Kobanê direnişinden Türk adaletinin 'Kobani davasına'

Kobanê Direnişi nasıl ortaya çıktı ve milyonları nasıl arkasına aldı? Kobanê zaferine nasıl gidildi? Zaferin ardından Türk devleti neden direnişe destek verenlere saldırdı? Kobanê Direnişi’nden 'Kobani Davası'na kadarki süreci İsmet Şêx anlattı.

Kobanê Direnişi’nin tanıklarından ve öncülerinden İsmet Şêx Hesen, Kobanê Direnişi’nin nasıl bir temelde ortaya çıktığını ve milyonları arkasına aldığını, Kuzey Kürdistanlıların desteğini, Kobanê Zaferinin yankılarını, zaferi hazmedemeyen Türk devletinin tutuklama furyalarını, Türk adaleti tarafından başlatılan ‘Kobani Davası'ndan önümüzdeki günlerde başlayacak yargılama duruşmalarına kadarki sürece nasıl gelindiğini ANF’ye anlattı.

Kobanê Direnişi’nin tanığı ve öncüsü İsmet Şêx Hesen, “Kobanê tüm Kürt düşmanlarına gereken yanıtı verdi. Bugün bunu hazmedemeyenler Kürtlere farklı konseptle saldırmaya çalışıyor” vurgusunda bulunarak şunları belirtti: "Kobanê’ye saldırıyla Kürtler imha edilmek istendi. Bu doğrultuda büyük direniş ortaya çıktı. Tüm dünya Kobanê’ye, oradakileri iradeye odaklandı. Kuzey Kürdistanlılar da TC gibi Kürt karşıtlarının DAİŞ’e destek verdiğini görünce ayağa kalktı. Kürtler arasındaki sınırı ortadan kaldırıp Kürt birliğini sağladı.

Kobanê’de zafer elde edilene kadar Kuzey Kürdistanlılar ayaktaydı. “Kobanê düştü düşecek” diyenlere yanıt oldu. Türk devleti Kobanê’de hedefine ulaşamadığını görünce direnişe destek verenlere saldırdı. Yüzlerce kişiyi tutuklayıp, cezaevlerine attı. Uluslararası güçler çıkarları için Türk devletinin bu saldırılarına ses çıkarmıyor. Madem herkes terör karşıtı niçin bizimkiler tutuklanıyor."

Kobanê Kantonu Askeri Meclisi Eşbaşkanı İsmet Şêx Hesen ile yapılan röportaj şöyle:

Kobanê Direnişi nasıl bir temelde ortaya çıktı? Tüm dünyanın ayağa kalkıp bu direnişe destek vermesi nasıl gelişti?

Kobanê Direnişi, 2011 yılındaki Suriye Devrimi’nde Kürtlerin kendi payını görmesi temelinde ortaya çıktı. Kürdistan'da yaşanan onca devrimde paysız çıkan Kürtler, Suriye Devrimi’nde de payını görmediler. Çünkü devrime halkların baharı denilmedi, ‘Arap Baharı’ adı verildi. Yani o anlama geliyor ki ezilen ve zulüm görenler için bir devrim değil. Devrimi kürsü değişimi haline getirdiler. Beşar değişecek onlar yerine geçecek. Ancak zulüm ve sorunlar eskisi gibi kalacak. Paylarını görmeyen Rojavalı Kürtler, özgür hareket olarak devrimdeki payını görmek istemesiyle Rojava Devrimi gerçekleşti. Zulüm ve zorluğa karşı ayağa kalktık.

Böylece Arap-Kürt-Kobanê-Rojava Baharı olarak değil Halkların Baharı adını verdik. Elimizde fırsatlar olduğu sürece zulüm ve zorluk gören halkları uyandıracağız. Bu projeyi önümüze koyduk. Böyle başladık ve şimdiye kadar da bu proje doğrultusunda ilerliyoruz. Eminim ki Ortadoğu’da ilk kez böylesi bir proje yürürlüğe giriyor. 10-11 yılına girerken halen de devam ediyor. Bu Önder Apo’nun felsefesinden gelmektedir.

Önderlik Ortadoğu’daki uluslara seslenirken bunları söyledi ve herkes de kendine amaç edindi. Önder Apo’nun bu felsefesini nasıl kullanıp Kürt halkı ve tüm ezilen halkları başarıya ulaştıracağız dedi. Halk bileşenleri arasında hiçbir fark ve ayrım yoktu. Arap, Kürt, Türk, Süryaniler bugün hepsi birlikte aynı cephede teröre (kara bayrak altında çocuk ve kadınların kafalarını kesenlere) karşı savaşıyor. Bu yüzden adını Halkların Baharı yaptı.

KOBANÊ ŞAHSINDA KÜRTLER BİTİRİLMEK İSTENDİ

Kobanê Direnişi nasıl başladı. Devrimde payımızı gördüğümüz zamanda zaten radikal islami gruplar (ÖSO, Cebhet El Nusra, Ehrar El Şam vb.) bize saldırdı. İlk önce Kobanê’nin doğusunda ve Girê Spî’de saldırdılar. Kürtlerin evlerine saldırdılar ve patlattılar. Öncesinde Serêkaniyê’ye saldırdılar sonrasında Efrîn’de bazı yerlere saldırdılar. Kürtleri imha etmeyi amaçladılar. Niçin Kürtleri imha etmek istediler? Birincisi Kürtlerin hak sahibi olmaması için Türkiye tarafından desteklendiler. Kürtler hak sahibi oldukları zaman Erdoğan üzerinde tehdit oluşturacaktı. Çünkü Türkiye içerisinde 25 milyon Kürt yaşıyor. Oradaki Kürtler halen zorluk ve zulüm altında. Herkes bunu biliyor ama göz yumuyor.

Bunun için Türkiye radikal gruplara destek verdi ve Serêkaniyê, Efrîn ile Kobanê’de bize saldırttı. Kobanê’ye saldırmalarındaki hedef ve amaç Cizre ile Efrîn Bölgesi arasındaki bağlantıdır. Ayrıca Kobanê’nin bir özelliği var. Çünkü Önderlik ilk olarak oraya gitmiş ve halka özgür ideolojiyi aktarmıştır. Kobanê şahsında Kürtleri bitirmeyi amaçladılar. Bu doğrultuda Kobanê’ye saldırılar başladı. Yaklaşık 3 yıl Kobanê kuşatma altındaydı. Radikal gruplara karşı çıkanlar sivil halktı, çocuklarımızdı, YPG-YPJ idi. Zaten kuvvetlerimizde imkân yoktu. Toplum içerisindeki mevcut ferdi silahlarla savaşıyorlardı.

Kobanê Direnişi ve beraberinde başlayan serhildanlar nasıl bir ruh, moral oluşturdu? Kuzey Kürdistan halklarının kendini sınırlara vurup Kobanê’yi savunmaya gelmesi nasıl gelişti?

Kuzey Kürdistan halkı Kobanê’deki direnişi gördüğü an ayağa kalktı. Çünkü Kobanê’ye saldırılar olduğunda bu saldırılar DAİŞ adıyla olmadı. Doğru belki biz DAİŞ olarak adlandırdık herkes öyle diyor. Ancak Kobanê’ye dönük saldırılar bir şirket olarak gerçekleşti. Örneğin Musul’da savaş çıktığı zaman Irak hükümeti bütün silahlarını oraya taşıdı. Ancak ne Türkiye, Suriye, İran karşısında durdu. Suriye rejimi o dönem Şam, Humus ve Halep’te halka varil bombaları atıyordu. Yüzlerce kişi öldürüldü. Musul’dan gelen kafileye hiçbir şey yapmadı. Çünkü o kafile Kobanê’nin üzerine gelecekti. Çünkü Kobanê halkını Kürt halkını bitirecekti. Onun için herkes destek verdi. Türk devleti Rojava-Türkiye arasındaki tren hattıyla tüm tank, toplarını ve lojistiğini Girê Spî-Kobanê arasındaki Silifkan köyüne taşıyordu. Onun için herkesin destek verdiğini söylüyoruz.

Kuzey Kürdistan halkı da o zaman Türkiye-BAAS rejimi ve tüm Kürt karşıtlarının destek verdiğini görünce ayağa kalktı. Ayağa kalktıkları zaman aramızdaki sınırı da ortadan kaldırdılar. Kürt birliğini sağladılar. Kobanê halkının acısını paylaştılar. Kobanê’de zafer elde edilene kadar Kuzey Kürdistan sınırda ayaktaydı. Günlük olarak yaralılarını ve şehitlerini karşılıyordu. Kuzey Kürdistan halkı Kobanê zorluğuna yanıt verdi. Kürt halkı üzerinde etki yarattı. Tüm dünya halkları üzerinde etki yarattı. Türkiye, DAİŞ’e destek verip Kobanê’ye sürdüğünde Erdoğan, ‘Kobanê düştü düşecek’ dediğinde Kuzey Kürdistan halkı yanıt ve örnek oldu.

ÖNDER APO’NUN FELSEFESİ OLMASAYDI KARŞILARINDA DURAMAZDIK

O dönem tüm dünya halkları gözünü Kürt halkına açtı. Kürt halkının teröre karşı durduğunu gördü. DAİŞ gibi terörist gruplara karşı savaştığımız için Türkiye bizim adımızı terör yaptı. Çocuğu, yaşlısı, kadınıyla tüm Kuzey Kürdistan halkı ayağa kalkarak sınıra akın etti. Silah kaldırarak Kobanê’yi destekledi. Bunlar, Kobanê’nin ayakta kalmasını ve Kürt halkının birliğini sağladı. Bu durum Kürtler için esastı.

Belki bazı Kürtler sahip çıkmadı, kendini satıp Erdoğan’ın kollarına girerek, ‘Erdoğan bize devlet yapacak ve Kürtleri destekleyecek’ dedi. Bu söylemler doğru değildir. Erdoğan ve gibileri Şêx Said ve Qadi Mihemed döneminden bu yana Kürt karşıtıdır. Afrika’da Kürtler için bir çadır bile olsa onu imha ederiz fikri üzerindeler. Kaç kuruş dolar için kendini sattılar. Kişisel ve kendi kurumlarının çıkarları için Erdoğan'ın kolları altına girdiler. Ancak yarın biz yenilirsek onların kafaları da kesilecek. Kürtlere eskiden ne yaptılarsa aynısını yapacaklar. Ancak biz bu kez Önder Apo’nun fikri ve ideolojisiyle başarıya ulaşacağız.

Tüm dünyadan Kobanê’ye akışın olmasını ne sağladı? Direniş ve serhildanlar nasıl başarıya ulaştı?

Önder Apo’nun felsefesi olmasaydı bir köy boyutundaki Kobanê, NATO devleti karşısında duramazdı. Kim durdu? Tarihte hiç savaşmayan 18-20 yaşındaki kızlarımız durdu. Hiçbir zaman morallerini bozmadılar. Belki 400 köyümüz, Kobanê’nin 3’te 1’i gitmişti ancak onların yanına gittiğinde ‘kazanacağız’ diyordular. Halkına moral ve motivasyon veriyordular. Kobanê’de bir okulda verilen direniş örneğini vereyim. 12 arkadaşımız saatlerce direndiler ve YPG’nin kararını reddederek ‘Bu seferlik YPG’den özür diliyoruz. Bu seferlik reddediyoruz ve topraklarımıza geçemeyeceklerini düşmanımıza göstereceğiz. Eğer geçerlerse de ölü bedenlerimiz üzerinden geçecekler’ dedi.

Bu doğrultuda çocuklarımız bir araya gelerek gücünü oluşturdu. Halka maneviyat verdiler. Ferdi silahlarla DAİŞ’e karşı durduklarında kızlarımız dünyada örnek oldu. Şimdiye kadar da bu örnek halen sürüyor. Bu kazanmamızı sağladı, kızlarımız ve erkeklerimiz bir araya gelip terör gruplarına karşı durmalarına cevap oldu. Kimsenin karşısında duramadığı, insanların kafasını kesenlere karşı durdular. Bunlar olunca herkes Kobanê ve Kürdistan kadınlarını kendine örnek aldı. Kobanê’deki Şehit Dicle Şehitliği’ne bakarsak tüm Kürdistan ve dünyadan şehitler var. New York’dan dışarıdaki ülkelerden geldiler. Türk devletinin bu terör örgütüne destek verdiğini gördüler.

Maalesef bugün baktığında dünya devletleri Türk devletine karşı kendilerini sağır ettiler. Hatta Erdoğan bugüne kadar DAİŞ’e bir baba gibidir. DAİŞ’in tüm ihtiyaçları Erdoğan tarafından karşılanıyordu. Gizli kalmadı her yerde ortaya çıktı. Ancak çıkarları için Türk devletine karşı sağır oldular. Türk devleti Suriye’yi mahvetti. Halen de Arap ülkeleri ona karşı durmadı. Belki Mısır biraz bir şey yapıyor. Ama diğer şekilde kimse karşısında durmadı. Türk devleti Osmanlı İmparatorluğuna dönerek eski hükmünü gerçekleştirmek istiyor. Amaçları Kürt halkıdır.

Türk devleti o dönemde neden kapılarını Suriye halklarına açtı?

Türk devleti Suriye halkını karşılayınca Kobanê’nin yenildiğini hesap etti. Kimse inanmıyordu. Kobanê’nin kızlarının ve erkeklerinin hiçbir tecrübe, askeri gücü ve kuvveti olmadan onlar karşısında duracağına inanmıyordu. ‘Herkesin kafası kesilecek, talan edilecek ve sonunda benim kollarıma gelecekler’ diyordu. ‘Niye kendimi karartayım. Kapıyı açayım herkes gelsin’ diyordu. Kobanê düştü düşecek diyordu ekranlarda.

Herkes onu dinledi kimse aksinin olacağını düşünmedi. Uluslararası Koalisyon da Kobanê’nin kazandığını ve tüm dünya halklarının desteğini görünce hava desteği verdi. Irak ve Suriye devleti DAİŞ’e karşı duramadı. Kobanê gibi küçük bir yer köy gibi kız ve erkeklerin ferdi silahlarla eğitimsiz olarak kazanacağına inanmadılar. Dünyanın gözünde kendimi karartmayım demokrasi ve kötülüklerimi birlikte yürüteyim diyerek kapılarını açtı.

Zaferle birlikte Türk devleti ‘Kobani Davası’ adıyla bir süreç başlatarak direnişe destek verenleri tutukladı. DAİŞ’in bitirilme sürecinin başlatıldığı Tarihi Kobanê Direnişi ve Zaferi şimdi Türk adaleti tarafından yargılanmak isteniyor. Buna ilişkin neler diyorsunuz?

Türk devleti hedefinin aksine döndüğünü görünce Kobanê direnişine destek verenlere saldırdı ve halkı tutukladı. Kürt halkı, Kobanê’yi destekledi. Kobanê’nin kazandığı, uluslararası devletlerin Kobanê’ye destek verdiği görülünce, Kürt halkı için örnek olan Kobanê’nin dört parça Kürdistan'ı birleştirdiği görülünce saldırdılar. Bu Erdoğan'ın aksine bir durumdu. O zaman Kürtleri farklı bir şekilde bitirmeyi amaçladılar. Nasıl olacaktı, Kobanê Direnişine destekleyenleri tutuklayıp cezaevlerine atacaklardı. Yüzlerce kişiyi cezaevlerine attılar. Binlerce halkımız onların cezaevindeler. Onlarca insanımız cezaevlerinde yakıldı kaybedildi. Akıbetleri bilinmiyor.

Uluslararası güçler bu tutuklamalara karşı neden ses çıkarmıyor?

Herkes bunlara karşı sağır oldu. Kim teröre karşı savaşırsa herkesin ona destek vermesi gerekir. Onlar aksine bizi cezaevlerine atıyor. Uluslararası devletler çıkarları için kendini sağır ediyor. İnanıyorum ki bu tutuklama saldırılarına halen de devam edecek. Örneğin Önderlik üzerindeki tecrit. Dünyada 22 yıl kimseyle görüştürülmeyen başka birisi var mıdır? Bu dünyada görülmemiş. Kürtler olarak kimsesiziz. Onun için herkes onların dediğini yapıyor. Uluslararası güçler de çıkarları için Türk devletine sessiz çıkarmıyor.

Kürt her adım attığında, her başarı elde ettiğinde, dünyada kimliği tanındığında bu durum sürüyor. Kürtler, kültür, ahlak ve insanlık için çalıştığını dünyaya kanıtlamıştır. Erdoğan vb. değildir. Bunun için çıkarlarının aksinedir. Onun için bugün HDP’lileri ve sivilleri tutukluyor. Çocukları ve kadınları tutukluyorlar. Onca kadın ve kızlarımız tutuklandı. Ne yaptılar onlar teröre karşı savaşıp yaralananları ve şehit olanları karşıladılar. Terör bir devletin değil tüm dünyanın düşmanıdır. Fransa'daki olaylar göz önünde yine New York'taki 11 Eylül olayı göz önünde. DAİŞ katliamlar yaptı. Madem herkes terör karşıtı niçin bizimkiler tutuklanıyor. Türk devletine göz yumma ve sağır etme durumu var.

Dönemin serhildan ruhunun bu sürece de yansıması için ne yapılması gerekiyor?

Türkiye geçmişten bugüne düşmanımızdır. Türkiye bir parçanın düşmanı değildir. Tüm Kürdistan’ın ve Kürtlüğün düşmanıdır. Nerede Kürt ayağa kalkarsa vurur. Cezaevine atar, idam eder, katleder. Kobanê’ye destek verenleri bahanelerle cezaevlerine atmak ve katletmek istiyor. Önderlik üzerindeki tecridi daha da ağırlaştırmak istiyor. Ne kadar kötü şey varsa Kürt halkı üzerinde yürütmek istiyor. Türk devleti, yanlıları ve tüm Kürt düşmanları bilsin ki kazanamayacaklar. Çünkü Kürt halkı eskisi gibi değildir. Kürt halkı şimdi siyaset, güç ve önderlik sahibidir.

Kürt halkı şimdi yapılan her şeye karşı kendini yönetebiliyor. Kürt kendini dünyaya tanıttı. Gençlerimiz daha en verimli yaşlarında kendini tüm dünya halkları için feda ettiği için kendini tanıttı. Niçin tüm dünya halkları, çünkü DAİŞ burada kazansaydı tüm dünya üzerinde tehlike oluşturacaktı. Sadece Kürt halkını değil tüm dünya haklarını destekledik. Çünkü herkes DAİŞ’i ve bu karanlık grubu tanıyor. Onun için de zafer bizim payımızdır ve biz kazanacağız. Erdoğan kazanmayacaktır. Biz hak sahibiyiz, bu toprağın-ülkenin sahibiyiz.

KİMSE KÜRT DÜŞMANI OLDUKLARINI UNUTMAMALI

Belki bizden bazıları kendini satmak istiyor. Örneğin Neçirvan Barzani, “Erdoğan-Türk devleti Rojava karşıtı değil PKK karşıtıdır” diyordu. Ama doğru değildir. Bugün Efrîn’de, Serêkaniyê ve Girê Spî’de neler yapılıyor. Bunlar PKK değil, bu toprakların sahipleridir. Erdoğan ve herkesten önce bu topraklarda yaşıyorlardı. ‘Bu toprakların esas sahiplerini döndüreceğiz’ diyorlardı. Kimler bunlar Neçirvan yanlıları mı? Humus ve Guta’dan bilmem nereden getirdikleri midir? Ama bazıları kendilerini erken ve ucuza satıyorlar. Kendilerini satıyorlarsa da böyle ucuza değil pahalıya kendilerini satsınlar. Alem onları tanısın. Bundan dolayı kazanacak olan biziz.

Kimse unutmasın ki Türk devleti, tüm Kürdistan ve Kürtlüğün karşıtıdır. Hatta insanlığa karşıdır. İnsanlığı yürüten Kürt halkıdır. Bugün Kuzey ve Doğu Suriye’deki mevcut demokrasi dünyanın hiçbir yerinde olmamıştır. Bugün herkes cephede birlikte savaşıyor. Kürt, Arap, Ermeni ve Türkmenler bugün aynı cephede birlikte savaşıyor. Biz terörün karşısında duruyoruz. Kürt halkı hiçbir zaman ölümü sevmemiştir. Kimseyi de öldürmemiştir. Saldırı olduktan sonra öz savunmamız temelinde bu saldırılara cevap veriliyor. Kimsenin ölmesini ve kan dökülmesini istemiyoruz. Bizim demek istediğimiz, Kürt halkı birliğini oluşturmalıdır. Ayakta ve uyanık olmalıdır. Türk devletini tanımalıdır sadece PKK’nin, YPG’nin PYD’nin düşmanı değildir. Kürdüm diyen herkesin düşmanıdır.

TÜRK DEVLETİ İLE HAREKET EDENLERE ÇAĞRI

Bunu bilmeliyiz bunu bilince ona cevapta oluruz. Öyle olursa katliamların önünde dururuz. Erdoğan'ın Kürtlere karşı savaşını durdururuz. Ancak Erdoğan’ın kollarına giden kötü kişilerimiz oldukça kaybederiz. Binlerce gencimizin şehit olduğu ve yürekleri yanan anne-babalara ihanet ederiz. O zaman şehitlerimize ve Önderliğimize ihanet etmiş oluruz. Tüm Kürt halkına ve Türkiye’yle hareket edenlere sesleniyoruz. Herkes esasına dönmeli ve Kürt halkını birliğini sağlamalıdır. Kürt halkının birliğini güçlendirmek için yerini almalıdır. Hep birlikte olursak kimliğimizi bulursak kimse önümüzde duramaz.