Venezuela krizi ve yeni darbe girişimi

Venezuela’da devlet başkanı Nicolas Maduro’ya karşı isyana çağıran 27 asker tutuklandı.

Pazartesi günü, ülkenin batısında Mcarao Bolivar Ulusal Muhafız ordusuna bağlı bir grup asker isyan girişiminde bulundu. Sözkonusu grup, sağcı muhalefetin çağrısına uyarak bir geçiş hükümeti ve halkın desteğini istemişti.

Ordu tarafından yapılan açıklamaya göre, durum kontrol altına alındı. 27 askerin yakalandığı bildirildi.

Maduro rejimine bağlı Kurucu Meclis Başkanı Diosdado Cabello basına yaptığı açıklamada 25 kişinin ayaklanma çağrısının yapıldığı yerlerde, ikisinin de başka yerlerde yakalandığını belirtti. Bunlar arasında iki generalin de olduğu belirtiliyor.

Askerlerin bu girişimi, muhalefetin geçiş hükümeti ve özgür seçim talep etmek için Çarşamba günü eylem yapma çağrısı ardından gerçekleşti. Bu protestoların 2017 yılında, 125 kişinin öldüğü eylemlerden sonra ilk önemli eylemler olması bekleniyor.

Venezuela’da son haftalarda Maduro’ya karşı hamleler yeniden güçlendi. Muhalefetin çoğunlukta olduğu Parlamento, 10 Ocak’ta ikinci kez devlet başkanlığı görevine oturan Maduro’yu gayrı meşru olarak ilan etti. Aynı muhalefet geçen yıl 20 Mayıs’taki cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sonuçlarını reddediyor. Seçim sonuçları bir çok Batılı ülke tarafından da kabul edilmedi.

Maduro’ya karşı 4 Ağustos 2018’de de drone ile saldırı girişiminde bulunulmuştu. 2018’te toplam 180 asker, hükümete karşı komplo suçlamasıyla tutuklandı. Aynı yıl içerisinde 4.300’ü aşkın askerin ordudan ayrıldığı bildiriliyor.

KRİZİN NEDENLERİ, SONUÇLARI

Dünyanın en büyük petrol rezervlerine sahip zengin bir ülke olan Venezuela ağır bir insani, ekonomik ve siyasi kriz yaşıyor. Beslenme ürünlerinden ilaca kadar temel ihtiyaçlar karşılanamıyor. Milyonlarca kişi, kriz nedeniyle ülkeden kaçmak zorunda kaldı.

Krizin çok boyutlu ele alınıyor. Bir yandan hükümetin kötü yönetimi diğer yanda ABD ambargosu, zenginliklerin belli ellerde yoğunlaşması, adil paylaşımın olmaması ve alternatif üretilmeyişi yer alıyor. Petrol kimileri tarafından bir “lanet” olarak görülse de, petrolden elde edilen karla ne yapıldığı da temel soru işareti olarak kalıyor.

Petrol gelirlerinin yabancı banka hesaplarına gitmesi, gelişmenin önündeki engellerden biri olarak görülüyor. Petrol rantının paylaşımındaki dengesizlik, kalkınmanın bölgelere göre eşitsiz olması gibi bir çok sorun krizi derinleştiriyor.

Önceki devlet başkanı Hugo Chavez de iktidar geldiğinde tamamen dengesiz bir ekonomiyi miras almıştı. Chavez de darbelere maruz kaldı. Uzmanlar ülkede sorunun insanların çalışmak istememesi değil, bu işin ne sunduğu ile ilgili olduğuna da dikkat çekiyor. Zira iş, ticaret, inşaat ve küçük bazı endüstrilerle sınırlı. Yaşayabilir bir ekonomik doku yok.

Sosyolog James Petras, ülkedeki yoksulluğun gerçek nedenini şöyle tespit ediyor: “Yaşam düzeyi geriledi, kitlesel yoksulluk, zenginlik ve sermayenin küçük sayıda yabancı ve ulusal bankanın elinde merkezileşmesinin hem nedeni hem de sonucudur. Eşitsizlikler, benzeri görülmemiş bir düzeye ulaşırken, sermaye ve yabancı ürünler pazara ve yerel ekonomiye hakim oluyor.”

Dünya Bankası da hiçbir zaman yoksulluğa ilişkin raporlarında, büyük güçler, çok uluslu şirketler ve Dünya Bankası’nın kendisinin yoksulluğu tetiklediğinden bahsetmiyor. Venezuela’da Chavez’in yoğun girişimlerine rağmen gerçek bir alternatif oluşmadı. Çokuluslu şirketlerden bağımsızlık mümkün hale gelmedi.