Enerji bağımlılığını aşmak için doğal kaynaklar kullanılmalı

Petrol fiyatlarındaki düşüşün Afrika’nın yenilenebilir enerji yatırımlarına zarar vereceği endişesini reddeden onlarca tanınmış isim, kıtanın gelecekteki enerjisinin yeşil ve her yerden daha ucuz olacağına vurgu yapıyor.

Le Monde gazetesinde ortak bir bildiri yayınlayan çok sayıda Afrikalı ve diğer kıtalarda kalkınma ve ekoloji alanından şahsiyet, dünyanın güneş enerjisi potansiyelinin yarısından fazlasına sahip olan Afrika’da kömür kaynaklı enerji üretimine karşı uyarıda bulundu.

Son aylarda petrol fiyatlarındaki düşüşle birlikte Afrika’nın enerji sorununa çözüm olarak petrol ve kömür gibi atmosferi kirleten fosil enerjilerin sunulduğuna dikkat çekilen bildiride, kıtanın elektrik ihtiyacının hali hazırda zaten yüzde 75’inin fosil kaynaklı olduğu hatırlatıldı.

Petrol ve kömürden elektrik üretiminin daha ucuz olduğu yönündeki propaganda ile güneş gibi daha yeşil enerji kaynaklarına yönelinmesinin engellendiği belirtilen bildiride, bunun uzun vadede diğer yatırımları zorlaştırdığı kaydedildi. Zimbabwe’de Çin’in mali desteğiyle 3 milyar dolara 2 bin 800 megavat gücünde bir termik santralin inşa edilecek olması buna örnek gösterildi.

Global Energy Monitor verilerine göre Çin’in Afrika’da en az 12 termik santral projesinde ve halen süren birçok santrali inşasında finansman kaynağı olarak yer altığı belirtilen bildiride, Güney Afrika’da hükümetin savunduğu ‘Temiz Kömür’ projesine destek de eleştirildi.

Afrika’da kıta nüfusunun yarısına yakınının yani 600 milyonu aşkın kişinin elektriksiz yaşadığı hatırlatılan bildiride, ‘kısa vadeci’ olarak nitelendirilen çözüm mantığının kıtanın elektrikle donatılmasına imkân vermeyeceği ve çevresel sorunları arttıracağı vurgulandı.

YENİLENEBİLİR ENERJİLERİN MALİYETİ 3 İLA 10 KAT ARASI DÜŞTÜ

Bildiride dikkat çekilen bir diğer nokta ise, uluslararası finansörlerin fosil enerjileri ‘ucuz’ diyerek teşvik etmelerine rağmen gerçekte yenilenebilir enerjilerin giderek daha az maliyetle elde edilebiliyor olması. Buna göre, son 10 yıllık dönemde rüzgârdan elde edilen elektriğin maliyeti en az 3 kat, güneş enerjisinin maliyeti ise 10 kat düştü.

Son yıllarda Tunus, Mısır ve Etiyopya’da kurulan güneş panelleri üzerinden elde edilen elektriğin megavat saatinin sadece 30 dolara mal olduğu bildiriliyor.

ENERJİ BAĞIMSIZLIĞI İÇİN ŞART

Afrika’nın enerji alanında bağımsızlığını kazanabilmesinin gelecekteki olası ticari anlaşmazlıklar veya ekonomik krizlerle mücadelesi için gerekli olduğuna vurgu yapılan bildirilen, kriz dönemlerinde enerji sevkiyatında yaşanacak sorunlara karşı daha dayanıklı olunacağının altı çiziliyor.

Fosil enerjilere dayalı elektrik üretiminin küresel ısınmaya yol açmasının yanı sıra Afrika’nın ekonomik açıdan daha güçlü olması için de yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının gerekli olduğu da bildiride yer alıyor. Ayrıca petrol fiyatlarının sürekli değişkenlik arz ettiği ve bunun neden olduğu alt üst oluşların ekonomik bağımsızlık açısından zararlarına işaret ediliyor. Bildiride, bu bağımlılıktan kurtulmak için Fas’ın 2030 yılına kadar elektrik üretiminin yüzde 52’sini güneş ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarından sağlama hedefi örnek gösterildi.

DÜNYADAKİ POTANSİYELİN ÖNEMLİ BİR KISMI AFRİKA’DA

Güneş ışınlarından fotovoltaik paneller kullanılarak elde edilen elektriğin teorik olarak yüz milyon teravat saatin (TWh) üzerine çıkması mümkün. Bu da aslında dünyanın yıllık ihtiyacının binlerce kat fazlası demek.

Afrika’dan 1,5 kat daha büyük bir alana sahip olan Asya’da güneş enerjisi kaynaklı elektrik üretim potansiyeli yıllık 37 milyon TWh’nin üzerinde iken, Afrika’da bu potansiyel 60 milyon TWh olarak hesaplanıyor.

Afrika kıtasının yarısına yakınının elektriğe erişemediği bir ortamda bu rakamlar oldukça önemli. Zira kıtada üretilen 80 gigavat elektriğin sadece yüzde 2’lik (1,5 gigavat) bir kısmı fotovoltaik panolarından elde ediliyor.

Elektrik enerjisinin yetersizliği sadece haneleri değil, kıtadaki şirketlerin beşte dördünde yaşanan kesintiler nedeniyle ekonomiyi de doğrudan vuruyor. Elektrik kesintilerinin yıllık yüzde 1 ile 5 arasında milli gelir kaybına yol açtığı hesaplanıyor.

Fotovoltaik üretimin maliyetinin son yıllarda giderek azalması ve birçok kredi kuruluşunun bu alandaki finansmanlarını arttırmasına rağmen farklı engeller, üretimin yaygınlaştırılmasına mani oluyor. Bunların başında enerji hizmetlerinin güçlendirilmemiş olması veya çok az güvenilir olmaları gösteriliyor. Zira güneş enerjisine yapılan yatırımların kazançlı olabilmesi için 25 yıllık bir üretim garantisi gerekiyor. Ancak güvensizlik nedeniyle bu risk göze alınmıyor.