Sîno: Erdoğan 2012 yenilgisinin intikamını almak istiyor

2012-2013 yıllarında Erdoğan'ın Suriye'yi işgal rüyasını gördüğü ilk yer olan Serêkaniyê'de bu rüyanın onun için nasıl kabusa döndüğünü o günün direnişçisi Îbrahim Sîno anlattı.

Türk devletinin işgal etmek için hedef seçtiği yerlerin başında gelen Rojava'nın Serêkaniyê kenti, Türk Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın Suriye politikasının belki de çıkmaza girdiği ilk yerlerin başında geliyor.

Suriye iç savaşının başlamasıyla "Emevi Camii"nde namaz kılma hayalleriyle yola çıkan Erdoğan'ın Suriye'yi işgal etmek için gözüne kestirdiği yerlerden biri de Serêkaniyê.

2012 yılında Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) ve El Kaide'nin Suriye kolu Cephet El Nusra'yı Serêkaniyê'de test sürüşüne çıkaran Erdoğan, burada örgütlü halk gerçeği ile karşılaştı ve belki de Suriye'deki ilk yenilgisini yine bu kentte aldı.

DÖRT BÜYÜK SALDIRI VE DÖRT YENİLGİ

Mittanilerin başkenti Waşokani, Kürtlerin Serêkaniyê'si ve Arap halkının da Rasulayn dediği bu kentte inanmış bir grup insan Erdoğan ve çetelerinin 2012 ile 2013'teki dört büyük saldırısını boşa çıkardı, 2014'te ise DAİŞ'e en büyük darbenin vurulduğu yer oldu.

Kürt, Arap, Süryani, Çeçen, Türkmen, Ermeni ve Êzidî Kürtler gibi halk ile inançların bir arada yaşadığı Serêkaniyê'ye Erdoğan rejimi destekli çetelerin ilk saldırı girişimi 8 Kasım 2012'de oldu.

Daha sonra 19 Aralık 2012, 16 Ocak 2013 ve 16 Temmuz 2013 tarihlerinde de yeniden şanslarını deneyen Erdoğan destekli çeteler, halk direnişi karşısında yenilgi almaktan kurtulamadılar.

ANTEP TOPLANTISINDAN SONRA İŞGALE GİRİŞTİLER

Rojava'nın ilk savunma gücü Özsavunma Birlikleri (YXK) ve halk tarafından geliştirilen bu tarihi direnişte yer alan Îbrahim Elî Sîno, o günleri ANF'ye anlattı.

Saldırılar öncesi kentteki gruplarla aralarında anlaşma olduğunu ancak çetelerin Antep'te Türk yetkililerle yaptıkları bir toplantı sonrası ağır silahlarla kente giriş yaptığını kaydeden Sîno, çetelerin rejimle savaşacaklarını iddia ettiklerini ancak kente girer girmez ilk başta Kürtleri hedef aldıklarını dile getirdi.

"Bizler savaş olmasını istemiyorduk ama tedbirlerimizi de alıyorduk" diyen Sîno, çetelerin Kürtler başta olmak üzere halkın evlerini talan etmeye ve halka saldırmaya başlaması üzerine harekete geçtiklerini söyledi.

O dönem Serêkaniyê Halk Meclisi Başkanı olan Abid Xelîl'in arabuluculuk görüşmeleri sırasında çeteler tarafından katledilmesi üzerine ilk çatışmaların başladığını kaydeden Sîno, daha sonra yaşanan çatışmalarda neredeyse kenti tamamının çetelerin eline geçtiğini dile getirdi.

35 KİŞİNİN DESTANSI DİRENİŞİ

Sîno, o günleri şu sözlerle anlattı: "Elimizde sadece cezaevi ve sanayi bölgesi kaldı. Toplam 35 kişiydik. Biz 13 kişi cezaevinde kalıyorduk, diğer arkadaşlar ise sanayi bölgesindeydi. Elimizde bırakalım ağır silahları, doğru dürüst silah bile yoktu. Av tüfekleri vardı, birkaç kalaşnikof vardı, bir BKC ve bir de bisvingimiz (RPG-7) vardı. Mesela benim silahımın kontağı yoktu, birçoğumuzun şarjörleri bile doğru dürüst yoktu ve mermilerimizi çoraplara koyup belimize bağlıyorduk."

HALK DİRENİŞİ

Tüm kentin çetelerin eline geçmesine rağmen iradelerinin güçlü olduğunu dile getiren Sîno, daha sonra cezaevi ve sanayi bölgesinden iki koldan harekete geçtiklerini kenti adım adım özgürleştirmeye başladıklarını belirtti. Halktan büyük destek gördüklerini ve birçok yerden sivil insanların kafile kafile gelerek direnişe katıldıklarını söyleyen Sîno, "Mesela Kültür-Sanat Merkezi'nin özgürleştirdiğimizde, neredeyse oradaki tüm savaşı Kültür-Sanat Merkezi'nin çalışanları verdi. Kademe kademe tüm kenti çetelerin işgalinden kurtardık" diye belirtti.

BAŞARININ FORMÜLÜ: İRADE VE ÖRGÜTLÜLÜK

Serêkaniyê'deki savaşı "bir insan irade sahibi ve örgütlüyse başarıya ulaşmaması imkansızdır" sözleriyle dile getiren Îbrahim Elî Sîno, şunları dile getiriyor: "En büyük gücümüz halkımızdır. Erdoğan, bize karşı çok fazla çete örgütünü harekete geçirdi ama hepsi de tek tek örgütlü halkımızın iradesine karşı yenik düştüler. Şimdi de bu tehditleriyle 2012'deki yenilgisinin intikamını almaya çalışıyor. Ama böyle bir yanlışlık yaparsa bu sefer sonunu hazırlar. Çünkü biz kimsenin toprağına göz dikmemişiz ve toprağımızın üzerinde huzur içinde yaşamak istiyoruz. Halkımız Erdoğan'ın çetelerini kabul etmediği gibi Erdoğan'ı da kabul etmeyecektir."

Olası bir işgal saldırısı durumunda yine direnişi seçeceklerini ve asla teslimiyeti kabul etmeyeceklerini vurgulayan Îbrahim Elî Sîno, başta Kuzey Kürdistan olmak üzere Kürdistan'ın diğer parçalarına da "sessiz kalmama" çağrısında bulunuyor.