İsveç'te 6'sı profesör 17  hukuk uzmanı, Türk devletinin Kuzey-Doğu Suriye ve Rojava'ya yönelik işgalci saldırılarını, 800 bini aşkın tirajlı Aftonbladet gazetesinde yayımladıkları ortak bir açıklamayla kınadı.
Açıklamada, Türkiye'nin saldırıları sonucu çok sayıda sivil ve gerillanın yaşamını yitirdiği, 70 bini çocuk 300 bin kişinin topraklarını terk etmek zorunda kaldığı ve bu sayının artmakta olduğu belirtildi.

'DAİŞ'İN ÖNÜ AÇILDI'

Türkiye'nin saldırısının büyük göçlere yol açtığı gibi Kürt güçlerinin belirleyici rol oynadıkları küresel koalisyonun DAİŞ'e karşı kazanımlarından geriye gidiş olduğuna da şu ifadelerle dikkat çekildi:
"Türkiye'nin saldırıları sonucu bazıları Avrupa Birliği vatandaşı DAİŞ üyeleri cezaevlerinden kaçmayı başardı. Böylelikle aralarında kadın savaşçıların da yer aldığı Demokratik Suriye Güçleri'nin mücadele ettiği DAİŞ'in bölgede gelişmesinin önü açıldı. DAİŞ'e karşı elde edilen ilerlemeler şimdi Türk devletinin tek taraflı saldırılarıyla tehdit altında.”

'TÜRKİYE HAKSIZ YERE SALDIRDI'

Türk devletinin, saldırılarına hukuki destek sağlamak için saldırıya uğradığını öne sürdüğünü belirten uzmanlar, ”Türkiye fakto olarak Rojava'dan kendisine savunma hakkı verebilecek bir silahlı saldırıya uğramadı. Ayrıca, Türkiye silahlı bir saldırıya uğramış olsaydı bile Türkiye'nin saldırısının gerekli ve orantılı olduğu oldukça tartışmalı" dedi.

'YARDIMLARIN ENGELLENMESİ ULUSLARARASI HUKUKUN İHLALİ'

Uzmanlar, uluslararası yasa ve sözleşmelerde şiddet ve zorun askeri amaçlarla kullanılmayacağının belirtilmesine rağmen Birleşmiş Milletler raporlarının Türkiye'nin desteklediği çetelerin insanlık ve savaş suçu işlediklerini şöyle ifade etti:
"Türk destekli güçlerin çoğunluğu çocuk Kürt halkına çılgınca saldırılarında beyaz fosfor silahı kullandıkları şüphesi var. Ayrıca, bölgedeki karışıklıklardan dolayı pek çok uluslararası yardım kuruluşu çalışmalarını durdurmak ve güvenilk kaygılarından olayı uluslararası personelini tahliye etmek zorunda kaldı. İnsancıl yardım, tahliye ve sağlık hizmetlerinin engellenmesi uluslararası hukukun ihlalidir.”

Hukukçular, "Biz Türk devletinin Rojava'ya yönelik tek taraflı askeri saldırılarını sert biçimde kınıyoruz. Saldırı uluslararası hukukun ihlalidir, bölgedeki istikrar ve güvenliği yok ediyor. Savaştan ağır zarar görmüş halka yeni acılar yaşatıyor, sivillerin zorla göçüne neden oluyor ve DAİŞ'in yeniden canlanmasına katkıda bulunuyor” diye kaydetti.
Hukukçular, BM Güvenlik Konseyi'ne sorumluluğunu üstlenmesi ve sivillerin yaşamlarının korunması için güvenli bölge oluşturması çağrısı yaptı.

'TÜRKİYE'YE YAPTIRIM UYGULANMALI'

Açıklamada, Türkiye'ye yaptırım uygulanması ve son çare olarak da Avrupa Birliği ve Türkiye arasındaki gümrük birliği sözleşmesinin feshedilmesi istendi.
Açıklamada ayrıca, işgal saldırıları için karar ve emir veren yetkililere yaptırım uygulanması ve vize verilmemesi de talep edildi.

SOL PARTİ: PKK TERÖR LİSTESİNDEN ÇIKARILMALI

Rojava'daki gelişmelerle ilgili  İsveç'te sürdürülen çalışmaları yakından izleyen Sol Parti Milletvekili Daniel Riazat, Türk devletinin Rojava'da saldırılarını sürdürdüğünü belirtti. Riazat, “Ancak medya bölgeden haber akışını neredeyse durdurdu. Sivillere yönelik saldırılara politikacılar da suskun” dedi.
Sol Parti'nin her fırsatta konuyu parlamento ve kamuoyunun gündemine getirdiğini ve Türk devleti ve beraberindeki çetelere saldırılarına karşı önlem alınmasını talep ettiğini belirten Riazat, “Bunların yeterli olmağını biliyoruz. Dış dünyanın suskunluğunun bozulması için öncelikle PKK'nin terör örgütleri listesinden çıkarılması gerekir. Türk devleti terörizme karşı savaştığını öne sürerek işgal saldırılarını sürdürüyor. Eğer PKK listeden çıkarılırsa Rojava'yı işgal edemez ve HDP milletvekilleri ve yöneticilerini tutuklayamaz” dedi.

İMZACILAR

İmzacı hukukçular şöyle:
"Maria Bexellius (Uppsala Üniversitesi, Hukuk Doktoru), Ove Bring (Emekli Uluslararası Hukuk Profesörü), Ian Cameron (Uppsala Üniversitesi Hukuk Profesörü), Louise Dane (Stockholm Üniversitesi Kamu Hukuku Doktoru), Hevi Dawody Nylen (Stockholm Üniversitesi Hukuk Doktoru), David Fisher (Stockholm Üniversitesi Uluslararası Hukuk Profesörü), Mark Klamberg (Stockholm Üniversitesi Hukuk Profesörü), Jann Kleffner (Yüksek Savunma Okulu Uluslararası Hukuk Profesörü), Sally Longworth (Stockholm Üniversitesi Hukuk Doktoru), Olle Mårsäter (Uppsala Üniversitesi Hukuk Bölümü Dekanı), Martin Ratcovich (Stockholm Üniversitesi Hukuk Doktoru), Rebecca Stern (Uppsala Üniversitesi Hukuk Doçenti) William Underwood (Stockholm Üniversitesi Hukuk Doktoru), Pontus Winther (Yüksek Savunma Okulu Hukuk Doktoru), Pål Wrange (Stockholm Üniversitesi Hukuk Profesörü), Kavot Zillen (Stockholm Üniversitesi Doçenti) ve Inger Österdahl (Uppsala Üniversitesi Hukuk Profesörü)."