkının direnişi ve Kürt güçlerinin bu haklı, meşru dava ekseninde hareket etmesine bağlıdır. Bu ağır koşullar altında direnen halkımız; tüm güçlerin siyaseten nasıl hareket etmesi gerektiğinin ölçüsünü oluşturmuştur. Tüm güçlerden beklentimiz; Kürt halkının çizdiği bu ölçüde hareket etmek olmalıdır” diye konuştu.

“Bir kez daha belirtelim ki, Kürt halkının özgürlüğü, geleceği, haklı davası için mücadele eden her güç, tüm Kürdistan’da haklı mücadelenin meşru öncü güçleridir. Bu nedenle Kürdistan’da mücadele eden hiçbir güç işgalci olarak tanımlanmamalıdır” diyen Aydeniz, şunları söyledi: “Hiç kimse Kürt halkının geleceğini, yayılmacı devletlerin vaatlerine havale etmemelidir. Buna karşı tarihin önümüze koyduğu yegâne görev yayılmacı-işgalci güçlere karşı ortak tutum almaktır. Kürtlerin her bir siyasi rengi onun zenginliğidir. Kürt davasının ve özgürlük mücadelesinin gücüdür. Örgütsel yapılarda farklılıkların olması doğaldır. Yaşanan anlaşmazlıklar ve sorunları gidermenin yolu; diyalog ve müzakeredir. Kürtler iç sorunlarını da bölgesel meseleleri de konuşarak çözebilecek olgunluğa, deneyime kavuşmuştur.  Sorunları çözmenin yolu ortak zeminleri yaratmak, ulusal birliği oluşturmak ve bu temelde halkımızın çıkarlarını öncelemektir. Kürt halkı adına hareket eden, hiçbir güç halkımızın geleceğini, özgürlük hayallerini ve bin bir bedel ile yarattığı kazanımlarını, tehlikeye atma hakkına sahip değildir. Bütün Kürt örgütlerini, şahsiyetlerini, aydınlarını, demokratik kitle örgütlerini, yüreğinde halkının özgürlük talebini taşıyan her bir bireyi bu hassasiyetin ağırlığı ve bilinciyle hareket etmeye çağırıyoruz.”

Önceliklerinin halkın kazanımları olduğunu vurgulayan Aydeniz, sözlerini şöyle sürdürdü. “Bu vesile ile büyük kaybettirecek iç çatışmalar karşısında keskin bir tutum aldığımızı halkımıza ilan ediyoruz. Her şeyden önce biz Kürt kadınları, bir kez daha Kürtler arası çatışmaya asla izin vermeyeceğimizi belirtiyoruz. Bu talihsizliğe, kadersizliğe, tarihin tekerrür etmesine izin vermeyeceğiz. Ulusal birlik mücadelesini büyüterek sorunların çözümü için her kesimle görüşmeyi ve müzakere koşullarını yaratmayı görev biliyoruz. Bu bilinç ile Kürdistani tüm çevre ve dinamikleri süreci büyütme sorumluluğuyla duruş sergilemeye ve rol almaya çağırıyoruz. Halkımızın büyük bir duyarlılıkla yeniden Kürtler arası çatışmaya onay vermeyeceğine ve karşısında duracağına yürekten inanıyoruz. Bu inançla başaracağımıza dair en ufak bir tereddüdümüz yoktur. Kazanan halkımızın meşru ve haklı mücadelesi; kaybeden ise işgalcilik ve onun zihniyeti olacaktır. Yaşasın Kürt ve Kürdistani halklarının birliği.”

Açıklamanın ardından kitle sloganlar eşliğinde dağıldı.