Danimarka'nın en yüksek tirajlı gazetelerinden Berlingske, Türkiye'nin Danimarka'ya gönderdiği Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı imamların cuma hutbelerinde ayrımcılık yaptıklarını ve Kürtlere yönelik nefret söylemlerinde bulunduklarını yazdı.

Danimarka-Türk İslam Vakfı, Danimarka'daki Müslümanların en büyük kuruluşu. Vakfa bağlı çoğunluğu başkent Kopenhag'da 27 cami bulunuyor. Burada görev yapan imamlar Türkiye'den gönderiliyor ve maaşları Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından ödeniyor.

İMAMLAR, KÜRTLER VE REJİM KARŞITLARINI FİŞLİYOR

15 Temmuz askeri darbe girişiminin hemen ardından Danimarka ve Avrupa'da görev yapan Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı imamların camilere gelen Kürtleri ve rejim karşıtlarını fişleyerek Türk devletine ihbar ettikleri medyaya yansımıştı.

İmamlar, sadece ihbarcılıkla yeninmiyor, Danimarka'daki Kürtler ve muhaliflere karşı nefret söylemlerinde bulunuyor.

Berlingske'ye açıklamalarda bulunan Roskilde Üniversitesi Öğretim Görevlisi ve Türkiye Uzmanı Mustafa Kemal Topal, AKP'nin Türkiye'de iktidarını güçlendirmesinden sonra Recep Tayyip Erdoğan'ın Avrupa'daki camileri kendi ideolojisinin yaygınlaştırdığı mekanlara dönüştürdüğünü söyledi.

CAMİLERDE AKP PROPAGANDASI YAPILIYOR

Kürtler hakkında camilerde söylenilenleri araştırmak için camiye giden Kürtlerle görüşmeler yaptığını belirten Topal, camilerde AKP ve devletin propagandasının yapıldığını, sadece Gülen taraftarlarının değil Danimarka vatandaşı Kürtlerin de imamların hedefinde olduğunu belirtti.

Topal, imamların cuma hutbelerindeki söylemlerinin siyasi olduğunu ve AKP'nin siyasetini yansıttığını ve azınlıklar özellikle de PKK yanlısı olarak bilinen Kürtler hakkında olumsuz ifadeler kullandıklarını söyledi.

KÜRTLER İMAMLARI PROTESTO İÇİN CAMİLERİ TERK ETTİ

”Cuma hutbeleri giderek daha siyasi oldu ve İmamların Türk devleti ve Erdoğan rejimini öven örnekler var” diyen Topal, buna karşı çıkan Kürtlerin Ishoj ve Avedora semtilerinde imamları protesto ederek camiyi terk ettiklerini belirttikten sonra şunları kaydetti:

”Her iki yerde de imamlar Kürtlerin inançlı olmadıklarını ve ülkeleri olmadığı için cennete gidemeyeceklerini söyledikleri için Kürtler, imamları protesto ederek camileri terk etti. Benim konuştuğum insanlar Kürtlere yönelik söylemlerin dayanılmaz olduğunu ve bundan dolayı cuma namazlarına gitmediklerini söyledi.”

Her iki caminin yöneticileri de Kürtlere yönelik nefret söylemlerinde bulunduğunu reddediyor. Ishoj Mevlana Camisi’nin Yönetim Kurulu Üyesi Zisan Corap, kendisinin de Kürt olduğunu ve imamın böyle şeyler söylemesi durumunda onu hemen Türkiye'ye geri yollayacaklarını söyledi.

REJİME KARŞI OLAM HERKES RİSK SINIRINDA

Berlingske'nin görüşlerine başvurduğu Londra Metropolitan Üniversitesi Öğretim Görevlisi Ahmet Erdi Öztürk, Avrupa'daki camilerde Türkler ve azınlıklar arasında anlaşmazlıklar çıktığını gösteren örneklerle karşılaştığını söyledi.

Türkiye'de var olan sorunların Avrupa'ya ihraç edildiğine tanıklık ettiğini söyleyen Öztürk, ”Rejime karşı olan herkes risk sınırında. Bunlar Gülen taraftarları, Alevi Müslüman azınlık ve Kürtler olabilir” şeklinde konuştu.

CASUSLUK DAVASI 1,5 YILDIR SONUÇLANMADI

Berlingske'nin araştırmaları Türkiye Büyükelçiliği'nin  Kürt ve rejim muhaliflerini fişemeyi sürdürdüğünü göstermişti. Bundan 1,5 yıl önce Türk devletine casusluk ettiği suçlamasıyla 3 kişi hakkında soruşturma başlatılmıştı.

Ancak aradan 1,5 yıl geçmesine rağmen davanın uzamasına tepki gösteren Sosyalist Parti, Adalet Bakanı Nick Hekkerup'un açıklama yapmasını istedi.

Konu hakında açıklama yapmaktan kaçınan Hekkerup, Danimarka istihbarat teşkilatı PET'den bilgi edinilmesini istedi. PET sessiz kalırken PET eski şefi Hans Jorgen Bonnichsen, ”Bu davanın nasıl bu kadar uzun süre aldığını anlamakta zorlanıyorum. Siyasi olarak güçlükleri olsa da bu kişilerin bilgi toplayıp toplamadıklarını belirlemek çok kolay” diyerek davanın uzamasına tepki gösterdi.