Newroz Ehmed: YPJ hem savaştı hem de kendisini yarattı

YPJ Genel Komutanlarından Newroz Ehmed, YPJ’nin DAİŞ’e karşı savaşırken bir yandan kendini yarattığını, bir yandan da erkeği dönüştürdüğünü söyledi.

YPJ ve QSD Genel Komutanlık Üyesi Newroz Ehmed ile YPJ’nin dünyanın gördüğü en vahşi organizasyon olan DAİŞ’e karşı nasıl bir motivasyonla savaştığını, kadınların bu savaşta yaşadığı zorlukları, erkek savaşçılarda nasıl bir dönüşüm sağlandığını konuştuk.

‘KADINLARIN YAKLAŞIMI BİZE GÜÇ VERDİ’

DAİŞ’e karşı savaşta YPJ olarak başından bu yana öncü düzeyde rol aldığınız biliniyor. Birkaç günde büyük devlet ordularının kaçtığı ve tüm dünya tarafından en vahşi organizasyon olarak kabul edilen DAİŞ’e karşı YPJ’li kadınlar nasıl bir motivasyonla savaşarak onu yenilgiye uğrattı?

DAİŞ birkaç yıl önce başladı. Ya da 2012-2013 yıllarından bu yana savaş başladı. Daha önce kendini oluşturma ve örgütleme süreciydi. YPJ yeni bir güçtü yani öyle ciddi bir tecrübe ve birikimi yoktu. Toplumumuzda daha önce var olan tecrübe ve birikimden faydalandık, elbette kendimizi bunun üzerinden kurduk. Bunu inkâr etmiyor ya da görmezden gelmiyoruz.

DAİŞ en vahşi, bütün dünyada kendini örgütleyen, gittikçe büyüyen ve kimsenin karşısında duramadığı bir güç olarak tanınıyordu. Biz de YPJ olarak bunun karşısında durduğumuzda adım adım savaşa katıldık. Gerçekten de bu şekilde adım adım katılmamız gücümüzün kendini daha fazla tanımasını, kendini buna göre örgütlemesini sağladı. YPJ her savaştığında kendini daha fazla büyüttü. Bu şekilde her kazanılan deneyim daha sağlam bir temel üzerinden kendini örgütlemeyi sağladı. Bu şekilde daha sağlam bir yürüyüş gerçekleştirildi. Başarımızın sırrı biraz da bundadır.

Biz çok acele etmedik. Ya da erkekler neye katılıyorsa biz de hepsine katılmalıyız gibi bir kıyaslamamız olmadı. Böyle bir düz bir yaklaşım gelişmedi. Yani gücümüze göre örgütlülüğümüzü oluşturduk, sonra da örgütlülüğümüze göre gücümüzü büyüttük ve hep kendimizi oluşturduk.

Bütün hamlelere kendi gücümüze göre katıldık. Bu da adım adım kendine güven kazandırdı. Toplumun özellikle de toplumdaki kadınların bizi karşılama tarzı tepkileri de bize çok ciddi moral veriyordu.

Hamlelere katıldığımızda yeni gittiğimiz yerlerde halk ve kadınlar kadın savaşçı gördüklerinde çok iyi karşılıyordu. Evlerini açıyorlardı, yanlarına alıyordu, kendi çocukları gibi yaklaşıyorlardı.

Belki bazıları sadece kadın olduğu için duygusal yaklaşıyordu ve nasıl yardım edebileceklerini düşünüyorlardı. Ama kadının nasıl savaşa öncülük ettiğini görünce toplumda bu anlamda bir sarsılma oluyordu ve YPJ güçlerimiz etrafında daha fazla toplanma oluyordu.

Birçok kişi belki YPJ hakkında fazla bir şey bilmiyordu. Ama gözleriyle görüyorlardı. Morallerini, duruşlarını, nasıl bütün silahları kullandıklarını vb. gibi gözleriyle görüyorlardı. Savaşçı kadının duruşundaki heybet toplumda bir moral ve toparlanma yaratıyordu. Birçok anne zılgıtlarla çok sıcak bir biçimde savaşçılarımızı karşıladılar. Birçok anne kızlarını YPJ’ye kattı. Birçok anne ağlayarak, “Keşke biz de genç olsaydık ve bu savaşta yer alsaydık” dedi. Birçok anne katılmak istedi. Hatta bizim istemememize rağmen, çocuğu olan birçok kadın, onları bırakıp gelip YPJ’ye katıldı. Çünkü kendileri için özgürlüğün yolunu sadece YPJ’de gördüler. Çünkü kendi toplum gerçeğini, bir de YPJ içindeki duruşuyla, konuşmasıyla, mücadelesiyle örgütlü, hatta fiziğinde bile bir değişim yaşanan kadını görüyordu. Gerçekten bu kadınlar da bir hafta YPJ'de kaldıklarında kendilerindeki değişimi görüp bundan moral ve güç alıyorlardı.

Yani biz YPJ olarak kendimizi her yeniden oluşturduğumuzda etrafımızda daha fazla toplanma oluyordu ve bize çok daha fazla moral ve güç veriyordu.

‘ŞEHİTLERİMİZ SORUMLULUĞUMUZU ARTIRDI’

Yine birçok arkadaşımız fedai düzeyde katılım sağladılar, öncülük yaptılar. Halkımızın bir gün özgür yaşayacağı, yine bu toplumun çocuklarının da diğerleri gibi özgür olabilmesi, acısız, yaralı olmadan, ölümler olmadan yaşanacağı günleri görmek herkesin hayaliydi. Ama birçok arkadaşımızı bunun uğrunda şehit verdik. Tereddütsüz arkadaşlarını, toplumumuzu ve kadınları savunmak için bedenlerini düşmanın önüne siper ettiler. Bu da bize bir sorumluluk yüklüyor ve güç veriyor.

Kadın arkadaşlarımızın son dakikasına kadar zılgıtlarla savaşarak düşmanının üzerine gitmesi, 'biz yaşarken düşman asla topraklarımıza giremez' şeklindeki kararlılıkları bizde daha fazla bir kilitlenme yarattı. Herkes bunu gözüyle gördü ve bu her arkadaşımızın sözünü daha fazla yenilemesine ve güçlendirmesine neden oldu. Bizi sorumluluklarımızı nasıl daha fazla yerine getireceğimiz noktasında düşündürdü.

Günlük olarak büyüyen, bu topraklarda yaşamın zenginliğini geliştiren kadın özgürlük mücadelesi bundan kaynağını aldı. Bununla kendini geliştirdi.

‘KENDİMİZİ SAVAŞARAK YARATTIK’

YPJ'nin binlerce savaşçısı daha önce hiç savaş tecrübesi edinmemiş kadınlardı. Ama YPJ’ye katıldıktan sonra sürekli ve vahşi bir savaşın içinde yer aldılar. Bu nedenle YPJ olarak sizi en çok zorlayan şey neydi?

Gerçekten YPJ genç bir güç. Genç arkadaşlardan oluşuyor. Savaşta yeni ve ilk defa böyle bir savaşı yaşayan arkadaşlardı. Gerçekten böyle bir savaşın da dünyada bir benzeri yok. İnsan bazen 1. ve 2. dünya savaşlarına bakıyor. Ama DAİŞ vahşeti bunların hepsini geçti, hepsinden daha kötüydü. Bu kadar genç yaşta savaşçıların bu kadar vahşi bir savaşta yer almaları büyük bir güç göstermeleri anlamına geliyordu. Birçok arkadaşımız ilk defa savaşa katılıyordu. Yaşadıkları zorlanmalar çok fazlaydı.

Fakat her biri savaşta aldıkları tecrübeyi yanındaki bir diğer arkadaşına aktarıyordu. Onları birlikte yürütüyor ve yönetiyordu. Birçok arkadaşımız da ilk ve yeni olmayı kendine engel yapmadan büyük bir moral ve coşkuyla savaşa katılıyorlardı.

Tamam, arkadaşlarımız savaşa girmeden önce eğitim gördüler ama bu temel eğitimdi yani yeni savaşçılar eğitimiydi. Savaş üzerine fazla yoğunlaşamadan savaşa girdiler ve savaş içinde tecrübe kazandılar. Hatta ilk defa savaşa katılmalarına rağmen bir kadın gücü olarak cesaretleriyle diğer güçlere öncülük ettiler.

Hatta kadın arkadaşların yanında savaşa giren birçok kişi, bunu daha sonra dile getirdi ve “Kadın arkadaşları yanımızda savaşırken görmemiz daha kararlı ve güçlü bir biçimde savaşa katılmamıza neden oldu” dediler. Biz her bir arkadaşımızın savaşa girmesinden, savaş tecrübesi kazanmasından, bu şekilde kendini güçlendirmesi ve güzelleştirmesinden memnunuz.

ERKEK SAVAŞÇILARIN YAKLAŞIMI

YPJ, cephede YPG ve QSD'li erkeklerle omuz omuza savaşıyor. Savaşın doğal sorunlarının dışında, erkek bakış açısından kaynaklı sorunlar yaşadınız mı? Örneğin, sizin komuta ettiğiniz birçok hamle oldu, bir kadının komutasında savaşmayı kabul etmede sorunlar yaşandı mı?

Evet, gerçekten erkek egemenlikli zihniyete göre şekil almış. Binlerce yıl erkek egemenliği bu toplumda kendini örgütlemiş. Buna karşı “Ben de varım, ben de yanında savaşacağım, benim de gücüm var” demek kolay değil. Özellikle de feodalizmin etkisi altındaki Ortadoğu ve alanlarımız açısından bunu söyleyebiliriz. Yani Arabıyla, Kürdüyle tüm halkların kadına yaklaşımı biliniyor.

Başlangıçta yanlarında kadını gördükleri zaman birçok defa görmemezlikten geliyor, çok fazla katmıyor, çok fazla kadın arkadaşların görüşlerini almıyorlardı. "Kadın arkadaş da seninle gelsin” denildiğinde aslında birçok erkek arkadaş yanında gidenin kadın değil bir erkek olmasını tercih ediyordu. Çünkü böyle bir zihniyetleri vardı.

Bazıları da özde kabul etmiyorlardı. Fakat bir şey de söylemiyorlardı ama mantıkları erkeği öne vermekti. Görüş aldıklarında erkeğin görüşünü alıyor, zor işlere erkekleri gönderiyorlardı.

Yine bir kadın arkadaş talimat verdiğinde dinlememe, kabul etmeme, bazılarında ise bunu direkt söylememe ama pratikte boşa çıkarma yaşanabiliyordu. Bunlara benzer çok kaba yaklaşımlar öne çıkabiliyordu. Ama tabii gittikçe bu anlayışlar biraz daha incelmeye başladı. Mesela bir erkek arkadaş kadın arkadaşları savaşta duymuş ama hâlâ gözüyle görmemiş, ya da bazı kadın komutanları görmüş, onun yanında savaşmak istiyor ama halen güç görmediği kadın arkadaşlar var çünkü daha görmemiş ve tanımamış.

‘İNANMALARI İÇİN GÖRMELERİ GEREKİYORDU’

Diyebilirim ki bu mücadeleye katılan her bir kadın arkadaşımız başlangıçta bu tür yaklaşımlarla yüz yüze kaldı. Özellikle komutansan çok daha fazla bu tür zorlukları yaşıyorsun. Yani sana karşı bir şey söylemiyor ama seni güç olarak da görmüyor ve çok da kabul etmiyor.

Elbette bütün bu anlayışlar pratikte büyük emek ve bedellerle aşılmaya çalışıldı. Bunun mücadelesini vermek gerekiyordu, sonuç olarak senin gücünü görmeleri gerekiyor. Her açıdan kendini bilinçlendirmen, güçlendirmen ve bunu ortaya koyman gerekiyor. Yani hem kendini yaratıyor, hem de mücadele ediyorsun. Kadın mücadelesinin zorlukları çok daha fazla.

Hele de komutansan hem kendini geliştirmek, oluşturmak ve güçlendirmek zorundasın, hem de gücünü oluşturmak, bilinçlendirmek ve savaştırmak zorundasın. Çünkü her zaman onların yanında değilsin, onların kendi ayakları üzerinde durmasını sağlamak zorundasın. Savaş gerçekten de çok zor ve kirli bir şey. Sen güçlü, bilinçli olmazsan ne ayakta kalabilirsin, ne de doğru savaşabilirsin. Biz erkeğin silahı ve şiddeti nasıl kullandığını biliyoruz. Ama biz bunu tercih etmiyoruz. Bu doğrultuda sen bir kadın komutan olarak hem yanındaki kadın arkadaşlarını zihniyet, savaş teknikleri vb. eğitmek zorundasın hem de yanıbaşındaki erkek egemenlikli yaklaşımlarla da mücadele etmek zorundasın. Yani hem kendini, hem arkadaşlarını oluşturuyorsun hem de genele karşı bir mücadele verip aslında onları da oluşturuyorsun.

‘YAŞANAN DÖNÜŞÜM BİZE MORAL VERİYOR’

Her ne kadar zorlanmalar olsa da YPJ’nin bugün birlikte savaştığı erkeklerden oluşan güçlerce de kabul gördüğü biliniyor. YPJ’nin savaşım düzeyi ve birlikte yürütülen savaş onlarda ne tür gelişimler yarattı?

Zaten bizi en çok mutlu eden şeylerden biri de yürüttüğümüz bu kadın mücadelesinin bu topraklar üzerinde yarattığı dönüşümü görmektir. Yani bir hayal veya sadece bir söz değil, günbegün sen bu değişimi görüyorsun. Elbette bu bize çok daha fazla güç veriyor.

Biz bu değişimi yan yana savaştığımız erkek arkadaşlarda ve diğer güçlerde gördük. Erkek arkadaşların savaşa katılımında, savaş tarzında, oturuş kalkışlarına kadar çok büyük değişimler gördük.

Kadının savaşa katılımı ve örgütlü duruşu beraberinde tüm güçlerde ciddi bir değişim dönüşüm yarattı. Bir erkek arkadaş açısından, evinden yeni geldiği, yeni savaşçı olduğu aşamayı düşünelim, birkaç saat sonra, birkaç gün sonra onda değişimi görüyorsun.

Elbette böyle bir düzey yaratılana kadar birçok mücadele verildi. Bir önceki soruda belirttiğim gibi bunun ciddi zorlukları da vardı. Ama bir çocuk dünyaya getirildiğinde nasıl ki yavaş yavaş ayakta duruyor, sonra yavaş yavaş konuşuyor, sonra yürümeyi öğreniyor ve artık adım adım nasıl büyüyorsa, gücümüzün gelişimi de öyle oldu. Bugün gücümüzün başarısının sırrı da buna bağlıdır.

‘AMACIMIZ YENİ BİR TOPLUM KURMAKTIR’

Eleştiri, eğitim, tartışmalarla verdiğimiz mücadeleyle hedefimiz sadece savaşmak, çete öldürmek ve sadece topraklarımızı onlardan temizlemek değildi. Elbette bunlar görevimizdi. Başta kadın güçlerimiz olmak üzere tüm güçlerimizin temel görevi yeni bir toplum kurmaktır. Ancak o zaman “var olan zihniyet yenildi” diyebiliriz.

Dünyadaki en büyük terörist örgütün açığa çıkmasını sağlayan bu erkek egemen zihniyettir. Bu zihniyet nasıl kadını yaşamdan uzaklaştırdı ve bitirdiyse o kadar vahşi, katil ve saldırgan bir güç ortaya çıkarıldı. Bunu da kadını yaşamın tüm alanlarına öncelikle de savaş alanına katarak dengeleyebilirdik. Bugün öyle oldu ki kadınlar artık yaşamın tüm alanlarına katılıyorlar. Bu katılımı da daha fazla geliştirmeyi hedefliyoruz.

Bu gelişim de YPJ, YPG ve sonra da QSD’nin verdiği mücadelenin bir ürünüdür. Binlerce insan bu mücadeleyle kendini oluşturdu, değiştirdi ve gelişimi topluma mal oldu.

‘DÜNYA BASININ BİZİ DOĞRU YANSITMASINI İSTİYORUZ’

YPJ güçleri uluslararası medyada çok yer aldı. Hatta bir dönem moda dergileri vs. dahi YPJ savaşçılarına sayfalarında yer verdi. Ancak siz özenle "medyatik" olmaktan ziyade savaşan özgürlükçü bir kadın gücü kimliğinizle kendinizi konumlandırdınız. Özellikle batı medyasının YPJ ilgisini nasıl yorumluyorsunuz? Bu gündemleşmenin olası dezavantajları neler?

Elbette biz bu topraklar üzerinde bir varlık mücadelesi verdik. Varlığımız ve irademiz için savaştık. Tabii biz bazı başka güçler gibi bilmem elbiseleri, bilmem makyajı yani bir marka gibi öne çıkarılmayı doğru bulmuyoruz. Böyle bir şeyi kadına layık ve doğru bulmuyoruz. Zaten bir kadın kendini tanıdığında, kendini yarattığında bir çekim merkezidir. Biz bu inançtayız ve bu bilinçle yaklaşıyoruz.

En doğru mücadele bu topraklarda verildi. Elbette biz bu tecrübemizi bütün dünyayla paylaşmak istiyoruz. Fakat bu yöntemi doğru bulmuyoruz. Güçlerimizin yürüttüğü mücadeleyi yerinden görmek için daha önce de tüm dünyaya çağrıda bulunduk. Evet, herkesin gelip burada görebilme imkanı yok. Bu nedenle bu mücadeleyi ve güçlerimizi basında doğru tanıtmak önemlidir. Burada öncelikle tüm dünya kadınları olmak üzere tüm dünya insanlığı için bir savaş yürütüldü. Bu nedenle bu mücadelenin gerçeğini yansıtmak önemlidir.

Bugün birçok dünya ülkesinde büyük mücadeleler yürütülüyor. Bugün birçok ülkede varlık mücadelesi veriliyor. En başta da kadınlar bunun derin acılarını yaşıyor. Bu nedenle tecrübelerimizi tüm dünya güçleriyle paylaşmak istiyoruz. Fakat bazı kişiler sadece bir propaganda aleti olarak kullanmaya çalışıyorlar ya da kendilerine göre yansıtıyorlar.

Bunu bir reklam olarak kullanmayı doğru bulmuyoruz. Ama YPJ’yi tüm dünyaya tanıtmak elbette görevimiz ve bunun için mücadele ediyoruz. Hatta eğer bazı yerlerden gelemiyorlarsa biz gidip onlarla tecrübelerimizi paylaşabiliriz. Kadınlar olarak burada kurduğumuz öz savunma gücünün, yürütülen irade savaşının tecrübesini halen yaşamı için mücadele eden kadınlarla paylaşmak isteriz.

Bütün dünya basınından da bunu istiyoruz. Burada var olan kadın gücünü, yürütülen mücadeleyi dünya basınının kendine göre, ya da siyasi yöntemlerle ya da başka amaçlarla değil, burada var olan gerçeğe uygun yansıtmasını istiyoruz.

SAVAŞ GAZİLERİ

Savaşta gazi olan çok sayıda YPJ savaşçısı var. Onlara dair projeleriniz var mı?

Çok uzun süreli ve zorlukları olan bir savaştı, bedeli de oldukça ağır oldu.

Şehitler ordumuz oldu. Onlara karşı borçluyuz ve omuzlarımıza yüklenen, yerine getirilmesi gereken görevler var. Bu vesileyle şehitlerimize karşı minnettarlığımızı dile getiriyoruz.

Bir diğeri çok sayıda arkadaşımız bu savaşta gazi oldu, ya da sakat kaldı. Bu da omuzlarımızda bir sorumluluk. Belki daha iyi tedavi imkânları olsa iyileşecekler. Ya da sakat kalan arkadaşlarımız yaşama daha fazla nasıl katılabilir, yaşamsal görevlerini daha rahat nasıl yerine getirebilir, bunu da temel bir sorumluluğumuz olarak görüyoruz. Bu arkadaşları bundan sonra mücadeleye daha iyi bir şekilde nasıl katalım ki görevlerini bundan sonra da yerine getirebilsinler noktasında çalışıyoruz. Tedavilerini yapabilmek için uğraşıyoruz. Ama imkânlarımız az.

DAİŞ’e karşı savaşta ortağınız olan güçlerle gazilerin tedavi edilmesi konusunda yaşadığınız imkan sıkıntısını paylaşıyor musunuz?

Bu savaşta birlikte yer aldığımız diğer güçlerle paylaşıyoruz. Ama şu ana kadar bu açıdan herhangi bir destek verilmiş değil. En fazla zorlandığımız konu budur. Özellikle de kadınlar olarak bu daha zor bir durum. Bu gazilerimizin tedavi ihtiyaçlarını karşılamak için ailelerin de imkânları yetmez, bizim de birçok açıdan yetmiyor.

Elimizdeki tüm imkânları bu arkadaşlarımız için en iyi şekilde kullanmaya çalışıyoruz.  Bu noktada tüm imkânlarımızı seferber edeceğiz. Arkadaşlarımız gazi olmalarına rağmen halen büyük bir moral ve coşkuyla bu mücadeleye katılmak ve sorumluluklarını yerine getirmek istiyorlar. Kendi imkânlarına göre katılıyorlar. İmkânları daha fazla olsa şüphesiz çok daha güçlü katılacaklar. Çünkü hem çok ciddi bir tecrübeleri var hem de büyük bir özgürlük istemleri var. Onlar için elimizdeki tüm imkânları önümüzdeki süreçte de seferber edeceğiz.

https://anfturkce.com/rojava-surIye/ypj-komutani-ypj-cepheyle-yetinmeyecek-121881