BM'den vatandaşlarını Kuzey Suriye'deki kamplardan almayan ülkelere tepki

BM, DAİŞ saflarında yer alan ve şu sıralar Kuzey Suriye'deki kamplarda tutulan vatandaşlarını almayı reddeden aralarında İsveç'in de bulunduğu ülkeleri sert bir şekilde eleştirdi.

BM (Birleşmiş Milletler), hafta başında 57 ülkeye Suriye Demokratik Güçleri'nin denetimindeki Kuzey ve Doğu Suriye'deki kamplarda tutulan vatandaşlarını almaları için birer mektup yolladı.

57 ülke arasında bulunan İsveç'e sert eleştiriler yöneltilmesi üzerine İsveç'in en büyük haber ajansı TT, BM İnsan Hakları Konseyi Özel Raportörü Fionnula Ni Aolâin'in görüşlerine başvurdu.

İsveç Haber Ajansı TT'ye açıklamalarda bulunan Aolâin, kamplarda tutulan kadın ve çocukların insanlık dışı koşullarda yaşamak zorunda kaldıklarını ve bulaşıcı hastalıkların yaygınlaştığını söyledi.

Bölgede şiddetin artmasına bağlı olarak yoksulluğun belirgin bir artış gösterdiğine işaret eden Aolâin, Hol Kampı'nda vatandaşı olan tüm ülkelere vatandaşlarını derhal almalarını istedi.

BM, daha önce ülkelere gönderdiği mektuplarda iki ay içinde kampta tutulan vatandaşlarını alıp almayacaklarını bildirmelerini istemişti.

Suriye Demokratik Güçleri'nin (QSD) denetimindeki Hol ve Roj kamplarında yaklaşık 65 bin DAİŞ'le bağıntılı kadın ve çocuk bulunuyor. Bunlardan çoğunluğu Suriye ve Irak vatandaşı olmakla birlikte 57 ülkeden 9 bin 460 kişi de kampta bulunuyor.

‘UTANÇ LİSTESİ’

Vatandaşları kampta bulunan ülkeler arasında İsveç, ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin gibi ülkeler de bulunuyor. BM İnsan Hakları Konseyi Özel Raportörü Fionnula Ni Aolâin, yapılan ortak basın toplantısında vatandaşlarını almayan ülkelerin yer aldığı listeyi “utanç listesi” olarak tanımlamıştı. Vatandaşlarını kabul eden Finlandiya, Kanada ve Kazakistan gibi ülkelere övgüler yağdırmıştı.

İsveç Dışişleri Bakanlığı'ndan bir heyet, geçtiğimiz yılın Ekim ayında Kuzey ve Doğu Suriye'yi ziyaret ederek kampta kalan İsveç vatandaşları hakkında bilgi edinmişti. TT'nin araştırmaları daha küçük bir kamp olan Roj'da İsveç vatandaşı 11 kadın ve 20 çocuk bulunduğunu gösterdi. Hol Kampı'nda tutulan İsveç vatandaşı kadın ve çocukların sayıları ise bilinmiyor. Hol'da 10 kadın ve 10 çocuğun bulunduğu tahmin ediliyor.

TT: HOL KAMPINDA 31 İSVEÇ VATANDAŞI VAR

İsveç Dışişleri Bakanlığı yetkilileri, Hol Kampı'nda kalan İsveç vatandaşlarının sayılarının tam olarak belirlenmesi için Kürt güçlerinden bilgi istediklerini öne sürerken haber ajansı TT, Hol Kampı'nda 16 kadın ve 15'i erkek olmak üzere toplam 31 İsveç vatandaşının bulunduğunu iddia ediyor.

Kadınların bir kısmının yanlış kimlik bildiriminde bulunduğu ve bir kısmının kaçarak kampları terk ettiği için kamplarda kalan İsveç vatandaşlarının sayısını belirlemenin güç olduğu belirtiliyor. Sayının tam olarak bilinmemesinin bir diğer nedeni de Kürt yetkililerin DAİŞ'in beyinlerini yıkadıkları çocukları rehabilite etmek ve yeniden topluma kazandırmak için kamptan almaları ve Houri olarak adlandırılan rehabilitasyon merkezlerinde tedavi etmeleri.

İsveç'in Hol ve Roj kamplarında tutulan vatandaşlarına yönelik tutumu sert eleştirilere uğruyor. Çocukları İsveç'e almayı kabul ederken anne ve babalarını almayı reddediyor. TT ajansına konu hakkında açıklamalarda bulunan Dışişleri Bakanı Müsteşarı Robert Rydberg, “Bunlar, gönüllü olarak İsveç'i terk ederek terör örgütlerine katıldılar. Bizim bunlara aktif olarak yardımcı olma durumumuz yok” diyerek İsveç'in tutumuna netlik kazandırdı.

Fionnula Ni Aolâin ise, İsveç'in ayrım yapmaksızın DAİŞ’lileri kabul etmemesine tepkili. DAİŞ saflarına katılan kadınların çoğunun terörizmin kurbanı olduğunu savunan Aolâin, kadınlardan çoğunun cinsel taciz ve tecavüze uğradığını öne sürüyor.

İsveç'in DAİŞ saflarında yer alanların durumlarını teker teker ele alıp değerlendirmek yerine genelleme yapıp hiçbirini almayı kabul etmemesinin uluslararası hukuk yasalarla çeliştiğini belirten BM İnsan Hakları Konseyi Özel Raportörü Fionnula Ni Aolâin, “Listede 57 ülke var, hiçbir ülkeden İsveç'in öne sürdüğü argümanları duymadım. Ülkelerin çoğunluğu kadınların durumunu ayrı ayrı ele alıp değerlendireceklerini söylüyor” diyerek İsveç'in tutumuna tepki gösterdi.

Fransa, Belçika ve Birleşik Krallık'ın yetişkin DAİŞ'lileri ülkelerine kabul etmede daha esnek davrandıklarını belirten Aolâin, “Böylelikle İsveç tutumunda oldukça yalnız görünüyor” dedi.

İSVEÇ'İN TUTUMU ÇOCUK HAKLARI SÖZLEŞMELERİNE AYKIRI

Aolâin, annelerinden ayırarak İsveç'e getirilmesi tutumunun çocukların daha da olumsuz etkilenmelerine neden olacağı gibi İsveç'in bu tutumunun Birleşmiş Milletler'in çocuk haklarını güvence altına alan sözleşmelerine aykırı olduğuna vurgu yaptı.

İsveç'in bu ülkelere kıyasla kamplarda daha az vatandaşları olduğuna dikkat çeken Aolâin, “Bu politik ve hukuki olarak çözülmeyecek bir sorun değil. Biz, bini aşkın Cihatçının geri dönüş yaptığı ülkelere anlayışlı davranıyoruz ama İsveç gibi gelişmiş bir demokrasi az sayıdaki vatandaşının sorunlarını çözebilir” dedi.

Salgının olmasına rağmen Birleşik Krallık ve Finlandiya'nın Kuzey ve Doğu Suriye'deki kamplarında bulunan vatandaşlarını ülkelerine getirdikleri belirtildi.

TT ajansının belirlemelerine göre İsveç devletinden yardım göremeyen kadınlar, kendi imkanlarıyla sınırı geçerek önce Türkiye daha sonra da İsveç'e geçiyor. Geçtiğimiz yıl 4 kadın ve 8 çocuk kendi olanaklarıyla Suriye'den İsveç'e geldi.

İSVEÇ, SORUMLULUĞU YEREL KÜRT YÖNETİMİNE YIKMAK İSTİYOR

İsveç Dışişleri Bakanlığı, çocukların İsveç'e getirilmemesinin sorumluluğunu yerel Kürt yönetimine yıkmak istiyor. Kuzey ve Doğu Suriye özerk yönetimi, İsveç'in sadece çocukları almak istemesine karşı çıkmış çocukları annelerinden ayırmayacağını açıklamıştı.

Rojava yönetiminin insani talebini gerekçe gösteren İsveç, böylelikle vatandaşlarını geri almanın sorumluluğundan kurtulmak istiyor.

İsveç, DAİŞ'lilerin yargılanacağı duruşmaların Rojava'da yapılmasını istiyor. Bu düşüncenin gerçekçi olmadığını ve saçma olduğunu söyleyen Aolâin, böylesi düşünceleri savunan ülkeleri gerçekleri kavramamak ve başka bir gezegende yaşamakla suçluyor.