Delal Nurhak: Direniş bitmedi, devam edecek

PAJK Koordinasyon Üyesi Delal Nurhak, sona eren açlık grevlerine ilişkin “Direnişimiz bitmedi sadece biçim değiştirdi, Bu süreç daha farklı eylemlilik ve direnişlerle devam edecektir.“ dedi.

PAJK Koordinasyon Üyesi Delal Nurhak, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatları ile yaptığı görüşmelerde gönderdiği mesajları değerlendirdi.

SURİYE’NİN SİYASİ ÇÖZÜM YOLU

Sayın Öcalan’ın sunduğu yedi maddelik mesajından biri, Suriye'de siyasi çözüm yolunu gösteriyordu. Bu konuda neleri belirtebilirsiniz? .

Dünyanın her hangi bir yerindeki siyasi gelişmeleri değerlendirmek için, dünyada ve bölgede ya da coğrafyada baş aktörün siyasi yaklaşımın ve politikalarını bilmek gerekiyor. Bölgede veya o ülke nezdinde sorunları, ilişkileri çevresinde ele alınırsak siyasal durumu doğru belirleyemeyiz. Genel anlamda bir bölgedeki politikaları ve siyaseti doğru belirlemek ve anlamak için dünya çapındaki ve bölgedeki politikaları iyi anlamak gerekiyor. Yani Suriye’de yaşananları anlamak için önce ABD ve Rusya politikalarını anlamak gerekiyor. 3. dünya savaşın odaklandığı Ortadoğu’da siyasal mücadele karmaşık hale gelmiştir. Özellikle soğuk savaşın ortadan kalktığı ve kapitalizmin küreselleştiği günümüz dünyasında, siyasal mücadeleler karmaşık ve esnek hale gelmiştir. Her an her şey anında değişebiliyor. Güncel politikalara hakim olmak ve bölgede hakim olmak isteyen güçlerin çıkarları temelinde olmaktadır. ABD’nin uzun süre gündemde tuttuğu Suriye’de çekilme kararı, asılda gündem oluşturma ve dengelerdeki durumunu daha belirleyici kılma amaçlıdır. Dünya dengelerin kurulduğu Ortadoğu’da ve siyasi dengeleri en fazla etkileyen bir ülkeyi terk etmesi ve o alandan çıkmasına inanmak apolitikçe bir yaklaşım olur. ABD’nin çekilme yaklaşımı taktik bir yaklaşımdı. Yani stratejik değildi. Asılda Ortadoğu’da çatışan Rusya ve ABD’nin kendisidir. Buna karşında halkların kendi mücadele direnişi vardır.

Rojava, DAİŞ’e karşı yürüttüğü mücadelede kendi öz iradesini ortaya koyarak ve halk mücadelesini vererek, demokratik özerk halkı yönetimini oluşturdu. Bu kazanımların korunması ve kalıcı kılmasın için Suriye’nin demokratikleşmesi gerekiyor. Önderliğinde belirtiği Suriye bütünlüğünü esas alan ama ayın zamanda, Kürtlerin siyasi ve öz yönetimi yasallaştıran bir yaklaşım ve çözümdür. Tüm halkların ortak ve kendi iradelerini temsili olduğu bir yönetimi biçim oluşturulmasıdır. Kendi içinde kültürel zenginliği barındıran, ayını zamanda halkların iradelerini temsili olan demokratik bir yönetimdir. Suriye’de birçok etnik yapı vardır. Bu Suriye’ye kültürel, sosyal, siyasal bir zenginlik kazandırıyor. Demokratik Öz Yönetim modeli, şimdi Kuzey Suriye ‘de modeli oluşmuş ve kendini yürütmektedir.

Önderliğin Demokratik Modernite Çözümü, şimdi uygulanan alandır. Yani Kürt, Arap, Süryani ve benzerleri ortak bir yönetim çatısı altında kendi iradelerini temsilen idari çalışmalara katılmaktadır. Önderliğin sunduğu herkesin kendi iradesini ve demokratik haklarını kullandığı, merkezi devlette merkezileşmeyen yasal güvencelerin oluşmasıdır. Kültürünü, siyasetini, dilini, savunmasını ve yerel yönetim bicimin kendisinin belirlemesidir. Asılda şimdi bölgede çatışan Demokratik Moderinte düşüncesiyle Ulus Devlet Moderinitesidir. Yani halkların kendi mücadelesi ve küresel sistemin kendini sürdüre bilme mücadelesidir. Tıkanmış olan kapitalist sistem ancak kendini demokratik bir dönüşümle yenileyebilir. Kendini restore ederek sorunları çözmeden çok derinleştiren bir yaklaşım olur. Irak buna bir örnek ve kaç yıldır süren Ortadoğu’daki parça parça savaşımlar sorunları derinleştirmiş ve sorunları yığınına dönüşmüştür. Tabi bunda en çok etkilenen halklar ve onun içinde de kadın ve çocuklar yaşamaktadır. Bu sorunların çözümü demokratikleşme ve halkların kendi öz yönetimini oluşturmadır. Ayın zamanda demokrasi kültürün oluşturulmasıdır.

‘KADIN MÜCADELEYE DAMGASINI VURDU’

Kadın öncülüğünde başlatılan açlık grevlerine ilişkin Sayın Öcalan’ın verdiği mesajı nasıl ele alıyorsunuz?

Tecrit odaklı başlattığımız direnişin amacı, yeniden örülmek istenen komplo planlarını bozmak, bu siyaseti deşifre edip kadın devrimiyle halkların demokratik devriminin gelişim çizgisini sağlamlaştırmaktı. Direniş kararıyla toplumsal hareketliliği ortaya çıkarıp tecridi ortadan kaldırmaktı. Bu karar, kamuoyuna yansımadan önce ilk tepkiyi bilindiği gibi Leyla Güven arkadaşımız kendi kararıyla başlatıp öncülük etti. Nasır Yağız arkadaşımız bunu takiben eyleme başladı. Hareketimizin kararıyla zindanlar örgütlü biçimde eyleme katılıma başladı. Akabinde Strasburg Grubu planlı bir biçimde eyleme girdi. Bu süreçte Avrupa’nın diğer alanlarında da bireysel kararlarıyla eylem başlatan öncü duruşlar ortaya çıktı. Hedef, tecridi kırarak, AKP-MHP faşist iktidarında kırılma yaratmak, mücadelemizi derinleştirip yükselterek düşmanı çökertmek, Batılı Ulus-Devletlerin komplocu siyaset ve planlarını işlemez kılmaktı. Leyla Güven öncülüğünde 7 Kasım’da başlayan, 16 Aralık’ta PAJK-PKK’li tutsakların, 1 Mart’ta da binlerce tutuklunun sürdürdüğü süresiz-dönüşümsüz açlık grevleri altıncı ayına girerken, 30 Nisan ve 10 Mayıs’ta toplam 30 arkadaş ölüm orucu direnişini başlattı. Bu eylemle çıplak bedenlerin ve iradenin, büyük bir direniş kalesine dönüştüğüne bir kez daha tanıklık ettik. Bu duruş insan iradesinin sınırsızlığının ifadesidir. Bir eylem olmayı aşıp yeniden örülen komploya müdahale duvarı oldu. Leyla Güven’den başlamak üzere direnişi başlatanlar eyleme, “14 Temmuz Ruhu” dediler ve sonuna kadar öyle sürdürdüler. ‘Teslimiyet ihanete, direniş zafere götürür’ diyen direniş çizgisi, başarılı olmuştur. Açlık grevleri hareketimiz için yeni bir dönemi ve direnişi tarzını ifade ediyor. Sürecin direniş ruhu kendisini uluslararasında etkili kılmış ve geniş bir demokratik halk desteğini yaratmıştır.

Leyla Güven öncülüğünde gelişen eylemlik, kadın hareketimiz açısından önemli sonuçlar doğurmuştur. MHP ve AKP politikaları etkisiz kılınarak, var olan güncel siyasette inisiyatifi yine halkımız ve direniş militanların elinde olmuştur. Dünya genelinde dostlarımız ve halkımızın her gün eylemlikte olması, direniş ruhunu uluslararası kılmıştır. Bu direniş aynı zamanda demokratik yapıların halkların ve dostların bir araya gelerek faşizme karşı demokratik cephe oluşturmanın sonuçları ve kazanımlarını da ortaya koydu. Halklar arasında oluşturulan ittifaklar ve ortak eylem birlikteliği, demokratik yapının gelişmesi ve faşizmin geriletilmesinde ortak eylemlerin geliştirilmesi önemlidir. Çünkü düşman her yerde düşmandır. Faşizm her yerde faşizmdir. Yol yöntem ve alan değişik olsa da öz yine ayın baskıcı ve faşizm olgusudur.

Açlık grevleri uluslar arsında devrimci ruhun etkisini canlandırmış ve halkların direniş mücadelelerin moral kaynağı olmuştur. Dünyanın her tarafından Leyla Güven’e gelen mesajlar ve ziyaretler ortak bir direniş ruhunu yaratmış ve açlık grevlerinin gündeme oturmasıyla, MHP ve AKP devletini zorlamıştır. Bir kez daha direniş ruhu kazandı ve faşizmi zora soktu. Önderliğin belirtiği Gandi tarzı, asılda uluslararasında kısmi olarak yaratıldı. Önemli olan Ortadoğu halkları arasında demokratik bir örgütlenme ruhunu yaratmak. Kürdistan’da güçlü bir halk örgütlemesini yaratarak Demokratik Paradigmanın inşasını yapmaktır. Açlık grevlerinde Kürt Kadını kendi öncülüğünü en iyi bir şekilde temsil ederek kendi etrafında bir kadın örgütlemesini yaratı. Bilinçlenmiş her yurtsever Kürt Kadınının rol oynaması halinde devrimin öncülüğünü yapabilecek kadar devrimleştiği görülmekte. Direnişin başından itibaren, kadınlar mücadeleye damgasını vurdular.

Önderliğin talimatıyla açlık grevleri sonlandırıldı. Tabi direnişimiz bitmedi sadece biçim değiştirdi. Çünkü Önderlik üzerindeki tecrit tümden kalkmamıştır. Ayın zamanda halkımız üzerinde her gün ve her an saldırılar olmaktadır. Bu süreç daha farklı eylemlik ve direnişlerle devam edecektir.

ÖCALAN’IN KADINA HİTABI

Ortadoğu krizlerinin çözümünde kadının rolü nasıl olmalı ve Öcalan’ın mesajındaki kadına hitabını nasıl değerlendirebilirsiniz?

Kapitalist sistem krizi diyorsak bundan etkilenmeyen bir alan, toplumsal kesim, sınıf ve tabaka düşünmek mümkün değildir. Kapitalist sistem, toplumların iç ve dış yapısına sürekli savaşı, dağılmayı, çözülmeyi dayattığından toplumu toplum olmaktan çıkarma sistemidir. Kadın kırım, toplum kırım olarak iç içe yaşanmakta olup soykırım mekaniği işlemektedir. Kapitalist sistem, toplumu aşındırdığından her yerde büyük sorunları biriktirmiştir. Kar amaçlı doğayı yıkıma uğrattığından iklim dengesinde bozulma, canlı türlerinde hızla yok olma, hastalık ve ölümlerde çoğalma yaşanmakta, tükenen toplum durumu alarm vermektedir. Toplum ve doğa, görülmemiş saldırılar altındadır. Yaşamı ortadan kaldırmaktadır. Adına sistem krizi, bunalımı denilen gerçeklik iflas etmiş erkek uygarlığının kendisidir. Doğayı, kadını, toplumu savunmak sınıf ideolojisinin, ulusal, çevresel hareketlerin, sistem karşıtı hareketlerin toplumsal mücadele sınırlarını aşarak hepsinin birleşmesini gerektirmekte. Ortadoğu’da bu birliği sağlayarak dünya kadın hareketleri ve adı geçen hareketlerle bir araya gelerek küresel özgürlük mücadelesinin yükseltilmeye ihtiyaç vardır. Ancak o zaman doğa, yaşam, kadın savunulabilecek ve toplumun varlık ve özgürlük sorunu çözüme kavuşabilecektir.

Modernitenin en milliyetçi, cinsiyetçi, dinci ve bilimcilikle yoğrulmuş Ulus-Devlet siyaseti, kadını bizzat hedeflemekte. Trump, Putin başta olmak üzere diğer Ulus-Devlet liderleri kadın düşmanlığını açıktan yapmakta. Bunlardan Erdoğan, milliyetçiliği tüm Türkiye toplumunun duruşu haline getirmek için MHP’yle ittifaka girmiştir. Bu da yetmediğinden Türkiye ittifakı adıyla CHP’yi dahil etme peşindedir. Dinciliği fanatik düzeyde geliştirerek toplumun yaşam biçimi ve zihniyet yapısını doğrudan şiddet, baskı, yasa, eğitim yoluyla değiştirmeye çalışmaktadır. AKP tipi kadını ‘iffetli’ rol model olarak topluma sunup ev içi hizmeti, erkeğin kulu-kölesi olan sesiz kadın rolünü özendirmeye çalışarak cinsiyetçi toplumu güçlendirmektedir. Diğer ulus devlet iktidarları da aynı politika içindedir. Ataerkil sistem sahiplerinin kadın ve topluma karşı saldırıları son derece ideolojiktir.

Buna karşı ideolojisiz ve programsız her toplumsal kalkış, hareket ne denli sistem karşıtı olursa olsun kısa ömürlü olup yenilmeye mahkum olacaktır. Biz de Kadın Kurtuluş İdeolojisi’ne ve kadın devrimiyle toplumsal devrimi gerçekleştirme programına sahibiz. Önderliğimiz kadını, Kadın Kurtuluş İdeolojisi ve kadın partisi programıyla donatarak, militan öncülüğü örgütleyerek sistem karşısına çıkardı. Kadının ordulaşmasına yüksek düzeyde önem verdi. Çünkü kendisini savunamayanlar tasfiye olur. Kürdistan Kadın Devrimini Ortadoğu’ya taşıyarak Ortadoğu demokratik devriminin önünü açtı. Önderliğe en büyük öfkeleri bundandır. Bu programın gereği olarak ordulaştık, partileştik, konfederal temelde sistemleştik. En büyük güç, örgütlü olmaktan geçmektedir. Sistemin ilk elden Kadın Özgürlük Hareketi’mizi neden hedeflediği açıktır. Bu geçen dönemde de hem dünyada öne çıkan kadınlar ve kadın mücadeleleri hedeflendi hem ataerkil sisteme, erkeğe başkaldıran kadınlar öldürüldü. Daha özelde mücadelemize öncülük yapan kadın yoldaşlarımız faşist AKP faşizmi tarafından şehit edildi. Sayısız kadın arkadaşımız hala cezaevlerinde, AKP faşizmine karşı çıkan tüm toplumsal kesimler baskı ve tehdit altındadır. Bu anlamda tüm iktidarlar ve en başta AKP iktidarı kadın düşmanıdır, despottur. Ortadoğu da toplumsal değişim ancak kadın kendi mücadelesini ve örgütlülüğü yaratarak toplumsal değişim yaratır. Aynı zamanda Ortadoğu krizi, ancak kadın devrimiyle değişecek bir krizdir. Kadın demokratik ve öz örgütlüğünün yaratığı oranda demokratik bir toplum yaratılabilir. Ortam coğrafya, ülke farklı olsa da kadın sorunları özünde ayındır. Kadın her yerde baskı görmekte ve yok sayılmaktadır. Ortak örgütleme zeminlerin yaratılması ve geliştirilmesi var olan Ortadoğu gerçeğinin değişiminde önemli olacaktır. Demokratik konfederal bir kadın örgütlemesi ancak Ortadoğu sorunların çözümde rol oynayabilir.

HAZİRAN’DA KADININ ROLÜ

31 Mart’ta gerçekleşen seçimlerde AKP zihniyetiyle kadın vekil sayısı azaldı. 23 Haziran’da gerçekleşecek olan İstanbul seçimlerinde kadının rolü nedir, yaklaşımı nasıl olmalı?

AKP gerçeğinde kadın yoktur. Kadını iradesini tanımayan ve sadece kapalı geri sınırlarda tutan yaklaşımın da kadının iradesinin seçimlere yansımasını beklemek AKP tanımında bir yanılgı olur. Toplumu kontrolde tutmak kadını iradesiz kılmaktır. Toplumsallığın oluşturulmaması eril zihniyetin kendini yaşatmanın gereği olarak görürüz. Bu yaklaşım doğalında seçimlere de yansıdı. Kadınlar mücadele zeminlerini iyi kullanmalıdır. Bu seçim süreci kadınların kendini en iyi bir şekilde katmalarıdır. Faşizm, her kadın için bir tehlikedir. Faşizmde kadın, her gün dayak yiyen, öldürülen kaçırılan her türlü saldırıya ve baskıya maruz kalandır. Bu nedenle seçimlerle aktif katılmak faşizmin geriletilmesi ve AKP –MHP ittifakın bozma ve geriletmedir. Bizler demokratik bir ortam istiyorsak o zaman kendimizi en aktif biçiminde katmalıyız. AKP’nin geriletilmesi ve seçimlerde kazanmaması demek Tayip Erdoğan’ın gitmesi demektir. Tüm kadınların olumlu ve olumsuz yaşam koşulları benzerdir. Bu nedenle kadınların ortak mücadele etmesi ve ortak örgütleme zeminlerini yaratması önemlidir. Bu konuda Kürt Kadınında yaşanan tecrübe, tüm kadınlar açısında misaldir. Bu seçimlerde aktif olarak katılmak, demokratik yapının kazanmasıdır.