Suruç'ta katledilen Şenyaşar ailesinin 'adalet' çığlığı

AKP MYK üyesi ve Urfa Milletvekili adayı İbrahim Halil Yıldız'ın talimatıyla ailelerinden 3 kişi katledilen Şenyaşar ailesi, 17 aydır dosyalarının açılmadığını belirterek adalet bekliyor.

Urfa'nın Suruç ilçesinde yaşayan ve 40 yıldır burada esnaflık yapan Şenyaşar ailesi, 14 Haziran 2018 tarihinde AKP MYK üyesi ve milletvekili adayı olan İbrahim Halil Yıldız'ın talimatıyla saldırıya maruz kalmışlardı. Seçim çalışmalarında esnafı gezen Yıldız, Şenyaşar ailesinin dükkanına girerek "Biz isteğiniz var mı?" diye sormuş, Şenyaşar ailesi de Yıldız ile dolaşanları kastederek, "Yanınızdakileri uyarın, ilçe sakinlerini taciz ediyorlar, kadın ve kızlara laf atıyorlar. Bizi rahatsız etmesinler" demişlerdi. Bunun üzerine AKP adayı Yıldız, kapıdan çıktığı sırada yanındakilere gözleriyle işaret ederek, "Saldırın" emri vermişti. Şenyaşar ailesine saldıran AKP'li Yıldız'ın akrabaları ve taraftarları dükkanda bulunan Fadıl, Adil, Muhamed, Mehmet, Ferit ve Celal Şenyaşar'ı yaralamışlardı. Yaralı halde hastaneye kaldırılan Şenyaşarlar, Yıldız'ın akrabaları tarafından burada vahşice katledildiler.

YARALI İKEN KATLEDİLDİLER

Olayı duyan baba Hacı Esvet ve anne Emine Şenyaşar, ilçe merkezinde buluşarak çocuklarının bulunduğu Suruç Devlet Hastanesi'ne gitti. Hastaneye vardıklarında AKP'li Yıldız'ın kadınlı-erkekli tüm akrabalarının orada olduklarını gördüler. Yıldız'ın yakınları baba ve anne Şenyaşar'ı gördüklerinde onlara da saldırmaya başladılar. Anne Şenyaşar'ı kadınların bulunduğu tarafa iterek "Bu kadındır, kadınlar öldürsün" deyip, baba Şenyaşar'ı aralarına alıp kesici-delici aletler ve silahlarla onu da katlettiler.

HASTAHANEDEKİ GÖRÜNTÜLER YOK EDİLDİ

Böylelikle baba Hacı Esvet Şenyaşar ile çocukları Celal, Adil ve Mehmet yaşamını yitirdiler. Olayda yaralanan 3 Şenyaşar kardeşlerden Fadıl ise, AKP'li Yıldız'ın akrabalarının tehditlerinden kaynaklı Suruç Devlet Hastanesi'nden Urfa Eğitim Araştırma Hastanesi'ne oradan da Diyarbakır Eğitim Araştırma Hastanesi'ne sevk edilmişti. Fadıl Şenyaşar, katliamdan 3 gün sonra 17 Haziran'da AKP Yıldız'ın kardeşini ve korumasını öldürmek suçlamasıyla tutuklanarak Elazığ Hapishanesi'ne gönderildi. Olayın üzerinden 17 ay geçmesine rağmen Urfa Başsavcılığı tarafından dosya halen açılmamış ve Fadıl Şenyaşar, Elazığ'da tekli odada tutulmaya devam ediyor. Dosyanın açılmamasını ve davada herhangi bir ilerlemenin olmamasını olayın ilk günü Suruç Devlet Hastanesi'nde yaşanan katliamın kamera kayıtlarının silinmesine bağlayan Şenyaşar ailesi, 17 aydır adalet bekliyor ve yalnız bırakılmamaları için çağrıda bulunuyor.

ANNE ŞENYAŞAR: BENİ DE ÖLDÜRMEK İSTEDİLER

AKP'li Yıldız'ın ve ailesinin Suruç'ta birçok haksızlık ve zulmün altına imza attıklarını belirten anne Emine Şenyaşar, şunları söyledi: "Bugüne kadar hep insanları öldürdüler, arazilerine-evlerine zorla el koydular ve faiz işi yaptılar. Bunlar kadar kötü ve pis insanlar yoktur bu topraklarda. 10 milyar için anne ve babalarını öldürebilirler. Hükümet onlara 3 kuruş para verdiği için İbrahim Halil Yıldız bizi katletti. Onların sistemi mutlaka yıkılacaktır. 40 yıldır biz esnaflık yapıyoruz. Birkaç kuruş para için eşimi ve çocuklarımı öldürdüler. Bir oğlum da hapiste tutuluyor. Ölen çocuklarımın hepsini dükkanda yaraladılar. Bana çocuklarımın başına neler geldiğini haber ettiler ben hemen hastaneye koştum. Yolda eşim Hacı'yı gördüm. Onunla hastaneye gittik. Oraya vardığımız gibi bana ve eşime saldırmaya başladılar. Beni kadınların bulunduğu tarafa attılar. Kadın olduğum için kadınların beni öldürmesini söylediler. Eşime de ellerine ne gelirse saldırdılar. Bıçak, yangın tüpü ve silahlarla onu katlettiler."

'HÜKÜMET NEDEN GÖRÜNTÜLERİ GİZLİYOR?'

Dükkanlarında ve hastanede olay gününe ait olan kamera görüntülerinin AKP'li Yıldız'ın talimatıyla polisler tarafından silindiğini söyleyen anne Şenyaşar, "Her iki dükkanımızın ve hastanenin görüntü kayıtlarını gizliyorlar. Hükümet neden bu görüntüleri gizliyor? Halil Yıldız yargılanmasın diye o görüntüleri saklıyorlar. Yarın öbür gün Erdoğan bir düşse, AKP'li olduğunu söyleyen Yıldız, bu kez Erdoğan'ı vurur. Öyle de hain bir insandır. Suruç'ta bunlar kadar hain ve pis kavim yoktur. Nereden geldikleri bile bilinmiyor. 3 oğlumu öldürdüler diğer 3'ü de öldü ama Allah öldürmedi de bana bağışladı. Kadınları bile hastanede beni neredeyse öldürüyorlardı" diye konuştu.

'OĞLUM TEK KİŞİLİK ODADA KALIYOR'

Elazığ Hapishanesi'nde 17 aydan beridir tutuklu bulunan oğlu Fadıl ile ilgili de konuşan anne Şenyaşar, oğlunun derhal serbest bırakılmasını isteyerek şunları dile getirdi: "Oğlumu yaklaşık bir buçuk yıldır tek kişilik bir odada tutuyorlar. Oğlumu bir an önce bıraksınlar. Polisler de Suruçlular da neyin ne olduğunu gayet iyi biliyorlar. Kimsenin ifadesini almadan sadece kamera kayıtlarına bakmaları bile yeterlidir gerçeği ulaşmaları için. Zaten yuvamı dağıttılar. Kalanlar olarak da perişan durumdayız. Oğlumu bırakmazlarsa kendimi yakarım. Eğer oğlumu bırakmazlarsa tüm günahım Erdoğan'ın boynundadır."

'EŞİMİ GÖZLERİMİN ÖNÜNDE KATLETTİLER'

Hastanedeki vahşetten sonra doktor ve hemşirelerin bile gördüklerinden etkilenerek istifa ettiklerini vurgulayan anne Şenyaşar, "Doktorlar ve hemşireler böyle bir vahşeti daha önce görmediklerini söylüyorlardı. Çocuklarımın kanıyla hastanenin duvarlarını boyadılar. Aynı gece duvarları tekrardan boyadılar. Ama kan taze olduğu boya bile tutmuyordu. Bunların devletin polisi ve askerlerinin gözleri önünde yaptılar. O vahşet görüntülerine tanık oldukları için psikolojileri bozulup, deliren hemşire bile oldu. Eşimi gözlerimin önünde katlettiler. Eşime önce serumların metal askılıkları ile saldırdılar. Hacı'ya ilk vuranı şimdi görsem tanırım. Oradaki polislere 'Kocamı öldürdüler, bir şey yapın' dememe rağmen yerlerinden kımıldamadılar.

'NE SÖYLERSEM DE YÜREĞİM SOĞUMUYOR'

Hastaneye yaralı olarak giden çocuklarımın ve eşimin boğazını bıçakla kestiler. Şimdi de bir araya geldiklerinde biri 'Ben şurasına bıçak sapladım, gözünü çıkardım' diğeri 'Ben şurasına silah sıktım' deyip eğleniyorlarmış. Ben ne desem de yüreğim soğumuyor. Benim yüreğimdeki ateş onların da yüreğine düşsün. Oğlum Adil'e 18 farklı silahtan mermi isabet etmişti. Oğlum yerde ölü iken bile o katillerden biri diğerine 'Sen de bir tane sık da için soğusun' diyor. Adalet nerede? Bugün adalet olsaydı bunları hepsi tutuklanırdı. Halen dükkanlarımızın önünden gidip geliyorlar. Silah gösteriyorlar, dalga geçiyorlar ve bizi taciz ediyorlar" diye konuştu.

'POLİSLER TARAFINDAN TAKİP EDİLİYORUZ'

Anne Şenyaşar, oğlunun hapiste tutulduğunu ama kendilerini öldürenlerin hala dışarıda gezdiğini belirterek şunları söyledi: “Mezarlığa gidiyoruz, polisler bizi takip ediyor. Urfa merkeze gidiyoruz ya da başka yere yine takipteler. Bizden ne istiyorlar? Bunların hepsini AKP vekili Halil Yıldız yapıyor. O polisleri de Halil bizim peşimize takıyor. Bizim kimsemiz yok. Hükümet de onların arkasında. Bizi kimsesiz buldukları için bunları bize yaptılar. Savcılığa gidip konuştuğumuzda, oturma eylemi yaptığımızda da savcı bizi kovdu. Bize sahip çıkılsaydı bu yapılmazdı."

AKP'Lİ VEKİL 'SALDIRIN' EMRİNİ VERİYOR

Katliamın yaşandığı gün kendisi de küçük bir yara alan ve hastanede ölümüne saldırılan ancak bugün sağlık durumu iyi olan Ferit Şenyaşar ise o günleri şöyle anlattı: "Ben kendim Milli Eğitim Bakanlığı'na bağlı olan okullarda öğretmenlik yapıyorum. Biz kendi işimize bakıyorduk. Ben okuldan çıktığımda gelip kardeşlerime yardım ediyordum. AKP milletvekili Yıldız'ın, Suruç'ta bir olay yapacağını herkes biliyordu ve kurban olarak da bizi seçtiler. Çünkü her tarafa bir saldırı halindeydiler. Sokakta geçen kadınlara laf atıyorlardı, insanları söz ve küfür ile taciz ediyorlardı. Hiç kimse korkudan onlara tepki gösteremiyordu. İş yerimize girdiklerine onlardan uzaklaşacağımız bir alanımız kalmadı. Vekilin kendisi iş yerimize giriyor ve çıktığında da 'Bunlara saldırın' diyerek emir veriyor. İş yerimize girdiğinde her vekil adayı gibi 'Bir sorununuz, sıkıntımız var mı?' diye soruyor. Abim de 'Bu karşıda duran köylünüz ve akrabalarınız sokaktan geçen insanları rahatsız ediyorlar. Onlara bunu yapmamalarını söyleyin' diyor.

'5 KARDEŞ YARALANDIK'

Burada kesinlikle bir oy tartışması yaşanmıyor. Tartışma bu şekilde başlıyor ve Yıldız sesini çıkarmadan dışarı çıktığı esnada saldırı emrini veriyor. Kendisi çıktıktan sonra akrabaları bize saldırmaya başladı. Zaman geçtikçe saldıranların sayısı artıyordu. Bu saldırı başta bıçaklı iken sonradan silahlı saldırıya dönüştü. Şu an cezaevinde olan kardeşim diğer iş yerimizdeydi. Olayı duyunca o da iş yerimize geldi. Gelince hepimizin yerde olduğunu ve saldırının devam ettiğini görüyor. Kardeşim de anayasal hakkını kullanarak, meşru müdafaa kapsamında saldırıyı püskürtmeye çalışıyor. 5 kardeş olarak hepimiz yaralanarak hastaneye kaldırıldık. Ben de yaralandığım için bilincim gidip geliyordu."

ASIL KATLİAM HASTANEDE YAPILIYOR

Hastaneye kaldırıldıktan sonra AKP'li Yıldız'ın talimatıyla önce karşı tarafın yaralılarının tedavi altına alındığını aktaran kardeş Şenyaşar, "Milletvekilinin tüm akrabaları orada hazır bekliyorlarmış. Bizi de hastaneye kaldırdıklarında, Yıldız'ın akrabaları polislere bizim terörist olduğumuzu ve bizi öldürmek istediklerini söylüyor. Orada 2 kardeşimi anlatılamayacak biçimde katlediyorlar. Abimin otopsi raporuna göre vücudundan 17 farklı silahtan mermi çıktı. Asıl katliam iş yerimizde değil, Suruç Devlet Hastanesi'nde yapılıyor. Olayı duyup hastaneye gelen babama da saldırıyorlar. Babamın ve kardeşlerimin otopsi raporlarını biz okuyamadık. Dünya görse ayağa kalkar.

'KATİLLERİMİZ SERBESTÇE GEZİYORLAR'

Onları katlettikten sonra gözlerini çıkarmışlar, kalplerine bıçak saplamışlar. Bu bir insanlık suçudur. Ben de 5 gün yoğun bakımda kaldığım için cenaze işlerine katılamadım. Ama arkadaşların anlattıklarına göre cenazelerin düzenli bir şekilde gömülmelerine bile engel olmuşlar. Yıldız ailesinden birileri cenazeyi otomatik silahlarla basıp, herkesi katletmeyi bile dile getirmiş. Olay üzerinden 15 ay geçtikten sonra Urfa adliyesine gidip, 3 insanımızın katledildiğini ve karşı taraftan tek bir tutuklunun bile olmadığını söyledik. Adliye önünde 2 gün boyunca oturma eylemi yaptık. O eylemimizden sonra bir kişiyi, 50 kişilik bir grup getirip adliyeye teslim ettiler. O bir kişinin bizim için hiçbir önemi yok. Olayın en büyük kısmı devlet hastanesinde gerçekleşti. Bu katliamı yapan herkes Suruç'ta ellerini kollarını sallayarak geziyorlar."

'KARDEŞİM İÇİN ADALET İSTİYORUZ'

Katliamda yaralanan kardeşi Fadıl Şenyaşar'ın doktorların raporlarına göre hastanede kalması gerekirken savcılık emriyle adliyeye getirilip tutuklanarak cezaevine gönderildiğini söyleyen kardeş Şenyaşar, "Şu an kardeşim Elazığ Cezaevi'nde tek kişilik odada kalıyor. Zaten kardeşimi Suruç Devlet Hastanesi'nden Urfa'ya götürüyorlar. Milletvekili Yıldız, doktorlara emir veriyor, 'Onu hastanede bekletin, bizim akrabalar gelip onu da öldürecekler' diyor. Hastane yönetimi vekile direnerek kardeşimi acilen Diyarbakır'daki hastaneye sevk ediyorlar. Kardeşimi Urfa Devlet Hastanesi'nde tutmuş olsalardı gelip onu da katledeceklerdi" diye konuştu.

'BAROLARDAN DESTEK BEKLİYORUZ'

Dosyanın akıbeti hakkında da konuşan kardeş Şenyaşar, şunları söyledi: "Olay üzerinden yaklaşık bir buçuk yıl geçmesine rağmen davada hiçbir gelişme yok. İlk günkü gibi duruyor. Bizim açımızdan davanın gizlilik kararının olduğunu söylüyorlar ama karşı taraf istediği zaman davaya müdahale edip yönlendirebiliyor. Avukatlarla beraber adliyeye gidiyoruz ama her zaman 'Gidin şu kadar zaman sonra davayı açacağız' diyorlar. En son gittiğimizde de bir ay sonra davayı açıp, olaydaki herkesi davaya dahil edeceklerini söylemiştiler ama görüşmemizin üzerinden 2 ay geçti halen bir ses yok. Şu anda Urfa adliyesinden hiçbir beklentimiz yok. Verdikleri sözleri tutmamalarının tek nedeni de karşı tarafın AKP milletvekili olmasıdır. Savcılar bile bunun milletvekilliğinin düşmesini bekliyorlar. Ellerindeki siyasi gücü kullanarak adliye üzerinde baskı yapıyorlar. Biz de başta Diyarbakır barosu olmak üzere bölgedeki diğer barolarla da görüşüp bize destek olmalarını isteyeceğiz."