KCDK-E’den Maastrich’teki ‘Halklar buluşmasına’ katılım çağrısı

KCDK-E: AKP-MHP faşizminin Rojava, Güney Kürdistan saldırılarına ve kayyum rejimine karşı herkesi Maastrich’teki ‘Halklar buluşmasına’ katılarak sesini yükseltmeye çağırıyoruz.

Yazılı bir açıklama yapan KCDK-E Eşbaşkanılk divanı, Kürtler öncülüğünde demokratik ulus paradigmasıyla halkların ve inançların kardeşliği ile kadın özgürlükçü mücadelenin her geçen gün daha da büyüyerek, tüm toplum kesimlerini toplumsal devrim inşasında buluşturduğunu belirtti.

KCDK-E Eşbaşkanlık Divanı açıklamasında şunları kaydetti: “Yakın zamana kadar birbirini tanımayan, düşmanlaştıran ve karşıtlaştıran politikaların etkisinden kendisini kurtaramayan halklar ve toplum kesimleri birbirini tanımaya, birbirine dokunmaya ve birlikte mücadele etmeye başladılar. Faşizme karşı demokrasi asgari müştereğinde yan yana gelen halklarımız kendi demokratik yaşam alanlarını kazanmakla kalmamış, AKP-MHP faşist rejimini hızla çöküşe sürüklemişlerdir.

Oysa ki 30 Ekim 2014’te MGK kararıyla Kürt Özgürlük Hareketi çökertilecek, demokratik siyaset tasfiye edilecekti. Türk devletinin bu karar gereğince başlattığı topyekûn saldırı planı hız kesmeden devam ediyor. Kürt iradesini kırma, Kürt kentlerini yakıp yıkmayla başlayan savaş kararlarıyla sömürge Kürdistan’ı bir kez daha ilhak etmek istediler. Halkımızın her tür antidemokratik, adil olmayan seçim koşullarına rağmen yüksek oy oranlarıyla kazandığı belediyeler gasp edilmiş, 1925 Şark Islahat Planı devreye konulmuş, sömürge vali uygulamasıyla halk iradesi gasp edilmiştir. 31 Mart yerel yönetim seçimleri ile yenilenen İstanbul seçiminde Kürtler AKP-MHP faşizmine büyük bir tarihi yenilgi yaşattırmış, demokrasi güçlerine ise umut olmuştur. Stratejik seçim başarısı Türkiye halkları üzerindeki faşizmin korku perdesini yırtmış, aydın, yazar, muhaliflerin, inanç sahiplerinin, sanatçıların, kadınların ve politikacıların özgüven kazanmasına yol açmış, birlikte mücadele ile kazanılabileceğine olan inancı pekiştirmiştir.

KAYYUMLARLA SÖMÜRGECİ ZİHNİYETLERİNİ AÇIĞA VURDULAR

Faşizmin mağduru bu toplum kesimlerinin yan yana gelmesinde ve birlikte mücadele etmesinden korkan AKP-MHP faşist rejimi iktidardan düşmemek adına sürekli saldırı konsepti ile ayakta kalmaya çalışmaktadır. Demokratik ve özgür yaşam siyasal bilinci ile mücadele içinde olan örgütlü Kürtleri devletin yüzyıllık jeo-stratejisi önünde engel olarak gördüğünden, Kürtleri yalnızlaştırarak demokrasiye kaybettirmek istemektedirler. Bu nedenle 19 Ağustos 2019’ da Amed, Van ve Mardin’e kayyum atayarak sömürgeci zihniyetlerini açığa vurmuşlardır.

Büyükşehirlere kayyum atayan faşist rejim Kulp ve Karayazı ilçelerine de kayyum atayarak Kürt iradesini gasp ederek varlığını sürdürmeye çalışmaktadır. Her katliam ve soykırımda olduğu gibi bir kez daha yalan ve hilelere başvurarak halklarımızın aklı ile oynamakta, toplumun hassasiyetlerini kaşıyarak HDP’yi kriminalize etmeye, toplum kesimlerini çatıştırarak kendisine iktidar alanı açmaya çalışmakta, Kürtlere soykırımı yaşatmaktadırlar. Ancak halkımız ve Türkiye demokrasi güçlerinin dayanışmasıyla Amed, Van ve Mardin’de büyük bir direnişle çıkmazı yaşayan rejim, her yol mubahtır anlayışıyla hareket ederek topyekûn saldırı konsepti ile sonuç almak istemektedir.

AKP/MHP FAŞİZMİ TAVİZLERİNE RAĞMEN KAYBEDEN OLMAKTAN KURTULAMADI

AKP-MHP faşizminin derin Kürt nefreti ve anti Kürt stratejisinde ısrar etmelerinin bir nedeni ırkçı, inkarcı zihniyeti ise diğer bir nedeni de örgütlü Kürtlerin faşizme karşı hem Türkiye’de, hem Ortadoğu, hem de dünya genelinde geliştirmiş oldukları demokratik alternatif sistemdir. Kürtler AKP-MHP’nin Yeni Osmanlıcılık yayılma politikaları için organize ettiği DAİŞ gibi insanlık düşmanını, tarihi, destansı bir mücadeleyle yenilgiye uğratmaları, salt Türkiye, İran, Irak ve Suriye’yi değil tüm Ortadoğu ve dünya halklarını DAİŞ barbarlığından ve Türk devletinin yayılmacılığından korumuştur. Kürdistan’ı işgal ederek, Kürt soykırım politikasını uygulayarak Ortadoğu’da yeni bölgesel güç olma çabasında olan AKP- MHP rejimi büyük tavizlere rağmen kaybeden olmaktan kurtulamamış, bölgede ve dünya genelinde teşhir olmuş, ekonomik ve siyasal krizi derinliğine yaşamaya mahkûm olmuştur.

Suriye’de işgalci ve yayılmacı politikasını çok istemesine rağmen ilerletemiyor.

HALKLARIN DEMOKRATİK ULUS TEMELİNDEKİ MÜCADELESİ SÜRÜYOR

Çünkü karşısında demokratik ulus temelinde birleşen Kürt, Arap, Asuri-Süryani-Keldani, Ermeni, Çeçen, Çerkez, Türkmen, Müslüman, Alevi, Hıristiyan, Êzidî ve kadınlar omuz omuza kendi gelecekleri için birlikte durmuş, mücadele etmişlerdir.

Rojava’da yürütmek istediği yayılmacı ve işgalci politikasını Güney Kürdistan’da da işgali gerçekleştirmek istemişse de bunda da başarılı olamamıştır. Bir yandan gerillanın dönemin ruhuna uygun geliştirdiği taktikler, diğer yandan da Güney Kürdistanlı halkımızın ulusal birlik bilinci ve tarihten çıkardığı dersler sayesinde tökezlemiş, yerli işbirlikçileri ile yalnız kalmıştır. Kürt siyasal gerçekliği ve örgütlü muazzam ulusal direniş çizgisi Türk ordusunun modernize ve yüksek hava teknolojisine sürekli yenilgiyi yaşatmaktadır.

AKP-MHP faşist rejimi soykırım politikalarıyla Türkiye ve Ortadoğu’da istikrarsızlığın ve savaşın tarafı olurken, Kürtler ise Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokratik ulus perspektifi ve örgütlü mücadelesi ile hem Türkiye, Suriye, Irak ve İran’da istikrarın, Avrupa ve dünyada da demokrasinin ve barışın temel gücü olmaktadırlar. Kadın özgürlüğünü demokrasinin en temel dinamiği gören, kadın özgürlüğüyle toplumsal dönüşümü ve özgürleşmeyi gerçekleştiren Kürt Siyasal Hareketi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın demokratik, ekolojik ve kadın özgürlükçü siyasal projesi ve alternatif sistem seçeneği ile sadece Ortadoğu’da değil, küresel çapta da insanlığın ve demokrasinin en temel gücü ve hareketi olmuştur. Rojava Kadın Devrimi ile tüm dünya halklarında büyük heyecan, moral ve motivasyona yol açmış, devrimin çekim merkezi olmuştur.

MAASTRICH’TE BULUŞMA ÇAĞRISI

İçinde bulunduğumuz sürecin gereğince hareket etmek, her alan ve sahada mücadeleyi yükseltmek yapılması gereken olmaktadır. Bu temelde; “Öcalan’ın Özgürlüğü, Rojava’nın Statüsü için Faşist rejimin Kayyumlarına Karşı Direnişi Yükselt!’’ sloganıyla Kürt, Türk, Arap, Asuri, Ermeni, Laz, Çerkez, Alevi, İslam, Êzidî, Hıristiyan halkları ve inançları birlikte mücadeleye, halkları ve inançları seslerini yükseltmeye çağırıyoruz.

Halklarımızı ve dostlarımızı AKP-MHP siyasi darbesine, kayyum ve siyasi soykırım operasyonlarına karşı direnişe ve omuz omuza mücadeleye davet ediyoruz.  

KCDK-E olarak AKP-MHP faşizminin Rojava, Güney Kürdistan saldırılarına ve KAYYUM Rejimine karşı herkesi sesini yükseltmeye Kadınlar, Gençler, Kürtler, Türkler, Araplar, Farslar, Asuri-Süryani-Keldani, Ermeni, Çeçen, Çerkez, Türkmen, Fars, Alevi, Hıristiyan, Êzidî, Müslüman, Kakai, Yaresan, Zerdeşti, Şebek, Hewrami ve Hollandalı, Alman, İngiliz, Fransız, Belçikalı tüm halkları ve dostları 21 Eylül’de Maastricht’e ortaklaşmaya, özgür yaşamı birlikte inşa etmeye davet ediyoruz.”