QSD: DAİŞ gücünü Türk devletinden alıyor

QSD, Halkların Gürzü Hamlesi’nin bilançosunu açıklayarak, "374 DAİŞ çetesi öldürüldü" dedi. QSD, ""DAİŞ, başta Türk devleti olmak üzere gücünü bölgedeki güçlerden ve devletlerden alıyor" diye belirtti.

Demokratik Suriye Güçleri (QSD), DAİŞ çetelerinin Hesekê’deki Sinaa Cezaevi saldırısı ve saldırıya karşılık başlatılan Hakların Gürzü Hamlesi’ne ilişkin açıklama yaptı.

Hesekê saldırısının Türk işgali altındaki Serêkaniyê ile Irak’tan getirilen DAİŞ çeteleri tarafından yapıldığına dikkat çeken QSD, DAİŞ’in başta Türk devleti olmak üzere bölgedeki güçlerden destek aldığını belirtti.
QSD, “Elde edilen belgelere ve saldırgan çete sorumlularının itiraflarına göre, Sinaa Cezaevi’ne dönük saldırının başarıya ulaşması durumunda hem Hesekê’deki diğer mahallelere hem de Hol, Şedadê ve Dêrazor’a dönük eş zamanlı saldırılar ve kapsamlı planlar devreye sokulacaktı. DAİŞ bununla sözde 2’nci İslam Devleti hilafetini ilan edecekti” dedi.
Demokratik Suriye Güçleri (QSD) Genel Komutanlık Üyesi Newroz Ehmed tarafından bugün Hesekê’de yapılan toplantıya iç Güvenlik Güçleri Genel Komutanlık Üyesi Siyamend Welat ve QSD Genel Komutanlık Üyesi Mehmut Berxwedan da katıldı.

'ÖZERK YÖNETİM KURUMLARINA SALDIRACAKLARDI'

Açıklamada şunlar kaydedildi:
"20 Ocak 2022 saat 19.00’da DAİŞ teröristleri binlerce DAİŞ’linin tutuklu bulunduğu Hesekê’deki Sinaa Cezaevi’ne kapsamlı ve planlı bir saldırı düzenledi. Saldırıya dışarıdan çok sayıda DAİŞ canlı bombası da katıldı. Saldırıda öncelikle cezaevinin kapısı önünde bomba yüklü bir araç patlatıldı ve ardından cezaevine 3 koldan saldırı başlatıldı. Aynı zamanda cezaevinin kontrol altına alarak saldırı yerine müdahale eden QSD güçlerine darbe vurmak istediler. Cezaevinin içindeki binlerce çete de içerideki memurlara ve güvenlik güçlerine saldırdı. Öte yandan tutuklu DAİŞ’lilerin kaçıp hemen silah alması için de cezaevi kapısı yakınlarında bir kamyonu silah ve mühimmatla doldurmuşlardı. Bu planın başarıya ulaşması durumunda Xiwêran ve Zihûr mahalleleri ile Özerk Yönetim ve bölgedeki askeri kurumlarına saldıracaklardı. Hazırlık ve plan bu şekildeydi.

'KAHRAMANCA YANIT VERİLDİ'

Saldırının temeli ve destek için Xiwêran ve Zihûr mahallerindeki bazı evlerde sığınak açıp, planın başarıya ulaşması için zemin hazırladılar. Fakat başta cezaevini koruyan savaşçılar olmak üzere güçlerimiz büyük bir kahramansı bir direniş gösterdi. Cezaevi güvenliği yönetiminden olan Cemal Kobanê ve Akif arkadaşlarımız ilk olarak kahramanca savaşıp şehadet mertebesine ulaştı. Bu arkadaşlarımız DAİŞ’in planının hızlıca yürümemesi için onları engelledi. Ardından bölgedeki QSD ve Asayiş güçlerimiz de hemen olaya müdahale edip, örgütlü bir şekilde cezaevini kuşattı. Cezaevinin duvarlarıyla bitişik olan üniversite binasını da hemen kuşatmaya aldı. Bazı DAİŞ çeteleri duvarı delip cezaevinden bu binaya geçmişlerdi. Bunun için bu binaların etrafı kuşatıldı.

'KONTROL ALTINA ALINDI; PLAN BOŞA ÇIKARILDI'

Xiwêrab ve çevredeki diğer mahallelerin kontrolü sağlandıktan sonra güçlerimiz yoğun bir saldırı başlattı. Halkların Gürzü Hamlesi çerçevesinde DAİŞ‘e karşı hem cezaevi çevresinde hem Hesekê hem de Dêrazar, Reqa gibi bölgelerde temizlik operasyonu başlatıldı. QSD ve Asayiş güçleri, büyük bir cesaret ve uzmanlıkla saldırgan çete gruplarının üzerine giderek çoğunu öldürdü. Aynı şekilde cezaevinde silah bulunduran bazı çeteler de öldürüldü.
Sonuç olarak bütün tutuklular bir kere daha kontrol altına alındı ve başka bir cezaevine aktarıldılar. Hesekê’deki yurttaşlarımızın can ve mal güvenliğine zarar gelmemesi ve DAİŞ’in cezaevindeki çocukları canlı kalkan olarak kullanmasından dolayı güçlerimiz sabırlı ve büyük bir dikkatle hareket etti. Cemal Kobanê arkadaşın komutanlığındaki cezaevi savunma savaşçılarının kahramanca direnişi, olaya hızlı bir şekilde müdahale edilmesi ve Hesekê’deki temizlik operasyonu hamlesinin başlamasıyla birlikte çeteler kontrol altına alındı, DAİŞ’in planı boşa çıkarıldı.
Şüphesiz DAİŞ’in bu saldırısı sıradan bir saldırı değildi. Bu saldırı kapsamlı ve uzun süreli hazırlanan plan sonucunda gerçekleşti. Elde edilen belgelere ve saldırgan çete sorumlularının itiraflarına göre, Sinaa Cezaevi’ne dönük saldırının başarıya ulaşması durumunda hem Hesekê’deki diğer mahallelere hem de Hol, Şedadê ve Dêrazor’a dönük eş zamanlı saldırılar ve kapsamlı planlar devreye sokulacaktı. DAİŞ bununla sözde 2’nci İslam Devleti hilafetini ilan edecekti.
Sinaa Cezaevi’ne dönük düzenlenen saldırı lokal, sadece cezaevine dönük veya tutuklu birkaç çetenin kaçırılmasıyla sınırlı bir saldırı değildi. Bununla bölgeye dönük büyük bir saldırı başlatmak ve bir zamanlar bölge halklarına dayattıkları karanlık yaşamı bir kez daha hayata geçirmek istediler. Fakat DAİŞ’in bu planı büyük bir fiyaskoyla sonuçlandı ve Baxoz’da olduğu gibi güçlerimize toplu bir şekilde teslim oldukları görüntüler ortaya çıktı, durum tamamen kontrol altına alındı. QSD bir kez daha cesaret, dikkat ve yetenekle güçlü iradesini ortaya koyarak, bölge halkları için zafer ruhunu yarattı ve bunu inanç ve umuda layık olduğunu ispatladı.

'SERÊKANİYE VE IRAK’TAN GELDİLER'

Elbette bu sadece yerel bir saldırı değil, kapsamlı bir DAİŞ planıydı. Elimizdeki bilgilere ve cezaevine saldıran çetelerin itiraflarına göre saldıran çetelerin bir kısmı Serêkaniyê ve Girê Spî gibi işgal altındaki bölgelerden gelmiş, bir kısmı ise Irak tarafından takviye edilmiş, bu saldırı Suriye sınırları dışında plan ve koordinasyonu bir şekilde yapılmıştır.

TÜRK DEVLETİNİN ROLÜ

Bu DAİŞ saldırısı elbette birdenbire olmadı. Baxoz’da elde edilen büyük zafer ardından DAİŞ coğrafi olarak yok edildi. Fakat eski gücüne kavuşmak ve toplumda terör estirmek isteyen DAİŞ kendini yeni şartlara ve koşullara göre yeniden canlandırdı. Her zaman saldırı girişimleri oldu ve güçlerimiz özellikle Dêrezor, Reqa ve Şedadê gibi bölgelerde ve Irak sınırı boyunca üç yılı aşkın süredir DAİŞ'e karşı şiddetli ve emsalsiz bir mücadele veriyor.
DAİŞ şimdiye kadar kendi ayakları üzerinde durabilmişse, hala harekât ve saldırı güçlerini oluşturabiliyorsa, bunun nedeni siyasi koşullara ve yine bazı yerel güçlerden, devletlerden doğrudan veya dolaylı olarak aldığı desteğe dayanmasıdır. Türk devletinin rolü bu konuda en önemlisidir. DAİŞ’in Sinaa Cezaevi saldırısı ve DAİŞ'in saldırılarının devamından Türk devletinin sorumluluğu büyüktür. Türk devletinin Rojava ve Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik saldırıları ve sürekli tehditleri hem DAİŞ'e moral veriyor hem de DAİŞ'in örgütlenmesine, nefes almasına zemin hazırlıyor. Serêkaniyê ve Girê Spî gibi işgal altındaki alanlar DAİŞ’in örgütlenmesi ve kendini eğitmesi için en güvenli alanlara dönüştürüldü. Sinaa Cezaevi’ne yönelik saldırıya katılan saldırganların bir kısmı zaten bu bölgelerden gelmişti. Türk devletine bu konuda sorumludur.

'HOL KAMPI İÇİN KALICI ÇÖZÜM BULUNMALI'

Öte yandan QSD ile Uluslararası Koalisyon Güçleri arasında DAİŞ’e karşı iyi bir iş birliği var. DAİŞ’e karşı mücadele büyük ölçüde devam ediyor ancak DAİŞ’in coğrafi olarak tasfiye edilmesi ardından Hol Kampı’ndaki binlerce tutsak ve on binlerce ailesinin yalnızca yükü QSD'ye ve Özerk Yönetim'e bırakıldı. Bu son saldırı aynı zamanda DAİŞ’in hala büyük bir tehdit oluşturduğunu ve sadece bölge güvenliği için değil, tüm dünyanın güvenliği için de büyük bir tehdit olduğunu gösterdi.
Bu saldırı, QSD ve Özerk Yönetim için uluslararası koalisyondan hem askeri hem teknik hem de siyasi olarak destek ve yardım ihtiyacın daha fazla karşılanması gerektiğini gösteriyor. DAİŞ ile mücadelede ve ailelerinin sorunlarının çözümünde bu sorumluluk, QSD, Özerk Yönetim ve uluslararası koalisyon arasında ortak bir sorumluluktur.
Bu saldırı ardından bir kez daha anlaşıldı ki pimi çekilmiş bir bomba misali olan Hol Kampı için kalıcı bir çözüm bulunmalı.
Öte yandan tutuklu olan binlerce DAİŞ teröristinin yargılanması için uluslararası bir mahkeme kurulmasına da bir ihtiyaç var. Bu sorunların çözülmesi ne kadar uzun sürerse DAİŞ bu durumdan o kadar faydalanacaktır.

HESEKÊ HALKINA TEŞEKKÜR

Başta Hesekê’de yaşayan Arap, Kürt, Asuri ve Süryan halkı ve özellikle Xiwêran, Zihûr, Neşwe mahalleleri ile diğer mahalle sakinleri geçtiğimiz hafta Kuzey ve Doğu Suriye İç Güvenlik ve QSD güçlerine büyük yardımda bulundu. QSD ve İç Güvenlik Güçleri ile birlikte şehir ve mahallelerini korudular. Halkımız, güvenlik güçlerine zamanında gerekli bilgileri vererek halkın ve savaşçıların birlik olmasıyla zaferin elde edeceğini ispatlamış oldu.
Bu hakikatin bir örneğiydi. Bunun için Hesekê halkımıza duyarlılığı ve fedakârlığı için teşekkür ediyor, Kuzey ve Doğu Suriye halkımızın DAİŞ ve DAİŞ dışında tüm saldırılara karşı örgüt düzeyinde duyarlı olması gerektiğini söylüyor ve şehir, köy ve mahallelerini koruma düzeyini en üst seviyeye çıkarmalıdır. Bu saldırıdan alacağımız en büyük derslerden biride budur.
Yine Uluslararası Koalisyon bu hafta içerisinde güçlerimize yardımcı olmuşlardır. Yani aktif olarak güçlerimizle işbirliği yaptılar ve güçlü destek verdiler. Bu nedenle Uluslararası Koalisyona da teşekkürlerimizi iletiyoruz.

SAVAŞÇILAR VE ASAYİŞ GÜÇLERİ SELAMLANDI

QSD savaşçıları ve Asayiş güçleri büyük fedakârlıklar sergileyerek DAİŞ'in umutlarını ve planlarını kursağında bıraktı ve çok değerli savaşçılarımız da şehit oldu. Bu temelde Halkların Gürzü Hamlesi şehitlerimizi anıyor, halkımıza zafer ve bölgenin korunması sözümüzü yineliyor, bu hamlede rol oynayan tüm savaşçıları ve komutanları kutluyoruz.
Kamuoyuna ve ilgili tüm güçlere sesleniyoruz. DAİŞ kâbusunun bir daha geri dönmemesi, DAİŞ'in tekrardan toparlanamaması için Kuzey ve Doğu Suriye Bölgesi Özerk Yönetimi, QSD ve bölge halkının daha da güçlü yardımlara ihtiyacı olduğunu belirtiyoruz.
QSD'ye ve Özerk Yönetim'e verilen siyasi, askeri ve ekonomik destek arttıkça DAİŞ’in örgütlenme zemini zayıflayacaktır.
Sonuç olarak; DAİŞ bir kez daha bölge halkına karanlık günler getirmek ve kâbuslar yaratmak istedi. Bunun içinde birçok taraftan yararlandı, ancak savaşçılarımızın kahramanlığı, cesareti ve yiğitliği ile bölge halkının duyarlılığı ve bağlılığı bir kez Kobanê direnişi ruhuyla boşa çıkarıldı ve Kobanê zaferi ruhuyla bir direniş daha sergilendi. Bu zaferi tüm halkımıza ve şehitlerimize adıyoruz.
Halkların Gürzü Hamlesi çerçevesinde hücrelere yönelik Dêrazor ve Reqa gibi bölgelerde hem yerel hem nokta hem de bölge genelini kapsayan operasyonlar devam ediyor.

'374 DAİŞ ÇETESİ ÖLDÜRÜLDÜ'

DAİŞ çeteleri cezaevinin güvenliğini sağlayan ve cezaevinde personel olarak çalışan 77 kişiyi vahşice şehit düşürdü. Sinaa Cezaevi dışında 7 gün boyunca sürdürülen operasyonlarda 40 savaşçı ve 4 yurttaş şehit düştü. Halkların Gürzü Hamlesi kapsamında toplamda kahramanca savaşan 121 personel ve savaşçımız şehit düştü. Şehit düşen kahramanlarımızı tekrardan minnetle anıyoruz.
374 DAİŞ çetesi öldürüldü.”