'Yeni infaz sistemi inşa edildi, bu gidişatı durdurmalıyız'

Cezaevleri panelinde konuşan Asrın Av. Cengiz Yürekli, uluslararası komplodan sonra yeni infaz sistemi inşa edildiğini söylerken, HDP'li Ömer Faruk Gergerlioğlu da "Bu gidişatı durdurmalıyız" dedi.

MED TUHAD-FED ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nin (ÖHD) Amed'de düzenlediği “Bir ceza devleti olarak Türkiye’de hapishaneler” konulu panel, Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Cengiz Yürekli’nin “Ağırlaştırılmış müebbet” kavramı üzerinden sunumuyla devam etti.

 
Yürekli, İnfaz Kanunu’nun beraberinde getirdiği uygulamalara değindi. Yürekli, “Verilen bütün cezalar yarı oranında arttırılıyor. Bu durum cezaevlerinde düşmanca yaklaşımlarla devam ediyor. Kötü muamele ve uygulamalar, ‘İnfaz Yasası’ adı altında meşrulaştırılıyor. Ağırlaştırışmış infaz rejimi; ömür boyu değil, ölünceye kadardır. Bu Türkiye’ye özgü bir şey. Ömür boyu ve ölünceye kadar kavramları arasında fark var. Yani cezaevinde son nefesini verecektir” dedi.

 
'TUTSAKLARIN HAK VE ÖZGÜRLÜKLERİ ORTADAN KALDIRILIYOR'


İnfaz Kanunu ile tutsakların tüm temel hak ve özgürlüklerinin ortadan kaldırıldığına dikkat çeken Yürekli, “Aile ve telefon görüşme ve ziyaret hakkı, 15 günde bir tanınıyor. Bunun dışında bir hak tanınmıyor. İnfazın iyileştirilmesi için mahpuslar çalıştırılıyor ancak politik tutuklular için bu geçerli değil. Yasa bunu tanımlıyor ama Türkiye’de uygulanmıyor. Ağırlaştırılmış müebbet cezası verilenler, ortak alanları kullanamıyor. Mahpusların dış dünyayla teması kesiliyor” diye belirtti.

 
'DÜŞMANCA YAKLAŞIM VAR'


Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verilen tutukluların disiplin cezalarıyla ikinci kez cezalandırıldığını ifade eden Yürekli, “Mahpuslara hücre cezaları veriliyor. Bu, ömür boyu bir cezaya dönüşüyor. Sürekli işletilen disiplin cezaları var. Düşmanca bir yaklaşım var” diye konuştu.
Adli Tıp Kurumu (ATK) raporlarına rağmen hasta tutukluların tahliye edilmediğini belirten Yürekli, “ATK eğer rapor verirse, mahpusun tahliyesinin önü açılıyor. Ancak rapor da verilse, infaza ara verilmiyor, ‘cezaevinde dünyaya gözlerini kapatacak’ deniliyor. Bir devlet kendi yurttaşına nasıl böyle bir düşmanlık duyar. Bu uluslararası evrensel kriterlere uygun mu?” diye sordu.
Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’nin (CPT) İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi ve diğer cezaevlerine yaptığı ziyaretlere değinen Yürekli, “CPT; ‘ağırlaştırılmış müebbet sistemi yanlıştır, bu sistem kabul edilemez, diğer mahpuslarla bir araya gelmesi neden engelleniyor’ diye soruyor. Yine benzer konuda Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tavsiye kararları var. Ancak Türkiye’de bu kararların hiçbiri geçerli değil” şeklinde konuştu.

 
'KOMPLODAN SONRA YENİ İNFAZ SİSTEMİ İNŞA EDİLDİ'


Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın uluslararası komployla Türkiye’ye getirilmesiyle yeni bir infaz sisteminin inşa edildiğini söyleyen Yürekli, sözlerini şöyle sürdürdü: “1999’a gelindiğinde 20 yıla kadar cezaevinde kalan yoktu. 2002’de idam kalktı, yerine ağırlaştırılmış müebbet cezası getirildi. Ölünceye kadar… Daha sonra TCK’daki karşılığını tartıştılar. Sayın Öcalan’ı bırakacaklar diye oy birliğiyle ölünceye kadar cezaevi düzenlemesini getirdiler. Türkiye’nin mevzuatında bunun yeri yok, kendi hukukuna da aykırı.”
Abdullah Öcalan’ın koşullarının yasallaştırılarak herkese uygulanmaya başlandığını belirten Yürekli, “Yüzlerce kişi bu kanun kapsamında tutuluyor. İnfaz rejimi sadece Sayın Öcalan’la ilgili değil. Hatırlarsanız, ‘Öcalan’ı bırakacaklar diye ölünceye kadar’ kavramına öncülük edenler, daha sonra Ergenekon’dan tutuklandılar ve ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası aldılar. Yine 15 Temmuz’dan sonra yüzlerce insan bu koşullar altında tutulmaya başlandı. Sırf Sayın Öcalan için getirilen bu yasaya herkes destek verildi. Bu kez İmralı uygulamalarını cezaevlerinde uygulamak istediler. Defalarca F tipleri denendi, tutsaklar bunu kabul etmedi. 19 Aralık 200’de katliamlarla F tipini devreye koydular” dedi.

 
CPT VE AİHM'E TEPKİ


CPT ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bu uygulamalardaki rolüne değinen Yürekli, şunları söyledi: “AİHM de CPT de Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi de masum değiller. Bu politikaların fikri yürütücüleridir. Kolektif haklar konusunda fikri yürütücülerdir. Bu sistemin kaynağı, Sayın Öcalan merkezli siyasetten geliyor. Anayasa Mahkemesi’nin kararlarının uygulanmaması da Sayın Öcalan’la başladı. 2014’te Öcalan kararını uygulamadılar, AİHM kararı uygulamadılar. Öcalan yasalar, haklar ve özgürlüklerden yararlanmasın diye geliştirilen hukuk sistemi, gelinen noktada infaz hukukunun temelini oluşturdu. Buna çözüm bulmak istiyorsak, siyasetin, toplumun yelpazesi bu gerçeklikle yüz yüze gelmeli. Bunu ortaya koymadığınız sürece, çözümlere gitmemiz söz konusu değildir.”


GERGERLİOĞLU: MUHALİF KESİMLER GİDİŞATI DURDURMALI


Panel, HDP Milletvekili Ömer Faruk Gergerlioğlu’nun sunumuyla devam etti. Gergerlioğlu, “Devletin hapishane politikaları ve ihlalleri” konusunda sunum yaptı.
Türkiye’de cezaevlerinde büyük hak ihlallerinin yaşandığını kaydeden Gergerlioğlu, cezaevleri kapasitesinin 250 bin olduğunu, fakat tutsak sayısının çok fazla olmasından dolayı da bu sayının 300 bini bulduğunu dile getirdi. İktidarın yürüttüğü politikalardan kaynaklı yeni cezaevleri yapımına başladığını belirten Gergerlioğlu, ilerleyen dönemlerde bu sayının 500 bini bulacağını aktardı. Gergerlioğlu, gelinen noktada tüm muhalif kesimlerin bu gidişata dur demesi gerektiğinin altını çizdi.
Geçtiğimiz dönemlerde cezaevi komisyonu olarak birçok cezaevi gezdiğini dile getiren Gergerlioğlu, “Birçok cezaevini gezdik, tutukluların sorunlarını konuştuk, tabi yanımızda cezaevi yönetimi yoktu. Bunlara ilişkin ağır raporlarlar hazırladık. Çıplak arama gibi ağır raporları bakanlığa sunduk ama hiçbir adım atılmadı. Diyarbakır Kadın Cezaevine gittik. Oradaki kadınlar banyonun önüne kamera koyduğunu söylediler. Hepimiz utandık. Kadınlar o kameranın önüne gazete kağıdı koyarak engel olmaya çalışmış. Bu durumu cezaevi yönetimine ilettiğimizde bize ‘gidin şikayet edin’ diyor. Şikayet edip geri döndüğümüzde, bu sefer bize ‘Ne yapalım yönetmelikte var’ dediler. Tüm bunları raporlarımıza geçirdik.
Cezaevlerinde en çok hak ihlalinin yaşandığı dönemin pandemi dönemi olduğuna işaret eden Gergerlioğlu, “Kadınlar bu sorunu daha fazla dile getirdi. O kadar çok fazla hak ihlali  olmasına rağmen girişimde bulunmadı. ‘Gelin insanları helikopterden atanları, insan kaçakçılığı yapanları araştıralım’ dediğimizde sürekli topu taca atıyorlar” diye konuştu.
Hak ihlallerini dile getirdiği için vekilliğinin düşürülüp tutuklandığını hatırlatan Gergerlioğlu, “Cezaevine atıldığımızda neyle karşılaşacağımızı biliyorduk, çünkü hepsine şahit olduk” diyerek cezaevinde yaşanan hak ihlallerini tek tek sıraladı.
Gergerlioğlu’nun konuşmasının ardından panel soru-cevap bölümüyle sona erdi.