Seyit Rıza ve arkadaşları Londra’da anıldı

Londra’da düzenlenen Seyit Rıza anmasında konuşan Dr. Berfin Emre, Türk devletinin Dersim soykırımı ile ilgili hafızalara hükmetmek istediğine dikkat çekti.

İngiltere’nin Londra kentinde Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam edilişinin 84’üncü yıldönümünde Dersimliler Kültür Derneği (Dersim-Der) tarafından anma ve söyleşi düzenlendi.

Bozca-Der binasında gerçekleşen anmaya, demokratik kitle örgütü temsilcileri ile çok sayıda kişi katıldı.

Katliamda yaşamını yitirenler için bir dakikalık saygı duruşunda bulunulan anmada, Seyit Rıza’nın resminin önünde çıra yakılarak karanfiller bırakıldı. 

Ardından Demokratik Güç Biriiği (DGB) adına bir konuşma yapan Doğan Genç, katliam, baskı ve sindirme politikalarına karşı birlik ve beraberliğin geliştirilmesi gerektiğini ifade etti.

Seyit Rıza’nın son sözlerini hatırlatan Doğan Genç, “Tıpkı Seyit Rıza gibi egemenlerin ve katliamcıların önünde asla diz çözmeyeceğiz” dedi.  

ASLA UNUTMAYACAĞIZ 

Genç’in ardından bir konuşma yapan Dersim-Der Başkanı Sengül Düzgün ise, Türk devletinin 84 yıldır Dersim tertelesine ait hiç bir önemli belgeyi kamuoyuna açıklamadığına dikkat çekti.

Düzgün, katliamda yaşanan felaketlerin unutulmasını istediklerini ifade ederek, “Ama şunu belirtmek istiyoruz ki, Dersim tertelesini hiçbir zaman unutmayacağız. Dünyanın her yerine dağılmış olsak bile o yaşanan insanlık felaketini her zaman yüreğimizde hissedeceğiz” diye kaydetti.  

Düzgün’ün konuşmasının ardından genç kuşağın Seyit Rıza mirasına yaklaşımının nasıl olması gerektiği başlıklı panele geçildi.

Panele, Dr. Berfin Emre ile Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK) Genel Sekreteri Erdal Kılıçkaya katıldı.   

Dr. Berfin Emre, Dersim’in Türk devlet kayıtlarında ‘isyan’ olarak nitelendiğini ve bunun soykırıma gerekçe olarak sunulduğuna dikkat çekti.  

Dersim katliamı ve Seyit Rıza ile arkadaşlarının idam edilmeden önce Türk devletinin hazırlık sürecine dikkat çeken Dr. Emre, bu kayıtlarda bir ‘soykırım’ olduğunun görülebileceğini söyledi.

 Katliamdan önce hazırlıklar yapıldığını ifade eden Emre, “Okullar köprüler yapılıyor. Dersim’e daha nüfuz edilebilir hale getirilmesi, yasama yoluyla bir silahsızlandırma hareketi gelişti. Nihayetinde Seyit Rıza ve arkadaşlarının idam edilmesi bu soykırımın erken sinyalleri ve bir başlangıç işareti olarak görebiliriz” dedi.  

Resmi rakamlara göre tertelede 12 bin kişinin katledildiğine ifade eden Dr. Emre, bunların resmi rakamlar olduğunu ancak kendi kültürel rakamlara göre bunun çok ötesinde olduğunun bilindiğini belirtti.  

İsyan adlandırmasını sadece o güne özgü bir gerekçe olarak görülmemesi gerektiğini kaydeden Emre, “Aslında bizim Dersim katliamını 38’i nasıl görmemiz gerektiğini gösteriyor bu belgeler. Dersim meselesinin kamusal alanda kullanılmasının ardından bu ‘isyan’ meselesinin de Dersimliler tarafından sahiplenildiğini gördük. Ancak bu sahiplenme devlet söylemini takip etmek ile alakalı gelişmedi Dersimliler bu isyanı kendi çerçevelerinden ‘sahip çıkarak hatırladılar. Kendi ‘ötekilik’ meselesi üzerinden bu isyanı tanımladılar. Bu hatırlama rejiminde biz Seyit Rıza’yı bir Dersim kahramanı halk kahramanı olarak hatırladık. Bir yerde resmi hafıza aslında biz Dersimlilerin hafızasına hükmetmek istedi ama biz Seyit Rıza’yı bir halk kahramanı şeklinde  hatırlayarak onu bir biçimde dönüştürdük diyebiliriz. Tabii 80’li yıllarda Kürt hareketinin yükselmesi ile birlikte Dersim’i ‘bir Kürt isyanı’ olarak da tarif edebildik. Zaten resmi belgeler de Dersim’in Kürt yönüne vurgu yapıyordu. Türk arşivleri, Dersim’i Kürtlükle, geri kalmışlıkla, ıslah edilemez olarak niteleyerek yola getirmekle bir tuttuğu için bu paralellikte Seyit Rıza’yı bir Kürt önderi olarak hatırlamamızı kolaylaştırdı. Dolayısıyla bu dönemi nasıl hatırlıyoruz diye  düşündüğümüzde ‘resmi söylem’ ile ‘kolektif hafıza’ arasındaki paralellik ve geçişkenlikler önem taşıyor.  

‘ANMA BİR HATIRLATMADIR DA’ 

Dersim’in Alevi olmasının da bunun bir Kerbela’dan bu yana bir ‘Alevi katliamı’ olduğunu görebileceklerini söyleyen Emre, “Devlet raporları da aslında bunu onaylayan bilgiler sunuyor. Sadece Kürt oldukları için değil Alevi oldukları için de katledildiler. Nitekim idam sehpasında Seyid Rıza’nın kendisine ‘Evlad-ı Kerbelayız’ tanımlaması da bu tür bir hatırlamayı sağladı. Bütün bu hatırlama rejimleri sadece tarih değil bizim Dersimliler olarak kendimizi nasıl tanımladığımız da önemlidir” diye belirtti.  

Dersim katliamını hatırlamanın ‘biz kimiz’ sorusuna yanıt aramak olduğunu ifade eden Emre, Seyit Rıza ve arkadaşlarını anmanın sadece bir ‘hatırlama’ değil aynı zamanda ‘bir hatırlatma’ olduğunun altını çizdi.  

‘ETAP ETAP SOYKIRIM HAZIRLANDI’  

AABK Başkanı Erdal Kılıçkaya ise Dersim katliamında yaşananları hatırlatarak, “Katliamdan sağ kurtulmayı başaranları sürgüne gönderildi. Mesele sadece rakamlarla ilgili değil. Etap etap hazırlanan bir soykırımdır Dersim. Dersim, Türk-İslam sentezine göre şekillendirilmek istendi. Hem Dersim hem de yaşam alanları ‘yasak bölge’ ilan edildiği için kimse kimseye sahip çıkmadı. Dersim ileri gelenleri Seyit Rıza ve arkadaşları idam edildi. İdamın üzerinden 84 yıl geçmesine rağmen halen mezar yerlerinin nerede olduğunu bilmiyoruz. Hala bu katliam ile yüzleşilmedi. Kıyıcı bir unutturma siyaseti güdülecek. Özellikle travmaların fazlalığı bireysel ve kolektif hafızayı serseme çevirmiştir. Bizim anma meselesini yeniden gözden geçirmemiz gerekiyor” dedi.