Strasbourg'da grevcilerle dayanışma büyüyor

Strasbourg’da devam eden açlık grevi direnişçilerini ziyaret eden Kürdistanlılar ve dostları, eylemin başarıya ulaşması için ellerinden geleni yapacaklarını belirtti.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması için Strasbourg’da devam eden süresiz-dönüşümsüz açlık grevine Avrupa'nın farklı ülkelerinden dayanışma ziyaretleri sürüyor. Kürdistan halkının yanı sıra devrimci kurumların da destek verdiği açlık grevi grevi eylemcilerini bugün Partizan’dan bir grup devrimci ziyaret etti. 

Partizan adına açıklamalarda bulunan ve 19 Aralık döneminde Ümraniye cezaevinde 152 günlük açlık grevi ve ölüm orucu eylemlerinde yer alan Ali Akyüz, Leyla Güven başta olmak üzere açlık grevinde bulunan herkesi selamlayarak konuşmasına başladı. Akyüz, devletin bir halkın önderliğine uyguladığı ağır tecride karşı geliştirilen bu eylemin, hiçbir ideolojik tartışma içerisine girilmeden sahiplenilmesinin bir devrimcinin görevi olduğunu vurguladı. 

'AÇLIK GREVLERİ ÖNEMLİ BİR DİRENİŞ MEVZİSİ'

Heyette yer alan Arda Eren, MKP-ML tutsağı Kadir Karabak ve MKP tutsağı Esat Naci Yıldırım’ın başlattığı ölüm orucunun 96. gününe girdiğini hatırlatarak şunları belirtti: "Cezaevlerindeki tüm tutsakların direnişini selamlıyoruz. Açlık grevleri direniş anlamında önemli bir silah. 

Hem Kürt Özgürlük Hareketi tarihinde, hem Türkiye Devrimci mücadele tarihinde düşmana karşı geliştirilen önemli bir direniş biçimi. Önemli bir direniş mevzisi. Yurtsever dostlarımızın PKK lideri Öcalan üzerindeki tecridin kalkması için başlattığı açlık grevlerinin destekçisi olduğumuzu ve dayanışmada bulunacağımızı belirtiyorum. Bu direniş ile sonuç alınıncaya kadar dostlarımızın yanındayız."

'AVRUPALI DOSTLARIMIZIN EYLEME DESTEK OLMASI GEREKİR'

Eylemcileri ziyaret eden KCDK-E eşbaşkanı Fatoş Göksungur, tecrite karşı kurum olarak her alanda direneceklerini vurguladı. Strasbourg’da başlayan açlık grevinin 5. günde olduğunu hatırlatan Göksungur, "Bu eylemin amacı Önderliğimiz üzerindeki tecridi kırmaktır. Açlık grevinin 44. gününde olan Leyla Güveni de selamlıyoruz. Leyla yoldaşımızın başlatmış oluğu bu direnişi elbetteki bir çığlık, bir cevaptır. Aynı zamanda AKP-MHP faşizmin Önderliğe uyguladığı tecridin kalkması için önemli bir direniştir" dedi. 

Avrupa’daki Kürtlerin yıllardır tecridin kırılması için sürekli eylem halinde olduklarını söyleyen Göksungur, "Ama geldiğimiz noktada hem Ortadoğu’daki gelişmeler hem Rojava’daki durum ve içinde bulunduğumuz süreçten kaynaklı tecrit daha da ağırlaştırılmış bir boyuttadır. Avrupa’daki kitlemizin süresiz ve dönüşümsüz açlık grevlerinin etrafında da kenetlenmesi gerekiyor. Bununla ilgili her türlü diplomatik faaliyeti yürütmesi, Avrupa’da bu açlık grevinin neden yapıldığını, insanların neden bedenlerini, canlarını ortaya koyarak eylem yapmasını çok iyi anlatmamız gerekiyor. Avrupalı dostlarımızın da bu eyleme destek olması gerekiyor" şeklinde konuştu.  

'SONUÇ ALINCAYA KADAR MÜCADELE EDECEĞİZ'

Tecrit kırılmadığı takdirde AKP-MHP faşizminin hem Türkiye, hem de Kürdistan’da uyguladığı soykırımcı, katliamcı ve tekçi faşist zihniyetin sadece Kürtleri değil bütün toplumu etkileyeceğini dile getiren Göksungur,  şöyle konuştu: "Önderlikle yapılamayan her görüşme Ortadoğu halkların rehin alınması ve Ortadoğu’da gelişecek olan devrimin, özgürleşme süreci önündeki en büyük engellerden biridir. Bu tecride dönük de özellikle başta CPT olmak üzere AİHM’in sessiz kalması kabul edilebilir değildir. İşkenceyi önleme komitesi olarak kendini var eden CPT, Türk devletinin izni olmadan kendi üstlendikleri misyonu yerine getirmiyor. 

Grevdeki 15 arkadaşımızın CPT ve AK'den tek talepleri vardır. Önderliğimizin ailesiyle veya avukatlarıyla görüştürülmesi ve uluslararası standartlara göre bir tutsağın hakları neyse Önderliğin de bu haklarını kullanması. Dünyanın hiçbir yerinde Öcalan'a uygulanan tecridin bir benzeri daha yaşanmamıştır. Önderliğin hem Türkiye ve Kürdistan’daki gelişmelere, hem Rojava hem de Ortaoğu devrimi üzerine söyleyeceği her cümlenin bu kaosa çözüm olacaklarını bildikleri için tecrit bu kadar ağırlaştırılmış durumda. Bundan dolayı sadece açlık grevleriyle değil her türlü eylem ve etkinliklerle sonuç alıncaya kadar mücadele edeceğiz. KCDK-E bu konuda kararlı bir tavır belirleyecektir." 

'CPT BİRAN ÖNCE İMRALI'YA GİTMELİ'

Açlık grevi eylemcilerine dayanışma ziyareti gerçekleştiren HDP Van eski milletvekili Kemal Aktaş da CPT ve Ak'nin bir an önce sorumluluğunu yerine getirmesi gerektiğini ifade etti. Kürt Halk Önderi Öcalan'a yönelik düşmanca bir tutum alındığına dikkat çeken Aktaş, "Kendisinden hiçbir haber alınamıyor. Dolayısıyla bu da Kürtleri, bir bütün olarak herkesi derin bir endişe ve bir kaygı içerisine taşımış durumda. Yıllardır Kürtler ve dostları, CPT’ye Avrupa Konseyi'ne hatta BM’e çokça çağrı yaptı. Fakat ne yazık ki bunlara olumlu bir cevap verilemedi. Bu görmezlikten gelme, bu tecrit ve izolasyon, insanlık açısından suç" dedi. 

Başta CPT olmak üzere Avrupa kurumlarının Türk devletinin tecrit poltikası karşısında doğru bir tutum sergilemediğini söyleyen Aktaş konuşmasını şu sözlerle tamamladı: "CPT Avrupa Konseyine bağlı, onun sözleşmelerini imzalayan bütün devletlerdeki cezaevlerini sınırsız, engelsiz ziyaret etmeli ve yaşanan kötü koşulları yerinde görmeli. Kürdistan ve Avrupa’daki halkımız bu eylemler, bu talepler etrafında birleşmeli. CPT ve Avrupa Konseyi de ilke haline getirdikleri ölçülere uyarak bir an önce İmralı’ya gidip, Başkan Apo’dan bir haber almalı ve insanlık dışı tecridi raporlaştırmalı."