DİDF: Erdoğan’ı protesto eylemlerine kitlesel katılım çağrısı

28-29 Eylül’de Almanya’ya gelecek olan Türk Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ı protesto eylemlerine katılım çağrıları artıyor.

Yazılı bir açıklama yapan Demokratik İşçi Dernekleri Federasyonu (DİDF) “Demokrasiden yana olan yerli ve göçmen herkesi, 28 Eylül’de Berlin’de, 29 Eylül’de Köln’de, diktatör Erdoğan’ı ve Alman hükümetinin ikiyüzlü politikalarını protesto etmek için düzenlenen gösteri ve mitinglere katılmaya, Türkiye’deki demokrasi güçleriyle dayanışmayı güçlendirmeye çağırıyoruz” dedi.

DİDF açıklamasında şunları belirtti: “28-29 Eylül tarihleri arasında Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan Almanya’ya geliyor. İki ülke arasında yeni anlaşmaların yapılacağı buluşmada Erdoğan askeri törenle karşılanacak. Bu buluşma Alman devletinin demokrasi, insan hakları, evrensel hukuk gibi söylemlerinin ne kadar ikiyüzlü olduğunu göstermiştir. Bu görüşmelerde ne Alman halkının ne de Türkiye halklarının çıkarına bir sonuç çıkacaktır. Esas olarak Alman sermayesinin Türkiye’yi daha fazla yağmalamasının önü açılacak.

24 Haziran’da adil koşullardan uzak gerçekleşen erken seçimlerle diktatörlüğünü ilan eden Erdoğan, 16 senedir uyguladığı ekonomik politikalarla Türkiye’yi iflasın eşiğine getirmiştir. Türkiye’de hükümetin politikalarını eleştiren bütün kesimler baskı ve terörle susturmaya çalışmaktadır. En son 3. havaalanında çalışan işçilere yapılan baskılar, saldırılar ve tutuklamalar, Erdoğan rejiminin işçi düşmanı yüzünü bir kez daha göstermiştir.

15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminden sonra yüzlerce basın-yayın kuruluşu yasaklanmış, 160’dan fazla gazeteci tutuklanmış, yüzlercesi hakkında dava açılmış, binlerce insan sosyal medya üzerinden yaptıkları açıklamalar nedeniyle soruşturmaya tabi tutulmuş, düşünce ve basın özgürlüğü adına ne varsa yok edilmiştir. Bugün medyanın yüzde 95’i diktatör Erdoğan’ın denetimindedir.

Kürt halkının özgürlük mücadelesi her türden savaş aracıyla, katliamlarla bastırılmaya çalışılmakta. Milyonlarca Alevinin inanç özgürlüğü yok sayılarak, Alevi inancından insanlar üzerinde baskı ve terör sürekli artırılmakta. Türkiye halklarının demokrasi mücadelesinde kazanmış olduğu, laik çağdaş yaşam koşulları, kadın-erkek eşitliği gibi kazanımlar bir bir yok edilerek, dinci şeriatçı yaşam biçimi dayatılmaktadır. Kadına yönelik şiddet, taciz ve tecavüz devlet tarafından korunmaya alınmıştır.

Erdoğan döneminde Türkiye tam bir ucuz işgücü ülkesi haline getirilmiştir. İşçilerin çalışma koşulları sürekli kötüleşmiş, taşeronluk sistematik hale gelmiş, grevler işverenler lehine sürekli yasaklanmış, iş güvencesi yok edilmiş, 16 yıldır uygulanan neo-liberal politikalar sonucu, her şey özelleştirilmiş ve kamu malları yabancı tekellere peşkeş çekilmiştir. AKP iktidarı döneminde 22 binden fazla işçi iş kazalarında yaşamını yitirmiş, sendikalar işlevsizleştirilmiş, 200 binden fazla insan kararnamelerle işten atılmıştır. Uygulanan ekonomik politikaların sonucu olarak, seçimlerden bu yana halk yüzde 25 daha fakirleşmiştir.

24 HAZİRAN’DAN SONRA NE DEĞİŞTİ?

24 Haziran öncesi iki devletin yetkililerinin karşılıklı birbirlerine söyledikleri sözler hatırlandığı, Almanya’nın Erdoğan’a seçim kampanyası için gelmesine izin vermediği göz önüne bulundurulduğunda, haklı olarak ‘Ne değişti?’ sorununu sormak gerekiyor. Neden bugün can ciğer oluyorlar? İki devletin yetkililerinin yaratmış olduğu zehirli ortamın faturasını Almanya’da yaşayan bizlere ödemekteyiz. Yerli ve Türkiye kökenli emekçiler arasında önyargılar derinleşti. Türkiyeliler arasında kutuplaşma büyüdü. Bugün hiçbir şey olmamış gibi dostluktan, iyi ilişkilerden bahsedilmesi asla samimi bir yaklaşım değildir.

Almanya ve Türkiye arasında yapılacak görüşmelerde esas olarak, Almanya’nın ticari ve askeri yatırımlarının koşulları konuşulacaktır. Alman tekellerinin daha fazla kazanması, Almanya’nın bölgede askeri ve siyasi etkisini artırmasının olanakları üzerinden pazarlıklar yapılacaktır.

Senelerdir Türkiye’ye silah satan, Erdoğan’a kendi çıkarları için ekonomik ve politik destek veren Alman devleti, Türkiye’de yaşananlardan kendisini azade tutamaz. Hükümet yetkililerinin kamuoyuna insan hakları, demokrasi söylemleri dile getirip, kapalı kapılar ardında yeni silah satış anlaşmaları, tekellerinin yatırımlarına en azami kar elde etmenin pazarlıklarını yaptığı bilinmekte.

Bunun için, yerli-göçmen tüm demokrasi güçleri olarak, Alman devletinin silah satışlarını durdurması, Erdoğan rejimine ekonomik politik destekten vazgeçmesi, demokratik değerlerin pazarlık masasına yatırmasına karşı çıkalım. Yerli ve göçmen emekçiler arasına düşmanlık tohumları ekilmesine izin vermeyelim.

Demokrasiden yana olan yerli ve göçmen herkesi, 28 Eylül’de Berlin’de, 29 Eylül’de Köln’de, diktatör Erdoğan’ı ve Alman hükümetinin ikiyüzlü politikalarını protesto etmek için düzenlenen gösteri ve mitinglere katılmaya, Türkiye’deki demokrasi güçleriyle dayanışmayı güçlendirmeye çağırıyoruz.”