40 gün kadına yönelik şiddetin en barbar halini birebir yaşadılar

40 gün kadına yönelik şiddetin en barbar halini birebir yaşadılar

25 Kasım’da tüm dünyada kadına yönelik şiddete karşı direniş sürerken, şiddetin en barbar halini uygulayan DAİŞ çetelerinin elinde bir süre esir kaldıktan sonra kurtulan Kobanêli kadınlar yaşadıklarını anlattı. Her gün boğazlarına hançer dayandığını ve insanlık dışı bir muameleye karşı her kendilerini öldürmek istediklerini belirten kadınlar yaşadıkları travmayı hala atlatamadıkların söylüyor.

Bu gün dünyanın birçok yerinde kadınlar 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele ve Dayanışma Günü için alanlara çıkıp eril sisteme karşı eylemde olacak. Ortadoğu’da ise kadına yönelik şiddetin en barbar halini sergileyen DAİŞ çetelerine direnişin kalesi Kobanê oldu. YPJ’li kadınların tüm dünya kadınları için yürüttüğü savaş devam ederken, çetelerin elinde esir kalıp kurtulan kadınların anlattıkları DAİŞ’in kadın düşmanı yönünü bir kez daha gözler önüne serdi.

‘ÇOCUKLARIMIN AĞZINI KAPATTIM’

Çetelerin Mimic’e yakın köyleri işgal etmesiyle birlikte kaçırılan 4 çocuk annesi Cihan Abdullah,  çeteler tarafından sorgulandığını söyledi.  Cihan Abdullah, “Tüm ailemizi esir alarak Mimic’te zindana koydular. Burada erkekleri bir tarafa bizi de bir tarafa götürdüler. İlk başta çarşaflı kadınlar yanımıza gelip tokalaşmak istedi bizde elimizi uzatmadık. Hakaret ettiler. Bizim Müslüman olduğumuzu bilmelerine rağmen zorla Müslüman olmadığımıza dair gerekçeler arıyorlardı. Kadınlardan sonra sakallı DAIŞ’çiler gelince bu kez çocuklarımın ağzını kapatmak zorunda kalıyordum. Onlardan çok korkuyorduk çünkü çocuklar ısrarla babalarını istediğinde çocuklara hakaret ederek; ‘hepiniz büyüyüp şeytan olacak ve bize karşı savaşacaksınız’ diyorlardı. Zaten kızım Beritan sürekli “Apo Apo Apê’me  ev Welat gişi ê me” sloganları atıyordu. Kızımın ağzını kapatıyordum. Daha sonra bizi bıraktılar ancak eşim içeride kaldı. Eğer bu DAİŞ çeteleri burada hükmederse kadınların kendilerini öldürmesi gerekiyor. Çünkü bizim onların kul kölesi olmamızı istiyorlar” dedi.

‘KENDİMİ ÖLDÜRMEK İSTEDİM’

Eşinin evde olmadığı bir gece DAİŞ çetelerinin baskısı sonucu kaçırılan 20 yaşındaki Suzan Ehmed, Zından’dan bırakılmadan 20 gün önce çocuğu dünyaya geldiğini ifade ederek, DAIŞ elinde kendisini öldürmek istediğini kaydetti. “DAİŞ çeteleri köyümüze baskın yaptığı sırada eşim şehre gitmişti. 8 buçuk aylık hamile olmama rağmen beni de alıp götürdüler. Hayatımda görmediğim bir yerde zindana yerleştirdiler. O sırada kendimi öldürmek istedim fırsat hiç bulamadım.  Daha sonra bir erkek çocuğum dünyaya geldi. tarifi olmayan bir işkenceydi. Ulu ortada doğum yapıyorsun ve insana benzemeyen saçlı ve sakallı kişiler başına silah dayıyorlar. Halen o travmayı üzerimden atamadım” dedi.

‘ARAP KADINLARA DA ZULÜM EDİYORLAR’

17 yaşındaki Mahabat Derweş ise çeteler tarafından kaçırıldığı sırada YPJ saflarına gidemememin pişmanlığını çok yaşadığını söyledi. Mahabat Derweş şunları kaydetti. “DAİŞ beni ve babamı esir aldı. Babamı başka zindana koydular beni de Arap kadınların olduğu bir bodruma koydular. Benim onların nezdinde Kürt oluşumdu ancak yüze yakın Arap kadın ise, sadece yüzleri açık olduğu için rehin alınmışlardı. Anladım ki bu DAİŞ denilen vahşiler olduğu yerlerde kadının yaşamaya hakkı yoktur. Artık sağ kurtulacağımı da düşünmüyordum onun için bir an önce ölmek istiyordum ve 6 gün boyunca hiç yemek yemedim. Bize, ‘Bir kurşun kadar değeriniz olmadığı için sizi öldürmeyeceğiz ve bırakacağız’ dedikten sonra yemek yemeye başladım. Ancak günlük hepimizin boynuna hançeri dayıyorlardı. Kendime çok kızıyordum şimdiye kadar neden YPJ’ye katılmamışım diye. Ancak bir gün bu barbar DAİŞ’in yaptığı vahşeti ortaya çıkacaktır. Benim tek çağrım çeteler bu topraklara hükmederse kadınların köleden daha köle konumuna getirilecek.”