Toprağa düşenlerin direniş hikayeleri

2012 yılından bu yana Türk devleti ve çete gruplarının saldırısı altında olan Rojava'da topraklarını savunmak için hayatlarını feda eden savaşçılardan geriye direniş hikayeleri kaldı.

Rojava ve Kuzey-Doğu Suriye halkları, büyük direniş ve fedakarlıklarla kanlarının son damlasına kadar topraklarını koruyan yiğit çocuklar tanıdı. Anne ve babaların yanı sıra bu yiğitlerin geride bıraktıkları çocuklardan kimisi topraklarının öz savunmasını yapan anne-babalarını hiç tanımadı. Bu çocuklardan biri de Serêkaniye Onur Direnişi'nde babası şehit düştüğünde henüz dünyaya gözünü açmamış olan Şehit Serhad'in (Xelef) oğlu minik Serhad (Xelef)…

Henüz bir haftalık olan minik Xelef'in annesi Ranya gözyaşları içinde yaşam arkadaşı Xelef’i ve o direniş günlerini anlatmaya başlıyor: "Serhad (Xelef) ile severek evlendik, maddi sıkıntılardan dolayı Başûrê Kurdistan’a gitmek zorunda kaldık. Ama Serhad her gün Rojava’ya döneceğini ve YPG’li arkadaşlarıyla beraber topraklarını koruyacağını söylüyordu. Öyle de yaptı; 2 yıllık evliliğimiz süresince hep arkadaşları tarafından sevilen, yardımsever bir savaşçı olarak bilinirdi.

Ben en son, çocuğumuz doğacak, bir yere gitme dediğimde “bu çocuğa güzel bir gelecek gerekiyor” diyordu. Çok güçlü bir savaşçıydı. Bebeğimizin doğuşunu ve onu görmeyi çok istiyordu. Ama topraklarımızı işgal etmek için gelen Türk devleti ve ona bağlı çeteler eşimin çocuğunu görmeden şehit düşmesine sebep oldular. Serhad şehit düştükten tam bir ay sonra oğlumuz dünyaya geldi. Ona babasının adını verdik ve o da babasının yolunda yürüyecek. Yüküm çok ağır, Allah bana ve oğluma kuvvet verdikçe bizler de onun izinde olacağız."

ŞEHİT ARGEŞ: BİR GÜN ŞEHİT DÜŞERSEM TİL TEMİRLİYDİ DERSİNİZ

Şemsa Brahim Xelil isimli yaşlı annenin kucağında çakmak çakmak gözleri ile etrafına bakan Aras bebek… Onur Direnişi şehidi Argeş (Yusıf Mıhemed) oğlu Aras henüz 3 aylıkken cepheye gider, her seferinde olduğu gibi oğlunu öper, koklar ve ona daha özgür bir gelecek verebilmek için cephenin yolunu tutar. ‘Bir gün şehit düşersem Til Temirliydi dersiniz’ diye de annesine tembihte bulunur. Sonrasını ise annesi şöyle anlatıyor: Oğlum Argeş bir yıldır evli ve bir çocuk babasıydı. 7 yıldır YPG saflarında yer almaktaydı.

Serêkaniye savaşı zamanında cepheye gitti ve şehit düştü. Oğlum Argeş’ten bana o zamanlar üç aylık olan bu çocuk kaldı. Eşyalarımız gitti gitmesine ama ciğerim de gitti. İki oğlum daha savaş cephesinde yer alıyor. Evimiz, her şeyimiz gitti, sadece üzerimizdeki elbiselerle topraklarımızı bırakmak zorunda kaldık. Şehit düşen oğlumun merasimini yaptık ama taziyesini doğru-düzgün yapamadım. Serêkaniye’ye bağlı Behiriye köyündeniz, şimdi köyümüzde işgalci Türk devleti ve çeteleri var."

ŞEMSA ANA: BU TOPRAKLAR BİZİM, BİZ BEDEL ÖDEMEZSEK KİM ÖDEYECEK?

Oğlunun şahadeti için ne düşündüğünü sorduğumuzda ise şunları söyledi: "Vatan bizim vatanımız, toprak bizim toprağımız, bugün biz bedel ödemesek kim ödeyecek? Doğrusunu söylemek gerekirse kimse yanlış anlamasın, ne yapsan da ciğerdir, içim acıdığı için oğluma, savaşa gitmesen olmaz mı, dedim. Buna cevap olarak “son günüm olduğunu da bilsem asla kaçmam” dedi.

Yusuf Serêkaniyê’de bilinen bir savaşçıdır. Bundan sonra Aras’ı babasının yerine koyacak, büyüteceğim. Çeteler evimize girdi, son zamanlarda evimizi talan etmişler, evin çatısı ve prizlerine kadar söküp götürmüşler. Bahçemizi, her şeyimizi bıraktık, canımızı kurtarmak için kaçtık."