15 Temmuz değil, 16 Temmuz darbedir-MAKALE

AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan, siyasi ayağı biziz, diyerek itiraf ediyor; CHP ve MHP, siyasi ayak açığa çıksın, diyor. Özellikle MHP sık sık bu söylemi kullanarak AKP ile suç ortaklığını örtmeye çalışıyor.

15 Temmuz, darbe girişimi olarak değerlendirildi. Böyle olunca da AKP iktidarı 16 Temmuz’da yaptığı darbeyi meşrulaştırdı. Aslında 15 Temmuz bir iktidar çatışmasıydı. Esas darbe 16 Temmuz’da yapıldı ve 20 Temmuz’da resmi hale getirildi. Başından beri 15 Temmuz’a bir darbe denilerek bir yanlışlık yapılmıştır. Böylece Tayyip Erdoğan ve AKP iktidarı ve tüm faşist müttefikleri Türkiye halklarının, devrimci ve demokrasi güçlerinin darbelere karşı yürüttüğü mücadele sonucu toplumda yaratılan darbe karşıtlığından yararlanmıştır. Özellikle 12 Eylül’ün topluma ve demokrasi güçlerine yaptıklarından dolayı Türkiye halklarında güçlü bir darbe karşıtlığı oluşmuştu. Tayyip Erdoğan ve AKP bu darbe karşıtlığından yararlanarak kendi darbesini yapmış, bu darbesine meşruiyet kazandırmış, buna dayanarak da başta Kürtler olmak üzere demokrasi güçlerine saldırmıştır. Şu anda Tayyip Erdoğan faşist iktidarının yaptığı, Kürt halkına, devrimci hareketlere ve tüm demokrasi güçlerine saldırmaktır.

AKP faşizminin bu saldırganlığına meşruiyet kazandırmasında bizlerin ve demokrasi güçlerinin de bir sorumluluğu vardır. Bizler de demokrasi güçleri de bu iktidar savaşına darbe diyerek AKP faşizminin ekmeğine yağ sürdük; ona meşruiyet kazandırdık. AKP de Türkiye halklarının darbe karşıtlığını çok kötüye kullanmıştır. Dünyada darbe karşıtlığını bu kadar kötüye kullanıp halklara, topluma zulüm eden başka bir iktidar görülmemiştir. Kuşkusuz tarihte iktidar mücadeleleri içinde darbeler yapılır. Bu nedenle saray içi darbelerden söz edilir. Ancak biz şematik ve dogmatik yaklaşarak ve karşı darbeyi iyi görmeyerek 15 Temmuz’a darbe diyerek AKP’nin oyununa geldik.

Türkiye’de darbe karşıtlığı esas olarak özellikle 12 Mart ve 12 Eylül’ün halklara, devrimcilere ve demokrasi güçlerine yönelik yaygın saldırıları sonucu ortaya çıkmıştır. Bu nedenle darbe denilince Türkiye ve Kürdistan’daki iktidar mücadelesi değil de halka karşı yapılanlar anlaşılır. Bu nedenle darbe, sömürü, baskıcı, despot ve faşist güçlerin halklara karşı saldırılarını arttırmak için yaptığı askeri ve faşist müdahalelere denilir. Esas darbeler bunlardır. İktidar mücadelesi için yapılan askeri ve siyasi mücadelelere şematik ve biçimsel olarak darbe denilse de, bunlara iktidar mücadelesi demek doğrudur. Böylece iktidar mücadelesini meşrulaştırıp buna dayanarak halka ve demokrasi güçlerine saldırı yapmanın önüne geçilir.

Halklara karşı yapılan askeri ya da sivil müdahalelere, el koymalara darbe demek; iktidar güçlerinin birbirleri arasındaki her türlü müdahaleyi ve savaşı ise iktidar savaşı olarak tanımlamak gerçekliği daha iyi ifade eder. Bu açıdan 15 Temmuz iktidar savaşı, 16 Temmuz ya da 20 Temmuz ise bir darbedir. Hem de dört dörtlük bir darbedir. Tayyip Erdoğan Kenan Evren’den daha fazla darbecidir.

Bir diğer yanlış ise her gün birilerinin 15 Temmuz iktidar savaşının siyasi ayağını sormasıdır. Böyle bir soru da gerçeği muğlaklaştırmaktadır. Bu tür sorunlar, sanki AKP dışında siyasi bir ayak varmış gibi yanlış algılar yaratmaktadır. 15 Temmuz’un tek siyasi ayağı vardır; o da AKP’dir. Fethullahcılara her türlü siyasi desteği AKP, bizzat Tayyip Erdoğan sağlamıştır. Zaten “ne istediniz de vermedik, nankörler” diyerek siyasi ayağın AKP ve kendisi olduğunu itiraf etmiştir. Siyasi ayak sadece bir iki milletvekili ve belediye başkanı olarak gösterilirse bu, gerçeği saptırma olur. Siyasi ayak, siyasi kararlarla, siyasi kararlar temelinde sunulan hizmetlerle olur. Bunu da Tayyip Erdoğan ve AKP cömertçe yapmıştır. Ne istediniz de vermedik demek, siyasi ayağın kimler olduğunu ortaya koymaktadır. Bu nedenle siyasi ayak ortaya çıkarılsın demek abesle iştigaldir; siyasi ayağın üstünü örtmektir. Tayyip Erdoğan ve AKP’ye siyasi ayak sizsiniz demek gerçeği ortaya koyar. Dolayısıyla kim 15 Temmuz’un siyasi ayağı ortaya çıkarılsın diyorsa, o, siyasi ayağı koruyordur.

AKP iktidarı ve Tayyip Erdoğan, siyasi ayağı biziz, diyerek itiraf ediyor; CHP ve MHP, siyasi ayak açığa çıksın, diyor. Özellikle MHP sık sık bu söylemi kullanarak AKP ile suç ortaklığını örtmeye çalışıyor. Eğer 7 Haziran sonrası da ele alınırsa 15 Temmuz’un siyasi ayaklarından birinin de MHP olduğu ortaya konulabilir. Tayyip Erdoğan’la 7 Haziran’da ittifak yaparak iktidar savaşını tetikleyenlerin başında Devlet Bahçeli geliyor. Kürt sorununu zorla ve şiddetle ezmek çözmek isteyip de bu konuda başarılı olamayanlara karşı her zaman birileri müdahale eder. AKP-MHP ittifakı da Kürt Özgürlük Hareketi’ne karşı mücadelede başarısız olunca müdahale ile karşılaşmıştır. AKP-MHP iktidarı şu anda Kürt Özgürlük Hareketi ve demokrasi güçlerine karşı yürüttüğü savaşta ya demokrasi güçlerinin yürüttüğü mücadeleyle yenilecektir ya da başarısız kaldığında başka bir iktidar odağı tarafından al aşağı edilecektir.

Kaynak: Özgürlükçü Demokrasi