Almanya önce yasakladı, sonra da ‘Kürtler katılmadı’ dedi

Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatı’nın 2018 yılı raporunda Kürt festivallerine ilginin azaldığı biçimindeki iddiaya tepki gösteren KON-MED Eşbaşkanı Tahir Koçer, “Önce yasaklamaları şimdi de katılım azdı demeleri ahlaksızca bir yaklaşım” dedi.

Anayasayı Koruma Teşkilatı'nın 2018 yılı raporu önceki gün başkent Berlin'de teşkilatın başkanı Thomas Haldenwang ve İçişleri Bakanı Horst Seehefer’in katıldığı basın toplantısıyla kamuoyuna açıklanmıştı. Raporda Kürt özgürlük hareketine yönelik kriminalize siyasetini sürdüren istihbarat diğer yıllardan farklı olarak Kürtlerin Almanya’da vazgeçilmez kitlesel buluşmalarından birine dönüşen festivalle ilişkin bir istatistik yayınlaması dikkat çekti.

Son yıllarda Kürtlerin Almanya’daki en büyük buluşması olan festivallere yönelik uygulanan yasak ve engellemeleri unutan istihbarat, söz konusu festivallere katılımın gittikçe düştüğünü iddia etti. 2008-2018 yılları arasında festivallere katılımı istatistik olarak yayınlayan istihbarat 2009, 2011 ve 2012’de katılımın 40 bin bulduğunu, ancak 2018’de ise katılımın 3500’ye düştüğünü öne sürdü.

Halbuki NRW eyaletindeki Dinslaken kentinde düzenlenmesi planlanan ve zengin bir programı olan 26’ncı Uluslararası Kürt Kültür festivali Alman polisi tarafından yasaklanmıştı. Sadece Alman devletinin festivali yasaklanmasını protesto amacıyla festivalin gerçekleşeceği gün 8 Eylül’de Düsseldorf kentinde kitlesel bir miting düzenlenmişti.

Üstelik son yıllarda özellikle polisin verdiği bilgilerle festivale ilişkin haberler yayınlayan yaygın Alman basını da şimdiye kadar hiçbir festivale katılımı 40 bin olarak göstermemesi dikkat çekti. Bu da gösteriyor ki polis ve medyadaki haberlerden farklı olarak istihbarat aslında Kürtlerin düzenlediği etkinliklere ilişkin farklı bilgiler arşivliyor.

KÖÇER: 2018’DEKİ 8 BİN 17 EYLEMİMİZE NE DİYORLAR?

Almanya’daki Kürtlerin konfederasyon biçimindeki örgütlenmesi olan Almanya Kürdistanlı Topluluklar Konfederasyonu (KON-MED) Eşbaşkanı Tahir Koçer ise ANF’ye verdiği demeçte rapordaki ifadelere tepki gösterdi. 80’lı yılların başında Kürdistan’da başlayan savaşla birlikte Kürtlerin Avrupa’ya savrulduğunu ve savaştan kaçan yüzbinlerin Almanya’ya akın ettiğini hatırlatan Köçer, istihbaratın Kürtlerin örgütlülüğüne ilişkin bilgeleri bilinçli olarak çarpıttığını belirterek şöyle konuştu:

“Almanya gelen Kürt kitlesi siyasi bir kitleydi, yurtseverliğin ruhuyla ülkesinde rahat yaşamadığı için mülteciliği tercih etmişti. Kürtler geldikleri ülkelerde ise kültürel ve toplumsal örgütlenmelerini gerçekleştirdiler. Derneklerin sayısı gittikçe arttı ve YEK-KOM kuruldu. 1990’ların başında derneklerimizin sayısı 30’u bulmazken, 2014’te bu sayı 55’e ulaştı. Şimdi ise artık 70 dernek ve 80 meclisimiz var.”

İstihbaratın raporunda 2018’de Kürtlerin 6 bin civarında gösteri yaptığı bilgisinin yer aldığına dikkat çeken Köçer bu konuda ise şu bilgileri verdi: “Halbuki biz 2018’de 8 bin 17 gösteri gerçekleştirdik. Geçtiğimiz yıl Almanya’nın bütün şehirlerinde, hatta bazı köylerde bile Kürtlerin eylemleri oldu. Çünkü Kürtler Türk devletinin saldırıları ve özellikle Efrîn işgaline karşı ayaktaydı. Bazı şehirlerde günde 3 eylemin gerçekleştiğini söyleyebilirim.”

İstihbaratın Almanya’da Kürtlerin en uzun soluklu etkinliklerinden biri olan kültür festivalini hem yasaklamanın hem de “pek kimse katılmadı” demesini ise ahlaksızlık olarak ifade eden Köçer devamla şu tepkiyi gösterdi: “Festivallerimize yönelik bilinçli bir siyaset yürütülüyor. Bununla Türk devletine de ‘Siz ülkenizde Kürtleri ezerken, bizler de burada boş durmuyor, Kürtlerin örgütlüğünü kırıyoruz’ mesajını da veriyorlar. 27 Ocak 2018 günü Köln’de Efrîn işgaline karşı gerçekleşen yürüyüşe yüz binden fazla insan katıldı. Niye bundan söz etmiyorlar?”

‘ALMANYA YASAKLARINI DİĞER ÜLKELERE DE DAYATIYOR’

Alman devletine Kürt halkına karşı yürüttüğü kriminalize siyasetinden vazgeçme çağrısı yapan Köçer “Kitlemiz artık sanki Türk polisleri karşılarındaymış gibi bir hisse kapılıyor. Çünkü kitlemize saldırıları Türk polisini aratmıyor” görüşünü dile getirdi. Kürtlere yönelik uygulamaların Türkiye ile endeksli şekilde yürütüldüğünü belirten Köçer son olarak şu çağrıyı yaptı:

“Kürtlere yönelik yasak ve engellemelerde iki farklı devlet bir düşünüyor. Bunu Alman yöneticileriyle yaptığımız görüşmelerde de söylüyoruz; Kürtlerin sembollerini yasaklayan iki devlet var: Bir Türkiye, diğeri de siz. Üstelik Alman devleti bu yasakların kendileriyle sınırlı kalmalarını istemiyorlar, diğer ülkelere de ‘bu yasakları uygulayın’ baskısı yapıyorlar. Örneğin bu konuda Fransa ve Avusturya gibi ülkelerde Almanya’nın lobi çalışmalarını yürüttüğünü biliyoruz. Mücadelesiyle dünyanın takdirini almış bir halka yasakların son bulmasını istiyoruz.”