Efrîn’i talan eden Türkiye’dir

İşgalci Türk devleti ve çeteleri tarafından her şeyleri talan edilen Efrînli zeytinlik ve zeytinyağı fabrikaları sahipleri, “Kürtlere dönük kırım ve ekonomik talanı yapan Türkiye’dir” dedi.

Efrîn’in Mabata ilçesinin Ruta köyünden olan Necib Şêxo, “Tüm dünya bilsin kendisini bizim temsilcimiz olarak tanıtan ENKS bizden değildir, işgalcidir. Efrîn işgaline 6 çete ile katıldılar. Onlar da Türkler ve çetelerle birlikte evlerimizi, mallarımızı talan etti. Bugün de tüm talanın içindeler, Türklerin ve çetelerin bilmediği şeylerde onlar yol gösteriyor. Yurtsever Kürtleri ihbar ediyor ve katlediyorlar” diye konuştu. Evleri, zeytinlikleri, fabrikaları talan edilerek Türkiye’ye kaçırılan Züheyir Muhammed Ali ise “Talan nedeniyle 250 bin dolar maddi zararım var. Bu parayı çocuklarımın çocukları sürekli çalışsa karşılayamaz. Yine de parayı unutabilirim ama babamın mezarını, Efrîn’i, zeytin ağaçlarını unutamam” dedi.

Türk devletinin 20 Ocak 2018’de Efrîn halkına uçak, tank ve binlerce askerle saldırdığına dikkat çeken Necib Şêxo, 56-57 gün direndikten sonra işgal nedeniyle şehri terk etmek zoruna kalarak Şehba’ya geldiklerini belirtti. Şêxo, işgal nedeniyle göç etmeleri ardından Türk devleti ve çetelerinin evlerini, fabrikalarını, zeytinlerini talan ettiklerini hatırlatarak, şunları söyledi: “Efrîn’de zeytinyağı fabrikaları sahipleri olarak bir birlik kurmuştuk. Bu birlik, Efrîn’de çalışır halde olan 280 zeytin üretim fabrikasının olduğunu tespit etmişti. Üç yılı aşan işgal sürecinde talan nedeniyle Efrîn’de sadece 100 fabrika kalmış durumda. 180 fabrikanın araçlarını talan ettiler. İyi olanları Türkiye’ye götürdüler. Bazılarını İdlib’e götürdüler, bazılarını ise çalarak birbirlerine sattılar. 18 bin zeytin ağacı vardı. 16 tane yeşil zeytinden sabun üretilen fabrika vardı. Efrîn’den çıkmak zorunda kalanların ağaçlarına da el koydular. Birçok sabun fabrikasının sahiplerini tanıyorum. Onların fabrikaları da işgalciler tarafından talan edildi ve makineleri Türkiye’ye kaçırıldı. Üç yıllık işgal sürecinde Efrîn’de kalan 100 zeytinyağı fabrikasından 50’sinin sahipleri işgal nedeniyle Şehba ve Halep’te. Bunların fabrikalarına çeteler el koymuş ve çalıştırıyor. Efrîn’de her çete ayrı bir bölgede kalıyor. Bu çeteler, her biri işgal nedeniyle sahipsiz kalmış fabrikalara el koymuş, çalıştırıyor.”

İŞGALCİLER HER ŞEYİNE EL KOYDU

Türk devleti ve çetelerinin, evine, zeytin ağaçlarına, su ve zeytin fabrikalarına da el koyduğunu kaydeden Necib Şêxo, “Su fabrikam vardı talan ettiler. Fotoğrafı bende var. Makinelerini çalıp Türkiye’ye götürdüler. Şimdi de fabrika binamı MİT karargahına çevirmişler. Köyümüzde 60 ev vardı ve hepsi Kürt’tü. Üç Kürt aile dışında hepsi işgal nedeniyle çıkmak zorunda kaldı. Köyümüzde 15 bin zeytin ağacı vardı ve 15 bin çuval zeytin verirdi. Bunların tümüne el koymuşlar. Ağaçlarımızın verdiği zeytinleri alıp bir kısmını zeytinyağı yapıyorlar, bir kısmını da zeytin olarak Türkiye’ye geçiriyorlar. Zeytinyağı fabrikam duruyor. Bizim köydedir. Ona da çeteler el koymuş ve çalıştırıyorlar. Köyümüzde Süleyman Hasan isimli yaşlı bir komşumuzun daha zeytinyağı fabrikası vardı. Ona da Semerkand çetesinden Ebu Cihad el koymuş” dedi.

Şêxo, işgalcilerin Efrîn’den ayrılmak zorunda kalan halkın tüm mallarına ve ağaçlarına el koymakla sınırlı kalmadığını, şehirdeki vatandaşların da ürünlerinin bir bölümünü gasp ettiklerini söyledi. Necib Şêxo, şöyle devam etti: “Köyümüzde yaşayanları ellerindeki zeytinleri çetelerin elindeki fabrikalara getirmeye zorluyorlar. İnsanlar da korkup götürüyor. Bizim mıntıkadan bir çuval zeytinden iki teneke zeytinyağı üretiliyordu. Fabrika sahibi uygun bir miktarda zeytin sahibiyle anlaşıp zeytin üretiyordu. Şimdi halk mecburen çetelerin fabrikalarına götürüyor. Zeytininden ne kadar zeytinyağı üretildiğini görmesine izin vermiyorlar. Üretim aşamasında zaten yarısını çalıyorlar. Daha sonra halk fabrikadan zeytinyağını aldıktan sonra çeteler her bir aileden mevsime göre 10-15 teneke zeytinyağını yine vergi olarak alıyorlar. Yani böyle büyük bir talan var.”

BASKIYLA UCUZA ALIYORLAR

2018-2019 zeytin mevsiminde ağırlıkta zeytinlerin ve talan edilen zeytinyağı fabrikalarının makinelerinin Türkiye’ye götürüldüğünü ifade eden Necib Şêxo, daha sonraki yıllarda bazı fabrikaların tamir edilerek zeytinyağlarının da Türkiye’ye kaçırıldığını söyledi. Şêxo, “Efrîn’de üretilen zeytinyağını da halka baskı yaparak çok ucuz fiyata alıyorlar. Zeytinyağı fabrikalarında üretilen ve halktan aldıkları zeytinyağlarını Cindirês’te Nuri Arap’ın fabrikası önünde toplayıp Hamam Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye geçirdiler. Biz Efrîn’deyken 2017-2018’de mevsiminde bir teneke zeytin yağı 30 bin liraya satılıyordu. O zaman dolar 500 Suriye lirası civarındaydı. Bu gün dolar 4 bin lira olmuş. Bir teneke zeytinyağının 150 bin lira olması gerekir. Almanya’da bazı akrabalarımız var. Efrîn’den giden zeytin yağını 200 euroya alındığını söylüyor. Türkiye, kendine bağlı meclis, çeteler ve tüccarlarıyla öyle bir sistem kurmuş ki; halktan bir teneke zeytinyağını 30-35 bin lira arasında alıyorlar. Tam bir soygun düzeni. Zaten yarısına el koymuşlar, yarısını da çok ucuz bir fiyata alıyorlar. Yine Efrîn zeytinlerinden sadece zeytinyağı değil yüz binlerce ton sabun da üretiliyor. Bu sabunlar işgalden önce tüm Suriye’nin ihtiyacını karşılıyordu. Bunlarında hepsini Hamam Sınır Kapısı’ndan Türkiye’ye götürüyorlar. Zeytin de götürüyorlar. Efrîn’de ne varsa talan ettiler, bir şey bırakmadılar. Türkiye Efrîn’den çaldığı zeytinleri Amerika, İspanya, Almanya vb. gibi ülkelere satıyor” şeklinde konuştu.

TALAN SİSTEMİ KURULMUŞ

Efrîn’i zeytininden sabununa, tarihine kadar talan edenin Türk devleti olduğunu dile getiren Necib Şêxo, “Bunlar Kürt düşmanlarıdır. ‘Özerk Yönetim, Kürtçe, Kürt olmayacak’ diyorlar. Efrîn’i tümden Kürtsüzleştirmek istiyorlar. Hep ‘çeteler talan ediyor, öldürüyor’ deniliyor. Çeteler kimdir? Hepsi MİT olmuş, Türkiye’nin askeri olmuş. Türk devleti onlara ne talimat verirse onu yapıyorlar. Benim evim daha önce Halep’deydi. Araba ticareti yapıyordum. İdlib halkından birçok kişiyi tanıyordum. Çoğunluğu İdlib’de, onlarla telefonda konuşuyorum, toprağıma dönmek istediğimi söylüyorum. Bana, ‘Amca sen gelsen kafanı keseriz. Sana kıymak istemiyoruz ama biz memuruz. Türkiye ne derse onu yapıyoruz. Türkiye’nin bizden size yapmamızı istediği şeylerin yüzde 20’sini ancak yaptık’ diyorlar. Türkiye’nin amacı Efrîn’de Kürt bırakmamak. Zaten şu anda Efrîn’de nüfusun yüzde 30’u bile Kürt değil” dedi.

ENKS KATLİAM VE TALANIN ORTAĞI

Edip Şêxo, ENKS’lilerin Türk devletinin ve çetelerin Efrîn’de gerçekleştirdiği talanın ortağı olduğuna dikkat çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bunlar, ‘Biz Kürtlerin temsilcisiyiz’ diyorlar. Dünya bilsin ki bunlar bizim temsilcilerimiz değiller. ENKS, 6 çete ile Efrîn işgal harekatına katıldı. Onlar da diğer çetelerle birlikte evlerimizi, fabrikalarımızı, mallarımızı talan etti. Bunlar Türklerin ortağı oldu. Bu talan işinde de en az Türkler ve diğer çeteler kadar onların da payı var. Çetelerin ve Türklerin bilmediği şeyler de onlar yol gösteriyor. Bazı köyler var. Yüzyıl da geçse çeteler bu köylerde ne var ne yok, kim var kim yok anlamazlar. Çetelere öncülük edip her şeyi ihbar ediyorlar. Sadece ticaret ve talan konusunda değil. Efrîn’de yurtsever insanların kaçırılmasına, katledilmesine bunlar öncülük ediyor. İnsanlarımızı bunlar ihbar ediyor. Köyümüze yakın Hac Hesna köyünde Mustafa İbiş adlı bir vatandaş çeteler tarafından tutuklandı. 4 saat sonra cenazesi görüldü. Onu tutuklayıp arabada bile işkence eden ve katleden Semerqand çetesidir. Bunu ihbar eden ENKS’lilerdi. Hasta bir kızı vardı. Adı Emine’ydi. Çocuğuyla kaçıp Türkiye’ye hastaneye gittiler. Çocuğunu elinden alıp babasına verdiler. Emine’den halen haber alınamıyor.”

KÖYÜMÜZ ASKERİ KAMP YAPILDI

Efrîn’in Tilfe köyünden olan Züheyr Muhammed Ali’nin ise hem zeytinyağı fabrikalarının araçlarını üreten ve tamirini yapan atölyesi, hem de zeytinyağı fabrikası talan edildi. Züheyr Muhammed Ali yaşadığı kendisinin ve Efrînlilerin maruz kaldığı talanı şöyle anlattı: “Biz zeytinyağı fabrikalarını yaptığımız ve tamir ettiğimiz için iyi biliyorum. Efrîn’de toplam 315 zeytinyağı fabrikası vardı. Bunlardan 280’i çalışıyordu. Efrîn işgal edilince şehri terk etmek zorunda kaldık. Hiçbir malımızı çıkaramadık. Çeteler evimizi, fabrikalarımızı hepsini talan ettiler. Fabrikamı talan ettikten sonra, uçakta vuruyor. Köyümüz Tilfe tepe anlamına gelir, bu köy tepesiyle tanınır. Bizim köyümüze Türkiye askeri kamp kurdu. Erdoğan hükümetini dünyaya şikayet ediyorum, 8 ay kimsenin köye girmesine izin vermediler. Şimdiye kadar da Şehba ve Şerewa’yı vurduklarında oradan bomba atıyorlar.

Evim ve fabrikam yakındır. Evimin üzerine Türk bayrağı çizmişler ve Türkçe yazılar yazmışlar. Fabrikamı boşaltmışlar ve şimdi orda koyun yetiştiriyorlar. Bir evimi camiye çevirmişler, oğlumun evine de çeteler yerleşmiş. Sadece fabrikalardan çaldıklarını hesaplarsam zararım 250 milyon dolardır. Tabi zeytin ağaçlarıma da el koydular. Efrîn’de her zeytinyağı fabrikasından en az 25 bin teneke zeytinyağı üretiliyordu. Bu zeytinyağları şimdi hepsi Türkiye’ye götürülüyor.”

BABAMIN MEZARINI UNUTAMAM

Efrîn halkı olarak maddi zararlarının çok büyük olduğunu belirten Muhammed Ali, bunu unutabileceklerini ama Efrîn’i unutamayacaklarını dile getirdi. Muhammed Ali, şunları söyledi: “250 milyon dolar az bir para değil. Çocuğumun çocukları çalışsa bu zararı karşılayamaz. Her şeyi unutabiliriz, Efrîn’i unutamayız. Tarihimiz orada, babamızın mezarı, anılarımız orada. Zeytin ağaçlarımız orada. Kaybettiğim parayı unutabilirim ama babamın mezarını, anılarımı, toprağımı, zeytin ağaçlarımı unutamam. Her gün aklıma geliyor. Her şey parayla ölçülmüyor. Her şeyimizi talan ettiler, yaktılar yıktılar.

Özerk Yönetim ve YPG döneminde rahattık, huzurluyduk. İşimizi yapıyorduk, kimse karışmıyor, bir şeyimizi çalmıyor ve baskı yapmıyordu. Dünyaya sesleniyorum; 21. yüzyılda yaşadığımız bu adaletsizlik nedir? Türkiye tarafından evimizden, toprağımızdan çıkarıldık ve her şeyimiz talan edildi. Çocukluğumuzun anıları Efrîn’dedir. Bugün bana Efrîn’de bir taşın resmini çekin getirin tanırım. Biz maddi zararımızı unutabiliriz ama bu adaletsizliği ve Efrîn’i asla unutmayız.”