Tekik: DAİŞ petrolü cep rafinerilerde işletiliyor

Rusya’nın ‘Türkiye DAİŞ’ten petrol satın alıyor’ açıklamalarına açıklık getiren Petrol-İş Sendikası Genel Örgütleme ve Eğitim Sekreteri Mustafa Tekik, Rusya’nın ortaya attığı iddianın malumun ilanı olduğunu söyledi.

Rusya’nın ‘Türkiye DAİŞ’ten petrol satın alıyor’ açıklamalarına açıklık getiren Petrol-İş Sendikası Genel Örgütleme ve Eğitim Sekreteri Mustafa Tekik, Rusya’nın ortaya attığı iddianın malumun ilanı olduğunu söyledi. Türkiye’nin günlük 150 bin varil petrolün gayri resmi yollarla DAİŞ’ten satın aldığını ifade eden Tekik, DAİŞ petrolünün bir kısmı Mersin ve İskenderun limanından farklı ülkelere transfer edildiğini, bir kısmının da depolanarak ‘cep rafineri – merdiven altı’ olarak tabir edilen yüzlerce imalatlarda işlendiğini dile getirdi.

Rusya savaş uçağını düşürülmesi sonrasında Türkiye ile yaşadığı diplomatik ve ekonomik krizin ardından ‘Türkiye DAİŞ’ten petrol satın alıyor’ açıklamasına Petrol-İş Sendikası Genel Örgütleme ve Eğitim Sekreteri Mustafa Tekik, Rusya’nın iddiasına açıklık getirdi. Konu ile ilgili ANF’ye konuşan Tekik, Rusya’nın ‘Türkiye DAİŞ’ten petrol satın alıyor’ açıklamasının ‘var olan malumun ilanı’ olduğunu ifade ederek, DAİŞ petrolünün profesyonelce Türkiye’ye aktarıldığını söyledi. İnsanlık düşmanı DAİŞ çeteleri, örgüt adına petrolün Türkiye’ye verilmediğini de anımsatan Tekik, sivil görünümlü Ortadoğu, ABD ve İngiliz iş insanları üzerinde pazarlandığını açıkladı. Rusya ile Türkiye arasında yaşanan uçak krizi öncesinde neden böyle bir açıklama yapılmadığını da sorgulanması gerektiğini kaydeden Tekik, sözü geçen rafinerilerde DAİŞ petrolünün işletilmesi halinde uydu görüntüleri ile deşifre olacağı hesabının yapıldığını da kaydetti.

‘DAİŞ’İN PETROLÜ TÜRKİYE’YE AKTARILDIĞI KESİNDİR’

İnsanlık düşmanı DAİŞ çetelerinin Türkiye’ye petrol satışı ile ilgili açıklık getiren Tekik, “Bir kere DAİŞ’in egemen olduğu yerlerde çıkan petrolün bir bölümünün Türkiye’ye geldiği bu kessindir. Yani artık mızrağın çuvala sığmayacağını herkes biliyor. Yalnız TÜPRAŞ Batman rafinerine veya özellikle TÜPRAŞ’a ait rafinerilere gelip gelmediği konusunda elimizde kesin bir veri yok. Batman’da da işçi arkadaşlarımızdan tutalım, Petrol İş’in temsilcisi olan arkadaşlara kadar araştırıp soruşturdum. Öyle bir emare, öyle bir ipucu yok. Devlet veya TÜPRAŞ rafineri, öyle uygudan gözlendiği bilinen, böyle bir petrol akışını kendi rafinerisine taşıyacak kadar amatör değil. Ama DAİŞ petrolünün Türkiye’ye geldiği depolandığı, merdiven altı tabir ettiğimiz rafinerilerde mazota, benzine ayrıştırdığı veya Türkiye üzerinden transfer edildiği bunlar gerçek konulardır. Bunlar bildiğimiz mevzulardır. Ben defalarca dinlediğim, tanık olduğum Mersin’de, Antep’te, Ceyhan’da, İskenderun’da DAİŞ bunu çok profesyonel yapıyor. Direkt örgüt adına yapmıyor. Kendi adına istihdam ettiği bazı komisyonlar var o komisyonculara petrolünü öncelikle onlara gönderiyor. Komisyoncuların eliyle bu adı saydığım kentlere transfer ediliyor. Bu ağın içerisinde uluslararası bir ağ da var, Ortadoğulular da var. ABD’li, İngiliz bazı aracılarda var bunların eliyle DAİŞ petrolü Türkiye’ye taşıyorlar Türkiye’de depoluyorlar. Özellikle İskenderun ve Mersin limanlarından petrolün satışına aracılık ettiklerini transfer ediyorlar diğer kısmını da Türkiye’de depoluyorlar. Tabi bunu direkt devlet yapmıyor sivil görünümlü iş insanların eliyle yapılıyor” dedi.

RUSYA’NIN İDDİASI ‘BİLİNENİN MALUMUDUR’

Rusya’nın, ‘Türkiye DAİŞ’ten petrol satın alıyor’ açıklamasına ilişkin ise Tekik şunları ifade etti: “Türkiye’de de normal rafinerilerin dışında çok küçük çaplı, amatör, çok teknolojik olmayan yüzlerce petrolü ayrıştıran küçük rafineriler bulunmaktadır. Biz onlara ‘cep rafinerileri’ olarak tabir ediyoruz. Bu merdiven altı rafinaj yapan yüzlerce tesis var ve buralarda bu petrolün ayrıştırması ve piyasaya sunduğunu da elimizde belge yok hani bazı şeylerin belgesi olmaz ama bunu biliyoruz. Aslında Rusya’nın söylediği şey; biraz da malumun ilanıdır. Ama Batman’daki, Kırıkkale’deki, Kocaeli’ndeki TÜPRAŞ rafinerilere bunun yapıldığına dair araştırmalarımıza rağmen bulgu yok.”

DAİŞ’TEN GÜNLÜK 150 BİN VARİL PETROL SATIN ALINIYOR

Barbar DAİŞ çetelerinin himayesi altında olan petrol kuyularından elde edilen petrolün Türkiye’ye yarı fiyata satıldığını dile getiren Tekik, “25 yıldır petrol kolunda çalışıyorum, benim tahminim günlük 150 bin varil DAİŞ petrolü Türkiye’ye gayri resmi olarak girdiği yönünde. Çok ucuz fiyatta konuluyor. Çünkü şu an bir varil petrol 40- 45 dolardan satılıyor ama Türkiye’ye 20- 25 dolara sokulduğu tahmin ediliyor” dedi.

‘KÜRT BÖLGESİNDEKİ PETROL YERELE AKTARILMALI’

Kürt bölgesinde elde edilen petrolün yereldeki halka devredilmesi taleplerinin baştan beri olduğunu söyleyen Tekik, Batman’da üretilen petrolden halkın hiçbir şekilde faydalanmadığını altını çizdi.

Kendilerinin de yerelden yönetime, yeniden yönetime bir ihtiyaçları olduğunu da vurgulayan Tekik şöyle konuştu: “Yerin güçlendirildiği, merkezi bazı yetkilerin yerele devredildiği bir model hayalimiz var, böyle bir mücadelemiz var. Tabi bu mücadelemizin en önemli ayaklarından biri de ekonomidir. Yani ekonomik yeterlilik, ekonomik kaynakların yerel devri, biz yıllarca söyledik. Batman’da iyi-kötü günlük kamu ve özel sektörün ürettiği 80- 90 bin civarında petrol üretimimiz var. Ve maalesef bu petrolün vergileri de dahil kıytırık bazı geri dönüşler dışından bölgeye hiçbir faydası olmuyor. Bölgenin alt yapısının düzenlenmesi, yollarının yapılması, istihdam yapılması, yoksul halk çocuklarının torpil ve benzeri şeyler olmadan iş istihdamı ile ilgili bir geri dönüş olmuyor. Biz yıllarca petrolümüzden pay istiyoruz diye slogan haline getirdiğimiz taleple ortaya çıktık. Bu talebi tabi ki yeniliyoruz.”

‘PETROLE ALTERNATİF OLAN KAYA GAZINI KÜRDİSTAN’DA BULDULAR’

Petrole alternatif olarak kaya gazı üzerinde bilimsel çalışmalarının yürütüldüğünü dile getiren Tekik, kaya gazının tespit edilen Kuzey Kürdistan illerine gözlerin çevrildiğini de anımsattı. Böyle bir çalışmanın da doğa ve ekolojik sistem için büyük bir felaketi de kendisi ile beraber getireceğini şu sözlerle ifade etti: “Teknolojinin ve bilimin ışığında da söylüyorum kanıtlandığını biliyorum; dünya, kaya gazından petrol üretme teknolojik yöntemine de bazı gelişmelerle beraber son 5 yılda başladı. Ve coğrafyamızda da, Antep’ten Maraş’tan başlayan Adıyaman, Urfa hattını takip eden Diyarbakır, Batman’a kadar uzanan bir kaya gazından petrol elde etme ile ilgili çok ciddi rezervlerin olduğu söyleniyor. Kürt illerinde çok yoğun kaya gazı petrol rezervlerin olduğu… tabi kaya gazının patlatma yöntemi ile petrol elde etmenin doğaya, ekolojik sisteme büyük zararlarının da olduğu olduğunu da biliyoruz. Ekolojik kurallara sığmayan ekonomik modelleri esas alındığında doğanın canını okuyacağını biliyoruz. Ama kapitalist modernitenin bunu gözerde ederek kaya gazı patlatma yöntemi ile petrol elde etmeye çalışacağını da biliyoruz. Ve bunun Türkiye’deki, Ortadoğu’daki en büyük rezervlerinin Kürt illerinde olduğuna dair ciddi bulgular var. Bu hegemonya mücadelesinin tüm bunlarla ilişkisi var. Ortadoğu’nun kadim kültürünü yok etme, halkları birbiri ile boğazlaştırdığı kadar enerji kaynaklarına sahip olma, bunu güvenli bir şekilde kendi alanlarına transfer etme gibi emperyalizmin planları da var.”

RUSYA VE TÜRKİYE’NİN AÇIKLAMALARINA İTİBAR EDİLMEMELİ!

Rusya ve Türkiye’nin manipülatif açıklamalarına halkın itibar etmemesi gerektiğini söyleyen Tekik, Kürt hareketinin kendisini kimseye angaje etmeyen siyasetini esas aldığını hatırlattı.

Hem Rusya’nın hem de Türkiye’nin manipülatif açıklamalarına itibar etmemek gerektiğini de sözlerine ekleyen Tekik, “Kendi bağımsız gözlemlerimizi ve bilimsel bulgularımız neticesinde kanaatimizi kamuoyuyla paylaşmamız durumundayız. Rusya madem böyle bir gözlemi vardı neden uçak krizinden önce söylemedi? Biliyorsunuz Kürt hareketinin hiç kimseye kendisini angaje etmeyen siyaseti var, bu noktada da bizim gibi demokratik kitle örgütlerimim aynı duyarlılığı gösterip, bağımsız, hiçbir emperyal hegemonik odağın dümen suyuna girmeden görüş ifade etmesi önemli. Evet, DAİŞ petrolü el altından Türkiye’ye girdiği, satıldığı, transfer edildiği kessin ama binlerce emekçinin çalıştığı kurumsal kimliği gelişkin olan TÜPRAŞ Rafinerilerde bunun işlendiğine dair elimizde şuana kadar bir bulgu ve ipucu yok.

Kamuoyuna şunu paylaşmak isterim; özellikle Ortadoğu ve Türkiye politikası, hem jeopolitik, hem jeostratejik açıdan çok önemli bir merkezdir. Burada demokrasi, barış ve özgürlük için direnenler ve bizde dahil Kürt hareketinin bu bağımsızlıkçı çizgisini esas alması, ne emperyalist odaklara, ne bölgesel hegemonik güçlerin manipülatif söylemlerini itibar etmeden siyasetleri doğrultusunda hareket etmemeleri gerektiğini düşünüyorum” diye konuştu.