2013: Toplumsal cinsiyetçiliğe karşı mücadele yılı
2013: Toplumsal cinsiyetçiliğe karşı mücadele yılı
2013: Toplumsal cinsiyetçiliğe karşı mücadele yılı
Dünyada değişmeye açık az şeyden biri, ne yazık ki toplumsal cinsiyet algısı ve cinsiyet/cinsel yönelim eşitliği. Kadın olmayı; Kürt, Ermeni, Alevi, sosyalist ya da feminist kadın olmayı; lezbiyen, gay, biseksüel ya da trans olmayı birincil kimliği olarak taşıyanlar için diğer milyonlarca yıldan biriydi 2013.
Umut vadeden gelişmeler de oldu, ancak bütünüyle bir kez daha baskılanan ve ayrımcılık üretilen bir mücadeleydi toplumsal cinsiyet algımız.
ANF toplumsal cinsiyetçi uygulamalar ve buna karşı mücadele açısından 2013 yılındaki önemleri gelişmeleri derledi:
PARİS KATLİAMI VE KATLİAMA ÖFKE YILA DAMGASINI VURDU
-2013 yılında, kadın siyasetine vurulan en büyük darbe şüphesiz Paris Katliamı idi. 9 Ocak günü, Fransa’nın başkenti Paris’te PKK'nin kurucularından Sakine Cansız, KNK Paris temsilcisi Fidan Doğan ve Gençlik Hareketi üyesi Leyla Şaylemez katledildi. 17 Ocak günü Kürdistan’a ulaşan Cansız, Doğan ve Şaylemez’in naaşları yüzbinlerin katıldığı cenaze törenleriyle uğurlandı.
3 devrimci Kürt kadının katledilmesiyle ilgili yürütülen soruşturmanın yönünün Türkiye'yi işaret ettiği davanın avukatları tarafından açıklandı. Saldırıyı gerçekleştiren Ömer Güney adlı şahsın, cinayetten kısa bir süre önce Ankara-Paris seyahati gerçekleştirdiği davanın yönünü değiştirdi. Ancak henüz suikastın arkasındaki güçleri ortaya çıkaracak adımlar atılmadı.
Yaşanan katliam Kürtlerde infial yarattı, başta Kürdistan'ın dört parçasında olmak üzere dünyanın birçok şehrinde günler süren eylemler düzenlendi. Avrupa’da yaşayan Kürt kadınları her hafta Çarşamba eylemleriyle katliamın aydınlatılmasını talep ediyor.
BERFO ANAYI KAYBETTİK
-12 Eylül cuntasının gözaltında işkence ile öldürdüğü Cemil Kırbayır'ın kemiklerini 33 yıl boyunca arayan 105 yaşındaki Berfo Kırbayır, hayatını kaybetti. Dünyada kadın mücadelesinin bayrağını Plaza De Mayo Anneleri ile birlikte en ön saflarda taşıyan Cumartesi Anneleri'nden Berfo Ana, 30 yıl boyunca oğlu gelir ihtimaline karşı Kars'ın Göle ilçesindeki evlerinden adımını atmamış ve oğlunu beklemişti. Ömrü oğlunun kemiklerini aramakla geçen Kırbayır'ın cenazesi Galatasaray Meydanı'nda, Cumartesi Annelerinin omuzlarında taşınarak kaldırıldı. Kırbayır, Göle'de defnedildi. Arkasında bir vasiyet bıraktı: "Oğlumun kemiklerini bulun ve üzerime gömün!"
NAZLİYE SİNCAR VE DAHA YÜZLERCE KADIN
-Kadına karşı şiddet 2013 yılında da hız kesmeden devam etti; kadın cinayeti, tecaüz ve taciz davalarında faillerin hiç ceza almadan ya da az cezalarla salıverilmesi kadın örgütlerinin tepkisine neden oldu.
1 Eylül Dünya Barış Günü nedeniyle yapılacak olan mitinge katılmak için yola çıkan BDP Küçükçekmece Kadın Meclisi üyesi ve DÖKH aktivisti Nazliye Sincar, eski eşi Şeyhzeydan Harman tarafından silahlı saldırıya uğradı ve yaşamını yitirdi. Sincar'ın cenazesi kadınlar tarafından kaldırılırken, Sincar'ın mücadelesinin şehidi olduğu ve bu mücadele bayrağının devr alındığı DÖKH’lü kadınlar tarafından belirtildi.
-Şüphesiz 2013'ün en gündem kadın haberlerinden biri de Sarai Sierra cinayeti idi. ABD’den fotoğraf çekmek için İstanbul’a gelen 33 yaşındaki Sarai Sierra adlı kadının ailesi, kendisinden haber alamadıkları talebiyle İstanbul Emniyeti'ne ulaştı. ABC, CBS gibi ABD’nin önde gelen medya kuruluşlarında haber olan kayıp kadının cansız bedeni İstanbul Emniyeti'nin çalışmaları sonucu 12 gün sonra bulundu. Sierra'nın katili ise aylar sonra yakalandı. Dava henüz nihayete ermedi.
GÜLDÜNYA’NIN KATLEDİLMESİ KAZAYMIŞ!
-Aile meclisi kararıyla öldürülen ve kadın katliamlarında sembol isim olan Güldünya Tören’i katleden Taş ve Tören aileleri, aralarında 9 yıldır devam eden “kan davası”nı “barış yemeğiyle” sonlandırdı. Güldünya’yı ölüme götüren aşiret üyeleri kucaklaştı. Taş ailesi temsilcilerinden Enver Taş Güldünya’nın katledilmesini "Bir kazadır, oldu. Bu kazayı da biz kapattık. Bundan sonra da inşallah bir kaza olmaz" şeklinde nitelendirdi.
-Aile içi şiddeti önlenmesi iddiasıyla çıkarılan “Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun”un yürürlüğe girdiği Mart 2012’den bu yana, kadına yönelik şiddetin yüzde 5 oranında azaldığı ileri sürüldü. Ancak aynı rapor kadınların en çok polis ve askerden şiddet gördüğü gerçeğini de gizleyemedi. Bu raporla beraber Türkiye’de ilk kez kadına karşı şiddetin resmi verileri de ortaya çıkmış oldu. Bakanlığın istatistiklerine göre; kanun yürürlüğe girdiğinden beri, 12 bin 533 vakada şiddet uygulayan kişiye karşı koruma tedbirleri alındı.
DENETİMLİ SERBESTLİK KADIN KATİLLERİNE YARADI
-Türkiye Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “Denetimli serbestlik” yasasını onaylamasının ardından, kadına karşı suç işleyen erkeklerin neredeyse tümünün serbest bırakılması durumu, kamuoyunun tepkisini çekti. Kadın örgütleri, Türkiye’de kadına yönelik cins kırımında artış yaşandığı bir süreçte bu yasanın gündeme gelmesini eleştirdi. Hükümetin, kadınları katleden ve şiddet uygulayan erkeklere karşı ciddi önlemler alması yerine, böyle bir yasayla faydalanmalarını sağlamanın kadın düşmanlığından ileri geldiğini dile getirdi.
-Yılın en dikkat çekici tecavüz davalarından biri Bingöl'deydi. E.A adlı çocuğun askerlerin cinsel istismar ve tecavüzüne uğraması Türkiye genelinde kadın örgütleri tarafından protesto edildi. Sanık uzman çavuşun mahkeme tarafından serbest bırakılması üzerine başta Bingöl ve Diyarbakır olmak üzere protestolar daha da arttı. DÖKH’lü kadınlar Adliye Binası’na yürüdü. Kadınlar, “E.A. şahsında tecavüz edilmek istenen Kürdistan topraklarıdır, dilidir, kültürüdür, Kürt halkının varlık mücadelesidir" dedi.
-Bir dava daha kadın aleyhinde sonuçlandı. Türkiye'de yargı yine şaşırtmadı. Mardin'de 2002 yılında 13 yaşındaki N.Ç’nin aralarında devlet memurlarının da bulunduğu 26 kişi N.Ç'yi istismar etmişti. Olayın medyaya yansıması sonucu açılan davada, 24 sanığa alt sınırdan 5 yıl ceza verilmiş, iyi hal idirimiyle cezalar 4 yıl 2 ay ve 4 yıl 10 aya indirilmişti. 2013 yılında da devam eden davada, Yargıtay tarafından kısmen bozulan kararla, sanıklara 5 ila 9 yıl arasında değişen hapis cezaları verildi.
-Güney Kürdistan’da kadın cinayetleri, intihar vakaları, taciz ve tecavüz vakalarındaki artış devam etti. Sadece Hewlêr, Silêmanî, Dûhok kentleri, Kerkûk ve Germîyan bölgesinde 2008 Ocak ayından 2012 Temmuz ayı sonuna kadar 17 bin 435 kadın şiddete uğradı.
2013 yılının ilk altı ayında katledilen kadınların sayısı en az 32’ye çıktı. 2010 yılının tümünde 49, 2011’de 43 ve 2012 yılında ise 46 kadın katledilmişti.
VERİLERLE ŞİDDETİN BİLANÇOSU
-Dünya Ekonomik Forumu'nun (DEF) yayımladığı 2013 cinsiyet ayrımcılığı raporuna göre, Türkiye 135 ülke arasında sondan 15'inci sırada yer alıyor. Kadın erkek eşitliğinde alt sıralarda bulunan Türkiye, 2006'da rapor ilk yayınlandığında 105'inci sıradaydı. Dünya Ekonomik Forumu'nun 2013 Dünya Cinsiyet Uçurumu Raporu'na göre kadının işgücüne katılımı bakımından Türkiye'nin 136 ülke arasında 127. sırada yer aldığına dikkat çekildi.
-Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü verilerine göre 2012 yılında 100 bin cinsel saldırı kayıtlara geçti. Bunlardan yaklaşık 32 bini hakkında takipsizlik kararı verdi. Geçen bir yıl içinde 25 bin cinsel taciz, 34 bin çocuklara dönük cinsel istismar davası açıldı. 14 bin 164 vaka ise çocuk istismarı değil, “reşit olmayanla ilişki” olarak nitelendirildi. Aile içi şiddet kapsamındaki başvuruların yarısı da takipsizlikle sonuçlandı.
-Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Kadın Konukevi’ne (Kadın Sığınma Evi) kabulleri yapılan 74 kadının profillerinden yola çıkarak bir rapor hazırlayan DİKASUM, kadınların yüzde 58’inin fiziksel şiddet, yüzde 63.5’inin psikolojik şiddet, yüzde 13.5’inin cinsel şiddet, yüzde 16.2’sinin ise ekonomik şiddete maruz kaldığını ortaya koydu.
- Göç Vakfı'nın, çocuk hakları ihlal raporu açıklandı. Türkiye'nin 15 şehrinde 6'sı gelin kız çocuğu olmak üzere toplam 25 çocuğun intihar girişiminde bulunduğu ortaya çıktı. Bunlardan 18'inin ise ölümle sonuçlandığı raporda belirtildi. Göç Vakfı'nın çalışmasına göre bu dönemde 15 cinsel istismar olayında 21 kız çocuğunun etkilendiği belirtilirken, 5 olayda ise 7 kız çocuğunun cinsel sömürüye alet edildiği vurgulandı.
-DİKASUM'un Erken Yaşta Evlilikler Çalıştayı'nda ortaya çıkan veriler bir kez daha pedofili gerçeğini gözler önüne serdi. DİKASUM'un araştırmasına göre; Türkiye'de erken yaşta evlilik oranı yüzde 32. Çalıştay'da erken evliliklerin "çocuğun cinsel istismar kapsamına" alınması istendi.
-Pembe Hayat Derneği öncülüğünde 5 yıldır düzenlenen "Seks İşçiliği ve İnsan Hakları" konferanslarının 2013 yılındaki teması polis şiddetiydi. Bu doğrultuda "Polis Elini Bedenimden Çek!" kampanyası başlatıldı.
KADIN ALEYHİNE DÜZENLEMELER YILI!
-2012 yılından bu yana kadın bedeni üzerinde tahakküm kurmak için hazırlanan kürtaj yasağına ilişin tartışmalar 2013 yılında da devam etti. 40’ın üzerinde sivil toplum örgütünün bir araya gelerek oluşturduğu ‘Kürtaj Haktır, Karar Kadınların Platformu’ bu süre içinde çalışmalarını sürdürdü. Platform, TBMM gündeme gelen ‘Üreme Sağlığı ve Çocuk İstismarı Yasa Taslağı’nı da inceleyip, itiraz etti. Yanı sıra, www.kurtajhaktir.com adresli sitede, kadınların kürtaj konusunda haklarının neler olduğu da tek tek anlatıldı. Platformun verdiği bilgilere göre, ‘merdivenaltı kürtajla’ yaşanan sağlık sorunları sayıca arttı.
-Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin, BDP İstanbul milletvekili Sebahat Tuncel’in soru önergesinde, “Kadın İstihdamının Arttırılması ve Fırsat Eşitliğinin Sağlanması Genelgesi”nin uygulanıp uygulanmadığına ilişkin soru önergesini yanıtladı ancak istihdamda cinsiyet eşitliğiyle ilgili sorunlara müdahale yetkisi olmadığını da itiraf etti. Verilen cevapta, genelgenin uygulanıp uygulanmadığı denetiminin, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’na ait olduğu, kadın müsteşar yardımcısı ataması yapılmamasının muhatabının ise Devlet Personel Başkanlığı olduğunu ifade edildi. Şahin'in açıklaması kadın örgütleri tarafından eleştirildi.
KADININ ADI SİLİNİYOR
-TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun kapatılacağı yönünde iddialar başta kadın örgütleri olmak üzere kamuoyunda tepki uyandırdı. 50'ye yakın kadın örgütü gazetelere ilan vererek, Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu'nun Aile ve Sosyal Politikalar Komisyonu'na dönüştürülmek istenmesine tepki gösterdi.
- Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı'nın hazırladığı Kadın İstihdam Paketi de büyük tepki topladı. Paketin uzun çalışma saatleri, düşük ücret, insanlık dışı çalışma koşulları ile yaşamından bezdirilen kadın ve erkek emekçilere dizi dizi haklar getirecekmiş gibi sunulmaya çalışıldığını belirten kadınlar, kreş yardımları, yarım gün ücret, kısmi SGK primi ödemeleri gibi ya hiçbir yaptırımı olmadığından kağıt üzerinde bırakılacak ya da bir gecede geri alınacak pamuk ipliğine bağlı göz boyama amaçlı haklarla bezeli paketin kadınların sosyal haklarına kavuşamayacağı bir düzenleme olduğunu vurguladı.
CİNSİYETÇİ SÖYLEMLER
-Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan yıl boyunca cinsiyetçi söylemlerini sürdürdü. ““Biz yola çıkarken muhafazakar demokrat olduğumuzu ilan ettik. Hedefimize de aileyi koyduk” diyen Erdoğan “3 çocuk” söylemini sık sık tekrarladı. Öğrenci evleriyle ilgili “kızlı erkekli kalmalarına izin vermeyiz” söylemi ardından tartışmalar alevlendi. LGBT’li örgütlerin de içinde yer aldığı 56 kadın örgütü Başbakan Erdoğan’ın “Kızlı-Erkekli" açıklamasını protesto etti. Kadın örgütleri , “Tayyip elini bedenimden çek” , “Nerede, Nasıl, Kimle bunlardan sana ne Tayyip” diyen kadın örgütleri, anayasal ve uluslararası sözleşmelerinin kadınlara karşı ayrımcılığı ve şiddeti yasaklayan hükümlerini ihlal eden Türkiye Başbakanı Tayyip Erdoğan hakkında suç duyurusunda bulunacaklarını açıkladı.
- Her demecinde kadının değil, ailenin bakanı olduğunu dile getiren Fatma Şahin, 2013 yılında da gaflarına devam etti. Şahin, "Ben erkeklerin de bakanıyım” diyerek, erkeklerin korunmasının önemine dikkat çekti ve erkeklere sığınma evi açacaklarını belirtti.
Şahin ayrıca kadına şiddet ve tecavüz oranlarının her yıl düştüğünü savundu. Kadına yönelik şiddet haberlerinin artışıyla ilgili “algıda seçicilik” yorumunu yaptı.
-Diyanet Başkanı Mehmet Görmez, "Kadına karşı şiddetle uğraşacağınıza önce insanlığa karşı cinayetleri önleyin" dedi.
-TRT'de Ramazan Sevinci isimli program yapan Ömer Tuğrul İnançer "Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez. Bunun adı terbiyesizliktir" dedi.
LGBT BİREYLER HEDEFTEYDİ
-Elbette ki kadınların şiddet, tecavüz, ayrımcı ve cinsiyetçi politikalara karşı mücadelesi yıl boyunca sürdü.
Gezi direnişinde, polisin kadınlara yönelik sistematik taciz ve işkencesi dikkat çekti. Yaşanan olaylar sürecinde polisin cinsel tacizini Taksim'de protesto eden kadınlar, "AKP'den, tacizci polisten korkmuyoruz" mesajı verdi. Kadınlar, "AKP'ye ve polis şiddetine direniyoruz. Cinsel tacize karşı sokaklardayız" yazılı pankart açtı.
-100'e yakın kadın ve LGBT örgütü, gözaltında kadın ve translara yönelik cinsel taciz ve saldırılara karşı ses çıkarmak için imzaladıkları metni, Bakan Fatma Şahin ile Meclis'teki kadın milletvekillerine gönderdi.
-Kaos GL’nin organize ettiği Uluslararası Feminist Forumu, 16-17 Mart tarihinde düzenlendi. Foruma, 14 farklı ülkeden gelen feministler katıldı. “Homofobiye Karşı Bölgesel Ağ” için biraraya gelindi.
-Ukrayna kökenli Feminist hareket FEMEN üyesi bir kadın İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’nda soyunarak Erdoğan karşıtı gösteri yaptı. Öğle saatlerinde gelen FEMEN üyesi üzerindeki elbiseleri çıkarak, “Erdoğan Kabil’e git, Türkiye özgür olsun” diye bağırdı.
-Halkların Demokratik Kongresi Kadın Meclisi 1. Kadın Konferansı'nı düzenledi. Konferansta, "Kadın hareketinin gündemi, emek-beden-kimlik politikaları ve mücadele planları" konuşuldu.
-2013 yılında Meclis’te başörtü ve pantolon yasağı kalktı. Başörtülü vekillerin geldiği gün Meclis Kürsüsü belki de ilk kez peşpeşe kadın vekillerin söz almasına tanık oldu.
KADIN TUTSAKLARA SALDIRILAR
-Şakran Kadın Kapalı Cezaevi'nde kalan kadın tutsaklar, cezaevinde yaşanan keyfi ve insanlık dışı uygulamalara karşı 8 Ocak 2013 tarihinden itibaren açlık grevine girdi. Kadın tutsaklar, devletin yıldırma, mağdur etme ve daha fazla işkence etme politikaları kapsamında Şakran Cezaevi'ni kurduğuna dikkat çekmek amacıyla girdikleri açlık grevini, 31 gün sürdürdü ve taleplerinin kabul edilmesinin ardından sona erdirdi.
- Muş E Tipi Kapalı Cezaevi’nde kadın tutsaklar kitaplarına, yöresel kıyafetlerine el koymak istemesi ve koğuşların bölünmesine tepki göstererek yataklarını ateşe verdi. Çıkan yangın sonucu 7 Kadın tutsak hastaneye kaldırıldı. İsyan İHD avukatlarının tutsaklarla ve cezaevi idaresi ile yaptığı görüşmenin ardından sona erdi
KÜRT KADINLARININ CEPHESİNDEN 2013
-Ş. Rüstem (Maxmûr) Kampı’nda faaliyet yürüten İştar Kadın Meclisi, 8. Olağan Konferansı’nı 2013 yılı Şubat ayında gerçekleştirdi. Konferansta mülteci konumunda olan Maxmûrlu kadınların yaşadıkları sorunlar ve çözüm yolları masaya yatırıldı. Ayrıca kampta yapılan belediye başkanlık seçimlerinde eşbaşkanlık sistemine geçildi.
-Batı Kürdistan’da YPJ adıyla savunma alanında örgütlenen kadınlar 5 tabur kurdu. Saldırılara karşı ön cephede yer alan YPJ savaşçıları uluslararası basının da gündemi oldu. Belçika VRT televizyonu YPG’li kadın savaşçıları için, “Suriyeli, Kürt ve kadın hakları için savaşıyorlar” derken Fransız Haber Ajansı “Suriye cephesinde, Kürt kadın savaşçılar sıradışı görüntü veriyor” dedi.
-Demokratik Özgür Kadın Hareketi’nin ev sahipliğinde 1. Ortadoğu Kadın Konferansı düzenlendi. Konferans 3 gün sürdü. Paris’te katledilen Kürt kadın devrimciler Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez anısına düzenlenen konferansta, aralarında Kürdistan’ın diğer 3 parçası yanısıra, Filistin, Tunus, Lübnan, Irak, İran, Suriye ve Belçika’nın da bulunduğu 26 Ortadoğu ve AB ülkesinden 226 delege katıldı. Konferansın sloganı ise; “Jin jiyan azadi” idi.
-Kürt Kadın Hareketi uluslararası temsilciliğini İsviçre’nin Zürih kentinde 1 Eylül Dünya Barış Günü’nde açtı.
-Kürt kadınlarının yıl boyunca sürdürdüğü etkinliklerin başında Rojava’yla dayanışma eylemleri geldi. DÖKH öncülüğündeki yardım kampanyalarına cezaevlerinden kadın tutsaklar da katıldı. Ambargo altındaki Rojava'da incelemelerde bulunmak, kadın kurumlarını ziyaret etmek isteyen DÖKH heyeti Federal Kürdistan Bölge Yönetimi'nin izin vermemesi nedeniyle Rojava'ya geçemedi.
-Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın başlattığı demokratik çözüm süreci ardından, Barış İçin Kadın Girişimi Üyeleri Dersim’de, Lice’de kadınlarla buluştu. Kadınların taleplerini aldı. "Kadınlar barış sürecinde aktif rol alıyor" diyen Girişim Medya Savunma Alanları’na giderek kadın gerillalarla görüştü.
-Kürt sorununun çözümü için yıllardır alanları terketmeyen Barış Anneleri Kasım ayında Meclisleşti. Barış Anneleri Meclisi olarak birçok ilde örgütlenerek mücadeleye devam kararı alındı.
KÜRT KADIN ÖRGÜTLERİNDEN YENİ KAMPANYALAR
-Kadına dönük şiddetle mücadelede yürüttüğü kampanya ve destek hizmetleriyle tanınan Utamara Kadın Buluşma Merkezi, 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Günü’nde yeni bir kampanyanın startını verdi. "Başlık Parasına Hayır" kampanyasını başlatan Kadın Merkezi, tüm toplumsal kesimleri bu utanca son vermeye çağırdı.
Medya Savunma Alanları’nda 6. Kurultayını gerçekleştiren KJB, ‘Kadınlar Önderliği ve Özgürlüğü için Eylemde’ sloganıyla yeni bir hamle sürecini başlatma kararına ulaştı.
-YJA demokratik ulus perspektifini yaşamsallaştırma temelinde, “Özgür kadınla demokratik ulusa” şiarıyla bir kampanya başlattı. YJA Koordinasyonu, “Kampanyamız bu anlamda demokratik ulusun sekiz boyutuna dönük çalışma ve örgütlenmeleri geliştirmenin de özgün çaba ve yaklaşımını da gösterecektir” dedi.
8 MART EYLEMLERİ PARİS’TE KATLEDİLEN 3 KADINA ADANDI
-8 Mart Dünya Kadınlar Günü, tüm dünya kadınları tarafından mücadelenin gücünü hatırlatarak kutlandı. Kadına yönelik şiddet, cinayet ve tecavüzler, kadın sünneti, kadın intiharları, çocuk gelin sorunları bu yıl da kadınların gündemindeydi.
Kürdistanlı kadınlar, "Roza'lardan Sakine'lere sözünüz sözümüz, yolunuz yolumuzdur" ve "Öcalan'a özgürlük, soykırıma son" şiarıyla başta Dersim ve Diyarbakır olmak üzere Kürdistan'ın bir çok kentinde; 8 Mart'ı Paris Katliamı'nda öldürülen Sakine Cansız, Fidan Doğan ve Leyla Şaylemez'e ithaf etti.
BİR MİLYAR AYAKLANDI!
-Dünya genelinde milyonlarca kadın, kadına karşı şiddeti protesto için sokaklara çıkarak dans etti. “One Billion Rising-Bir Milyar Ayaklanıyor” sloganıyla yapılan eylemlere Türkiye’nin birçok kentindeki kadınlar da katılarak şiddete karşı dans etti. Dünya genelinde dün milyonlarca kadın, kadına karşı şiddeti protesto etmek için sokaklara çıkarak dans etti.
-BM Çocuklara Yardım Fonu (UNICEF) tarafından açıklanan yeni tahminler, dünyanın bazı ülkelerinde yaygın bir uygulama olan kadın sünnetinin ciddi bir sorun olmayı sürdürdüğünü ortaya koydu. UNICEF, 29 ülkede kadın sünnetine maruz kalanların sayısının en az 120 milyon olduğunu, 15 yaşın altında 30 milyon kız çocuğunun hala tehlike altında olduğunu söylüyor. Son veriler, kadın sünnetinin yaygın olarak uygulandığı 29 ülkede, 15-19 yaş arası kadınların ortalama yüzde 36’sının, 45-49 yaş arası kadınlarınsa yüzde 53’ünün bu uygulamanın kurbanı olduğunu gösteriyor. UNICEF yöneticileri, kız çocuklarında bu oranın daha düşük olmasının, kadın sünnetine son verilebilmesi ümidini doğurduğunu düşünüyorlar.
-Suriye’de yaşanan savaş en çok kadınların bedeni üzerinde etkisini gösteriyor. Çatışmalardan kaçarak Türkiye’ye sığınan Suriyeli kadınların birçoğu fuhuşa zorlanıyor ve kız çocukları “muta nikahı” ile evlendiriliyor. Kadınlar, Türkiye'nin yanı sıra; Suudi Arabistan, Katar, Ürdün ve Kuveyt gibi ülkelerden gelen zengin erkeklere para karşılığında fuhuşa zorlanıyor. Türkiye’de Suriye’den gelenlere ilişkin yapılan araştırmalara göre, savaşın yaralarını saramayan ve bu şoku atlatamayan kadınların, en çok Hatay’da ve Antalya’da fuhuşa zorlandığı ortaya çıktı.
-Şiddet mağdurları, özellikle ev içi şiddet mağdurları artık Avrupa Birliği çapında koruma altına alınacak. Avrupa Parlamentosu Bakanlar Kurulu’nda 19 Şubat’ta varılan anlaşmaya göre Avrupa Komisyonu tarafından önerilen AB çapında bir koruma kararı onaylandı. Karara göre ev içi şiddet mağdurlarının ülkelerinde alınan bir ev içi şiddet korunma kararı tüm AB ülkelerinde geçerli olacak.