Kürdistan Ulusal Kongresi (KNK), Kürtler arasında başlattığı ulusal birlik çalışmasını ara vermeden sürdürüyor. Bu yılın Temmuz ayında Güney Kürdistan’ın Süleymaniye kentinde yaptığı iki günlük çalıştay ile süreci hızlandıran Ulusal Kongre, Kürdistan’ın dört parçasında bütün örgüt ve partileri bir araya getirerek, birlik çalıştayları yapıyor. Geçtiğimiz günlerde yapılan Rojhilat, Rojava çalıştayların ardından diaspora Kürtlerinin çalıştayı da Hollanda’da yüzlerce kişinin katılımıyla sürüyor.
İkinci günün ilk oturumunda daha çok Avrupa ve yurt dışındaki Kürtlerin sorunları tartışıldı ve çözüm yollarına ilişkin konuşmalar yapıldı. Avrupa’da 2 milyon civarında Kürdün yaşaması, bu rakamın dünyadaki birçok devletten daha fazla olduğuna rağmen halk olarak tanınmadığı söylendi. Bunun sebebi olarak da, Kürtlerin parçalı olması işaret edildi.
‘KÜRTLER AVRUPA'DA KENDİ KİMLİKLERİYLE BİLİNMELİ'
Çalıştayın bugünkü bölümünde KCDK-E adına Eş Başkan Yüksel Koç bir konuşma yaptı. Koç, KCDK-E’nin taleplerini dile getirerek, Kürtlerin Avrupa’da bir çatı altında birleşmesi çağrısında bulundu.
Koç, Kürtlerin Avrupa’ya geliş tarihine değinerek, bunun Osmanlı dönemine kadar gittiğini söyledi. Kürtlerin özellikle 2. Dünya Savaşı'ndan sonra ve 1980 yıllarda siyasi olarak Avrupa’ya gelmeye başladığını hatırlatan Koç, şöyle devam etti:
"İster misafir işçi, ister akademisyen, ister siyasi sığınmacı olarak Avrupa gelmiş olsalar da, Kürdistanlılar, geldikleri ülkelerin kimlikleri ile anılmıştır. Türk, Arap veya Farslı olarak muamele görmüşler ve kimliklerini Avrupa’da da yaşama imkanına sahip olamamışlardır. Kürtler kurdukları dernekler ve yaptıkları siyasi faaliyetlerle kendilerini tanıtmaya çalışmışlardır. Kurumlaşmaya başlayan Kürdistanlılar, kamuoyunda Kürdistan’daki direnişler ve katliamlar sebebiyle 1990’larda Avrupa’nın gündemine daha çok girmeye başlamışlardır. Bu mücadeleler sonucu bazı haklar kazanılmış olsa da, Avrupa’da Kürtlere sömürgeci devletlerin mantığı ile yaklaşılmaktadır. Avrupa’da çoğu göçmen kendi kimliği ve kültürel haklarını korumakla birlikte, Avrupalı yerli haklarla eşit haklara sahip olmanın mücadelesini vermektedirler. Yoğun olarak yabancı düşmanı politikalar sebebiyle ayrımcılığa karşı mücadelesi sürmektedir. Kürtler ise tüm diğer göçmen halklar gibi ayrımcılığa tabi tutulmakla birlikte, kendi kimliklerinin tanınmaması nedeniyle çifte ayrımcılığa tabi tutulmaktadırlar. Bu sebeple Kürtler, hem yabancı düşmanlığına karşı mücadele etme ve hem de kendi kimlik hakları mücadelelerini verme mücadelesi içindeler."
‘AVRUPA’DA 2 MİLYONDAN FAZLAYIZ'
Avrupa’da 2 milyondan fazla Kürdün yaşadığına dikkat çeken Koç, "Avrupa’da yaşayan yaklaşık 2,2 milyon Kürdün yarısına yakını Avrupa vatandaşı olmasına rağmen, kendi kimliği ile Kürt olarak tanınmamaktadır" dedi.
Koç, Kürtlerin yurt dışındaki nüfusuna ilişkin şu istatistikleri verdi:
"Almanya 1, 2 milyon; Danimarka 80 bin; Fransa 250 bin; Hollanda 150 bin; Norveç 30 bin; İngiltere 200 bin; İsveç 80 bin; Belçika 20 bin; İsviçre 60 bin; Çekoslovakya 1,500; Polonya 800; İtalya 10 bin; Bulgaristan 1000; Finlandiya 12 bin, Yunanistan 1000; Belçika 20 bin; Romanya 2 bin; Kıbrıs 500; Avusturya 80 bin; Macaristan 500; İskoçya 400."
Koç, şöyle devam etti:
"Bu rakam İzlanda’nın 7 katı, Luxemburg’un 4 katı, Kıbrıs’ın Rum kesiminin 1,5 katı, Estonya’nın 2 katı, Letonya ve Slovakya’dan daha fazla. Danimarka ve Finlanya’nın da yarısı kadar. 50 yılı aşkın süren göç sonucu, Türkiye, İran, Irak ve Suriye’den işgücü, siyasi mülteci ve akademisyen olarak gelmiş olan 2,2 milyona yakın Kürt Avrupa’da yaşamaktadır. En büyük göçmen gruplarından biri olan Kürtler, şimdiye kadar hep terk ettikleri devletlerin adıyla anılmakta ve ayrı bir göçmen grubu olarak kabul edilmemekteler. Böylece özgün entegrasyon uygulamalarına katılım ve daha birçok temel haklarından yoksun bırakılmaktalar."
AVRUPA'DAKİ KÜRTLERE İLİŞKİN NELER YAPILMALI?
KCDK-E'nin Avrupa’daki Kürtlere ilişkin çalıştaya sunduğu taleplerden bazıları şöyle:
*Avrupa’daki Kürt kurumların ve şahsiyetlerin içinde yer aldığı KNK’ye bağlı bir Avrupa Kürtleri Platformu oluşmalıdır. Bu eşgüdüm ve koordineli çalışmayı esas almalıdır.
*Avrupa’daki Kürtlerin ayrı halk grubu olarak tanınması için uzun erimli bir çalışmanın ortak yürütülmesi ve tüm parçalarda halkımızın statü sahibi olması için ortak planlamalar çerçevesinde çalışmalıdır.
*Sayın Öcalan ve tüm parçalardaki siyasi tutukluların özgürlüğü için ortak etkinlikler yapmalıdır.
*Avrupa’daki Kürtlerin eğitim düzeyi, meslekleri, Kürt sermeyesi konusunda bir bilimsel çalışmanın yapılması.
*Üniversitelerdeki Kürt öğrencilerin Avrupa Kürtleri üzerine bilimsel çalışmaya teşvik edilmesi.
*Tüm kurumlar halkımızın kendi kimliği ile Avrupa kurumlarında yer alması teşvik edilmeli.
*Tüm Kürtlerin resmi kurumlarda işlemlerini yaparken Kürt olarak kayıt yapılması için ısrarcı olmaları gerekiyor.
*Var olan haklardan faydalanmak için (Kürtçe dil dersi gibi...) kurumların temel çalışması yapılmalı ve halkı bilinçlendirme konusunda eğitmelidir.
'ULUSAL BİRLİK' YAYINLARI
Dr. Hesen Şetawî ise yaptığı konuşmada Kürt medyasında ulusal bir yayının olmamasından yakınarak, şu öneride bulundu:
"KNK'nin dergi, televizyon gibi yayınlar kurması gerekiyor. Bu yayınlarda ulusal birliğin işlenmesi lazım ve tamamen ulusal birliğe hizmet etmelidir."
KDP'YE TEPKİ
İşhanî Em Rusî de, Kürtlerin birlik olmamasından dolayı büyük sıkıntılar yaşadığını belirterek, siyasi partilerin halkın taleplerine cevap vermediğini söyledi. Konuşmasında KDP’yi eleştiren Em Rusî, “KDP Êzidîleri sattı. DAİŞ’in Şengal’e saldırdığını bildiği halde Êzidîlerden silahlarını aldı, kendisi de bırakıp kaçtı. Bugün binlerce Êzidî kadını DAİŞ’in elinde satılıyor. Bu bizim namusumuzdur” diye konuştu.
İşhanî Em Rusî, “Gençler Kürtçe konuşmuyor, kültürlerini yaşamıyorlar. Burada dilimizi ve kültürümüzü yaşayalım. Halk olarak tanınmamız için diplomasi yapmalıyız ve bu yönlü çalışmamız yapmak gerekiyor” dedi.
TALABANİ KÖŞESİ
Öte yandan yurt dışı Kürt çalıştayının yapıldığı salonda YNK Lideri Celal Talabani için özel bir köşe oluşturuldu. Yapılan konuşmalarda ise Talabani'nin mücadelesine vurgu yapılarak, Kürdistan hayalinin yaşatılması gerektiği söylendi.