Son Dakika: Önder Apo’dan mesaj: Yeni sözleşmeye ihtiyaç var
GÖRÜNTÜLÜ

Bayık: Daima Heval Rıza’yı esas alacağım

Rıza Altun’un PKK’yi evrenselliğe ulaştıran öncülerden biri olduğunu vurgulayan KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, “Bu yüzden hem yoldaşlarımız hem çalışanlarımız hem de halkımız Rıza Altun hakikatini yaşamalı ve yaşatmalıdır” dedi.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, PKK’nin kurucu kadrolarından şehit Rıza Altun’u anlattı. Şehit Rıza Altun’un Ankara Tuzluçayır’da başlayan mücadelesinin Bakur’dan, Avrupa’ya, Rojava’ya, Lübnan’a, Başûr’a, Maxmur’a kadar her alanda devam ettiğini belirten Bayık, askeri alandan, siyasi, diplomatik, toplumsal ve örgütsel alana kadar birçok görevi başarılı bir şekilde yerine getirdiğini dile getirdi. 

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanı Cemil Bayık, Apocu devrimci yaşam ve direniş kültürünü yaratan ve günümüze taşıyan önderlerden Rıza Altun’u ANF’ye anlattı: 

“Bir toplum kendisi için değerler yaratmazsa ve yarattığı değerleri savunmazsa o toplum yaşayamaz. İşgalci Türk devleti Kürt ve Kürdistan adına ne varsa Kürt halkının elinden almıştı; inkar ve imha siyaseti yürütüyordu. Denilebilir ki Kürt halkı ölüm döşeğindeydi. Çünkü toplum koruduğu, yaşattığı tüm değerlerin hepsi ellerinden alınmıştı. Bundan dolayı Kürt toplumu her gün ölüme doğru gidiyordu. Rêber Apo Kürt kaybettiği her şeyi tekrar kazanabilsin diye bu tarihe müdahale etti. Bu yüzden heval Ali Rıza Altun’u iyi anlamalı ve iyi anlaşılmasını sağlamalıyız.

 Heval Rıza Altun, büyük bir şahsiyet, büyük bir sosyalist, büyük bir devrimcidir. Henüz Apocu Hareket’in başlarında yer aldı, şehit düşene kadar da iradeli, kararlı, cesaretli bir şekilde yürüdü. Bir kusuru olduğunu söyleyemeyiz. Rêber Apo’yu esas aldı, her koşulda Rêber Apo hakikati temelinde yürüdü, aldığı görevleri yerine getirmek istedi. Bu yüzden heval Rıza Altun’un kişiliğini, yaşamını, mücadelesini, özelliklerini her anlamda anlamalı ve anlatmalıyız. Dediğim gibi eğer Kürt halkı bugün ayaktaysa, diriyse, insanlığa örnek oluyorsa bu Rêber Apo önderliği sayesinde ve Apocu çizgide mücadele eden, bu temelde Kürt halkı için, insanlık için değerler yaratan şehitler sayesindedir.

Gerçekten Apocu Hareket, Kürt halkı için, Kürt toplumu için, Kürdistan ve insanlık için birçok değer yarattı. Heval Rıza Altun üzerinde durmak gerekir; çünkü bu değerlerin yaratılmasında büyük bir emeği ve büyük bir mücadelesi var. Bu yüzden hem toplumumuz hem de özellikle Kürdistan gençleri, bu arkadaşı, kişiliğini, mücadelesini her anlamda araştırmalı ve sonuçlar çıkarmalıdır.

TUZLUÇAYIR’DA GENÇLİK GRUBUNUN ÖNCÜLÜĞÜNÜ YAPIYORDU

Heval Rıza Altun’u Ankara’da tanıdım. Heval Kemal Pir bizi tanıştırdı. O dönem Ankara’da, üniversitede Dil Tarih Coğrafya okuyorduk. Kemal Pir arkadaş Tuzluçayır’la ilişkiler geliştirmişti. Tuzluçayır’da devrimci bir grup vardı. Heval Rıza Altun bu grubun öncülüğünü yapıyordu. O bölgedeki gençler üzerinde çok büyük etkisi vardı. Halk üzerinde de çok büyük etkisi vardı. Orada bir dernek kurulmuştu, Tuzluçayır’daki, Mamak’taki tüm gençler o dernekte örgütlenmişti. Fasistlere karşı duruyorlardı. Kemal Pir, heval Rıza Altun ile ilişki kurmuştu. Heval Kemal Pir bana, “Tuzluçayır, Mamak, Abidinpaşa’da bir grup devrimci var, eylemci bir gruptur, heval Rıza da bu grubun öncülüğünü yapıyor, bu grubun halk üzerinde de bir etkisi var. O bölgedeki tüm devrimciler heval Rıza öncülüğünde toplanmış, onların yoluyla Tuzluçayır, Abidinpaşa, Mamak’ta bir mücadele geliştirebiliriz” dedi.

Kemal Pir arkadaş, o grupla güçlü ilişkiler kurdu. O grupla birlikte Mamak, Abidinpaşa, Tuzluçayır’da faşistlere karşı güçlü bir mücadele geliştirildi. O mahalleleri tüm faşistlerden temizlediler. Bu mahallelerde yaşayanların çoğu Alevi Kürtleriydi. Sürgün edilenler, göç edenler, bölgesinde yaşamını sürdüremeyen yoksullardı. Hepsi o mahallelerde gecekondu yapmış, yaşamlarını idame ettirebilmek için iş bulmuşlardı. Heval Rıza Altun’un ailesi de Tuzluçayır’da yaşayan o ailelerdendi. Yoksul bir aileydi. Çünkü o mahallelerde yaşayan aileler, devletin zulmünden dolayı oralara gelmişlerdi. Yoksuldular. Bu yüzden heval Rıza ve onun etrafında toplananlar da işgalci, soykırımcı devlete karşı tepkiliydiler. Kinleri, öfkeleri vardı. Bu yüzden öfkelerini, tepkilerini o mahallelerde faşistlere karşı cesaretli bir şekilde gösteriyorlardı. O grup heval Rıza’yı öncüleri olarak kabul etmişti, yani onun özelliklerini esas alıyorlardı. Heval Rıza’nın etrafında toplanmışlardı, militan bir gruptu. Cesaretle kavga ediyorlardı.

HEVAL RIZA, KEMAL PİR’İ TANIDIKTAN SONRA APOCU HAREKET’E KATILDI

Heval Kemal Pir, bazı özelliklerini o gruba da aktarmıştı. Bu yüzden o grup heval Kemal Pir ile ilişki kurduğunda onun özelliklerini de aldı. Daha cesaretli, kararlı, iradeli bir şekilde mücadele etmeye başladılar. Korku nedir bilmiyorlardı. Heval Kemal Pir ve Rıza Altun şahsında o grup çok güçlü bir şekilde gelişti. O grubun tüm üyeleri Kemal Pir’i esas aldı. Nasıl ki Rıza Altun’un etrafında toplandılarsa bu sefer de heval Kemal Pir’in etrafında toplandılar. Heval Kemal Pir, o mahallelerde mücadele etti, faşistleri mahallelerden temizledi, bu da halk üzerinde güçlü bir etki yarattı. Halk da o grup ile kendini savunuyor, ifade ediyordu. Türk devleti diyor ya, “PKK Tuzluçayır’da kuruldu” diye. Bu doğru değil. Neden bunu söylüyorlar? Çünkü 12 Mart’tan sonra Türkiye’de devrimci hareketler çok büyük darbeler yemişti, dağılmalar olmuştu. Faşistler, Türk devleti şemsiyesi altında her yerde örgütleniyorlardı. Abidinpaşa, Mamak gibi yerlerde de örgütleniyorlardı.

Heval Kemal Pir o grupla birlikte faşistlere karşı mücadele ettiği için ve bu mücadele sonuç aldığı için Türk devleti PKK’nin Tuzluçayır’da kurulduğunu söylüyor. Dediğim gibi bu doğru değil fakat eğer böyle anlaşılmışsa bunun da sebebi var. Çünkü 12 Mart’tan sonra Ankara’da ilk defa o mahallelerde faşistlere karşı bir hareket gelişti. O hareket sonuç da aldı. Heval Kemal Pir ve Rıza Altun öncülüğünü yaptığı için, o mahallelerde Apocu Hareket’in de bir temeli oluştu. Bu anlamda Apocu Hareket’in ilk defa o mahallelerde, halk arasında bir temel oluşturduğunu söyleyebiliriz. Orada birçok devrimci Hareket’e katıldı. Şehit düşenler de, hala yaşayan, mücadele edenler de var. Hatta bazıları Kanada’ya gitti; o tarihten bu yana hareket ile ilişkilerini kesmiş değiller, bu hareketi orada da yaşıyorlar. Ali Doğan Yıldırım, İbrahim Bilgin, Şahin Kılavuz, Doğan Kılıçkaya, Cumali, Botan, o bölgeden çıkan, harekete katılan ve şehit düşen arkadaşlardır. Dediğim gibi bazıları hala bu mücadeleyi sürdürüyor.

Heval Rıza, Kemal Pir arkadaş üzeri Rêber Apo’yu tanıdı. Heval Kemal Pir ve Rêber Apo’yu tanımadan önce Türk solunu; daha çok Deniz Gezmişleri esas alıyordu. Fakat Kemal Pir arkadaşı tanıdıktan sonra Apocu Hareket’le, Rêber Apo ile ilişki kurdu. Daha sonra Apocu Hareket’e tamamen katılma kararı aldı. Önce heval Ali Rıza Altun Önderliği gördü. Önderliği gördükten sonra artık Hareket’le profesyonel bir şekilde yürüme kararını verdi. Sadece Tuzluçayır, Abidinpaşa ve Mamak’ta mücadele etmeyecekti, Hareket nerede istese, orada mücadele edecekti. Bunun kararını verdi. O mahallelerdeki grup, heval Rıza Altun’un etrafında toplandığı için, o grup da Apocu Hareket’e katılmaya karar verdi. Bu yüzden heval Rıza daha başlangıçta bu yönlü çok büyük emekler verdi.

HEVAL RIZA’NIN DEVRİMCİ VE MİLİTAN BİR KİŞİ OLMASINDA HATİCE ANA’NIN ROLÜ BÜYÜK

Heval Rıza yurtsever, emekçi bir ailede büyümüş. Heval Rıza’nın annesi Hatice Ana, muhterem bir anne. Heval Rıza’da devrimcilik, militanlık, o cesaret, o yüreklilik gelişmişse, burada Hatice Ana’nın rolünü hiçbir zaman unutmamalıyız. Çünkü evini her zaman gruptaki o gençlere de açmıştı. Daha sonra heval Rıza’nın Apocu Hareket’le ilişki kurmasıyla evini tamamen Hareket’e açmıştı. Zaten yoksul, çok fazla imkanları olmayan bir aileydi ama evini her anlamda Hareket’in hizmetine koymuştu. Heval Rıza’nın kişiliğinde Hatice Ana’nın emeğini görebiliyoruz. Çünkü cesaretli bir kişiydi. Mesela Türk devleti birçok kez operasyon yapıp evi basıyor, onları rahatsız ediyor, hakaret ediyor; onlara karşı bile yürekli bir şekilde duruyor. Korku falan yaşamıyor. Polislere karşı bu duruşu heval Rıza’ya ve diğer arkadaşlara da cesaret veriyor.

Eğer heval Rıza, devrimci, militan bir kişi olmuşsa Hatice Ana’nın burada büyük bir rolü var. Bunu görmemiz lazım. Çünkü ister istemez aile nasılsa, ne yaşamışsa çocuklar üzerinde de bunun etkisi oluyor. Eğer aile korkusuz, cesaretli, mücadeleci ise çocukları da öyle oluyor. Maddiyatı değil de maneviyatı esas aldıklarında, zulme karşı durduklarında çocukları da bu temelde adım atarlar. Heval Rıza’nın şekillenmesinde Hatice Ana’nın etkisi var. Zaten yurtsever bir aileydi. Tamamı Hareket’te yer almıştı. Mesela heval Rıza’nın kardeşi Haydar vardı; Kara Ömer diyorlardı. O da henüz çocuk yaşta Hareket’te yer aldı, gerillaya da katıldı, daha sonra Heftanîn-Botan alanlarında şehit düştü. Rıza heval gibi bir arkadaştı. Heval Rıza’nın özelliklerinin o arkadaşta da olduğunu söyleyebiliriz. Hatice Ana’nın özelliklerini onda da görebiliyorduk. Yine heval Rıza Altun’un yeğenleri, Doğan, Cumali onlar da gerillada şehit düştü. Daha Tuzluçayır’dayken Hareket’e kattığı arkadaşlar da şehit düştü.

Heval Yasin, Garzan’da komutandı; orada şehit düştü. Yani hem aile devrimciydi, devrimde yer aldı, emek sahibi idi; hem de o ailenin çevresini de o mahalledeki gençleri de bir araya getiriyorlardı. Aile adeta o gençler için de bir temel oldu. Sadece Rıza, heval Kara Ömer-Haydar için değil tüm gençlere hizmet ediyordu aile. Tuzluçayır, Abidinpaşa, Mamak mahallelerinde devrimci gençlerin tamamı, yönünü ailenin evine çeviriyordu. O ailede toplanıyorlardı, o evde ihtiyaçlarını gideriyorlardı. Heval Rıza’nın ailesinin evi, devrimcilerin eviydi. Zaten herkes de Hatice Ana’nın evini öyle tanıyordu. Kim oralara gitse “Rızalara mı geldin” diyorlardı. Emek sahibi bir aileydi. Hatta bu son yıllara kadar da Hatice Ana bağlılığını sürdürdü, bu temelde yürüdü. Düşman ne kadar rahatsız etmek istese de hiçbir zaman geri adım atmadı. Daima Rıza’ya, Haydar’a, Cuma’ya, Hareket’e, değerlerine sahip çıktı.

BİR YIL ANTEP’TE FAALİYET YÜRÜTTÜ

Ali Rıza Altun arkadaş, Ankara’da Hareket’e katılmıştı. Hareket o dönemde henüz küçük bir gruptu. Heval Rıza o dönem karar verip harekete katıldı; şehit düşene kadar da verdiği karar doğrultusunda kusursuz bir şekilde yürüdü. Dil Tarih Coğrafya fakültesindeyken de faşistlerle aramızda her zaman çatışmalar yaşanırdı. Heval Rıza bunu korumaları için bir grup oluşturmuştu. O grup daima gelip üniversite önünde duruyor, biz çıktığımızda darbe yemememiz için tedbir alıyorlardı. Yani her geçen gün sorumluluklarını arttırıyordu. Hareket için rolünü nasıl yerine getirecekti, grubu nasıl koruyacaktı; bu sorumluluğu derinden yaşıyordu. Daha sonra Antep’e geldi. Antep’te bazı faaliyetler yürüttü. Antep yönetiminde yer aldı. Sadece o değil, Tuzluçayır’da arkadaşlarla birlikte hareket eden Doğan Kılıçkaya gibi arkadaşlar da onunla gelmişti. Yani o grup üzerinde bir etkisi vardı. Hareket’e katılma kararı aldığında grup da Hareket’e katıldı. Antep’te çalışma yürütmeye karar verdiğinde o gruptan bazı arkadaşlar da Antep’e geldi. Çünkü böyle güçlü bağları vardı.

KEMAL PİR’İN BİRÇOK ÖZELLİĞİNİ ONDA DA GÖREBİLİRİZ

İdeolojik, ajitasyon, propaganda yönü güçlüydü ve her zaman eylemlerde yer alan bir arkadaştı. Eylemci yönü de çok güçlüydü. Heval Rıza’nın kişiliği, ikinci Kemal Pir kişiliğidir diyebiliriz. Heval Kemal Pir’in birçok özelliğini heval Rıza’da da görebiliriz. Heval Kemal Pir nasıl ki yerinde duramıyor, sürekli hareket halinde, sürekli mücadele ediyor, eylemlerde, propaganda yapıyorduysa, heval Rıza da ya eylem, ya propaganda yapıyordu ya da çevresindekileri örgütlüyordu. Cıva gibiydi. Hiç yerinde durmuyordu. Askeri eylemlerden tutun siyasi, örgütsel eylemlere kadar eylemci bir kişiliği vardı. Her anlamda mücadele ediyordu.

Sanırım bir yıl Antep’te mücadele ettikten sonra Ankara’ya gitti. Ankara’dan bir kez daha yönünü Kürdistan’a verdiğinde, Amed’e giderken trafik kazası geçirdi. Kazada ağır yaralandı. Hatta kalçası kırılmıştı. Uzun süre hareket edemiyordu. Tedavisi sonuç verdi ve ayağa kalktı. Ayakları, kalçası iyi olduktan sonra hatta yürümekte bile biraz zorluk çekiyordu ama hemen çalışmalara katıldı.

Hiçbir zaman henüz tam iyileşemedim, ağrılarım var, yürümekte zorlanıyorum demedi. Bunları engel olarak görmedi. Hatta “uzun zamandır çalışmalardan ayrı kalmışım, bunu telafi etmem gerekir” diyordu. Böyle bir yaklaşım içerisindeydi. Hiçbir zaman hastalığını, sağlık sorunlarını öne sürmedi, devrimci görevlerini esas aldı. Bu da devrimci bir özelliktir. Militanlık yapan, hedeflerine kilitlenen biri, hastalıkları engel olarak görmez. Rıza arkadaş da engel olarak görmedi.

SİVEREK MÜCADELESİNDE YER ALDI

Bilindiği gibi daha sonra Siverek mücadelesinde yer aldı. Hatta Siverek’te Rêber Apo gerillacılığı geliştirmek, daha sonra Kürdistan’a yaymak istiyordu. Siverek’te Celal Mehmet Bucak’a karşı mücadele geliştirildiğinde, heval Mehmet Karasungur sorumluluğunda askeri bir komite kuruldu. Bu komitede yer alan arkadaşlardan biri de heval Rıza Altun’du. Heval Mehmet Karasungur ile birlikte Siverek mücadelesini yürüttü. Orada silahlı propaganda grubu oluşturuldu. Amaç, Celal Bucak’a karşı olan o örgütlenmenin gerillacılığa ulaşması ve tüm Kürdistan’a yayılmasıydı. Bu temelde mücadele yürütüldü.

ZİNDANDAKİ YAŞAMININ YARISI DİRENİŞLE GEÇTİ

O mücadelede heval Rıza Altun Türk devleti tarafından tutuklandı. Zindana düştü, birçok zindan dolaştı. Çünkü Türk devleti bir zindanda tutmuyordu. Türk devleti zindanlarda büyük bir vahşet yürüttü. Zindanları; özellikle de Diyarbakır zindanını PKK’ye, Kürt halkına mezar yapmak istiyordu. Buna karşı da PKK’nin öncüleri mücadele etti. Onlardan biri de heval Rıza Altun’du. Hiçbir zaman boyun eğmediler, geri adım atmadılar. İdeolojileriyle, canlarıyla soykırımcı, işgalci Türk devletinin siyasetine karşı durdular. Türk devletine büyük bir darbe vurdular. Zindanlarda PKK ve Kürt halkına karşı yürütülen siyaseti boşa çıkardılar. Heval Rıza’nın zindandaki yaşamının yarısı direnişle geçti. Belki 12 yıl zindanda kaldı ama yarısını direnişle geçirdi. Birçok zulüm, acı gördü fakat bu zulme, bu acılara karşı geri adım atmak bir yana tam tersi daha fazla adım attı. Zulme, işkenceye karşı kendisine karşı daha fazla sonuç çıkardı.

Bunun üzerine Rêber Apo’dan, Kemal Pir’den aldığı eğitimleri zindanda daha da derinleştirdi. Kişiliğini daha üst bir aşamaya getirdi. Daha yetkin, daha siyasi, daha ideolojik, daha örgütlü, daha disiplinli oldu. Çünkü zindanlardaki tüm eylemlerde yer almıştı. Ki o eylemler bilinç, dikkat, disiplin, cesaret, kararlılık isterdi. Tuzluçayır’da inşa ettiği, Siverek’te geliştirdiği kişiliğini, Diyarbakır zindanında daha da derinleştirdi, büyüttü. Zindandan çıktıktan sonra yönünü tekrar Hareket’e verdi. Rêber Apo alanına geçti.

HAKİKATİNİ İYİ ANLAMIŞTI

O dönem ben ülkedeydim. Daha sonra Rêber Apo’nun yanına gittiğimde onu gördüm. “Heval Rıza zindandan çıkmışsın, sana ilişkin umutlarımız var, hangi görevi üstlendin” diye sordum. “Heval, ben uzun süre zindanda kaldım, pratikten kopmuşum, belki teorik anlamda gelişmiş olabilirim ama pratikten kopmuşum. Hemen sorumluluk alamam; çünkü Hareket’in, halkın benden yana umutları var. Eğer bu umutları boşa çıkarırsam benim için de, Hareket için de halk için de iyi olmaz. Pratikten kopmayı ortadan kaldırmam, Hareket ile birlik olmam, -çünkü zindanda da bazı anlayışlar gelişmişti-, her anlamda Rêber Apo hakikatiyle, Hareket hakikatiyle, birliğimi iyi bir şekilde sağlamam için bana biraz zaman lazım. Daha sonra sorumluluk alabilirim” dedi.

Sorumlu bir yaklaşım sergiliyor, bizim gibi acele etmiyordu. “Zindanda direndim, kendimi ispatladım, partileşme gibi bir meselem yok. Hemen gideyim, bana üst düzey bir görev versinler, bunun için hazırım” gibi bir yaklaşım sergilemedi. Hakikatini iyi anlamıştı. Rêber Apo hakikati ile her anlamda birlik olup kendisinden beklenen umudu yerine getirebilmeyi esas alıyordu. Bu yaklaşım doğruydu. Burada heval Rıza’nın kişiliğini çok iyi anlamamız gerekiyor. Önderliğe, Parti’ye, göreve, yoldaşlığa, değerlere, halka nasıl yaklaştığını, hangi düzeyde sorumluluk duyduğunu iyi görebiliriz.

Bir dönem Rêber Apo’nun yanında kaldı. Daha Rojava’da biraz çalışma yürüttü. Birinci ateşkes ilan edildiğinde heval Rıza orada da hazırdı. Hem Rêber Apo’nun yanında hem de korumasında yer aldı. Ardından Rêber Apo, onu çalışma yürütmesi için İran sahasına gönderdi. Hem Rojava hem Bakûr için, hem de ilişkiler kurmak için o alana gitti. O alanda bir süre başarılı çalışmalar yürüttü.

ASKERİ, ÖRGÜTSEL, SİYASİ EYLEMLERİMİZİN GELİŞMESİNDE ÇOK BÜYÜK ROLÜ VAR

Daha sonra savaş alanında yer aldı. Birçok alanda komutanlık düzeyinde yer aldı. Sorumluluğundaki savaşçıların eğitimleri üzerinde durdu. O savaşçıları nasıl geliştirebilirim, nasıl savaşa hazırlayabilirim diye vazife de aldı.

Heval Rıza çok yönlü bir kişiliğe sahip olduğu için sadece askeri alanda yer almadı, eylem hattında, askeri hattında da çalışmalar yürüttü. Örgütsel, askeri, siyasi, toplumsal eylemlerimizin gelişmesinde heval Rıza’nın da rolü ve emeği var. Bunu bilmemiz gerekir. Heval Rıza Kürdistan’ın birçok alanında çalışma yürüttü. Avrupa’da, Rojava’da, Rojhilat’ta, Başûr’da, Maxmur’da çalışma yürüttü. Yani askeri alanda çalışma yürüttüğü kadar toplumsal alanda da, örgütsel alanda da çalışma yürüttü. Hangi alanda çalışma yürüttüyse de daima ideolojik, siyasi, örgütsel yönü geliştirdi. Propaganda rolü güçlüydü. Her insanla rahatlıkla ilişki kurabiliyordu. İnsanları etkileyebiliyor, kazanabiliyordu. Böyle güçlü bir yönü vardı.

Heval Rıza Altun’un ne kadar askeri bir kişiliği varsa o kadar da toplumsal bir kişiliği var. İdeolojik, siyasi ve örgütlü bir kişilikti. Bunun yanı sıra diplomatik bir kişiliği de vardı. Diplomasi çalışmalarında da çok yer aldı. Hem Suriye, hem Lübnan, hem Rojava, Rojhilat sahasında, Başûr’da, Avrupa’da diplomasi alanında birçok çalışma yürüttü. Bazı yerlerde, kurumlarda, çevrelerde, hareketin ilişkileri gelişmişse burada da heval Rıza’nın emeklerini görmemiz lazım. Büyük bir emeği var.

Heval Rıza iradeli, cesaretli, moralli, espri yönü de olan bir arkadaştı. Nerede eksiklik, zayıflık görürse daha çok esprili bir şekilde o eksiklikleri, yanlışlıkları dile getiriyordu. Bu yüzden kimse kırılmazdı. Bu yüzden heval Rıza’nın yanında olan, onun sorumluluğunda mücadele yürüten arkadaşlar ondan moral alıyordu. İnançları, umutları, mücadele istekleri güçleniyordu. Böyle bir kişiliği vardı.

Heval Kemal Pir’de olan birçok özellik, heval Rıza’da da vardı, iradeli, cesaretli, korku bilmeyen bir kişiliği vardı. Yoldaşlık ilişkileri güçlüydü. Her zaman hareketliydi, eylemlerdeydi, durmuyordu. Ya eylem yapacaktı, ya propaganda yapacaktı, ya ilişkiler kuracaktı. Yani kısacası yerinde durmuyordu. Heval Kemal ile bu anlamda özellikleri aynıydı. Zaten bunun için heval Kemal Pir, ilk önce Rıza heval ile ilişki kurdu.

Heval Rıza Avrupa’da da çok kaldı, birçok çalışma yürüttü, yönetim düzeyinde yer aldı. Avrupa’daki örgütlenmeyi yürüttü, diplomasi alanında çalışmalar yürüttü. Uluslararası Komplo geliştiğinde Rêber Apo esir alındığında, bilindiği gibi komplo, Hareket içinde örgütlenmişti. Daha önce dışarıdan Hareket’in üzerine gelmişlerdi, bu sefer Hareket’in içinde komplo geliştirildi. Arkalarında komplocular, işgalci devletler, bazı işbirlikçi hain Kürtler vardı; bunlar tasfiyecilerin arkasında duruyordu. Bunların yardımlarıyla tasfiyeciler Hareket içinde, Hareket’e karşı durdular. Onların imkanları yoktu; Hareket’in tüm imkanlarını Hareket’e karşı kullandılar. Büyük bir tahribat yarattılar.

‘PARTİMİN, HALKIMIN YANINDAYIM’ DİYEREK TASFİYECİLERE KARŞI DURDU

Hareket paradigma değişikliğine gidiyordu. Eski paradigmadan çıkıp yeni paradigmayı geliştirmişti. Tam da bu süreçte Hareket Rêber Apo’nun yeni paradigmasında yer almasın diye komplo müdahale etti. “Eğer Hareket yeni paradigmada yer almazsa dağılır” dediler. Komplocular böyle bir rolü oynadılar. O dönem heval Rıza Avrupa’daydı. Ona haber yolladım, mektup yolladım. “Hareket içinde, Hareket’e karşı duranlar var ve Hareket’i tasfiye etmek istiyorlar; senin de tutumunu netleştirmen gerekir. Tutumun nedir” diye sordum. O zaman bana mektup yolladı. “Doğrudur, onlarla da ilişkim vardı fakat şu an mesele parti meselesidir, kader meselesidir, bir halk meselesidir. Eğer partinin, halkın kaderi söz konusuysa, ben tereddütsüz bir şekilde partimin, halkımın yanındayım, tasfiyecilere karşıyım” mesajını bana yolladı.

Bu mesajı aldığımda rahatladım. Çünkü Avrupa önemliydi. Tüm imkanlarımız heval Rızaların elindeydi. Zaten tasfiyeciler de şu hesabı yapıyorlardı. Eğer heval Rıza’yı kazanırlarsa, onların yanında yer alırsa, o zaman rahat bir şekilde Hareket’i tasfiye edeceklerdi. Bu yüzden heval Rıza’nın üzerinde çok duruyorlardı. Geçmişte partide ilişkileri de vardı; bu ilişkileri de kullanarak harekete büyük bir darbe vuracaklarını hesaplıyorlardı. Fakat heval Rıza Altun tereddütsüz, kararlı ve cesaretli bir şekilde tasfiyecilere karşı durdu, hareketin yanında durdu, mücadele etti. O zamana kadar acaba tasfiyecileri tasfiye edebiliriz miyiz diye düşünüyordum. Heval Rıza tutumunu net bir şekilde belirtip, “Hareket’in, Rêber Apo’nun, Kürdistan halkının yanındayım, tasfiyecilere karşıyım, benden ne isteniyorsa yerine getirmek isterim” mesajını yolladığında artık tasfiyeciler karşısında sonuç alacağımıza inandım.

Zaten çok uzun sürmedi, tasfiyeciler karşısında bu şekilde sonuç aldık. Yani heval Rıza, Apocu Hareket’in amaçlarını, ölçülerini, çizgisini, mücadelesini, değerlerini esas almıştı. Apocu Hareket’in tarihinde dönem dönem kim sorun çıkarmışsa, çizgiden, amaçlardan uzaklaşsa onlara karşı kararlı bir şekilde durmuştur. Burada da heval Rıza’nın emeklerini çok iyi anlamamız lazım. Daha sonra Avrupa’dan ülke sahasına geldi. Tasfiyecilere, tasfiyeci anlayışa karşı Hareket’te ideolojik, örgütsel mücadelesini cesaretli ve güçlü bir şekilde yürüttü. Eğer tasfiyecileri tasfiye ettiysek, Rêber Apo çizgisi bir kez daha Hareket’te hakim olduysa burada heval Rıza’nın rolü çok önemlidir. Arkadaşlarımızın da, halkımızın da bu hakikati çok iyi anlaması lazım.

Daha sonra bir savunma komitesi kuruldu. Heval Rıza o komitede de yer aldı. Komite üyesiydi. O komite, gerilla alanında çok önemli çalışmalar geliştirdi. Çünkü tasfiyeciler, anlayışlarını gerillaya da empoze etmişlerdi. O anlayışı ortadan kaldırıp, bir kez daha Rêber Apo ideolojisini, felsefesini, çizgisini, ölçüsünü, yöntemini hakim kılmada, güçlü bir disiplin oluşturmada o komite büyük çalışmalar yürüttü. Heval Rıza da o komitenin bir üyesi olduğu için ciddi bir çalışma yürüttü, gerillaya birçok eğitim verdi. Hareket’in şekillenmesinde, yürüyüşünde, Hareket’e yönelik tehlikeyi ortadan kaldırmada heval Rıza’nın güçlü bir duruşu ve emeği var. Bunu söyleyebilirim.

DAİŞ’İN SALDIRILARINA KARŞI MAXMUR SAVUNMASINDA YER ALDI

DAİŞ çeteleri saldırdığında da heval Rıza önemli bir rol oynadı. DAİŞ Maxmur’a saldırdığında, Maxmur Kampı’nı tasfiye etmek istediğinde heval Rıza kamp için görev aldı. Kampa, kamptaki halka sahip çıktı, halkı savundu, ihtiyaçlarını karşıladı. DAİŞ o bölgeden temizlendikten sonra Maxmur halkımız tekrar kampa yerleşti. Halkın yerleşmesinde de heval Rıza’nın rolü var. Hem kampı savunmada, halkı savunmada, halkın ihtiyaçlarını karşılamada, hem de DAİŞ’e karşı o alanda mücadele yürütülmesinde, DAİŞ’in alandan temizlenmesinde ve kamptaki halkın sağ salim yerleşmesinde büyük bir rol oynadı.

Uluslararası Komplo geliştiğinde Rêber Apo Suriye’deydi. O dönem heval Rıza ile birlikteydik. Aramızda tartışmalar yürüttük; Rêber Apo’yu Suriye’den nasıl çıkarabiliriz; ülkeye, dağa nasıl getirebiliriz diye. Bir karara ulaştık; “Rêber Apo ile irtibata geçelim, yol da bulalım, Rêber Apo’yu getirelim” dedik. Bu temelde bazı çalışmalar da yürüttük, bazı yollar da bulduk. Rêber Apo’ya haber yolladık, “Yol bulduk, seni yanımıza, dağa getirebiliriz; en iyisi bu” dedik. Fakat Rêber Apo, “Şimdilik durun, daha sonra bakarız” dedi. Rêber Apo bunu söylediğinde Avrupa’ya çıkmak istediğini anladık. Çünkü Avrupa da Rêber Apo’ya bazı sözler vermişti; Kürt sorununun siyasi ve demokratik bir şekilde çözülmesi için rollerini oynayacaklardı.

Rêber Apo da bunu esas aldı. Daha sonra savunmalarında da bunu izah etti. “Eğer Kürdistan’a, dağa gitseydim savaş daha da büyürdü. Hem Hareket hem de halk büyük zarar görürdü. Savaşın büyümemesi, sorunun da çözülmesinin yolu siyasi ve demokratik yoldu. Avrupa da bunun sözünü vermişti. Bu yüzden ben de yönümü Avrupa’ya verdim” dedi. Eğer Rêber Apo dağa gelmek isteseydi bir yol bulmuştuk. Belki çok sağlam bir yol değildi, bazı riskler de barındırıyordu ama o risklere rağmen Rêber Apo’yu sağ salim dağa ulaştıracaktık. Heval Rıza ile böyle bir çalışma da yürüttük.

TÜRK DEVLETİNİN BOMBARDIMANI SONUCU QENDÎL’DE ŞEHİT DÜŞTÜ

Bilindiği gibi heval Rıza KCK Yürütmesi’nde de yer aldı, çalışmalar yürüttü. Yine Kürdistan’ın tüm parçalarında yurtseverlik çizgisinin doğru bir şekilde gelişmesi için de çalışmalar yürüttü. Çünkü Kürdistan parçalarında Kürtlük adına birçok tahribat gelişmişti. O tahribatların ortadan kaldırılması, yurtseverlik çizgisinin, devrimci çizginin o parçalarda da gelişmesi lazımdı; bunun için de görev aldı.

Son olarak KCK Dış İlişkiler Komitesi’nde yer aldı. KCK’nin dış ilişkiler, diplomasi komitesini ilk heval Rıza kurdu. Komite artık oturmuştu, çalışmalar yürütüyordu. Böyle bir anda Türk devleti heval Rıza’ya yönelik saldırı gerçekleştirdi. Çünkü Türk devleti, o komite çalışma yürütürse kendisi için iyi olmayacağını anladı. Rêber Apo hakikati, Apocu Hareket’in hakikati, Kürdistan halkının gerçekliği anlaşılacaktı. Kürt halkına yönelik yürüttükleri siyaset de anlaşılacaktı, işgalci Türk devletinin gerçekliği ortaya çıkacaktı. Hatta arkasında duran devletlerin, kapitalist modernite sisteminin, onlara hizmet edenlerin hakikatleri de ortaya çıkacaktı. Bu anlamda sıkışacaklardı, Hareket ise daha fazla meşruluk kazanacaktı. Hareket’in meşru olmasının anlaşılamaması, vurdukları damganın devam etmesi için o komitenin tasfiye olması lazımdı. Komiteyi tasfiye etmek için de önce heval Rıza’yı tasfiye edeceklerdi. Heval Rıza’ya ve o komiteye bu şekilde saldırdılar. Heval Rıza bu şekilde Qendîl’de şehit düştü. Türk devletinin bombardımanı sonucu şehit düştü. Heval Rıza ile birlikte iki arkadaş da şehit düştü. O arkadaşlardan biri gümrük alanında çalışma yürütüyordu, diğer arkadaş da yanımda, korumada yer almıştı. Liceliydi, adı Baz’dı. Çok değerli bir arkadaştı. Zaten heval Rıza’yı bir yerden başka bir yere getirmesi için onu göndermiştim. Bombardıman olduğunda heval Rıza ile birlikte şehit düştü.

BÜYÜK BİR DEVRİMCİ, BÜYÜK BİR SOSYALİSTTİ

Heval Rıza Altun’un kabristanı Qendîl’de, Mehmet Karasungur Şehitliği’ndedir. Heval Rıza Altun’un şehadetiyle komite elbette darbe yedi. Zaten ondan sonra da komite üyelerini hedef yaptılar, şehit düşürdüler. Bu yüzden komitenin çalışmaları, yeni bir komite kurulana kadar bir süre durdu. Çünkü heval Rıza büyük bir devrimci, büyük bir sosyalistti. Başlangıçtan şehit düştüğü ana kadar Rêber Apo’ya bağlılığında, yoldaşlığında bir kusur işlemedi. Her anlamda hizmet etti, çalışma yürüttü, iradeli, moralli bir arkadaştı. Engeller, tehlikeler karşısında hiçbir zaman geri çekilmedi. Tehlikeleri nasıl ortadan kaldırabileceğini, bu tehlikeler içinde Hareket’i nasıl geliştirebileceğini esas aldı. Hareket’in amaçlarını, çizgisini, ölçüsünü her koşulda, her yerde, her görevde esas aldı. Hareket’e, Hareket’in çizgisine hizmet etmeyen, tahribat, zayıflık yaratan hiçbir şeyi kabul etmedi. Buna karşı yürekli bir şekilde durdu.

DAİMA HEVAL RIZA’YI ESAS ALACAĞIM

Bu yüzden güçlü bir yoldaşlık geliştirdi. Önderlikle kurduğu yoldaşlığı şehit düşene kadar da devam ettirdi. Hareket’teki arkadaşlarla da bu temelde bir yoldaşlık yürüttü. Disiplinli, örgütlü bir kişiliği vardı. Daima sorumluluk hissederdi. Sürekli moralliydi. Herkese moral verirdi. Kimle ilişki kursa onu etkiliyordu, kazanıyordu. Yani Rêber Apo’nun bu Hareket’te geliştirdiği özellikleri barındırıyordu. Birçok çalışma için, birçok alan için kendisini hazırlamıştı. Bakur’dan tutun Avrupa’ya, Rojava’ya, Lübnan’a, Başûr’a, Maxmur’a kadar; yani her alanda mücadele yürüttü. Yine askeri alandan tutun, siyasi, diplomatik, toplumsal, örgütsel alana kadar birçok görev yürüttü ve bu görevlerini başarılı bir şekilde yerine getirdi. Bu yüzden hem yoldaşlarımız hem çalışanlarımız, hem de halkımız heval Rıza Altun’un yaşamını, mücadelesini her zaman incelemeli, sonuçlar çıkarmalı.

Heval Rıza Altun hakikatini yaşamalı ve yaşatmalıdır. Çünkü bunlar bizim esas değerlerimizdir. Başlangıçtan günümüze kadar bizi bu aşamaya ulaştıran öncülerimizdir, öğretmenlerimizdir. Eğer Hareketimiz bugün dünyaya örnek olmuşsa, bunda şehitlerin emekleri esastır. Şehidimiz Rıza Altun’un da emekleri çok büyüktür. Bu Hareket’te tek bir kişi kalsa dahi Rıza arkadaşın kişiliğini, mücadelesini, emeğini esas alacaktır.

Ben de Ankara’dan tutun Siverek’e, Kürdistan sahasından tutun diğer birçok alana kadar heval Rıza ile birlikte çalışma yürüttüm, yoldaşlık yaptım. Benim üzerimde de etki oluşturmuştur. Birçok yönünü esas aldım. Daima da heval Rıza’yı esas alacağım. Şehitlere verdiğim sözü, heval Rıza Altun’a verdiğim sözü yineliyorum.”