GÖRÜNTÜLÜ

YBŞ Komutanı Şengal: 2016 yılında esirlerimizi kurtarma sözümüz var

YBŞ Genel Komutanı Mazlum Şengal, 2016 yılında Şengal etrafındaki çetelerin tamamını çetelerden temizleyerek, çetelerin elindeki esirleri kurtarmayı hedeflediklerini söyledi.

YBŞ’nin DAİŞ çetelerine karşı Şengal’de geliştirdiği mücadele ve özgürleştirme hamlesinin Êzîdî halkına umut ve güven kaynağı oluşturduğunu söyleyen Yekîneyên Berxwerdana Şengal-Şengal Direniş Birlikleri- (YBŞ) Genel Komutanı Mazlum Şengal, 2016 yılında Şengal etrafındaki çetelerin tamamını çetelerden temizleyerek, çetelerin elindeki esirleri kurtarmayı hedeflediklerini söyledi.

Şengal’den kaçmanın kurtuluş olmadığını, kültürel ve siyasi anlamda yok oluşu getireceğini söyleyen Mazlum Şengal, Êzîdî halkına “Kendi toprağınıza dönün” çağrısı yaptı. Kuzey Kürdistan halkını her alanda destek verilmesi gerektiğini anlatan Şengal, “Bunu yaparlarsa ancak ulusal görevlerini yerine getirebilirler” dedi. Uluslararası güçlere YBŞ’yi manevi ve siyasi anlamda tanımaları gerektiğine dikkat çeken Şengal, DAİŞ çetelerine karşı gönderilen silahların doğru yerlerde kullanılmadığını belirtti.

YBŞ Genel Komutanı Mazlum Şengal, Êzîdîlerin Şengal’deki durumunu ANF’ye değerlendirdi.

Şengal’in özgürleştirmesinin üzerinden iki ay gibi bir zaman geçti, şu anki durum nedir, YBŞ olarak Şengal için ne ifade ediyor?

Şengal’in özgürleştirilmesi tarihi bir adım ve tüm Kürt halkı için kutsal bir gündü. Halkımıza verdiğimiz bir söz vardı. O sözü yerine getirdik. Şengal özgürleşti, ama direniş bitmedi. Şengal’in etrafında halen çeteler var. Yine Şengal halkının öz yönetim ve savunma direnişi yeni başlıyor.

Şengal etrafındaki köyler ve şehirler çetelerin elinde ve bu da Şengal üzerinde bir tehdit oluşturuyor. Bundan dolayı da güçlerimizi hazırlamak ve örgütlemek istiyoruz. 2015 YBŞ’yi örgütleyip, çetelere karşı direnişi yükseltme yılıydı. Şengal’in özgürleşmesi hedeflenmişti bu yerine getirildi. 2016 yılında da tüm Şengal köyler ile Telafer, Til Kasap ve Baacı çetelerin elinden alarak özgürleştirmeyi hedefliyoruz.

Şu an Şengal’de bulunan güçler de bir cephe oluşturdu. Bu cephede mevziler sağlamlaştırıldı. Şengal üzerinde tehdit tam olarak ortadan kalkmadığı için halk halen şehir merkezine dönmedi. Ama halk Şengal’in kuzeyindeki köyler ile Serdeşt kampına döndü. Bu alan özellikle Kolik dağının güvenliği sağlanmış durumdadır. Bu alanların temizlenmesi halkımıza bir umut verdi. Önümüzdeki yıl içinde hedeflediğimiz alanları çetelerden alarak halkın yerlerine dönmesini sağlayacağız.

‘HALKIMIZIN ÖZ SAVUNMASI OLMADIĞI İÇİN KATLİAMLARA UĞRADI’

İşgal sürecindeki YBŞ’nin direnişteki rolünü açıkladınız, bundan sonra nasıl bir rol oynayacak?

YBŞ Şengal direniş sürecinde işgale karşı bir direniş gücü olarak oluştu ve giderek Şengal halkının umut ve güven kaynağı haline geldi. Bundan sonrada YBŞ’nin rolü başta bu halkın varlığını ve öz savunmasını sağlamaktır. Tüm Şengal topraklarını çetelerden temizlemek görevi vardır. Burada tüm Kürdistan’ın topraklarını korumaktır. Çünkü Kürdistan’ın sorunları ortaktık, eğer bir yerin üzerinde tehlike varsa, yarın Şengal’de yine tehlikeye girer.

Daha önce yapılan hata şuydu, Musul düştüğünde herkes “Şengal’a bir şey olmaz” dedi. Telafer düştü yine herkes gözünü kapattı. Ama daha sonra Şengal’a sıra geldi. Demek Kürdistan üzerinde bir tehdit varsa o bizi de ilgilendirir. Onun için biz şimdi tüm Kürdistan toprağını koruma üzerine kendimizi örgütlüyoruz. Ama özellikle Şengal’i koruma üzerine bir örgütlülüğümüz vardır.

Bunun dışında siyasi, ideolojik, örgütsel, felsefik ve öz savunma yönleri vardır. Daha önce Şengal halkımızın öz savunması yoktu, örgütsüzdü, siyasetsiz ve felsefesizdi. Ve en önemlisi de ideolojiden bir yoksunluğu yaşıyordu. Halkımız sadece din üzerinden kendisini örgütlüyordu. Eğer biz bu dini korumak istiyorsak siyasi yönü, örgütsel yönü, ideolojik, felsefik ve öz savunma yönlerinin olması gerekiyor. Şimdi YBŞ olarak kendimizi bu esaslar üzerinden örgütlüyoruz.

‘ÖZ SAVUNMAMIZI KENDİMİZ YAPACAĞIZ’

Öz savunmanın olmaması mı böyle bir katliama neden oldu?

YBŞ’nin kuruluşu bu halkın varlığını korumaya yöneliktir. Çünkü 74 fermanı ve katliamı ile bir halkın varlığına son veriliyordu. Bu halkın üzerinde vahşet düzeyinde bir katliam uygulanıyordu. Bu katliamların ve egemen güçlerin önünü almanın temel görevi YBŞ’nin üzerine kalıyordu. Çünkü ne Irak merkezi hükümeti, ne de Güney Kürdistan hükümeti ve siyasi güçlerinden hiçbiri bu halkı koruyamadı.

O zaman bu halkın gençlerinin görevi nedir, nasıl bir misyonları öne çıkıyor? En temel görevleri kendi kendilerini koruma görevleri öne çıkıyor. Koruma, savunma en insani ve en temel görevdir. Kendi öz savunması ile varlığını, tarihini, toprağını, kültürünü ve hatta dini inançlarını da korumak ancak olan tek güç YBŞ ile oluşan öz savunma gücüdür.

Ferman yaşandığı süreçte eğer Şengal’de halkı koruyacak bir güç olsaydı, belki YBŞ’nin korunmasına ihtiyaç duyulmazdı. Ancak Şengal katliama uğradığında var olan KDP peşmergeleri de kaçınca geride kimse kalmadı. YBŞ’nin korunması bir zorunluluktu. Bundan sonra da kendi öz savunmasını kendimiz yapacağız.

‘ÜÇAYAK ÜZERİNDEN ÖRGÜTLENMEK İSTİYORUZ’

Kendinizi hangi esaslar üzerinden örgütlemek istiyorsunuz?

Ne Irak hükümeti, ne bölge hükümetine dayanmayarak öz savunmamızı kendi kendimiz yapacağız. Ancak bir destek verilirse, yine genel Irak üzerinde bir tehlike olduğunda yine birlikte çalışacağız. Öz savunma için sistemimizi üçayak üzerinden örgütleyeceğiz.

Birincisi Şengal’in öz yönetimidir. İkincisi Şengal’in öz yönetimi bölge yönetimine bağlı, oradan da merkezi Irak hükümetine bağlı olacaktır. Üçüncüsü ise uluslararası alanda Birleşmiş Milletler (BM) ve hatta Avrupa Birliği (AP) yapacağımız çalışmaları ile buranın güvenliğini sağlamlaştırmak olacaktır. Bu üçayak üzerinden inşa etmeye çalışıyoruz. Herkesin bunu kabul etmesi gerekir. Çünkü bu halkın tarihi, kültürü, dini inancı farklıdır. Tüm bölgede farklı bir renktir, bu rengi ve tarihi dokuyu korumak herkesin en temel insani, vicdani ve ahlaki görevidir. Bu halkın korunması ve desteklenmesi herkes için bir moral değer olmalıdır. Bir zayıflık ve tehlike olarak görülmemelidir. Şengal’in korunması bu duygularla oldu.

‘BM VE AB EZİDİLİK VE ŞENGAL’İ KORUMA GÜVENCESİNİ ÜSTLENMELİ’

Özellikle altını çizdiğiniz üçayak ile Şengal’in korumasını merkezi hükümet ve uluslararası alanda nasıl karşılanıyor?

Merkezi hükümet tarafından Şengal’in öz yönetimini kabul etme durumu vardır. Siyasi anlamda bölge yönetim ve özellikle KDP ile bir sorun yaşanıyor. KDP yaşadığını kabullenmek ve haz etmek istemiyor. Ama bu sorunu önümüzdeki süreçte gidermeye çalışıyoruz. Bölgesel hükümet bu halkı kendisine bir düşman olarak değil, tersine biz hem Şengal’in hem de bölgenin bir öz savunma gücüyüz. Üzerimizde bir tehlike varsa her yer için hazırız.

Bu halkın dini inancı farklıdır. Uluslararası alanda BM ve AB’nin inançları koruma ve güvence altına alma kanunları vardır. Şengal için inancın tanınması yetmeyebilir, güvence altına alınması ve destek verilmesi de şarttır. Bunun yerine getirilmesi gerekiyor.

Siyasi alanda Şengal ile bölge hükümeti arasında sorunlar vardır. Şengal 36. paralelin içine giriyor. Bu sorunun da çözülmesi için Şengal’de öz yönetimin oluşması ile bölge hükümeti ile merkezi Irak yönetimi arasındaki sorunlar da hallolmuş oluyor.

Şengal üzerindeki tehdit devam ediyor. YBŞ dışında alanda farklı güçler var. Alanın güvenliği başta olmak üzere temel sorunları çözme noktasında aranızda herhangi bir eş güdüm var mı, ya da bahsettiğiniz bölge hükümetinin siyasi çelişkileri burada da yaşanıyor mu?

Şengal’de baştan bu yana temel rol oynayan güç HPG ve YBŞ’dir. Bilinmesi açısından halkı ferman-katliamlardan kurtaran HPG, YJA-Star gerillalarıdır. Şengal’in özgürlüğü için mücadele eden tüm güçler ile ittifak içinde olabilir, müşterek hareket edebiliriz. Tüm dünya kanunlarında da bu vardır. DAİŞ çetelerine karşı savaşan güçlerle ortak hareket edebiliriz.

DAİŞ çetelerine karşı HPG ile birlikte hareket ediyoruz. Ancak oluşumlarımız farklıdır. Peşmergeler ile de aynı diyaloğu geliştirmek isterdik. Ama onlar bazı siyasi kaygılar ve parti çıkarlarını düşünmekten olsa gerek fazla sıcak yaklaşmadılar. Biz daha çok ulusal düşünüyoruz. Tüm halkın çıkarlarını esas alıyoruz. DAİŞ çetelerine karşı savaşan başka cemaatler var. Onlarla da ortak hareket ediyoruz. Peşmergeler üzerinden kritik süreçlerde koalisyon güçleri ile de bir diyaloğumuz vardır.

‘ULUSLARARASI KOALİSYON YBŞ’Yİ ESAS ALMALIDIR’

İhtiyaç duyulan konularda, özellikle ilerlemek açısından koalisyon güçleri size istenilen desteği sunuyor mu?

Şimdiye kadar istenilen düzeyde destek verdiğini söyleyemeyiz. Şengal savaşında kısmi desteleri oldu. Ama özel olarak operasyon yaptığımızda destekleri fazla olmuyor. Uluslararası koalisyonun kuruluş amaçlarından birisi DAİŞ çetelerine karşı mücadele eden güçlerle işbirliği yapmaktı. Şimdi esasta DAİŞ çetelerine etkili mücadele eden güçlerimizdir. Eleştiri olarak söylemek istiyoruz nasıl ki peşmergelere, Irak ordusuna destek veriyorsa bize de destek vermeleri gerekir. Biz de Irak ordusunun bir parçasıyız. Şimdiye kadar ciddi bir yardım görmedik.

Uluslararası alandan DAİŞ’e karşı kullanılmak üzere gönderilen silahların Güney Kürdistan’da satıldığı ortaya çıktı. Uluslararası alandan DAİŞ çetelerine karşı kullanılmak üzere gönderilen yardımlardan herhangi bir şey aldınız mı? YBŞ olarak neye ihtiyacınız vardır?

Uluslararası alandan silah cephane gibi herhangi bir yardım alamadık. Yardımlar daha çok silahlar peşmergeye ya da peşmerge üzerinden gönderiliyor. DAİŞ’e karşı gönderilen silahların satıldığı ortaya çıkıyor. Bu şekilde pazarlarda satılan silahlar DAİŞ dahil her türlü yanlış örgütlerin eline geçiyor. Bu da gönderilen silahların doğru, yerinde ve bir amaç için kullanılmadığı ortaya çıkıyor. Yani DAİŞ çetelerinden en fazla zarar gören Êzîdî halkının hizmetinde kullanılmıyor. Bazıları kendi çıkarları için bu silahları satıyor.

Esas olarak DAİŞ çetelerine karşı savaşan, mücadele eden bizim güçlerdir. Eğer doğru yerde yardım edilecekse belki şimdi yaşanan silah satma olayları da yaşanmazdı. Bu durumlar birazda peşmergenin tarzından ileri geliyor. Silahı hangi amaç ile kullanıldığına bağlı bir durumdur.

Şimdi bölgede bir ekonomik kriz vardır. Bazı peşmergeler ekonomik ihtiyaçlarını karşılamak için silahlarını satıyor. Aslında DAİŞ gelmeden önce de bazı peşmergeler silahlarını satmıştı. Çeteler saldırdığında kimi peşmergeler silahsızdı. Şimdi ortaya çıkan da aynı hatadır ve ciddi bir tehlikedir. Yarın yine çeteler saldırsa bu halkı koruyacağım diyen peşmerge ne yapacak. Bu silahlar nasıl gitti, kimlerin eline geçmiş konuları netleştirmek gerekiyor.

‘HALKIMIZ HER YERDE ÖRGÜTLENMELİ, TARİHİ SÜREÇ İÇİNDE YERİNİ ALMALIDIR’!

Önümüzdeki yıl için çeteleri tamamen Şengal ve yörede tehdit olmaktan çıkarmak için hazırlıklarınızın olduğunu söylediniz. Bu noktada hem Şengal halkına ve uluslararası alana yönelik çağrınız nedir. Neye ihtiyaç vardır ve beklentiler ne yöndedir?

DAİŞ çetelerine karşı mücadele ederken, hem halkımızdan hem de uluslararası alandan elbette beklentilerimiz olacaktır. Başından beri bu halka kim destek verdi, onu katliamlardan kurtardı. Geleceği için doğru bir yaşam ve gelecek kuracak olan YBŞ’dir. Peşmerge gibi kaçıp geri gelen değil de, ilk günden bugüne kadar Şengal’den çıkmadık. Halkımız bu güce güvenmesi gerekir. Şengal özgürlüğüne kavuşuncaya kadar da başat rol oynadık. Halkımıza çağrımız manevi anlamda desteğini vermeli, toprağına, değerlerine, kültür, tarih ve inançlarına sahip çıkması gerekir.

Toprağını bırakarak kaçma ile sorunlar hal olmaz. Tersine halkımız toprağına, yerine geri dönmesi gerekiyor. Ancak bu şekilde varlığımızı koruyabiliriz. Yerimizi bırakıp Avrupa’ya kaçarak kurtulamayız. Tersine ülkemizi, toprağımızı terk ederek varlığımızı büyük bir tehlikeye yok olmaya doğru gidiyoruz. Ülkeden kaçış ikinci ferman gibi başımıza gelebilir. Çeteler eli ile fiziki katliam yapılmak isteniyordu, kaçış ise incisi de kültürel katliam olacaktır. Halkımız dışarıya gitmemesi gerekiyor. Tersine gelip YBŞ saflarına katılması gerekiyor. Bu tarihi süreç içinde yerini alması gerekiyor. 2016’da yapacağımız hamleler içinde yerini almalı veya güçlerimizin arkasında durmak ve manevi destek vermeye çağırıyoruz. Sadece Şengal’de değil, nerede olursa olsun orada örgütlenmesi gerekiyor.

Kuzey Kürdistan halkına destek vermesi için halkımızda ayağa kalkmalıdır. Kuzey, Güney Kürdistan ya da Avrupa’da nerede olursa olsun Kuzey Kürdistan halkının arkasında durması gerekiyor. Nasıl ki, katliam sürecinde, en zor günde Kuzey Kürdistan halkı her fedakarlık ve destek verdiyse ve yüzlerce evladını Şengal toprağında şehit verdiyse ve yüzbinlerce insana yardım ettiyse bugün de Êzîdî halkımız aynı duygu ile desteğini sunması gerekir. İster kamplarda olsun ister başka yerde olursa olsun Türk devletini karşı ayağa kalkması gerekir. Eğer bunu yaparsa ulusal birliğini yerine getirmiş olur.

Uluslararası alandan maddi destek falan istemiyoruz, manevi destek istiyoruz. DAİŞ çetelerine karşı savaşan esas güç biziz. Bunun görünmesi gerekiyor. Manevi ve siyasi desteklerini istiyoruz. Gitmek istediğimiz yerlere önümüzde engel oluşturmasınlar. Halkımız için en tehlikeli olan şey çetelerdir. Onların elindeki esirlerimizi kurtarma görevimiz vardır. Birde verilmiş sözümüz var. Esirlerimiz Telafer’de ise oraya, Musul’da ise oraya gidip esirlerimizi kurtarmak istiyoruz. 2016 yılında hiçbir güç bizim önümüzde sorun teşkil etmesin. Ama askeri anlamda bir destek verilse ona da hazırız. YBŞ’ye kim destek verirse seviniriz. Birlikte bu operasyonun bir parçası olarak yerimizi alabiliriz.