Paris katliamında ‘Devlet Sırrı’ engeli!

Fransa’nın başkenti Paris’te dokuz yıl önce üç Kürt kadın devrimcinin katledilmesine ilişkin dosyada ilerleme yok. Siyasetçiler devlet sırrını kaldırmıyor, polis servisleri aktif değil.

PKK’nin kurucularından Sakine Cansız (Sara), KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbîn) ve Kürt Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez (Ronahî), 9 Ocak 2013’te Paris’in kalbinde başlarına sıkılan üçer kurşunla katledildi.

Katliamdan hemen sonra soruşturma başlatıldı ve tüm oklar Türk istihbarat servisi MİT’e yöneldi. 2014 yılında ortaya çıkan belgeler de katliam emrinin Ankara’dan verildiğini gösterdi.

18 Kasım 2012 tarihli gizli ibareli talimatta MİT yetkililerinin imzası vardı. Talimatta Sakine Cansız’ın Ömer Güney tarafından “etkisiz hale getirilmesine yönelik operasyonel bir planlama” yapıldığı ortaya çıktı.

12 Ocak 2014’te internet üzerinden sızdırılan bir ses kaydında da Ömer Güney’in MİT elemanları ile suikast planları yaptığı anlaşılmıştı. Katil Ömer Güney, Paris’teki bir cezaevinde 2014 yılında kaçış planı yaparken de MİT’ten yardım istemişti.

17 Ocak 2013’te gözaltına alındıktan sonra tutuklanan Ömer Güney, 17 Aralık 2016’da diğer bir ifadeyle davanın başlamasından yaklaşık bir ay önce şüpheli bir şekilde cezaevinde öldü. Davanın aralık ayında başlaması öngörülüyordu ancak açıklanmayan nedenlerle 23 Ocak 2017’ye ertelenmişti. Fransız yargısı da katil zanlısı öldüğü gerekçesiyle dosyayı kapattı.

PLANLAYICILAR BELLİ

Ancak Güney Kürdistan’da yaşanan önemli bir gelişme dosyanın yeniden açılmasına katkı sağladı. PKK yetkililerine yönelik suikast planlayan iki üst düzey MİT sorumlusu Güney Kürdistan’da 4 Ağustos 2017’de gerillanın düzenlediği özel bir operasyonla yakalandı.

Yurt dışı operasyonlarından sorumlu Erhan Pekçetin ve insan kaynakları sorumlusu Aydın Günel, itiraflarında gizli ibareli belge ve ses kaydını doğruladı ve görüşmelerde yer alan MİT yetkililerinin isimlerini verdi.

Paris Katliamı’nı planlayanlar arasında 2018’de Stratejik İstihbarat Müsteşar Yardımcısı olan ve 2013’te Etnik Bölücü Faaliyetler’de Başkan Yardımcılığını yapan Sebahattin Asal da vardı. Bu kişi, PKK ile Türk devleti arasında müzakerelerin yapıldığı görüşmelerde MİT’in şefi Hakan Fidan’ın sağ kolu olarak yer almıştı.

AVRUPA’DA GENİŞ SUİKAST AĞI

Tüm bilgiler Ankara’yı doğrudan işaret ediyordu. Paris’te yargı-polis-siyasetçi üçgeninde talimatı verenleri ortaya çıkarma konusunda tıkanma yaşanırken, dikkat çekici bir gelişme Belçika’da yaşandı.

Haziran 2017’de KONGRA GEL Eşbaşkanı Remzi Kartal ve KCK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar’a yönelik suikast girişimine ilişkin yürütülen soruşturma sonucunda 18 Haziran 2021’de dava açılmasına karar verildi. Davanın ilk duruşması, aynı yıl 1 Ekim’de görüldü. Bu dava Avrupa’da geniş bir suikast ve casusluk ağının olduğunu ortaya koyarken, Türkiye’nin Paris eski Büyükelçisi İsmail Hakkı Musa dahil birçok kişinin Paris Katliamı’ndaki rolüne ışık tuttu. Dosyada Brüksel’deki suikast girişiminde yer alanların İsmail Hakkı Musa tarafından koordine edildiğine dair ciddi bulgular var.

Suikast ekibinde yer alanların aynı zamanda Ankara, hatta Türk Cumhurbaşkanlığı Sarayı ile doğrudan bağlantıları tespit edildi. Teknik takip, telefon görüşmeleri, fotoğraflar ve itiraflar, Paris Katliamı’ndan Brüksel’deki suikast girişimine kadar geniş bir suikast ağının Avrupa’da Ankara’nın emriyle kol gezdiğini doğruluyor.

AYDINLATILMASI ÖNÜNDE FRANSA ENGELİ VAR

Belçika’daki bu gelişme üzerine üç Kürt kadın devrimcinin aileleri, Paris’te yeni bir soruşturmanın başlatılmasını sağladı. Ancak katliamın tüm yönleri ile aydınlatılması önünde özellikle siyasetçiler ve polis servisleri, diğer bir ifadeyle devlet engeli var. Fransız hükümeti ve istihbarat servisleri, tüm çağrılara ve tepkilere rağmen ellerindeki bilgileri açıklamayı reddediyor. Belçika’daki suikast ekibinin de ana üssünün Fransa olduğu ortaya çıkmıştı. Fransız polis servisleri benzer bir tutumu Belçikalı soruşturmacılarla da tam işbirliği yapmayı reddederek göstermişti.

HOŞGÖRÜLEMEZ BİR ADALET İNKARI

2013’te katledilen kadın devrimcilerin aile avukatlarından Jean-Louis Malterre, geçen dokuz yıla rağmen dosyada ilerleme olmadığını söyledi.

ANF’ye konuşan Malterre, “Dosyada ne yazık ki ilerleme yok. Siyasi yetkililer Devlet Sırrı’nı kaldırmak istemedi. Dahası, polis servisleri pek aktif gözükmüyor” dedi.

Benzer bir tepki Fransa Demokratik Kürt Konseyi (CDK-F) ve Fransa Kürt Kadınlar Hareketi (TJK-F) tarafından da geldi. Her iki organizasyon, devlet sırrını kaldırılmasını reddetmenin “gerçeğin ortaya çıkarılması önünde engel oluşturduğunu” belirtti.

Ortak açıklamada, “Böylece, Fransız hükümeti, kendi topraklarında Türk gizli servisleri tarafından işlenen bir terör suçunun cezasız kalmasını sağlıyor. Devlet Sırrı’nı kaldırmamak, hoş görülemez bir adalet inkarı anlamına gelir. Hakikat ve adalet gölgede kaldığı sürece, Fransa suçlu kalacaktır!” denildi.