2021’de tecrit derinleşti, direniş küreselleşti- I

2021, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin derinleştiği, onun sağlığı ve özgürlüğü için verilen mücadelenin de küreselleştiği yıl olarak kayıtlara geçti.

2021 yılında Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın esareti 22. yılına girdi. Aynı şekilde 15 Şubat 1999 günü uluslararası bir komplo sonucunda kaçırılıp esir alınan Kürt Halk Önderi, Türk devletinin kendisi için kurduğu işkence ve tecrit rejimine verdiği direniş de 22 yılını doldurdu. İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde AKP-MHP iktidarı 2021’de tecrit, izolasyon ve “zamana yayılmış ölümü” daha da derinleştirirken, Abdullah Öcalan’ın hayatı, sağlığı ve özgürlüğü ise Kürdistan ile diğer halkların gündeminden düşmedi.

Kürdistan ve dünya kamuoyunun yoğun tepkisi ardından 324 gündür kendisinden haber alınmayan Kürt Halk Önderi’nin kardeşi Mehmet Öcalan ile telefon üzeri kısa bir görüşme yapılmasına 25 Mart 2021 günü izin verildi. En son 27 Nisan 2020’te yine kardeşiyle telefon görüşmesiyle kendisinden haber alınan Abdullah Öcalan’ın bu son görüşmede sarf ettiği “Böyle bir görüşme çok yanlış ve tehlikeli. Bir görüşme olacaksa bu avukatlarla olmalıdır” sözleri yıla damgasını vurdu.

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile yaklaşık 5 dakika görüşen Mehmet Öcalan, kendisini İmralı Cezaevi Müdürü olarak tanıtan bir kişi tarafından 24 Mart 2021’de saat 18.00 sıralarında arandığını belirterek, o gün yaşananları ayrıntılı olarak Kürt medyasına aktardı. Sabah saatlerinde kendisine bildirilen saatte Urfa Adliyesi’nde olduğunu ifade eden Mehmet Öcalan, oradaki yetkililerin de telefon görüşmesinden haberdar olduğunu ve yaklaşık 10 dakika sonra tek başına alt katta bir odaya alındığını belirtti. Kardeş Öcalan, odada bir çalışanın olduğunu ve götürüldüğü bu odada ağabeyiyle görüşme yapacağının kendisine söylendiğini aktardı.

‘DURUMUM HEM SİYASİ HEM HUKUKİ’

Çalan telefona yanıt vermesiyle birlikte Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın kendisine “Sen buraya nasıl geldin? Kim seni getirdi? Nasıl oldu? Nereden arıyorsun?” diye sorduğunu belirten Mehmet Öcalan şunları anlattı:

“Ağabeyim, ‘Bu yapılanlar için hem sen hem de devlet yanlış yapıyor. Nedeni şudur; bir yıldır hiçbir şekilde görüşme yok. Bu yapılanlar ne devlet hukukunda ne de başka bir hukukta yer alıyor. Senin gelmen yanlış ve çok tehlikeli. Devlet de çok tehlikeli. Bu doğru bir şey değil. Bir görüşme olacaksa hukuksal çerçevede olmalıdır. Bir yıl sonra kendi istekleri üzerine telefonla görüşme yaptırmak olmaz’ dedi. Başkan tekrar tekrar, ‘Bu yaptığınız çok yanlış. Devlet de yanlış oynuyor, siz de. Bu hukuki değil, doğru da değil. Bu asla kabul edilemez. Bu aynı zamanda çok tehlikelidir. Siz ne yaptığınızın farkında mısınız? Avukatlarımın buraya gelerek benimle görüşme yapmasını istiyorum. Bu hukuki bir şeydir. 22 yıldır buradayım. Bu sorun gelecekte nasıl olacak? Bu sorun ancak hukukla çözüme kavuşturulabilir. Neden buraya gelmiyorlar? Şayet bir görüşme olacaksa bu avukatlarla olmalıdır. Çünkü bu durum hem siyasi hem de hukukidir’ dedi.

“Başkan, ‘Benim için hiç kimsenin açlık grevinde ve zindanlarda ölmesini istemiyorum. Bunu daha önce de söyledim, şimdi de söylüyorum. Buna gerek de yok. Bu çok ağır bir şey. Bunu göz önüne almanız gerekiyor’ dedi. Yaklaşık 4-5 dakika konuştuk. İnce bir sesti. Sanırım Başkan’ın sesiydi. Başkan bana, ‘Bu görüşme çok yanlış. Bu görüşme değil’ dedikten sonra telefon kesildi. Daha sonra bir telefon daha geldi. Arayan başka biriydi. Bana beklemem gerektiğini ve orayı terk etmememi söyledi. Yaklaşık 10-15 dakika bekledikten sonra telefon gelmeyecek dedim. Orada bulunan yetkililere bildirdim. Daha sonra bana, ‘Görüşme bitmiştir’ dediler.”

AĞIR TECRİT ALTINDA İKİ DİSİPLİN CEZASI

24 Mart günü 5 dakika süren telefon görüşmesiyle Kürt halkı 2021’de önderlerinden sadece bir kez haber alırken, Türk devletinin buna izin vermesi Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın yaşamı hakkında bazı anonim sanal medya hesaplarından yayınlanan iddialar sonrasında gelmesi dikkat çekti. Kürt kamuoyunda infial etkisi yaratan iddiaların ardından Kürdistan, Türkiye ve Avrupa’nın onlarca kentinde İmralı’dan sağlıklı bir haber akışının sağlanması için yüzlerce gösteri gerçekleşti.

Kürt halkı ile dostlarının çağrıları ve sergiledikleri direnişe olumlu yanıt verilmesi bir yana, Türk devletinin İmralı’da kurduğu tecrit ve işkence rejimi, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a 2021’de iki kere disiplin cezası verdi. Abdullah Öcalan’ın müdafiliğini yürüten Asrın Hukuk Bürosu avukatları yoğun başvuru ve açıklamalarla İmralı’ya ulaşmaya çalıştığı o günlerde Kürt Halk Önderi'ne 29 Ocak 2021’de disiplin cezasının verildiğini öğrendiler. Disiplin cezalarının avukat ile birlikte yürütülmesi yönündeki yasaları da çiğneyen Türk devleti, avukatlara haber vermeden İmralı’da aldığı keyfi bütün cezaları uygulamaya devam etti.

Kürt kamuoyu ikinci disiplin cezasını ise 29 Kasım günü öğrendi. Asrın Hukuk Bürosu avukatları, İmralı'da ağır tecrit koşulları altında tutulan Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile tutsaklar Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş ile "derhal görüşme" talebiyle 22 Kasım’da Bursa İnfaz Hakimliği'ne başvuru yapmıştı. Abdullah Öcalan ve diğer 3 müvekkillerinden 8 aydır haber alamadıklarına, yaşam ve sağlık durumlarına, tutulma koşullarına, hukuki durumlara ve salgın gibi diğer tedbirlere dair hiçbir bilgiye sahip olmadıklarına dikkat çekti.

Avukat görüş başvurusunu reddeden Bursa İnfaz Hakimliği, Abdullah Öcalan hakkında açılan disiplin soruşturması sonucunda 12 Ekim 2021 günü verilen 6 aylık görüş yasağını gerekçe gösterdi. Türk devletinin yargısı, aile görüşüne dair verdiği ret kararında ise İmralı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’nün Disiplin Kurulu Başkanlığı'nın 18 Ağustos 2021 tarihli 3 ay süreyle “Ziyaretçi kabulünden yoksun bırakılma” kararını gerekçe olarak sundu. Ancak hem 6 aylık avukat görüşünü hem de 3 aylık aile görüşünü yasaklayan disiplin soruşturmaları ile verilen cezalara dair gerekçeye yer verilmedi.

AVLUDA ‘VOLTA ATMASI’ DA YASAK

Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Rêzan Sarıca, Kürt Halk Önderi’ne verilen bu cezaların perde arkasına ilişkin şu bilgileri verdi: “Sayın Öcalan’a verilen cezalar gizlenmeye çalışılıyor. Çünkü birçok disiplin cezası Sayın Öcalan’ın spor etkinliğini yürüyüşe dönüştürmesinden kaynaklı veriliyor. Yani volta attığından kaynaklı. Hapishanede dar alanda bütün hayatın daracık alanda geçtiği gerçeği karşısında insan hareketliliğinin fiziki açıdan önemini biliyoruz. Bunu Sayın Öcalan da dile getiriyor. Dolayısıyla kendisine volta attığı için verilen cezalara zamanında itiraz da etti. Volta atmanın evrensel bir hareket olduğu, bunu yasaklamanın ahlaki, hukuki hiçbir yönünün olmadığına dair itirazları vardı."

Zaten daha önceki yıllarda verilen bir “Disiplin cezası”nın Kürt Halk Önderi'nin “volta attığı” gerekçesiyle alındığı Ekim ayında ortaya çıkacaktı. Abdullah Öcalan’ın, İmralı Adası’nda bulunan diğer tutsaklarla voleybol ve basketbol oynadıktan sonra volta attığı gerekçesiyle cezaevinin Disiplin Kurulu Başkanlığı tarafından açılan disiplin soruşturması kapsamında, “spor faaliyetini sohbet faaliyetine dönüştürdüğü” gerekçesiyle 14 Eylül 2018 tarihinde “3 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma” cezasının verildiğini, kamuoyu ancak yaklaşık 3 yıl sonra 29 Ekim 2021 günü öğrenebildi.

İŞKENCE VE TECRİT REJİMİNE AYM’DEN DESTEK

İmralı’daki tecrit ve işkence rejimine 2021 yılında Türk devletinin cephesinden bir destek de Anayasa Mahkemesi’nden (AYM) geldi. Asrın Hukuk Bürosu avukatları müvekkilleri Ömer Hayri Konar’a verilen disiplin kurulu kararı, varsa buna bağlı İnfaz Hakimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi kararları başta olmak üzere verilen kararların dosya örneğinin kendilerine verilmesi, haksız ve hukuka aykırı disiplin cezasının kaldırılması için 2020 yılının Aralık ayı içerisinde Bursa İnfaz Hakimliği ve Ağır Ceza Mahkemesi’ne başvuru yapmıştı.

Avukatların talebi ilk önce İnfaz Hakimliği ardından Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla reddedildi. Avukatlar aynı cezaevinde tutulan müvekkilleri Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım için Ekim ayı içerisinde İnfaz Hakimliği’ne başvurarak aile ziyaretlerinin gerçekleştirilmesini talep etti. Fakat her iki tutuklu için yapılan başvurular da reddedildi. Avukatlar kararların hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle müvekkilleri Konar, Aktaş ve Yıldırım için Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) başvurdu.

13 Mart 2021’de dosyayı karara bağlayan AYM, 3 devrimci tutsak hakkında yapılan başvuruya "kabul edilemezlik” kararı verdi. Ortada herhangi bir ihlal kararının olmadığına hükmeden AYM, böylelikle İmralı’da uzun süredir gerçekleşmeyen avukat ve aile ziyaretlerinin yanı sıra avukatların müvekkilleri hakkında verilen kararlara ulaşamamayı “hukuka uygun” gördü. 27 Kasım 2020'de Yargıtay üyeliğine seçilen ve henüz herhangi bir faaliyeti olmamasına rağmen Türk Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından AYM üyeliğine seçilen İrfan Fidan’ın, söz konusu kararda üye hakimlerden biri olması dikkatlerden kaçmadı.

AVUKATLARDAN 168, AİLESİNDEN 55 BAŞVURU

Kürt Halk Önderi’nin fiziği, sağlığı ve kanunlarca belirlenmiş “yasal hakları”na yönelik Türk devletinin bu özel konseptine karşı hem Asrın Hukuk Bürosu avukatları hem de ailesinin girişimleri yıl boyunca sürdü. 1 Ocak-21 Aralık 2021 tarihleri arasında avukatların yaptığı 168, ailesinin ise 55 görüşme başvurusuna Türk yargı birimleri olumlu yanıt vermedi. Kürt Halk Önderi, son kez 7 Ağustos 2019 tarihinde avukatlarıyla görüşürken, yasal hakkı olmasına rağmen 21 yıldır uygulanmayan ailesiyle telefonla görüşme hakkına ise ilk kez 27 Nisan 2020 güne sahip olabildi.

AKP-MHP iktidarının İmralı’da hiç çekinmeden pervasızca sergilediği tutum ise Kürdistan ve Türkiye kamuoyunda 2021 yılı boyunca devam eden tepkilerle karşılandı. HDP, yılın ilk günlerinde tecride karşı bir kampanyanın startını verdi. 10 Ocak'ta düzenlediği Parti Meclisi (PM) toplantısının sonuç bildirgesini açıklayan HDP, kampanyayı şu çağrıyla kamuoyuna duyurdu: “İmralı Cezaevi’nde Sn. Abdullah Öcalan üzerinde sürdürülen mutlak tecridin kaldırılmasına ve cezaevlerindeki insanlık dışı uygulamalara son verilmesine yönelik tüm cezaevlerinde başlatılan süresiz-dönüşümlü açlık grevlerinin haklı taleplerinin karşılanması için geniş bir toplumsal destekle güçlü bir demokratik duyarlılığın yaratılması acil görevimiz olarak ele alınmıştır. Tecride karşı sürdürülen mücadelenin demokratik çözüm ve barış umudunun büyütülmesi ile iç içe geçen bir mücadele olduğunu, bu önemli gündemin sadece bir toplumsal kesimin veya partinin değil tüm demokrasi güçlerinin gündemi olması gerektiğini belirtmek isteriz.”

Diğer yandan HDP milletvekilleri Kemal Bülbül, Hüseyin Kaçmaz, Abdullah Koç, Celadet Gaydalı, Şevin Coşkun, Feleknas Uca, Kemal Peköz, Ömer Faruk Gergerlioğlu, Erol Katırcıoğlu ve Gülistan Kılıç Koçyiğit de 15 Ocak 2021 günü Meclis'te İmralı’daki ağırlaştırılmış tecridin son bulması talebiyle basın açıklaması düzenledi. Vekiller, İmralı tecridine karşı devam eden açlık grevlerine ilişkin duyarlılık çağrısında bulundular. Yılın son ayında ise bu kez Meclis’ten Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile İmralı'daki diğer tutsaklar Ömer Hayri Konar, Hamili Yıldırım ve Veysi Aktaş’ın aileleri seslendi. 1 Aralık’ta gerçekleşen toplantıya; Abdullah Öcalan’ın yeğeni Halkların Demokratik Partisi (HDP) Urfa Milletvekili Ömer Öcalan, Ömer Hayri Konar’ın kardeşi Emin Konar, Veysi Aktaş’ın kardeşi Sabiha Aktaş ile Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Özgür Faik Erol ile Serbay Köklü katıldı.

KÜRDİSTAN VE TÜRKİYE’DE TEPKİLER DAHA DA GÜR ÇIKTI

Mayıs ayında 768 avukat ve hukukçu imza kampanyası başlattı. Kampanyaya imza atan isimler, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşme talebinin karşılanmasının hukuk devletinin gereği olduğuna dikkat çektiler. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’nin (ÖHD) Yeni Yaşam gazetesine verdiği ilanla duyurusu yapılan kampanyada Abdullah Öcalan’ın bir an önce avukatlarıyla görüşmesinin önünün açılması istendi. İmza atanların arasında HDP eski Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, İHD Eşbaşkanı Eren Keskin ve Avukat Ercan Kanar da vardı.

Benzer bir destek Rojava Kürdistanı’ndan geldi. Cizre Bölgesi Avukatlar Birliği, Avrupa kurumlarını Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'a yönelik tecride karşı harekete geçmeye çağırdı, bazı avukatlarını Öcalan'ın savunma avukatı olarak atadı. Kuzey Kürdistan’da ise bir araya gelen sivil toplum kuruluşları, İmralı’daki tecride karşı tepkilerini örgütlediler. Bölge Demokrasi Platformu çatısı altında ortak açıklama yapan 344 sivil toplum örgütü, Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması gerektiğini belirtti.

21 ilden 344 sivil toplum örgütünün yer aldığı Bölge Demokrasi Platformu, 21 Şubat’ta Amed’de, Koşuyolu Parkı İnsan Hakları Anıtı önünde deklarasyonlarını açıklamak için toplanırken, Türk polisi parkı ablukaya aldı. Platform üyelerinin açıklaması polislerce salgın gerekçe gösterilerek engellendi. Açıklamanın yapılacağı alana girmek isteyen platform üyeleri, 3 grup halinde polis tarafından çembere alındı. Platform üyeleri ile polis arasında yaklaşık bir saat süren müzakereler sonuç vermeyince, İmralı tecridine karşı açıklama Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti’nde (GGC) gerçekleşti.

Ankara'da bulunan demokratik kitle örgütleri de aynı günlerde Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’a yönelik tecridin son bulması için aldıkları tutumu kamuoyuna deklere ettiler. Ankara İl Örgütü’nde yapılan basın toplantısında konuşan kitle örgütlerinin temsilcileri, “İmralı’daki tecrit insanlık suçudur, derhal son bulmalı” dediler. Bu toplantıya Alınteri, Demokratik Alevi Derneği (DAD) Devrimci Parti, Ezilenlerin Sosyalist Partisi, Halkların Demokratik Kongresi (HDK), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Partizan, Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP), Kaldıraç katıldı.

4 NİSAN’DA AMARA YİNE POLİS ABLUKASINDAYDI

Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan'ın doğum günü olan 4 Nisan öncesi, Türk devlet güçleri yine alarma geçti. Abdullah Öcalan’ın 72. doğum yıl dönümüne iki gün kala, doğduğu Urfa’nın Halfeti ilçesi Amara (Ömerli) Mahallesi Türk polis ve askerleri tarafından ablukaya alındı. Kürt Halk Önderi'nin yasak ve engellemelere rağmen her yıl kitlesel bir şekilde kutlanılan doğum günü öncesinde Amara’ya çıkan yollar TOMA ve zırhlı araçlarla kapatıldı. 4 Nisan’da ise Türk devletine bağlı polis ve askerler, Amara’ya gitmek isteyen DTK, TJA, DBP ve HDP’li heyeti durdurdu. Türk askerleri ve polisleri mahalleye kimsenin geçmesine izin vermedi.

Sadece Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan’ın doğum günü değil, aynı zamanda Kürdistan’da gittiği yerlerde bıraktığı izler de Türk devletini korkutmaya devam etti. Kürt Halk Önderi’nin 1979’da Kuzey Kürdistan’dan Rojava’ya geçtikten sonra Kobanê’nin Elpelorê köyünde bir süre kaldığı eve 16 Nisan günü hava saldırısı düzenlendi. İşgalci Türk devletine ait insansız hava aracı ile gerçekleşen saldırı sonucunda evde maddi hasar yaşandı.

YARIN: 2021 yılına yayılan direniş, diğer yıllardan neden farklı ve etkiliydi?