'İktidarın belediyedeki varlığının son bulması gerekiyor'

İstanbul'da muhalefetin bulunduğu belediyelerin de AKP belediyelerinden farksız olmadığını dile getiren İstanbul Kent Savunması üyesi Deniz Özgür, "Tamamen rantın kucağına bırakılmış şehir siyasetinden söz etmek mümkün" dedi.

Yerel seçimler öncesi başta İstanbul olmak üzere bir çok şehirde yapılan rant, imara açılmaması gereken alanların imara açılması ve şehir politikalarının ihlal edilmesi muhalif kesimlerde tarafından sıkça dile getirilen sorunlardan. Alt yapı yetersizliğinden kaynaklı hafif bir yağmurda bile doğal afet görünümünü veren İstanbul, yerel seçimde halkın oyunu kimden yana kullanacağı merak konusu. AKP’nin adayı  Binali Yıldırım ve CHP’nin Beylikdüzü Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu kıyasıya bir yarışın içinde.

İstanbul’u ve yerel seçimleri, İstanbul Kent Savunması üyesi Deniz Özgür ile konuştuk. Afet yasası ile evlerinin güçlendirileceğini düşünen halkın evsiz kaldığını, şehrin dikey ve yatay olarak talan edildiğini ve muhalefetin bulunduğu belediyelerin de AKP belediyelerinden farksız olmadığını dile getiren Özgür, "Ehil olmayan ellere bırakılmış ve tamamen rantın kucağına bırakılmış şehir siyasetinden söz etmek mümkün" dedi.

İSTANBUL RANTIN KUCAĞINA BIRAKILDI

Özgür, bir diğer yerel seçimlerden sonra geçen beş yıl içerisinde çok ciddi ekolojik ve kentsel tahribatın yaşadığını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın İstanbul hakkında geçtiğimiz süreçte, ‘İstanbul’a ihanet ettik!’ sözlerine atıfta bulunan Özgür, İstanbul’daki şehircilik anlayışını yorumlarken, "Bu söz konusu tahribat en tepeden öz eleştirel olarak da dile getirildi. Özellikle son dönem yansımalarını beraber görüyoruz. Erdoğan, şehre yapılan ihanetten, bu ihanetin kapsamından bahsedip duruyor ve buradan yola çıkarak çeşitli projelerle yeşil alan yapımıyla kapatılmaya çalışıldığını görmekteyiz.

Yıllardır İstanbul’da yapılanların neye karşılık geldiğini ekolojik, ekonomik ve kentsel dönüşümün şehrin dengesini nasıl alt üst ettiğini ifade etmeye çalışıyoruz. Bir çok projede bu süreçlerin ilerlemediğini, yarım kaldığını, ellerine yüzlerine bulaştırdıklarını görüyoruz. Kabataş bunlardan biri. Ehil olmayan ellere bırakılmış ve tamamen rantın kucağına bırakılmış şehir siyasetinden söz etmek mümkün" sözlerini kullandı.

AKP’NİN BELEDİYECİLİK PARADİKMASI İLE SAVAŞACAK BİR ANLAYIŞ VAR MI?

AKP’nin siyasi bekasını dayandırdığı belediye yönetimini yeniden ele geçirmek istediğini belirten Özgür, siyasi iktidarın bitmeyen bir iktidar talebi, hırsı ve iddiası içerisinde olduğunu anlattı. Muhalefetin de yerel yönetimlerde çok parlak olmadıklarını da sözlerine ekleyen Özgür, şunları söyledi: "AKP’nin çizdiği kent paradigmasının ben bütün muhalefetin de belirlediğini düşünüyorum esas olarak. Örneğin, İstanbul’un ilçelerine baktığımızda, bir iki belediye haricinde bütün belediyelerin genel yaklaşımının benzer olduğunu görüyoruz.

Büyükçekmece’yi önümüze koyalım. Bu yaklaşımlar rant merkezli. Çok ciddi bir yapı artışı söz konusu, hem yüksek yapılar hem de büyük alana yayılmış yapılar. Çok ciddi imar artışları söz konusu. Yeşil alanların, kamusal alanlarında imara açılması, Büyükçekmece’de gördüğümüz gibi. Bir CHP belediyesidir Büyükçekmece. Maltepe sahilinin durumunu düşünelim. Bunlar elbette sadece ilçe belediyelerinin salt eliyle yapılmıyor. Belediyeler Bakanlıkla bir mücadele vermiyor. Gizli bir uzlaşma söz konusu. AKP’nin çizdiği kent paradigmasıyla hangi anlayış savaşacak, ya da buna tabi olacak meselesi. Esas mesele bu paradigmayla savaşacak bir anlayış var mı?"

İKTİDARIN BELEDİYEDEKİ VARLIĞININ SON BULMASI GEREKİYOR

"Siyasi iktidarın on yedi yıldır yönettiği bir şehirde yaşıyoruz" diyen Özgür, İstanbul ile ilgili verilen hiçbir vaadin tutulmadığını kaydetti. Şehre ihanet ettiğini kabul ve itiraf eden bir iktidarın olduğunu halkın görmesi gerektiğini belirten Özgür, "Küresel ısınma ikliminin kentlere yoğun bir etkisi var özellikle İstanbul alt yapı yetersizliği ile de birleşince bu mesele en ufak bir yağışta çok ciddi bir kıyametle karşı karşıya kalıyor. Afet gibi bir durumlarla karşı karşıya kalıyor. Zaten küçük bir yağmurda yağmur suyunun denizle buluşmasını sağlayacak bir mühendis zekasından, pratiğinden bahsetmek söz konusu bile değil. Bütün bunları değerlendirdiğimizde siyasi iktidarın belediyedeki varlığının son bulması gerekiyor. Bunu görebilmemiz gerekiyor" diye konuştu.

AFET YASASI SERMAYE GURUPLARININ İŞİNE YARADI

En ufak bir yağmurda sel olan İstanbul’un durumunun medya eliyle sürekli gizlendiğini de söyleyen Özgür, "Hukuki problemli projelerinin yine halk yararına hukuktan geçmediğini görüyoruz. Gayri hukuki işler yapılmaya devam ediyor. Burada, bu siyasi iktidarın yaptığı uygulamaların mağduriyetini yaşayan halk aynı şekilde bütün bu siyasi medya manipülelerinin parçası olarak bağımsız haber mecralarından yoksun. Dolayısıyla bu ilişkiyi kuramayabiliyor. Biz şehir içinde ciddi afetsel durumlar yaşıyoruz, hukuksuz kentsel dönüşümlere maruz kalıyoruz.

Afet yasası çıkarılıyor, ‘evlerimizi güçlendiriyorlar’ diye düşündürülüyor halk ama bir yandan da evsiz kalıyor. Afet yasası asla gerçek anlamda bir afet önlemi olarak düşünülmedi bunun için çıkarılmadı. Zaten bunun için uygulanmadığını da görüyoruz. Daha çok alanın sermaye guruplarına verilmesine yol açıyor. Rant odaklı dönüşümler planlanıp hayata geçiriliyor.

Fakat bu ikisi arasındaki ve bunun faili olan siyasi iktidar arasındaki bağı kuramadığı için ve muhalefette yetersiz kaldığı için halkın bu bağlantıyı nasıl kuracağını yerel seçimde göreceğiz. Dolayısıyla toplumsal kesimler bir alternatifsizlik içerisinde kalabilir. Bundan kaynaklı da siyasi sonuç değişmeyebilir yada ekonomik krizin varlığı bir siyasi iktidar değiştirebilir. Bunu da seçimlerde göreceğiz" şeklinde konuştu.