Dicle Üniversitesi Matematik Bölümü öðrencisi Sedat Altunay, Aydın Erdemin katledilmesini protesto ettiði için 15 yıl 6 ay hapis cezası aldı. Altunay gönderdiði mektupta kimseyi öldürmedim, banka hortumlamadım, çete kurmadım. Silahla, hukukla, ileri demokrasi ile katlediliyoruz. Artık yeter diyerek duyarlılık çaðrısında bulundu.
Üniversite öðrencisi Aydın Erdemin polislerce katledilmesinin üzerinden 3 yıl geçti. Cinayetle ilgili soruşturmaya takipsizlik kararı verilirken, Erdemin katledilmesini protesto eden Kürt gençleri de hapisle cezalandırılıyor. Aydın Erdem için düzenlenen anma etkinliði sonrası 16 Aralık 2009 tarihinde çok sayıda öðrenci ile birlikte gözaltına alınarak tutuklanan Dicle Üniversitesi Matematik Bölümü 4. Sınıf öðrencisi 23 yaşındaki Sedat Altunay da bunlardan biri. Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek ,Örgüt Propagandası yapmak ve Kolluk güçlerine mukavemette bulunmak suçlamasıyla tutuklanan ve bu suçlamalarla toplam 15 yıl 6 ay hapis cezası alan ve mahkemede Kürtçe savunma yaptıðı için cezası indirime gitmeyen Altunay kamuoyuna aldıðı haksız cezasıyla ilgili duyarlılık mektubu gönderdi.
Mardin E Tipi Kapalı Cezaevinde bulunan Altunay, ayrıca mahkemede "Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'la yapılan müzakereler sürsün. Aksi takdirde mahkemeleri protesto ederiz" dediði için de "Örgüt propagandası yapmak" iddiasıyla 2 yıl 6 ay hapis cezası almıştı.
ANFye ulaşan mektubunda Altunay, ülkemizde yaşanan toplumsal acılar denizi içerisinde bir su damlası olan uðradıðım haksızlıðın hayatımın her noktasında yarattıðı büyük tahribatların acısı ile yardım istememdir bu yazacaklarım sözleriyle mektubuna başlıyor.
Ülkemizde tankıyla, topuyla, psikolojik araçlarıyla, hukukuyla büyük bir savaş yaşanıyor. TV kanalları her ne kadar gizlemek istese de her gün yaşıtlarım, kardeşlerim topraða düşüyor. Her gün muhakkak bir ev yangın yerine dönüşüyor. Her gün onlarca insanın hayatı, bunlarla birlikte onlarca ananın, babanın, sevgilinin, eşin dostun hayatı cehenneme dönüşüyor. Kürdistan coðrafyasında artık hiçbir insan yaşanan toplumsal acılardan dolayı, kendi acısından, sorunlarından, hasretinden bahsetmeye utanıyor diyerek savaşın yarattıðı sonuçlara dikkat çekiyor.
BAS BAS BAÐIRIYORUM BUNLAR SIRADAN DEÐÝL
Dünyadaki toplam siyasi hükümlü-tutuklu sayısının neredeyse yarısı ülkemizdedir diyen Altunayın mektubu şöyle devam ediyor:
Bu siyasi tutuklular TMK ucubesi kapsamında yargılanıyor. Terör suçlusu diye adlandırılıyor. Cezaevleri toplumun her kesiminde insanlarla doldurulmuş durumda. Kadını, erkeði, çocuðu, yaşlısı, öðrencisi, memuru, işçisi, köylüsü, avukatı, gazetecisi, esnafı, işsizi herkesimden içerdeler. Çünkü muhalif olan, hak talep eden herkes mevcut yasalar özellikler TMK ucubesi ile terörize ediliyor. Ve bu ülkenin başbakanı, cumhurbaşkanı ve birçok siyasetçisi hala bu ülkede yaşam hakkının, eðitim öðretim hakkının, düşünce özgürlüðünün varlıðından söz ediyorlar. Bu ülkede ileri demokrasi olduðundan dem vuruyorlar. Ülkemizdeki savaş gizlenmek istendiði için yapılan hukuk katliamları da ileri demokrasi söylemleri ile sıradanlaştırılıyor. Bir ülkede her gün doðal olmayan onlarca ölümün yaşanması sıradan deðil, bir ülkede binlerce siyasi tutuklunun kendini ölüme yatırmaları sıradan bir şey deðil. Bas bas baðırıyorum, haykırıyorum bunlar sıradan deðil. TMK ucubesi ile hakim-savcı inisiyatifi ile katlediliyoruz, bunlar sıradan deðil.
Ben Dicle üniversitesi son sınıf öðrencisiydim, maalesef 3 yıldır hala öyleyim. Dışardaki hayatımda son derece apolitik (övünülecek bir şey olmadıðının farkındayım) hiçbir örgütle, hiçbir siyasi parti dernekler ilişkisi olmayan binlerce, on binlerce üniversite öðrencisinden biriydim ifadelerinde bulunan Altunay başına gelenleri ve isyanını şöyle anlatıyor:
ÝLERÝ DEMOKRASÝ ÝLE KATLEDÝLÝYORUZ
Ben kimseyi öldürmedim, banka hortumlamadım, çete kurmadım. Okul hayatım sıradan, bir okul kavgasında ya da herhangi başka bir nedenle disiplin cezası bile almadım. Tek bir gözaltı bile geçirmedim. Ta ki 06.12.2009 tarihindeki üniversite öðrencisi Aydın Erdem arkadaşımızın öldürüldüðü olaya kadar. Belirttiðim tarihteki olayda polise taş attıðım, öldürülen öðrenci arkadaşımız Aydın Erdem için yapılan üniversitedeki okul boykotuna katıldıðım ve daha önce yapılmış olan anadilde eðitim boykotuna katıldıðım gerekçesiyle 18.09.2012 tarihinde Diyarbakır 6.Aðır Ceza Mahkemesinde 15 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırıldım. Örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek maddesinden 7 yıl 6 ay, örgüt propagandasından 2 yıl 6 ay ve iki okul boykotu için her birine ayrı ayrı 3er yıl olmak üzere 6 yıl ceza verilerek, bu ceza toplamda 15 yıl 6 ay tamamlandı. Eðitim öðretim hakkını engellemek iddiası ile yargılanıp 6 yıl cezaya çarptırıldım. Ama benim eðitim öðrenim hakkım, geleceðim, hayatımı kazanma hakkım, daha da önemlisi sevdiklerim her şeyim ellerimden alındı. Başbakan Norveçte 77 kişiyi katleden cani için 21 yıl cezanın az olduðunu söylemişti. Doðru söylemiş, gerçekten 21 yıl böyle bir caniye az. Ama başbakanın önce kendi ülkesi ile ilgilenmesi gerekmez mi? Peki soruyorum Başbakana hakkımdaki iddialar doðru olsa bile ben terör suçlusu muyum? Kimi öldürdüm, küçük ya da büyük hangi toplumsal kaosa yol açtım? Elinizi vicdanınıza koyun bu ceza bana, öðrencilere, zindanlardaki binlerce siyasi tutukluya çok deðil mi? Benim gibi onlarca, yüzlerce öðrenci, binlerce insan var cezaevlerinde. Başbakanın bu soruna ve bunu kapsayacak şekilde demokratik bir zihniyetle ülkemizde yaşanan savaşı bitirmeye dönük söylem ve icraatlar geliştirmesi gerekmez mi bir an önce? Êdî Bese, artık Yeter. Silahla, hukukla, ileri demokrasi ile katlediliyoruz. Artık yeter!
Üniversite öðrencisi Altunay, birçok insanımız gibi bende bu coðrafyanın toplumsal acılarından dolayı uðradıðım haksızlıðı, acımı, hasretimi, özlemimi anlatmaya, söylemeye utanıyorum. Ama artık dayanamıyorum. 15 yıl 6 ay. Ailem, okulum, sevdiklerim, geleceðim, hayallerim, gençliðim ellerimden çalınıyor. Bu acım toplumsal gerçekliðimizde denizde bir damla sadece
sözleriyle mektubunu bitiriyor.