112 çalışanları, ambulans şoförünün katledilmesini anlattı
Beytüşşebap'ta ambulans şoförü Dursun'un katledilmesine ilişkin rapor hazırlandı. Raporda, 112 Acil Servis çalışanları, arkadaşlarının polis kurşunu ile öldürüldüğünü anlattı.
Beytüşşebap'ta ambulans şoförü Dursun'un katledilmesine ilişkin rapor hazırlandı. Raporda, 112 Acil Servis çalışanları, arkadaşlarının polis kurşunu ile öldürüldüğünü anlattı.
Sönmez, "Oraya bir ambulansla gitmemiz emredildi. Her türlü tehlikeye karşı ambulansın sirenini de açmıştık. Polis noktasının olduğu yere 15 metre kala silah sesleri geldiği gibi aracımız yerinde durdu. İnemedik bile, yaylım ateşine tutulmuştuk" diye anlattı.
İHD ve SES Şırnak şubelerinden oluşan heyet, Şırnak'ın Beytüşşebap ilçesinde 24 ve 25 Eylül'de yaşanan çatışmalar ve askerin havan topu ile 3 kişiyi katletmesine ilişkin ilçede incelemelerde bulundu.
Heyet, incelemelerinin ardından hazırladığı raporu İHD Şırnak Şubesi'nde düzenlediği basın toplantısıyla kamuoyuna duyurdu.
ŞUBE BAŞKANI UYSAL: '90'LARDA GÖREV YAPANLARA GÖREV VERİLDİ
İHD Şırnak Şubesi Başkanı Emirhan Uysal, heyet adına yaptığı açıklamada, çatışmaların sabah saatlerinde başlayıp onun üzerine de eve havan topunun isabet ettiğini söyledi. Uysal, atılan havan toplarının isabet ettiği 5 evin kullanılamaz hale geldiğini ifade ederek, şunları belirtti: "İlçe Merkez Jandarma Komutanlığı'ndan atılan havan toplarının Setkar köyünde bir eve isabet etmesi sonucu aynı evden üç kişi yaşamını yitiriyor ve iki kişide ağır yaralanıyor. Beytüşşebap'a gittiğimizde bütün ilçe abluka altındaydı. Yaşları 45-50 civarında olan özel harekat timleri vardı. Ellerinde ağır silahlar vardı. 1990'lı yıllarda Şırnak'ta özellikle bölgede görev yapanların oraya götürüldüğü kanaatindeyiz. Böyle bir tespitimiz var fakat görüntü ve fotoğraflandırma imkanımız olmadı. Ancak biz kendi gözlerimizle gördük. Özel harekat kıyafetleri içinde ve '90'lı yılların ürkütücü görüntüleri vardı."
Ambulans şoförü Şehmuz Dursun'un vurulduğu anda yanında bulunan 112 Acil Servis personeli Emine Sönmez, Muhammed İsmail Yıldız'ın olay anına ilişkin değerlendirmelerine raporda yer verildi.
SÖNMEZ: HALK DEVREYE GİRDİ
Dursun'un vurulduğu anda yanında bulunan Sönmez, raporda şunları aktardı:
"Ben geçici görev için Beytüşşebap Devlet Hastanesi'ne bir aylığına geldim. 25-09-2015 günü çatışma sesleriyle saat 05.30 gibi uyandık. İlk olarak 112 tarafından saat 06.05'te arandık ve beklemede kalmamız söylendi. Tekrar aradılar 112'den ve Emniyet binasına gitmemiz istendi. Çok yoğun çatışma sesleri geliyordu ve bunun için biz çıkamadığımızı söyledik. Biraz vakit geçmişti ki Beytüşşebap Devlet Hastanesi müdüresi Leyla hanım aradı ve Kaymakam'ın kesin emri var, emniyette yaralı olduğunu söyleyerek oraya bir ambulansla oraya gitmemiz emredildi. Silah sesleri durunca yaralılar vardır diyerek çıktık. Her türlü tehlikeye karşı ambulansın sirenini de açmıştık. Polis noktasının olduğu yere 15 metre kala silah sesleri geldi ve sesler geldiği gibi aracımız yerinde durdu. İnemedik bile, yaylım ateşine tutulmuştuk ve aracı süren Şehmuz Dursun adlı arkadaşımız birkaç yerinden yaralanmıştı. Yüzüme, saçlarıma ve boydan boya üzerime kanları saçılmıştı. Yanımdaki diğer çalışan arkadaşımla birlikte geldiğimiz yöne doğru (polis noktasının tersine) ve üzerimizdeki görev yeleklerini parlak oldukları için çıkartarak kaçtık. Kaçtığımız yönde evler vardı ve bize o taraftan herhangi bir şekilde ateş edilmedi.
Sokakta bulunan evlerden birinin kapısını çalıp içeri girdik. Biz orada 4-5 saat boyunca ateş altında kaldık ve bulunduğumuz evin duvarlarına ve pencerelerine de yoğun olarak mermiler isabet ediyordu. Ambulansın şoförü vurulduktan 4-5 saat sonra halk sokaklara indi ve bir anlığına silahlar durunca ben ve Muhammed İsmail çalışma arkadaşımız Şehmuz'a bakmaya çıktık. Muhammed İsmail, Şehmuz Ağabey'in nabzına bakmak üzere aracın kapısına yöneldiği esnada yeniden ateş edildi. Ayaklarımızın arasından mermiler geçip duruyordu, ben geri mahsur kaldığımız eve kaçtım. Muhammed İsmail de gelince halk kabullenmedi ve yoğun silah seslerinin arasında vurulan arkadaşımız Şehmuz'u bir pikaba bindirip hastaneye götürdüler. Yaklaşık bir saat kadar sonra halk ikimizi de alıp hastaneye götürdüler."
HASTANEDE YAŞANANLAR
Sönmez, hastanede yaşanan anları da şöyle anlattı:
"Yaralılar sivil halktan kişilerdi. Arkadaşlarım çalışmamı istemediler ama bir iki kişi getirdikleri için ben de çalışmak istedim. Gelenlerden birinde doku kaybı olmuştu. Çocuk 18-19 yaşlarındaydı ve işaret parmağı kopmuştu. Arkadaşlar müdahale ettikleri esnada biz röntgen odasında olayla ilgili konuşuyorduk ki özel harekatçıların sesleri geldi. Sinkaflı küfürlerle yüksek sesle bağırmalar karışıktı. Aynı anda silah sesleri geldi, hem hastane içinde, hem de hastane dışında. İzleri hem demir kapıda, hem koridor penceresinde ve hem de tavanda mermi izlerini görebilirsiniz. Ellerimi kaldırarak röntgen odasından çıktım dedim ki; 'geçebilir miyim?' 'Tamam' dedi, içlerinde yalnızca yüzü maskeli ve gözünde gözlük olanın sesi çıkıyordu, orayı bir tek o yönetiyordu. Onun dışında diğerleri bize o kadar kötü davranmadı. Yüzü maskeli olanı affedersin; 'O… çocukları, leşler' vb. Bizim doktora 'doktor, geç karşıma! Burada duracaksın! Doktor anladın mı? Kimliğini ver!' Bizim doktor hekimlik kimliğini verince 'hayır onu istemiyorum, diğer kimliğini ver' dedi. Bizim doktor diğer kimliğini verince, tamam dedi, sen şimdi bizim karşımızda oturacaksın dedi, bizim doktoru çocuk gibi azarladı. Sonra doktorun başına uzun namlulu silahı dayayıp kapıda bekleşen halkın karşısına geçildi. Doktoru önüne alıp (kendisine siper edip) oradaki insanlara 'buraya bir tek mermi gelirse hepinizi öldürürüz' dedi. Ben hastane koridorunda 8 kişi silahlı olarak duruyordu. Ama hastane dışında kaç kişi vardı bilmiyorum, zaten dışarıya bakmaya bile korkuyorduk. Ben koridordayken 'hemşire odasına geçebilir miyim' dedim, aralarında biri gidin yüzünüzü yıkayın dedi. Yüzümde kalan kan izlerini silince hemşire odasına girdim. Kapıyı açtığımda bütün çalışma arkadaşlarım yerde uzanmış vaziyette duruyordu. Ne oluyor dedim, niye bunlar yerde uzanmış diye sordum. Arkadaşlarım 'Emine gel uzan' dedi, ya olur mu ben uzanmayacağım, böyle şey mi olur, ben doktoru yalnız bırakmayacağım dedim. Meğer arkadaşlarımın hepsine silahla vura vura, küfürler ede ede hemşire odasında yatırmışlar. Ben koridora çıktım ve şuna şahit oldum; 'bak şimdi doktor, savcının talimatıyla bütün kameraları sökeceğiz' dedi. Ben hastaneyi başımıza yıkmalarını bile düşündüm. Bütün sivilleri dışarı çıkardılar, muayene etmekte olduğumuz hastaları bile dışarı çıkardılar. Doktora dediler ki, 'bak doktor, şimdi sen burada tek doktor olduğun için seni almıyoruz, ama sonra arada kalırsan, anlarsın' dedi. Ben de dedim ki, pardon ama arada kalmak ne demek? Bizi ambulans ile dışarı çıkardınız, sonra bizi taradınız, bizim psikolojimiz ne durumdadır, bunun hiç mi önemi yok deyince, 'ben enayi miyim çatışma ortasında ambulans çağırayım, bizim ambulansa ihtiyacımız yok ki. Biz zaten yaralılarımızı helikopter ile gönderdik' dedi. Nasıl ya, kaymakam bizzat ambulans istedi ve biz çıkıp gelince bizi taradınız dedim. "
YILDIZ: HALK DEĞİL, ÖZEL HAREKAT KÖTÜ DAVRANDI
Yine 112 Acil Servis Personeli ve olaya tanıklık eden Muhammed İsmail Yıldız da, raporda şunları ifade etti:
"Sivil halk Şehmuz Ağabey'i hastaneye götürdüler. Sonra gelip bizi de hastaneye götürdüler. Hastanede ben röntgen odasındaydım, sesler geldi. Ben hastanedeki olayları görmedim. Seslerin, bağrışmaların ve silahların sıkıldığını duydum. Emine Hanım dışarı çıktığında ben de peşine takıldım ve 112 odasına gittiğimde herkesin ya yüzüstü ya da sırtüstü yerde olduğunu dördüm. Kimse ayakta değildi, ben de yattım ta ki özel harekat oradan gidene kadar. Sivil halkın bize hiçbir zaman kötü bir tavrı olmamıştır. Özel harekat bize neden böyle davrandı gerçekten bilmiyorum."
TESPİTLER
Heyet, raporunda şu tespitlere yer verdi:
*İlçe girişinde Devlet Hastanesi önünde yaralısı ve cenazesi olanların oluşturduğu bir kalabalık bulunduğu tespit edildi.
*Beytüşşebap Devlet Hastanesi'nin koridorunun tavanında ve koridor sonundaki pencerelerde içeriden dışarıya olacak şekilde mermi izleri bulunmaktaydı. Görüntülenip fotoğrafları alındı.
*Hastane içindeki odaların kapılarının tekmelenmek suretiyle kırıldığı, tamamen kullanılamaz hale getirildiği tespit edilerek fotoğrafları alındı.
*Güvenlik kameralarının yönlerinin bozulduğu gözlemlendi.
*Hastane güvenlik kamera kayıt cihazı ve bağlı olduğu ana bilgisayar kasasına el konulup götürüldüğü tespit edildi.
*Hastane personellerine kötü muamelede bulunulduğu, hakaret ve küfürlere maruz kaldıkları tespit edildi.
*Yapılan hak ihlalleri ve işlenen suçların kolluk tarafından gizlenmeye çalışıldığı, delillerin karartılmaya çalışıldığı tespit edildi.
*Ambulansın olay yeri incelemesi yapılmadan kolluk güçleri tarafından kaldırıldığı tespit edildi.
*Ambulansın durduğu yerin polis noktasına 10-15 metre uzaklıkta olduğu tespit edilerek mermilerin isabet ettikleri yerden bakınca yalnızca polis noktasının görüldüğü tespit edildi.
*Anayol ve sokaklarda bulunan hemen hemen bütün araçların tarandığı ve kullanılamaz hale geldiği tespit edildi.
*Belediye binasının tarandığı bütün camlarının kırıldığı ve büro malzemelerinin kullanılamaz hale geldiği tespit edildi.
*Çarşıdaki birçok dükkanın tarandığı ve büyük hasarların olduğu tespit edildi.
*İlçe merkezinde kolluk güçleri tarafından yapılan atışlar sonucu çıkan yangınlara müdahale edilmesinin bile engellendiği, yangınları söndürmek isteyen halka kolluk tarafından taciz ve engelleme atışı yapıldığı tespit edildi.
*Elektrik trafolarının patlatıldığı ve tellerin koptuğu tespit edildi.
*Karakolun ve polis noktasının karşısındaki bütün evlerin tarandığı ve büyük hasarların olduğu tespit edildi.
*Girilmesinin mümkün bulunmadığı sokaklardaki evlere de havan toplarıyla zarar verildiği, kullanılamaz hale geldikleri tespit edildi.
*Yüksek binaların büyük bir çoğunluğunda keskin nişancıların yerleştirildikleri tespit edildi.
*Mahallelerde araştırma yapmak için geçtiğimiz esnada özel harekat timlerinin büyük bir çoğunluğunun kır saçlı oldukları, yaşlarının 50 ve üzeri olduğu tespit edildi.
*Mahallelerde gezerken bir havan topu mermisinin bir evin çatısında patlamamış olduğu tespit edilip fotoğraflandı.
*Belediyeye ait iş makinelerinin tarandığı ve kullanılamaz hale geldikleri tespit edildi.
*Kamu yaşantısının büyük oranda çalışamaz vaziyette olduğu tespit edildi.
*Kaymakamlık binasının kapalı olduğu gözlemlendi.
*Belediye binasının kullanılamaz olduğu, personellerinin bina içinde temizlik yaptıkları görüldü.