‘PKK’nin Prensi’ne sonsuz saygı ve minnetle…

Rıza arkadaş, bilgi birikimi, deneyimi, tecrübesi, öz disiplini yanında vefalı, kadirşinaslığı, eğlenceli arkadaşlığına doyum olmayan yapısıyla yeri doldurulamaz biriydi. Başkan Apo’nun, “PKK’nin Prensi” olarak tanımladığı tek kişidir.

Yazının başlığı, Önder Apo’nun Rıza arkadaşa ilişkin tespitinden ödünçtür. PKK’nin fesih kongresinde şehadetleri ilan edilen Fuat ve Rıza arkadaşlara “şehit” demeye dilimiz varmıyor. Hakkı verilmiş iki yaşam abidesinin kaybı, ardıllarına oldukça ağır bir yük bindirmekle birlikte, tarifsiz bir acı, yeri kolay doldurulamayacak bir boşluk bıraktı.

Fuat arkadaş ile Rıza arkadaşı tek kelimede tarif edersek; biri PKK’nin Dervişi diğeri ise Prensi’dir.

Dervişlik, aynı zamanda bilgelik özelliğiyle mücadeleye damgasını vuran Fuat arkadaş, Apocular grubunun ilk üyesi, PKK’nin kurucu kadrosu ve Önder Apo’nun ilk yol arkadaşıdır. Kesintisiz ve soluksuz bir mücadelenin sahibidir. Ankara Çubuk Barajı’nda, bir ağacın gölgesinde toplanan küçük grubun içinde yer alarak Kürt özgürlük mücadelesine başladığı ilk günden, PKK’nin final kongresine kadar temposu hızlanarak devam eden maratonun yorulmayan en iyi koşucusu olmayı başarmıştır.

Önderliğe, halka, şehitlere bağlılığın ötesinde, başta annesi ve diğer bütün aile bireyleriyle kendisini mücadeleye adayan, adanmışlığın en seçkin örneğini sergilemiştir. Fuat arkadaşı uzun uzun anlatmak, değil bir makalenin, kitapların sınırlarını aşacak kadar geride bıraktığı yazıları ve konuşmaları vardır.

En hassas olduğu konuların başında, hiç kuşkusuz, Önderliğe yaklaşım konusu gelir. Oldukça keskin, kararlı ve tavizsiz savunuculuğunu yapan bir yol arkadaşlığı yapmıştır. Duygu yüklü anıları, konulara hakimiyeti, bilgiye dayalı mitoloji, din, tarih, felsefe, bilim fışkıran anlatımları hep şiir tadında olmuştur.

Hakikati en iyi yorumlayan, hissettiğini iliklerine kadar yaşayarak anlatımlarına kendisini kaptıran, dinlettiren özelliğe sahiptir. Zaten, Önderliğin esaret koşullarında Önderliği temsilen Başkanlık Konseyi üyeliğiyle onurlandırılmıştır. Önderliğin Fuat arkadaşa yaklaşımı da benzer düzeyde karşılığını bulmuştur.

Hakikat rejimi derslerini en iyi yorumlayan olmakla birlikte, hakikat arayışı ve hakikat savaşçısı konularında ufuk çizgisine en fazla yaklaşandır. PKK’nin yazım çalışmalarında da en fazla üreten biri olarak herkesle açık ara önde olanıdır.  

PKK’nin Prensi olarak tanımlamak istediğim Rıza arkadaş, kendisine has ekol sahibi, devrimci, eylemci gençliğin örnek alması gereken bir idoldür. Hangi bir özeliğini anlatmaya kalksam, altından kalkamayacağım ve az da olsa tanıdığımı sandığım bir arkadaştır. PKK’de efsaneleşen, devrimci militan, eylemci, kabına sığmayan bir Kemal Pir kişiliği vardır. Rıza arkadaş, bu özellikleriyle Laz Kemal’in ikizi gibidir.

Önder Apo’yu en erkenden tanıyan, tanımakla kalmayan anlayan, anladığını anında uygulayan Karadenizli Kemal Pir’in eylemci, ihtilalci özeliklerini taşıyan biri örnek gösterilecekse, bu tanıma en iyi yakışan kişi Kayseri doğumlu Tuzluçayırlı Rıza Altun’dur. Devletin okullarında okuyarak değil, hayatın içinden yaşamın dersleriyle kendi kendisini eğitmeyi başarmış, en değme akademisyene taş çıkartacak kadar bilgiyi yudumlamış olması, incelemeye değer bir özelliğidir.

PKK’nin Hilvan-Siverek direnişi gibi ilk eylemsel çıkışının komutanlığını yapmış, birçok eylemin altında fiilen imzası olan eylemci kişiliği ve askeri sorumlu olduğu kadar, dış temsilcilik görevlerinde diplomasi çalışmalarının en yetenekli diplomatı olmasını başarmıştır. Rıza Altun arkadaş, “PKK’nin dış dünyaya açılan yüzüdür” desek yerinde bir tanımlama olur.

Her konuda yaratıcı bir düşünce dünyasına sahipti. İnce mizahı, kıvrak zekâsı, hazır cevaplılığı, pratik iş yapma beceri ve kabiliyeti, derya kadar kültürel birikimi, her konuya ilgili çok renkli kişiliği, çok çeşitliliği bir arada kendisinde somutlaştıran yeteneği ve tabii ki yemek yapma ustalığı tartışılmazdır. Hani derler ya, “On parmağında on marifet; işte Rıza arkadaş budur. 

Genç yaşında PKK’ye katılmasını bir espriyle, “Ben PKK’ye katılmadım, PKK bana katıldı” diyerek önceden örgütlediği grubuyla birlikte katılım sağlamıştır. Sadece grubu değil, çekirdek ailesinin tümünü de mücadeleye katmıştır. Kardeşi ve iki yeğenini mücadelede şehit vermiştir. Askeri, siyasi, örgütsel, eğitsel, diplomatik çalışmalarda deneyimli ve en üst düzeylerde görev almış, sorumluluk üslenmiştir. 12 Eylül faşizmi döneminde zindan direnişinin öncülerinden olmuştur. 

Rıza arkadaş, en zor süreçlerin en fazla aranan kişisidir. PKK’nin ilk yıllarında “Şirket” lakabıyla tanınmasının nedenlerinden biri de iş bitirici özeliğine ve yaratıcılığına sahip olmasıdır. Tedbirli ve duyarlı olması, her zaman her şeye hazır olma duruşu, çalışma dallarına hakimiyeti, bilgi birikimi, deneyimi ve tecrübesi, öz disiplini, otoriter kişiliği yanında duygusallığı bir arada yaşayan, vefalı, kadirşinaslığı, eğlenceli arkadaşlığına doyum olmayan yapısıyla yeri doldurulamaz biriydi. Birçok özelliğinden ve yaşamdaki duruşundan, sahsına münhasır kişiliğinden dolayı olsa gerek, Başkan Apo’nun, “PKK’nin Prensi” olarak tanımladığı tek kişidir.

PKK’nin 12. Kongresi’nin tarihsel önemi, yarattığı yankılar, bölge siyasetine etkileri, bir dönemi kapatıp yeni bir dönemi başlatırken Fuat ve Rıza arkadaşlara atfedilmesi, anılarına vesile yapılması derin bir anlam içermektedir. Her iki arkadaş şahsında Kürt olmak, Alevi olmak, devrimci olmak, tepeden tırnağa direnişçi olmayı, amaca uygun yaşamayı, ilkeli ve insani değerlere bağlı kalmayı bir tercih değil, bir zorunluluk olarak kabul etmeyi gerektirir.

Yeni dönemin ufkuna giden yolun ilk kilometre taşları olan Fuat ve Rıza arkadaşların önünde tüm benliğimle eğiliyor, saygı ve minnetle anıyorum.