2013’ün rotasını Kürtler çizdi

2013’ün rotasını Kürtler çizdi

Herkesin büyük bir savaş beklentisi içinde olduğu 2013 yılına, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın attığı siyasi adımla girildi. Bu adıma karşılık KCK de ateşkes ilan edip, gerilla güçlerini Medya Savunma Alanlarına çekti. Ancak atılan adımlar karşısında AKP hükümeti ve Türk devleti, Kürt sorunun çözümüne yönelik adım atmayarak Kürt halkına yönelik inkâr ve imha politikalarını sürdürdü. AKP’nin Kürt imhasına yönelik geliştirdiği politikalara karşın KCK, gerillanın geri çekilmesini durdurduğunu söyleyerek ateşkes konumunu devam ettirdi.

2012 yılı, “Devrimci Halk Savaşı” ile birlikte 15 Ağustos 1984 tarihinden bu yana gerilla ile Türk ordusu arasında devam eden savaşın önemli bir dönüm noktası oldu. Gerillanın Kuzey Kürdistan’da “Devrimci Harekâtlarının” sürdürdüğü 2012 yılında, Rojava Kürdistan’ında da Kürt halkı özgürlük devrimini gerçekleştirdi. Rojava’daki Kürt halkı, 19 Temmuz 2012 tarihinde Rojava halk devrimini gerçekleştirerek, Kürdistan’da ve Ortadoğu’da yeni gelişmelerin yaşanmasına kapı araladı.

Kürt Özgürlük Gerillalarının eylemlerinin ve Rojava devriminin yaşandığı 2012 yılında siyasi ve askeri yenilgi alan AKP hükümeti, Kürt halkı üzerinde inkâr ve imha politikalarını sürdürdü. Kürt halkı üzerindeki baskı politikalarına karşı tüm Kürt siyasi tutsaklar açlık greviyle yanıt verdi.

HPG, 2012 yılında gerçekleştirdiği “Devrimci Operasyonlarla” Türk devletine ağır kayıplar verdirmiş, devlet 2013 yılına girişte yine imha operasyonlarıyla sonuç almaya çalışıyordu.

ÜÇ KÜRT KADIN SİYASETÇİ KATLEDİLDİ

2013 yılına Ocak ayının başında Türk ordusunun Amed alanına yönelik gerçekleştirdiği imha operasyonuyla girildi. İmha operasyonunda HPG Askeri Konsey Üyesi Numan Amed(Ertem Karabulut)’in yer aldığı 10 HPG gerillası yaşamını yitirdi. 2012 yılında yaşananlar ve 31 Aralık 2012 tarihindeki imha operasyonu ile herkes büyük bir savaş beklentisi içerisinde olduğu 2013 yılına Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, siyasi hamle geliştirerek başlattığı yeni süreçle girildi. Bu süreç ile birlikte BDP’den ve Türk devletinden heyetler, Öcalan ile görüşmeye başladı. Görüşmelerin yaşandığı 9 Ocak 2013 tarihinde “paralel devlet odakları” Fransa’nın başkenti Paris’te, PKK’nin kurucu üyelerinden Sakine Cansız’ın da aralarında bulunduğu 3 Kürt kadın siyasetçiyi katletti. Öcalan, “karanlık güç odaklarına” rağmen süreci devam ettirdiğini duyuruyordu. 

ÖCALAN, AMED NEWROZ’UNDA ÇÖZÜM DEKLARASYONUNU AÇIKLADI

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan, 21 Mart Amed Newrozu’nda Kürt ve Türk halkları başta olmak üzere tüm Türkiyeli halklara ve kamuoyuna “Demokratik Kurtuluş ve Özgür Yaşamı İnşa” sürecini deklere etti. 21 Mart Amed Newrozu’nda, BDP İstanbul milletvekili Sırrı Süreyya Önder ve BDP gurup başkanvekili Pervin Buldan tarafından, tüm ezilenleri, sınıfları, en eski ezilen sınıf olan kadınları, mezhepleri, dini inançları, sistemden dışlanan ve yok sayılan herkesi içine alan Öcalan’ın mesajı, başta Kürt halkı olmak üzere tüm dünya kamuoyuna okundu. Öcalan’ın mesajında ateşkes, gerilla güçlerinin geri çekilmesi ve demokratik adımların atılması yer alıyordu.

KCK, GERİ ÇEKİLMENİN 8 MAYISTA BAŞLAYACAĞINI DUYURDU

Öcalan’ın çağrısı üzerine 25 Nisan 2013 tarihinde KCK Yürütme Konseyi Başkanı Murat Karayılan, Kongra-Gel Başkanlık Divanı Üyesi Hacer Zagros ve KCK Yürütme Konseyi Üyesi Zeki Şengali’nin katıldığı basın açıklaması ile Karayılan, geri çekilmenin 8 Mayıs’ta başlayacağını duyurdu. 

KCK basın açıklamasında, Demokratik Çözüm Sürecinin üç aşamadan oluştuğunu belirtti. KCK, “Uygulanmakta olan ateşkes ve gerilla güçlerimizin başarılı bir biçimde geri çekilmesiyle birlikte birinci aşama sona erecek ve ikinci aşama başlamış olacak” dedi.

KCK, Kürt sorunun kalıcı çözümü için atılması gereken ikinci aşamayı, daha çok devlet ve hükümetin yükümlüklerinin yerine getireceği aşama olarak belirledi ve atacağı adımları şu şekilde formüle etti: “Anayasal çözüm çerçevesinde yapılacak reformlarla Türkiye’nin gerçek anlamda demokratikleştirilmesi ve Kürt sorunun çözüme kavuşturulmasının koşulları doğmuş olacak. Koruculuk, özel tim vb. tüm özel savaş yapılarının devre dışı edilmesi ve demokratik sivil toplum zihniyetine uygun bir ortamın oluşturulması gereklidir.”

KCK açıklamasında, böylesi tarihi öneme sahip bir süreçte yeni ve demokratik bir anayasanın gerekliliğine dikkat çekiyordu. KCK, “Türkiye’nin demokratikleşmesini sağlayacak, Kürt halkının inkârını sona erdirecek, varlığını ve özgürlüğünü kabul edecek, tüm kimliklerin, inançların ve mezheplerin hak ve özgürlüklerini garanti altına alacak, eşitliğini sağlayacak olan yeni demokratik bir anayasanın yapılması hayatidir” diye açıkladı.

KCK, normalleşme süreci diye adlandırılan üçüncü aşamaya ilişkin ise şunları ifade etti: “bu görevin gerçekleşmesiyle birlikte üçüncü aşama olan ‘normalleşme süreci’, başlamış olacaktır. Normalleşme süreci, barışın kalıcılaşması, toplumsal uzlaşma, eşitlik ve özgürlükler sürecidir. Önder Apo dâhil herkesin özgürleşeceği bu sürecin pratikleşmesi paralelinde, silahın tümden devre dışı kılınması ve gerillanın silahsızlanması gündeme girecektir.”

KCK, 6 MADDE İLE ATEŞKES İLAN ETTİ

KCK sürecin kesintiye uğramaması için temel olan bazı hususları, 6 madde halinde şu şekilde formüle etti:

“1- Gerilla güçlerimiz hiçbir çatışmaya mahal vermeyecek şekilde, kendi inisiyatifiyle, öteden beri kullandığı güzergâhları kullanarak, bir örgütlülük ve disiplin içinde geri çekilme işlemini pratikleştirecektir.

2- Devam eden hazırlıklar temelinde geri çekilme, 8 Mayıs 2013 tarihinde başlayacaktır. Geri çekilme, kademeli gruplar halinde planlanmış olup, gerillanın hareket tarzı, gizliliği ve disiplini temelinde mümkün olan en kısa sürede tamamlanması hedeflenecektir.

3- Geri çekilmede güçlerimizin gelip üsleneceği yer Güney Kürdistan (Irak Kürdistanı)'dır. Güney Kürdistan’a çekilecek olan gerilla güçlerinin resmi varlığına gereken anlayışı göstermelerini, başta Federe Kürdistan Hükümeti olmak üzere ilgili güçlerden beklemekteyiz.

4- Geri çekilme esnasında Türk ordu güçlerinin de aynı duyarlılık ve ciddiyetle hareket etmesi bir zorunluluktur. Geri çekilen gerilla güçlerimize yönelik herhangi bir saldırı, operasyon, bombardıman olması halinde geri çekilme derhal durdurulacak ve meşru savunma temelinde güçlerimiz misilleme hakkını kullanacaklardır.

5- Gerilla güçleri çekilirken, Türk devlet güçlerinin de buna paralel olarak, Kürdistan’da herhangi bir askeri aktivite ve çatışmaya neden olabilecek tahriklerde bulunmaması ve fırsatçı yaklaşımlara yer vermemesi gerekmektedir. Bununla birlikte, geri çekilme sürecinin sağlıklı ve başarılı olabilmesi için, daha önce Önderliğimize mektuplarla ifade ettiğimiz ve devletin de bilgisi dâhilinde olan hususlara dikkat edilmesi önemli olacaktır.

6- Bağımsız heyetlerce sürecin izlenmesi, her iki taraftan da engel olabilecek hatalı yanları tespit etmesi, sürecin sağlıklı gelişmesine imkân sunacaktır.”

KCK’nin basın açıklaması ile birlikte Kürt Özgürlük Hareketi, sürecin ilerlemesi sağlıklı ilerlemesi için ateşkes ilan etti. Bunun yanında Türk devletine ait elinde bulunan savaş esirlerini, karşılıksız bir şekilde bırakarak, Kuzey Kürdistan’da konumlanan gerilla güçlerini de geri çekmeye başladı. Kürt Özgürlük Hareketi bu şekilde sürecin ilerlemesi için tüm olanakları Türk devletine sunuyordu.

DEMOKRATİK ÇÖZÜM YÜRÜYÜŞÜ DÜNYA GÜNDEMİNDE

Kuzey Kürdistan’dan “Demokratik Çözüm Yürüyüşüne” başlayan ilk gerilla gurupları, 8 Mayıs 2013 tarihinde Medya Savunma Alanlarına ulaştı.  Gerillanın başlatmış olduğu “Demokratik Çözüm Yürüyüşü” dünya gündeminde yerini aldı ve büyük bir adım olarak değerlendirildi. Barış için gerillanın attığı bu adıma, büyük bir şans olarak bakıldı. İlk gurupların ardından onlarca gerilla gurubu da Medya Savunma Alanlarına ulaştı. Öcalan’ın çağrısı ile Medya Savunma Alanlarına ulaşan gerilla gurupları, sürece her türlü desteği vereceklerini belirtiyorlardı. Bunun içinde Medya Savunma Alanlarında Öcalan’ın istekleri doğrultusunda hareket edeceklerini söylüyorlardı.

‘BİRİNCİ AŞAMA TAMAMLANDI’

AKP hükümetinin çözümden uzak yaklaşımlarına rağmen Kürt özgürlük hareketi gerçekleştirdiği kongrelerle demokratik siyasette ısrarcı yaklaşımlarını tüm kamuoyuna gösteriyordu.

30 Haziran ile 5 Temmuz tarihleri arasında gerçekleşen Kongra Gel 9. Kurulu, “Genel kurul, ateşkes ve gerillanın geri çekilmesiyle demokratik çözüm sürecinin 1. aşamasında Kürt halk Önderi Abdullah Öcalan ve Kürdistan Özgürlük Hareketi’nin üzerine düşen görev ve sorumlulukları büyük bir hassasiyetle yerine getirdiğini, dolayısıyla 1 Haziran’da 1. aşamanın tamamlandığını” kamuoyuna duyuruyordu.

AKP, EL-KAİDECİ ÇETELERİ ROJAVA’YA SALDIRTTI

AKP hükümeti, Öcalan’ın Amed Newrozu’nda ilan ettiği sürece, PKK’nin ateşkesine ve gerillanın geri çekilmesine karşılık vermeyerek Kuzey Kürdistan’da, Kürt sorununu erteleme, oyalama ve kandırma politikasını sürdürdü. AKP, El- Kaideci çeteleri de Rojava’da ki halk devrimine saldırttı ve Rojava devrimini tasfiye etme girişiminde bulundu. Kürtlerin statü kazanmasını engellemek için her türlü “kirli” politikaları devreye koydu. Özellikle 2011-2012 yıllarında Rojava devriminin önünü alamayacağını anlayan AKP, 2013 yılında tüm gücünü ve ağırlığını vererek Rojava halk devrimini tasfiye etmeye çalıştı. Bununla başarı sağlamayan AKP hükümeti, El-Nusra, Irak-Şam İslam devleti ve diğer çeteci gurupları devreye koyarak Rojava halkına yönelik katliamlar ve yerinden-yurdundan etme politikalarını hayata geçirdi. Rojava’da Kürt halkının direnişi karşısında başarılı olamayan AKP hükümeti, son çare olarak Rojava ve Kuzey Kürdistan arasında utanç duvarını örmeye başladı.

‘AKP, TARİHİ ADIMLARI SEÇİME KURBAN EDİYOR’

Kongra Gel 9. Kurulundan sonra 5-13 Eylül tarihleri arasında gerçekleşen PKK 11. Kongresinde de  “AKP’nin süreci ciddiye almayan ciddiyetsiz yaklaşımları, Kürt Özgürlük Hareketi'nin attığı tarihi adımları seçimlere kurban etmesi ve Rojava Devrimi’ne düşmanlığı 11. Kongremizin yeni bir karar almasını zorunlu kılmıştır. AKP'nin süreci ciddiye alması ve adım atması için gerillanın geri çekilmesinin durdurulması önerisinin irade birliğiyle KCK yönetimine sunulması kararlaştırılmıştır. Bu önerinin KCK yönetimi tarafından kararlaştırılıp pratikleştirilmesi de kongre platformumuz tarafından selamlanmıştır” diyordu.

KCK, GERİ ÇEKİLMEYİ DURDU

AKP hükümeti, Öcalan’ın ve Kürt özgürlük Hareketinin barış için attığı adımlara karşılık vermeyerek, Kürt inkârından vazgeçmeyerek süreci tıkatmaya götürdüğü bir süreçte KCK Yürütme Konsey Eşbaşkanlığı, 10 Eylül 2013 tarihinde yazılı bir açıklamada bulundu.

KCK Yürütme Konseyi Eşbaşkanlığı, Türk devletinin demokratikleşme ve Kürt sorununun çözümünde adım atmamasından kaynaklı gerillanın geri çekilmesini durduklarını duyuruyordu. Ancak ateşkesin korunacağına da açıklamasında yer veriyordu. Böylece AKP’ye, “Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın projesi doğrultusunda adım atmasına fırsat vermek anlamına gelmektedir” diyerek bir şans daha tanındığını duyurdu.

AKP’NİN ÇÖZÜMSÜZLÜK PAKETİ

AKP hükümeti 30 Eylül 2013 tarihinde içi boş bir paket açıkladı. Demokratikleşme paketi olarak Erdoğan’ın adlandırdığı paket içerisinde, Kürt halkının varlığını ret eden ve demokratikleşme taleplerine yer vermeyen yasal değişimleri içeriyordu. İçi boş bu paket ile Kürt halkını ve Türkiye halklarını kandırmayı hedefliyordu. Paket açıklamaya başlandığı zaman, Türk savaş uçakları Medya Savunma Alanlarında geziyordu. Bir nevi AKP “ya bu paketi kabul edersiniz ya da size bomba yağdırırım” diyordu. Bu paket ile birlikte AKP, Kürt sorununda çözümsüzlüğünü göstererek, iktidarlığının “şovunu” yapıyordu.

‘ÜÇÜNCÜ AŞAMAYA GEÇİLDİ’

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan kardeşi Mehmet Öcalan ile aile görüşünde birinci aşamanın 15 Ekim 2013 tarihinde bittiğini ve üçüncü aşamaya geçildiğini duyurdu. Öcalan, “bir seneye yakın gelişen çözüm sürecinin ilerlemesi için Türk devletinin, atılması gereken adımları atmalıdır” diyordu.

‘HPG YENİDEN YAPILANDIRMAYI KARARLAŞTIRDI’

KCK’nin gerillanın geri çekilmesini durdurması ve Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın üçüncü aşamaya geçildiğini duyurduğu Ekim ayında HPG, 7. Konferansını gerçekleştirdi. 10-18 Ekim tarihleri arasında gerçekleşen HPG 7. Konferansı, “Halkımıza ve hareketimize yönelik tasfiye konseptinin dayatıldığı geçen iki yıl, HPG açısından yoğun bir mücadele ve kapsamlı bir direniş süreci olmuştur. Dayatılan Tamil tasfiye planına karşı Devrimci Halk Savaşı perspektifi temelinde karşılık veren, alan hakimiyeti ve inisiyatifini elinde tutan gerilla güçlerimiz Şemzinan’dan Çele’ye, Beytüşşebap’tan Amed’e, Dersim’den Serhat’a, Karadeniz’den Amanoslara kadar devrimci operasyonlar temelinde kapsamlı ve başarılı bir direnme savaşı yürüterek AKP hükümetinin tasfiye planını başarısızlığa mahkum etmiştir. Bu iki yıllık pratik güçlerimizin içinde bulunduğu yetersizliği aşması ve Apocu felsefe temelinde modern ve profesyonel gerillaya ulaşmasıyla birlikte Kürdistan gerillasının yirmi birinci yüz yılın başarı gerillası olacağını bir kez daha kanıtlamıştır.

Güçlerimizin yaşadığı yetersizlik ve eksiklikleri aşmayı hedefleyen yeniden yapılanma projesi, salt askeri değil ideolojik, kültürel, politik boyuta sahip bir eğitim, derinleşme ve yenilenme projesidir. PKK’nin 11’nci kongresinin ruh ve çizgisini öncülük düzeyinde temsil etme kararlılığını gösteren konferansımız, aynı zamanda yeni sürecin gerekliliklerini karşılayacak karar, planlama ve düzenlemelere de gitmiştir” şeklinde açıklama yapıyordu.

YJA-STAR DA YENİDEN YAPILANMA KARARI ALDI

HPG’nin 7. Konferansı ardından YJA-Star da 6. Konferansını gerçekleşti. YJA-Star 6. Konferansında, “Konferansımız, Önderliğimizin özgürlüğünü ve demokratik özerk Kürdistan mücadelesini geliştirmeyi temel görev olarak belirlemiş ve bu konuda YJA Star olarak üzerimize düşen görevleri de tespit etmiştir. Bu temelde kendini yeni dönemin mücadele ruhuna göre örgütleme temelinde yeniden yapılandırmayı da ele almış, önemli kararlaşmalara ulaşmıştır” deniliyordu.

AKP, GEVERDE KATLİAM GİRİŞİMİNDE BULUNDU

Yıl boyunca çözüm yönünde adım atmayan Türk devleti  halk üzerindeki baskılarını sürdürdü. Aralık ayına gelindiğinde, Roboski katliamından iki yıl sonra Gever’de(Yüksekova) bir katliam daha gerçekleştirdi. 6 Aralık günü Hakkâri’nin Yüksekova ilçesinin Orman mahallesinde 8 HPG gerillasına ait mezarlığın Türk polisleri tarafından tahrip edilmesini protesto eden yurttaşlara AKP polisinin saldırması sonucu Reşit İşbilir (35) 6 kurşunla, Veysel İşbilir(34) de 2 kurşunla katledildi. Amca yeğen İşbilir’in cenaze törenine saldırıda ağır yaralanan Bermal Tokçu(20) ise 5 gün sonra yaşamını yitirdi.