Galiçya Ulusal Bloku Kongresi’nde Kürtlerle dayanışma mesajı

Galiçya Ulusal Bloku Kongresi'nde soykırım saldırılarına uğrayan Kürt halkıyla ve HDP ile dayanışma ifade edilirken, Türk devleti işgalci güç olarak tanımlandı, Katalan Parlamentosu’nun Kuzey ve Doğu Suriye'nin öz yönetimini tanıma kararı desteklendi.

Galiçya Ulusal Bloku (Bloque Nacionalista Galego-BNG), A Coruna kentinde 7 Kasım günü 17. Kongresini “Kazanacağız - Yeni bir Galiçya” şiarı ile gerçekleştirdi.

İspanya’nın 17 özerk bölgesinden biri olan ve üç milyon nüfuslu Galiçya Bölgesel Parlamentosu’nun 75 üyesinden 19 temsilcisi bulunan BNG Bloku Meclisi’nin 103 üyesi ve delegelerinin yanısıra Güney Amerika, Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’dan birçok, ülke, parti ve hareketten temsilci katıldı.

İspanyolcanın yanı sıra Galiçyacanın  resmi dil olarak konuşulduğu bölgede, BNG bağımsızlıkçı, ulusalcı ve sol çizgisi ile Galiçya topluluğunun ulusal, kültürel ve siyasal hakları için mücadele ediyor.

Yaklaşık 3 milyon insanın konuştuğu Galiçyacaya son yıllarda genç kuşağın ilgisi zayıflıyor.

Yeni dönem için BNG’nin 103 ulusal konsey üyesinden 50’sinin seçimi yapılarak konsey sözcülüğünü Ana Pontón ile devam etme kararı çıktı. Kalan 53 konsey üyesini ise yerel örgütler belirleyecek.

BNG kongresine davet edilen uluslararası misafirler arasında, HDP Avrupa Temsilcisi Devriş Çimen de vardı.

Kongrede Devriş Çimen’in temsil ettiği Halkların Demokratik Partisi (HDP) ile dayanışmaya ve Türkiye’nin demokratikleşmesine yönelik bir önerge kabul edildi. Kongrede kabul edilen önergede ayrıca Kürdistan’daki savaş ve işgale karşı barış ve dayanışma ifade edildi.

“Türkiye'de demokrasi ve Kürt sorununun barışçıl çözümü için önerge” başlığıyla kabul edilen önerge şöyle:

‘HDP’NİN YANINDAYIZ’

“Biz Galiçya Ulusal Bloku (BNG) olarak, kurulduğu 2012 yılından bu yana Türk hükümetinin sistematik baskısına maruz kalan Halkın Demokratik Partisi'nin (HDP) yanındayız.

Sistematik baskı altındaki HDP ile dayanışma içindeyiz. Yüzde 13 oy oranı ve 6,5 milyona yakın halk oyu ile Meclis'teki en büyük 3. ve 2. en büyük muhalefet partisine HDP'ye yönelik bu (baskı), Türkiye'de temel özgürlükler ve hukukun üstünlüğü için büyük bir tehdittir. HDP'ye yönelik bu siyasi güdümlü baskılar ve saldırılar, 2015'ten bu yana sistematik olarak arttı. HDP, Türk makamları tarafından hala sürekli ve artan bir şekilde hedef alınıyor.

HDP'yi kapatma davası, 500'e yakın HDP'liye yasak getiriyor. Ayrıca Kobanê davalarında 20'si hapiste olmak üzere 108 sanık bulunuyor. Her iki dava da uygunsuz ve mantıksız. Bu nedenle, bu tür kovuşturmaları kabul etmiyoruz!

Geçmişte Türkiye Anayasa Mahkemesi, HDP geleneğini paylaşan altı demokratik siyasi partiyi daha yasakladı. AİHM, siyasi partilerin kapatılmasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 11. maddesi uyarınca örgütlenme hakkını ihlal ettiğini defalarca tespit etmiştir. Türkiye'de 6,5 milyona yakın seçmeni temsil dışı bırakarak çoğulculuğa ve demokratik ilkelere geri dönülmez bir darbe vuracak HDP'nin faaliyetlerini yasaklamaya veya kısıtlamaya çalışan her türlü fikrin şiddetle karşısındayız.

Halihazırda HDP'nin eski eşbaşkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, seçilmiş  milletvekilleri Leyla Güven, Sebahat Tuncel, Ayla Akat Ata, Gülser Yıldırım, İdris Baluken, Abdullah Zeydan, Nazmi Gür ve Musa Farisoğulları da dahil olmak üzere 4 binden fazla üyesi (cezaevinde) bulunuyor. Ayrıca, Türk yetkililerin hiçbir delile dayanmadan görevden alıp yerine Erdoğan'ın seçilmemiş kayyumlarını yerleştirdiği demokratik olarak seçilmiş 49 belediye başkanı var. 11 belediyeye daha el konuldu, HDP'li 65 belediyeden toplam 60'ına Erdoğan rejimi tarafından el konuldu.

Bu bağlamda, HDP'nin Türkiye siyaseti için elzem ve olmazsa olmaz olduğuna inanıyoruz ve HDP'nin Türkiye'nin demokratik kurumlarına katılımının Türk toplumunu daha kapsayıcı hale getirmenin ve Kürt sorununun barışçıl çözümüne yol açacak olumlu bir görünüm yaratmanın temel bir yolu olduğuna inanıyoruz.

(HDP ile) Dayanışma içerisindeyiz ve Türk makamlarını, HDP'ye karşı sürmekte olan tüm siyasi saikli davaları bir an önce durdurmaya, milletvekillleri, eşbaşkanlar ve seçilmiş yerel yöneticilerin de içinde olduğu HDP’lileri serbest bırakmaya çağırıyoruz. 2012-2015 diyalog ve barış sürecinde gördüğümüz Kürt sorununun çözümünde ana muhatap rolü oynayan Abdullah Öcalan başta olmak üzere, Türkiye'deki tüm HDP’li ve diğer siyasi tutsaklara özgürlük!

KÜRDİSTAN’DA SAVAŞ VE İŞGAL YERİNE TANIMA VE DAYANIŞMA

AB Komisyonu'nun 2021 yılı raporunda 19.10.2021'de belirtildiği gibi Türkiye, uluslararası hukuk ve insan hakları gözetmeksizin Kuzey Doğu Suriye (Rojava) ve Kuzey Irak'ı (Güney Kürdistan) insanlığa karşı suçlar işleyerek işgal etmeye devam eden bir 'işgalci güç'tür.  Savaş ve işgal yerine, Katalan Parlamentosu’nun 20 Ekim'de Kuzey ve Doğu Suriye'nin (Rojava) öz yönetimini tanıma kararının doğru ve önemli bir işaret olduğunu düşünüyoruz ve BNG olarak bunu destekliyoruz.