İran’da halkın ayağa kalkışı Ortadoğu’nun kalkışıdır

İran’daki ayağa kalkış, bir demokratik devrimdir. 1979’da başlayan, ama daha sonra otoriterleşen hükümetlerle sekteye uğratılan demokratik devrim, şu andaki ayağa kalkışla gelişmekte ve tamamlanmak istenmektedir.

İran’da halk sokaklara dökülmüş, mevcut iktidarı protesto etmektedir. Halkın protestoları ekonomik nedenlerle bağlantılı gösterilse de bu yanlış bir değerlendirmedir. Halk esas olarak demokratik olmayan rejime karşı isyan etmektedir. Ekonomik nedenler ise, bu isyanının gerekçesidir. Zaten ekonomik sorunları yaratan da demokratik olmayan sistemdir. Bu açıdan bu isyanın esas nedenini ekonomik etkenlere bağlamak, büyük yanılgıdır. Şunu vurgulamak gerekir ki, İran’daki gelir dağılımı Türkiye’ye göre katbekat adildir. Gelir dağılımında Türkiye’deki kadar bir uçurum yoktur. Ancak halk demokratik olmayan mevcut rejimden nefes alamaz hale gelmiştir. Bu nedenle de meydanlara çıkmıştır. Öte yandan başta Kürtler ve Belluciler olmak üzere, halklarda da ciddi rahatsızlıklar bulunmaktadır. Tüm bu etkenler birleşince İran’daki halk hareketi ortaya çıkmıştır.

İran’daki halk hareketini bastırmak da durdurmak da kolay değildir. İran halkı, tarihin en büyük halk hareketlerinden birini gerçekleştirmiş bir halktır. İran şahını göğüslerini siper ederek devirmişlerdir. Böyle bir geleneğe sahip bir halk gerçeği vardır. Köklü bir mücadele geleneği vardır. İran’da devlet baba geleneği yoktur. Devlet bürokrasisi, askeri ve polisi bile Türkiye’deki gibi halkla çok uzak mesafede ve soğuk duvarlar ardında değildir. Osmanlı imparatorluğunda bürokrasi ve askerin devşirme olmasının toplumda yarattığı yabancılaşma vardır. İran’da ise, siyaset bilimci ve vezir Nizamülmülk’ün öğütleriyle tarih boyu asker ve bürokrasinin tüm halklardan seçilmesine dikkat edilmiştir. Kuşkusuz son zamanlarda esas olarak Fars ve Azerilere dayalı bir sistem gerçekliği ortaya çıkmıştır, ancak yine de Türkiye’deki gibi değildir. Bu da halk içinde İran’da asker ve polis otoritesi ve korkusunun Türkiye’dekinden daha az olmasını sağlamaktadır.

İran’daki halk, baskılar ve despot geleneği nedeniyle kolay kolay ayağa kalkmaz; kalktığında da sistemi sarsar. Şu andaki halk hareketi de mevcut rejimi sarsacaktır. İran rejimi fazla kan dökerse öfkeyi daha da arttıracağını bilmektedir. Bu açıdan bu ayağa kalkışlarla birlikte İran, bazı yumuşak mesajlar vererek bu ayaklanmayı söndürmek isteyecektir. Ancak bu hareket kendiliğinden olmaktan çıkıp öncülüğe kavuşursa mevcut rejimi devirme ve köklü değiştirme düzeyine ulaşabilir.

Ortadoğu’daki devletler merkeziyetçi otoriter yönetim anlayışından kolay kolay vazgeçmezler. Çünkü yönetim deyince akıllarına halkın zapturapt altına alınması gelmektedir. Bu nedenle de devrilmekte, ama değişmemektedirler. Ancak Ortadoğu’da halklar artık eskisi gibi yönetilmek istemiyorlar. Arap Baharı denen hareketler de bu nedenle ortaya çıkmıştı. Güney Kurdistan’daki halk hareketi de bu nedenle ortaya çıkmıştır. İran’daki halk hareketi de mevcut otoriter zihniyetle yönetilmek istememektedir. Kürtler zaten artık mevcut statü altında yaşamak istemediklerini Kürdistan’ın tüm parçalarında ortaya koymuşlardır, koymaktadırlar.

Şu açığa çıkmıştır, Ortadoğu’nun tüm halkları, mevcut otoriter despot yönetimlerden kurtulmak istiyorlar. Aynı özlem, Türkiye halkları için de geçerlidir. AKP iktidarı ağır baskı ve zulümle halkın demokrasi ve özgürlük isteğini bastırmaya çalışsa da buna gücü yetmeyecektir. Türkiye halkları da ayağa kalkarak AKP iktidarını alaşağı edecektir. Hatta şu anda Ortadoğu’daki en zayıf iktidar, AKP iktidarıdır. Ortadoğu’da esen halkların özgürlük ve demokrasi rüzgarı gericiliğin ve faşizmin merkezi haline gelen Türkiye’de de güçlü biçimde esecektir.

Artık Ortadoğu’da eski düzenler sürdürülemeyecektir. Son yıllardaki halk hareketlilikleriyle Ortadoğu, insanlığın özgürlük ve demokrasi umudunu en güçlü temsil eden coğrafya haline gelmiştir. Kürdistan özgürlük mücadelesi ve Rojava Devrimi, Ortadoğu halklarının bu rolü oynayacağını ortaya koymuştur. Eğer bugün Ortadoğu’da halkların özgürlük ve demokrasi özlemi güçlenmişse, bunda Kürdistan özgürlük mücadelesi ve Rojava Devrimi’nin etkisi çok büyüktür.

İran’daki ayağa kalkış, bir demokratik devrimdir. 1979’da başlayan, ama daha sonra otoriterleşen hükümetlerle sekteye uğratılan demokratik devrim, şu andaki ayağa kalkışla gelişmekte ve tamamlanmak istenmektedir. Şah rejimini yıkan halk, şimdi de mevcut rejimi yıkmaya yönelmiştir. Tarihin ilk toplumsallığının geliştiği coğrafyalardandır. İran topraklarında tarihi derinliklere dayanan özgürlük ruhu dolaşmaktadır. İran kadınlarının şu andaki halk ayaklanmalarında da büyük rol oynayacağı kesindir. Artık ne İran’da ne de başka bir ülkede otoriter merkeziyetçi bir yönetim anlayışını sürdürmek mümkündür. Ortadoğu tarihinin toplumsal karakteri ve kültürü bu kadar merkeziyetçi, otoriter, tekçi sistemleri kaldırmaz. Bu açıda ulus devlette ısrar eden tüm yönetimler kendi mezarlarını kazımaktadırlar.

Kaynak: Özgürlükçü Demokrasi