Stockholm'de yerel seçimler ve açlık grevleri tartışıldı
İsveç'in başkenti Stockholm’de, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması için sürdürülen açlık grevleri ve yerel seçimlerin tartışıldığı bir seminer gerçekleşti.
İsveç'in başkenti Stockholm’de, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması için sürdürülen açlık grevleri ve yerel seçimlerin tartışıldığı bir seminer gerçekleşti.
Seminer, Cumartesi günü “Leyla Güven ve Açlık Grevcileriyle Dayanışma Platformu” tarafından Cuma akşamı İşçi Eğitim Merkezi'nde(ABF) düzenlendi.
Moderatorluğunu Söderhamn İnisiyatifi'nden Benny Gustafsson'un yaptığı panele Çevre Partisi Yeşiller Avrupa Parlamenteri Bodil Valero, Sosyal Demokrat İşçi Partisi Milletvekili Kadir Kasırga, Kongra-Gel Eşbaşkanı Remzi Kartal, PYD Eşbaşkanı Ayşe Hisso ve açlık grevcileri adına Ayşe Göktepe konuşmacı olarak katıldı.
31 Mart'ta yapılan yerel seçimlere Sosyal Demokrat İşçi Partisi adına gözlemci olarak katılan Kadir Kasırga, Amed'in Çınar ilçesine bağlı köylerde tanıklık ettiği HDP'ye ve seçmenlere yönelik baskıları ve AKP'nin seçim hilelerini anlattı.
Kasırga, HDP'ye yönelik tüm baskı ve tutuklamalara karşın seçim lokalleri önünde halkın beklemesinin, demokraside ısrarcı olmasının ve demokrasiye inancını kaybetmemesinin kendilerini duygulandırdığını söyledi.
KASIRGA: 17 YILDIR İLK KEZ MİLLİYETÇİ VE İSLAMCI PARTİLER GERİLEDİ
Seçim lokallerinde yasalara aykırı bir biçimde eli silahlı asker ve polislerin bulunduğunu, köyün zenginleri ve muhtarların seçmenleri AKP'ye oy vermeleri için yönlendirmeye çalıştıklarını söyleyen Kasırga, HDP yöneticilerinin hile ve usulsüzlükleri önleyebilmek için köyler arasında gidip gelmek zorunda kaldıklarını belirtti.
Erdoğan ve AKP-MHP ittifakının seçim kampanyasını ‘beka sorunu’ üzerinden yürütmesinin, halkı ikna etmediğini belirten Kasırga, “17 yıldır ilk kez bu seçimlerde milliyetçi ve İslamcı partilerin gerilediğini görüyoruz” dedi.
Kasırga, HDP ve CHP ile diğer muhalif kesimlerin değişik biçimlerde işbirliği yapmalarının AKP-MHP ittifakının büyük şehirlerde belediyeleri kaybetmesiyle sonuçlandığını belirtti.
Daha önce Erdoğan'ın halkın seçtiği milletvekillerini cezaevlerine attığına, belediye başkanlarını görevden alarak kayyum atadığına dikkat çeken Kasırga, “Biz Sosyal Demokrat İşçi Partisi olarak Erdoğan'ın seçim sonuçlarına saygı göstermesini talep ediyoruz. Halkın seçtiği belediye başkanları görevlerinden alınmamalı” şeklinde konuştu.
VALERO: YEREL SEÇİMLERİN SONUÇLARI UMUT VERİCİ
Çevre Partisi Yeşiller Avrupa Parlamenteri Bodil Valero, Avrupa Birliği'nin aday ülke statüsünde bulunan Türkiye'den her geçen yıl daha fazla talepte bulunduğunu belirterek “Son bir kaç yıldır Türkiye'deki insan hakları ve her açıdan durum daha da kötüleşti” dedi.
Türkiye'de yapılan yerel seçimlerin sonuçlarının demokrasi açısından umut verici olduğunu söyleyen Valero, “Türkiye'de halkın şimdi ilk adımı attığını ve demokrasi karşıtlarına değil demokratlara oy verdiğini görüyoruz. Ben seçimlerde yapılan işbirliğinin önemli olduğunu düşünüyorum. Eğer bu işbirliği yapılmasaydı Erdoğan'ın despotluğuyla baş edilemezdi” şeklinde konuştu.
“MAHKUMLARIN AİLE VE AVUKATLARIYLA GÖRÜŞMELERİNİ ENGELLEYEMEZSİNİZ”
Strasbourg'da ziyaret ettiği açlık grevcilerinin sağlıklarının kritik bir safhada olduğunu belirten, Valero, “Avrupa Birliği'nin tavır almaması oldukça büyük bir sorundur. Avrupa Birliği'nin bir sürü yasa ve kuralları var. Türkiye, daha önce söylediğim gibi aday ülkedir. Mahkumları mahkeme kararları olmadan içeride tutamazsınız, ailesi ve avukatlarıyla görüşmelerini engelleyemezsiniz. Mahkumlara bu şekilde davranamazsınız. Uluslararası yasalara göre savaş esirlerine bile bu şekilde davranılamaz” dedi.
KARTAL: ERDOĞAN MEŞRUİYETİNİ YİTİRDİ
Kongra-Gel Eşbaşkanı Remzi Kartal, son yapılan yerel seçimlerde Kürtlerin Erdoğan'ın kayyum atayarak işgal ettiği belediyeleri geri almalarının halkın iradesini bir kez daha ortaya koyduğunu gösterdiğini söyledi.
AKP-MHP faşist ittifakın Türkiye'nin batısında İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerde belediyeleri kaybetmesiyle Erdoğan'ın meşruiyetini yitirdiği değerlendirmesini yapan Kartal, “Seçim süreci boyunca Erdoğan HDP'ye saldırdı. HDP'ye saldırarak CHP ve diğer muhalefet partilerinin HDP ile ittifak kurmalarını engellemeye çalıştı” dedi.
Kartal, HDP'nin Kürdistan'da kayyum atanan belediyeleri geri alma ve Türkiye'nin batısında CHP'yi destekleyerek AKP-MHP ittifakını kaybetme stratejisi izlediğini belirttikten sonra “HDP'nin bu stratejisi büyük bir başarı gösterdi” dedi.
AKP'nin Muş, Şırnak ve Bitlis başta olmak üzere Kürdistan'daki pek çok yerleşim biriminde yaptığı hile ve usulsüzlükleri somut örnekler vererek anlatan Kartal, AKP-MHP ittifakının dikkatleri Türkiye'deki ekonomik ve siyasi krizden uzaklaştırmak için Kürtlere yönelik saldırılarını daha da şiddetlendireceği öngörüsünde bulundu.
TECRİDİN KALDIRILMASI DEMOKRASİ VE BARIŞI SAĞLAYACAKTIR
Leyla Güven ve cezaevlerinde binlerce tutsağın Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması için açlık grevi yaptıklarını hatırlatan Kartal, “Avrupa'da açlık grevcilerin sesi olmak ve taleplerini duyurmak oldukça önemli. Böylelikle Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği açlık grevcilerinin talepleri olan Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması için Türkiye'ye baskı yapabilir. Açlık grevcileriyle dayanışma içinde olmalı, seslerini duymalı ve yaygınlaştırmalıyız. Tecridin kaldırılması talebinin kabul edilmesi ülkede demokrasi ve barışı sağlayacaktır” şeklinde konuştu.
HİSO: ERDOĞAN KÜRTLERİ HEDEF ALIYOR
PYD Eşbaşkanı Ayşe Hiso, Türkiye'de HDP ve Kürtleri hedef alan Erdoğan'ın dış politikada da sahte düşmanlar yaratarak PYD ve YPG/YPJ'yi hedef aldığını söyledi.
Kürtlerin bölge ve dünyaya korku yaratan DAİŞ çetelerini yenilgiye uğrattığını hatırlatan Hiso, “Biz Türkiye'nin nasıl Efrîn'i işgal ettiğini ve ilçeyi teröristlerden temizlediğini iddia ettiğini gördük. Türkiye'de yapılan seçimleri kazanmak için bize yönelik faşist ideolojilerini ve ilkelerini nasıl iç politikada kullandıklarını gördük” dedi.
Hiso, AKP'nin seçmenleri Rojava'da Kürtlerin terörist olduklarına inandırmak için büyük bir çaba gösterdiğini belirttikten sonra Türk devletinin Efrîn'de cihatçılarıyla birlikte gerçekleştirdiği katliamları ve hak ihlallerini somut örnekler vererek katılımcılarla paylaştı.
Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması için açlık grevi yapan Leyla Güven ve eylemcilerle dayanışma içinde olduklarını söyledi.
GÖKTEPE: SUSKUNLUĞU BOZUN, SUSKUNLUK ÖLDÜRÜYOR
Stockholm'deki açlık grevcileri adına konuşan Ayşe Göktepe, 7 Kasım 2018'de Leyla Güven'in Öcalan'a uygulanan tecridin kaldırılması için başlattığı açlık grevinin binlerce tutsağın katıldığı bir protesto hareketine dönüştüğünü söyledikten sonra dış dünyanın suskunluğuna şu ifadelerle tepki gösterdi. “Pek pek Avrupa vatandaşının açlık grevinde olmasına karşın Avrupa'da süren sessizlik ve Avrupa’nın üç maymunu oynayarak olanları görmemesi, duymaması ve suskun kalması öldürüyor. Sessizlik öldürüyor. Sessiz kalmak suç ortağı olmaktır.”
Martin Luhter King'in “Büyük trajedi düşmanın zalimliği değil iyi insanların suskunluğudur” sözünü hatırlatan Göktepe, “Arkadaşlarımızın ve dostlarımızın suskunluğu daha fazla acı veriyor. Suskunluğu bozun, suskunluk öldürüyor” diyerek Avrupa ülkelerine suskunluğu bozmaları çağrısı yaptı.