Gerilla mücadelesine paralel bir şekilde 1990larla birlikte gelişen Kürt demokratik hareketi legal siyaset alanlarında kurumlaşmasını saðlamaya başlamıştı. Dünyadaki gelişim ve deðişimleri izleyen PKK Önderi Abdullah Öcalan katı inkar ve imhayı yıkmak için bir yandan savaşı tüm Kürdistan alanlarında yaygınlaştırmaya çalışırken, hareketi siyasallaşıp, geniş kitlelere ulaşması ve bu şekilde mücadele içine geniş kitleleri çekmek için farklı farklı çalışmalar da yürütüldü. Basın-yayın, kültür sanat ve legal siyaset yürütmek için çeşitli kurumlarla kendisini kurumsallaşmaya çalışan Kürt halkı ova da yine devletin şiddet ve baskısı ile karşı karşıya gelmişti.
Öcalanın Mart 93 yılında düzenlediði basın toplantısında ilan ettiði tek taraflı ateşkes Türk devleti içindeki çete ve savaş rantçıların sert direnişi ile karşılaşmıştı. Özal ve ekibinin tasfiye edilmesi ile sonuçlanan bu süreçten sonra çeşitli tarihlerde PKK tek taraflı ateşkesler yaptı. Öcalan ise tüm çaðrılarında Kürt sorunu siyasal demokratik bir şekilde çözmek için bir muhatap aradıðını söylüyordu. Ancak Kürt sorunu inkârı üzerine kurulan Türk egemen sistemi PKK ve Kürt halkının özgürlük taleplerini şiddet ile karşılık veriyordu. Tüm çözüm kapılarını kapatarak Kürtlere direnmekten başka bir yol bırakmayan Türk devlet terörü ve şiddeti politikalarına karşı Kürt halkı direnerek karşı durmaya çalıştı.
KOMPLOLARA KARŞI FEDAÝ RUH GELÝŞÝYOR
Şiddet ve baskı ile Kürt halkının iradesini kırmayacaðını anlayan Türk devleti 90ların sonlarına geldiðinde uluslararası gerici güçlerin desteði ile Kürdistanda yürüttüðü özel kirli savaşı daha da kirli bir kılıfa büründürerek komplolara başvurmaya başlamıştı. 1996 yılında bir ton patlayıcı ile Kürt halk Önderi Öcalana suikasta karşı Dersimde Zeynep Kınacı (Zilan)ın geliştirdiði fedai eylemi savaşın ve mücadelenin de yeni dönemini açıyordu. Bu eylem ile PKK ve Kürtler hiçbir gerici güç karşısında özgürlüðünden asla taviz vermeyeceðini ve eskiden Kürtlerin yaşadıðı köleliðin bir daha kabul edilemeyeceðini göstermişti.
PKK mücadelesinin Kürtlere kazandırdıðı özelliklerin başında kendi özüne dönerek, yabancılaştıðı deðerleri ile doðru bir birliktelik saðlamaktı. Öcalanın yıllarca yaptıðı çözümlemeler öz benliðini oluşturan kişilik, yurtseverlik esasları ile doðru bir bütünleşmeyi saðlamaya dönüktü. Kürt halkı PKK ile tanıştıkça kendi özü ile bir bütünleşmeyi saðlıyor, ülkesi ve deðer yargıları ile o denli bir baðlantıyı da saðlamaya başlamıştı. Aslında Kürtlerin PKK gerçeðinde bulduðu, ama bu gerçeðin dışında kalıp buna bir türlü anlam vermemelerindeki ayrışma da buradaydı. PKKnin Kürt gerçeðinde yarattıðı yurtseverlik ve bunun için ortaya konulan özveri PKKnin de mücadelesinin devamını saðlıyordu.
KOMPLOLARA KARŞI ATEŞTEN ÇEMBER ÝLE ÖZGÜRLÜKTE ISRAR EDÝYOR
Öcalan uluslararası komplo ile esaret altına alındıðında PKK militanları ve yurtsever Kürdistan halkında ortaya çıkan isyancı ruh ulusal deðerleri ve özgürlüðüne yönelik saldırılara karşı Kürt halkının gösterdiði direnç özgürlükteki ısrarını ortaya koymuştu. Öcalan etrafında ateşten bir çember oluşturarak Kürt halkının özgürlüðü önünde duranların isyan ateşinde yanacaklarını göstermiş olması bir daha asla kendi deðer yargılarından ve ulusal onurundan vaz geçmeyeceðin inde ifadesiydi. O güne kadar Kürtlere komplo ve hile ile yenenlere Kürtler PKK öncülüðünde yürütülen mücadelenin etrafında birleşerek direniş bayraðını yükseltme tarihinde yönünü deðiştirmişti. Kürtler artık yenilgi tarihlerini tekerrür etmemekte kararlıydı. Kürtlerin bu kararlı direnişi ve özgürlükteki ısrarı karşısında başta komplo ile baş ve gövdeyi birbirinden ayırarak sonuç alacaklarını düşünenler yanıldıklarını görmüşlerdi. Kürtlerin önderliksiz ve örgütsüzlüðünden yararlanarak yıllarca Kürtler egemenlik altında tutulmuştu. Ancak PKK Kürdistan toplumunda yarattıðı özgürlük bilinci ve Önderlik gerçeði artık geri dönülemez bir yolda ilerliyordu. Kürt halkı PKK ve Öcalan etrafında kenetlenerek ve her koşulda özgürlükte ısrar ediyordu. Baskı ve şiddet bu örgütlülüðü ve bilinci asla yok edemezdi. Bunu Kürtler ortaya koydukları mücadele ile her kese bir kez daha göstermiş oldu.
ÝÇTEN PARÇALAMA PKKYÝ GÜÇLENDÝRÝYOR
Kürt halkı 9 Ekim 1998 yılından başlayıp, 15 Şubat 1999 yılında PKK Önderi Abdullah Öcalana karşı gerçekleştirilen uluslararası komploya karşı dünyanın her yerinde çeşitli şekilde eylemleri ile bir yandan özgürlükteki ısrarını diðer yandan Önderliðinin etrafında bir direniş çemberi oluşturmuştu. Kürtlerin komploya karşı bu topyekûn direnişi başta komplocu güçler olmak üzere her kesin hesaplarını yeniden yapmasına neden olmuştu. Komploya karşı gösterilen ilk direnç ile Kürtler komployu boşa çıkarmak için mücadeleyi süreklileştirmişlerdi. PKKnin stratejik deðişimi ile mücadele bir yandan komployu boşa çıkarmaya diðer yandan siyasal demokratik alanda Kürt sorunun çözümüne yönelik adımlar atılmaya başlandı. Sürekli bir deðişen ve dönüşen PKK kendisine karşı yapılan tüm komplolardan da dersler çıkararak bir atılım gerçekleştiriyordu. Uluslararası komplodan sonra devam eden komployu PKK ve Kürt halkı mücadeleyi daha da geliştirerek boşa çıkarmayı ve bir demokratik çözüm yolunda ilerleyerek cevap veriyordu.
ÝMRALI DEMOKRATÝK MÜCADELEDE MUHATAP ARIYOR
Komplodan medet umanlar PKKyi içten parçalamak ve bu şekilde istedikleri sonuca ulaşmak için 2 Aðustos 99da PKKnin gerillayı sınır dışına çekilmesinden 2004 yılına kadarki süreçte içten parçalamayı derinleştirmek için çalışmaya başlamışlardı. Devletin oyalama taktikleri ve içten parçalama çabaları PKK 4 Nisan 2004de gerçekleştirdiði yeniden inşa kongresi ile hem tasfiyeci eðilimlerden kendisini arındırmış, hem de devam eden komploya karşı yeniden bir atılım kararına gitmişti. 1 Haziran 2004 Hamlesi ile yeni bir süreç başlatıyordu. Öz savunma savaşı ile Kütlerin temel taleplerinin önündeki engellerin aşılması ve siyasal demokratik bir sürecin başlaması için gerilla yine Kürdistanın daðlarında mevzilerini güçlendirmişti.
PKK kördüðüme dönüşmüş Kürt sorunu çözmek için başlattıðı siyasal süreç Türk devletinin inkar ve imha yönelimleri ile karşılık buluyordu. Öcalanın 93 yılında başlattıðı ve Ýmralıda devam eden barış ve demokratik çözüm arayışları muhatapsız kaldıðı gibi 12 Eylül faşizminin zihniyeti üzerine kuran AKP sinsi ve oylama yaklaşımları ile komployu sürdürmeye çalışıyordu. AKPnin yürütmeye çalıştıðı zihniyetin sadece Kürtler için Türkiye halkları içinde büyük bir tehlike oluşturduðuna dikkat çeken Öcalan Erdoðanın zik-zak çizerek çok tehlikeli oynadıðına dikkat çekerek, AKPnin zihniyeti Türk-Sünni ve kadınlar için de büyük bir tehlike oluşturan bir zihniyet olduðunu söylüyor. Ve şöyle devam ediyor; Londrada tam olarak ne görüştüðünü bilmiyorum ama 93te Güreşin Londraya gidip icazet alması gibi o da icazet alıyor. Komplo Ýngiltere-ABD-NATO oyunudur. Kürt-Türk çatışması yaratarak Türkiyeyi kendisine daha fazla baðlamak amaçlanıyordu. Benim buraya getirilmem Baðdatta yapılanların Türkiyede yapılmak istenmesiydi. Ama ben bu oyunu bozdum. Halkların boðazlaşmasının önüne geçtim. Bu ne kadar anlaşılıyor bilmiyorum. Ben burada bas bas baðırıyorum ve sorunu çözmezseniz olacakları kimse tahmin edemez diyorum. Halkımız öyle 15 yaşındaki kız gibi kandırılacak bir halk deðildir. Halkımız uyanmıştır. Öyle oyunlara falan da gelmez.Diyerek tehlikenin büyüklüðüne dikkat çekiyor.
KÜRTLER YEREL YÖNETÝMLERDE SÖZÜNÜ SÖYLEDÝ!
Öcalanın dikkat çektiði tehlikelerin aşılması için Ýmralı da tek 2006 yılından başlayarak çeşitli tarihlerde tek taraflı ateşkesler dahil, her türlü özveride bulunarak sürecin siyasal demokratik bir aşamaya evirilmesi için mücadele vermişti. Öcalanın Ýmralıda zor koşullarda verdiði mücadeleyi Kürt halkı her yerde eylemleri ile desteklemiş, Êdibese ve Öcalan Siyasal Ýrademdir gibi çeşitli kampanyalarla desteklemiştir. Öcalanın Ýmralıdan geliştirdiði Kürt halkının da desteklediði siyasal demokratik mücadele 29 Mart 2009 yerel seçimleri ile yeni bir aşamaya girmişti. Öcalanın Ýmralı siyaseti Kürt halkında karşılık bularak yüz civarında bir belediyenin kazanılması ile yerel yönetimde Kürt halkı kendi tarihinde ilk defa bu yönlü bir kazanımı elde ediyordu. Kürt halkının bu kazanımı Türk devletinde paniðe neden olmuştu. Cemil Çiçek Kürtler Ermenistan Sınırına dayandılar sözleri ile izah etti. PKK ise kamuoyu açıklamalarında şu deðerlendirmelerde bulundu; Kürdistan halkı her türlü işkence, ezme, iradesizleştirme ve yok etme siyasetine raðmen en son 29 Mart yerel yönetim seçimlerinde, Türk devletinin ve uluslararası güçlerin tüm çabalarına raðmen siyasal iradesini Önder APOdan, öncü Partisi PKKden ve özgürlük gerillasından yana yapmıştır. 29 Marttan sonra tüm baskı, tutuklama ve saldırılara raðmen de, en küçük bir geri adım atmamış, tam tersine siyasal iradesini ve kararlılıðını Kongra Gel 7. Genel Kurulunda, Özgür Önderlik, Özgür Kimlik ve Demokratik Özerklik şiarıyla bir kez daha tüm dosta düşmana göstermiştir.
KÜRT SORUNUN ÇÖZÜM TARTIŞMALARI GELÝŞÝYOR
15 Aðustos Atılımının 25. Yıl dönümünde, yok sayılan, inkar edilen, artık Kürt halkının özgürlük hayalleri bile topraða gömülmüştür deme noktasından, ilk kez bugün Türk devleti ve kamuoyu en yoðun bir biçimde Kürt sorunun çözümünü tartışılır oldu. Sorunun bu düzeyde tartışılmasının temelinde, hiç kuşkusuz Önder APOnun yaratıcı dehası, Ýmralıdaki duruşu, şehitlerimiz, Partimiz PKKnin demokratik ekolojik ve cinsiyet özgürlükçü paradigması temelinde yeniden kuruluşu ve 10. Kongrede yakaladıðı birlik ruhu ve netleşme düzeyi, gerillanın 15 Aðustos ruhuyla başlattıðı 1 Haziran hamlesi ve halkımızın görkemli serhıldanları ve 29 Martta yerel yönetim seçimlerinde ortaya koyduðu siyasal irade bulunmaktadır.
Parti olarak, Önderliðimizin sunacaðı yol haritasının sonuna kadar arkasında olacaðımızı ilan ediyoruz. Türk devletini ve hükümetini, Kürdistan halkının açıða çıkan siyasi iradesine karşı saygılı olmaya, bugüne kadar düşmana hizmet eden, koruculaşan kesimleri artık düşmana hizmet etmemeye, içinde bulundukları ihanet konumundan çıkarak, ulusal-demokratik birliðe, demokrasi güçlerini sürece aktif katılmaya, halkımızı 7. Kongra Gel Genel kurulunda ortaya çıkan Özgür Önderlik, Özgür Kimlik ve Demokratik Özerklik şiarını sahiplenme temelinde serhıldanlarını yükseltmeye, gençliði ve kadını tüm kadro ve militanlarımızı demokratik konfederalizmi inşa etmeye ve görevlerini en başarılı bir biçimde yerine getirmeye çaðırıyoruz!
4. DÖNEM VE ÇÖZÜM ARAYIŞLARI
2010 Newrozu ile birlikte üçüncü stratejik dönemin bittiðini ve yeni bir sürece girildiðini açıklayan Öcalan, 1993 yılından bugüne kadar hep çözüm, uzlaşma, diyalog arayışı içinde oldukların, 2002 yılında bitmesi gereken üçüncü dönemin barışa bir şans daha vermek için 2010 yılına kadar uzadıðını açıklamıştı. Öcalan; 2002yılından bugüne kadar olan gelişmeler gösterdi ki AKP, Ýngiltere ve ABD politikalarını uygulayarak bizi tasfiye etmeye çalışıyor. AKPnin gelişimi bu temelde oldu. Üçüncü dönem bitti. Birinci dönem 1973-84e kadar olan dönem. Ýkinci dönem 1984-93 arasıdır. Üçüncü dönem 93ten bugüne kadar uzatmamızın nedeni bu hükümet bir şeyler yapar, gerçekleştirir umuduyla bekledim.
Bugün Kürtlere yapılan siyasi ve kültürel soykırımdır. Bu siyasi ve kültürel soykırım fiziki soykırımdan daha da tehlikelidir. Geçmişte nasıl Ermenileri sürdülerse Pontusları, Rumları sürdülerse Kürtlere yapılmak istenen de aynısıdır. Coðrafyayı ıssızlaştıracaklar. Bu politika dehşettir. Bu politikalar hayat bulursa Anadolu Türklüðü de kaybeder. Bu ıssızlaşma Türklerin de ıssızlaşması anlamına gelecektir. Bu politikalar Türklerin de yararına deðil, onlarda kaybedecektir. Üçüncü dönem boyunca sürekli tasfiye edilmeye çalışıldık, hem biz hem muhataplarımız tasfiye edilmek istendi. Biz tasfiyeye karşı deðişim dönüşüm hamlesini yaptık.
SÜREÇ VARLIKLARINI KORUMA VE ÖZGÜRLÜKLERÝ SAÐLAMA SÜRECÝDÝR
31 Mart 2010 görüşme notunda konuşmalarını Mahir Çayan ve arkadaşlarına adayan Öcalan üçüncü döneme ilişkin şunları belirtiyor; Mahirlerin katliamının kırkıncı yılı yaklaşıyor. Kırk yılı bir, iki, üçüncü dönem diye adlandırdım. Üçüncü dönemin sonuna geldik. Ben barış, çözüm konusunda çok esnek yaklaştım çok çaba sarfettim. Çözüm için, barış için 93ten bugüne ateşkesler ilan ettim. Elimden gelen ne varsa yaptım. Onlar tasfiyeyi dayattı ben çözümü dayattım. Bundan sonraki süreç varlıklarını koruma, özgürlüklerini saðlama ve yaşatma sürecidir.
Bugünkü deðerlendirmeyi Mahirlerin anısına adıyorum. Özellikle Türkiye devrimci gençliðinin bunu iyi bilmesi gerekiyor. Benim çıkışım biraz da bu arkadaşların katliamına cevap olma şeklindedir. Biliniyor bizim çıkışımız Türkiye devrimci güçleri arasından bir çıkıştır, 70lerde biz de devrimci gençlik hareketinin bir parçasıydık. Dev-Gençin sempatizanıydım, DDKO içinde de yer almıştık. Mahirlerin katledilmesiyle başlayan, biraz da bu katliamların atmosferinde bir çıkış yapılmıştır.
ÇÖZÜM ÝÇÝN YOL HARÝTASI SUNULUYOR!
Yine dönem özellikleri ve tehlikelerine dikkat çeken Öcalan bir yandan APK hükümetinin oyalama ve komplolarına karşı PKK ve Kürt halkını uyarıyor, diðer yandan siyasal demokratik sürecin gelişmesi için imralıda tüm zorluklara karşın mücadele etti. AKP hükümeti ise Kürt açılımı adıyla başlattıðı ve sonra da adını Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi olarak deðiştirdiði sürece katkı sunmak amacıyla çözüm adımlarını somutlaştıran Öcalan, 156 sayfalık Yol Haritasını 15 Aðustos 2009 tarihinde devlet yetkilileri ve hükümete iletmek üzere cezaevi idaresine teslim etti. Öcalan'ın sorunun çözümünü 10 temel ilke başlıðında topladıðı Yol Haritası ancak 1 buçuk yıl sonra kamuoyuna ulaşabildi.
Öcalan, AKP hükümetinin oylama ve tasfiye planlarını deşifre etmek için 2 Aðustos 2009 tarihinde de ilk kez çekileceði uyarısını şu sözlerle dile getirdi: "Ben 15 Aðustos'ta kendi yol haritamı sunduktan sonra çekileceðim. Artık çözümün nasıl olacaðına ilişkin Kürtler kendi kararını verir, PKK kendi kararını verir. Bu uyarıdan sonraki süreçte de Öcalan olası tehlikelere dikkat çekti ve çekileceðini söyledi. 27 Mayıs 2011 tarihinde avukatlarıyla yaptıðı görüşmede ise Öcalan: "Bir yeşil ışık bekliyorum. Sonuç almamız durumunda 15 Aðustos'tan itibaren yeni bir süreç başlayacak."
'ÇÖZÜM GELÝŞMEZSE DEVRÝMCÝ HALK SAVAŞI DEVREYE GÝRER'!
Kürt sorunun çözümüne yönelik Öcalanın Ýmralıda sürdürdüðü görüşmeler müzakere aşamasına gelmişti. Ýlk defa Kürt sorunu resmi devlet tarafından hareketin Önderliði ile müzakere ediliyordu. Bu görüşmelere ilişkin Öcalan, 24 Haziranda şunları söyledi: "Burada yaptıðımız görüşmeler önemlidir, ciddidir. Belli bir aşamaya da gelmiştir. Artık konuşma, tartışma aşamasını bitirmiş bulunuyoruz. Tartışacaðımız bir konu kalmadı. Benimle görüşenler devlet adına görüştüler. Hükümet Kürt sorununun demokratik anayasal çözümü konusunda pratik adımlar atılmazsa kriz doðar. Bugüne kadar yapılan görüşmelerin oyalama amaçlı olduðu ortaya çıkar. 15 Temmuz'a kadar benimle tekrar görüşmeye gelecekler. Bu görüşmede pratik adımları hayata geçiremeyeceklerini beyan ederlerse ondan sonrası devrimci halk savaşı devreye girer."
Öcalan'ın bu çaðrısı da daha önceki çaðrısı gibi yanıtsız kalmıştı. Bu süreçte Öcalan, 6. ve son uyarısında; "Benim yapacaklarım bitti. Bundan sonra rolümü sürdürmem için saðlık, güvenlik ve özgür hareket alanının saðlanması gerekiyor. Artık bunlar olmadan hiçbir şey yapmıyorum. "çekiliyorum" açıklamasının ardından Öcalan'ın avukatları ile 27 Temmuz 2011 tarihinde bir kez daha görüşebildi. Bu süreçten sonra görüşmeler engellenmeye başlandı ve aðırlaştırılmış tecrit dönemi başladı.