800 bini aşkın tirajıyla İsveç'in en fazla satan gazetesi Aftonbladet, Türkiye'de Recep Tayyip Erdoğan'a geniş yetkiler tanıyan ve diktatörlüğe giden yolu açan yeni anayasa için yapılacak referandumu “Katıksız bir güldürü” olarak niteledi.
İsveç'in geçtiğimiz cuma günü Stockholm'de gerçekleşen terör saldırısını şokunu henüz atlatamadığı ve medyanın saldırganın geçmiş yaşamı, ilişkileri ve radikalleşme süreci üzerinde yoğunlaştığı bir dönemde Türkiye'de yapılacak referandum İsveç gündeminin ilk sıralarında yer alıyor.
İsveç medyasında Türkiye'deki gelişmeleri ve referandumu, UETD'nin ajanlık faaliyetlerini ele alan söyleşi, analiz ve makaleler yer alıyor.
Siyasi yelpazede yer aldıkları konumdan bağımsız tüm İsveç medyasının ortak görüşü 16 Nisan günü Türkiye ve Kürdistan'da yapılacak referandumun demokratik bir ortamda, eşit ve adil koşullarda yapılamayacağı yönünde.
Görsel ve yazılı medyada Türkiye'deki medyanın AKP Hükümeti'nin denetimi altında olduğuna, Erdoğan ve hükümetin devlet olanaklarını sınırsızca kullandığına, medya, köprü, cadde ve meydanlarda cumhurbaşkanının destek verdiği evet tarafının propagandasının tartışılmaz bir üstünlük gösterdiğine dikkat çekiliyor.
17 BİN HDP'Lİ GÖZALTINA ALINDI
İsveç Devlet Radyosu, referandum öncesi Hayır yanlılarına yönelik baskı ve engellemelerin arttığına dikkat çekti.
Radyonun muhabiri Johan-Mattias Sommarström, Amed'e giderek referandum çalışmalarını yerinde izledi. Sommarström, izlenimlerini “Türkiye'nin tüm diğer illerinde olduğu gibi Diyarbakır'da da evet tarafının kampanya materyalleri her tarafta görülüyor. Üzerinde Başbakan Yıldırım'ın resminin bulunduğu büyük otobüsler kampanya şarkılarını çalarak caddelerde dolaşıyor. Binalar Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ciddi görünümlü resimleriyle, cadde ve sokaklar afiş, flama ve bayraklarla donanmış” diyerek anlatıyor.
Hayır diyenlere yapılan tüm baskılara rağmen kamuoyu yoklamalarının her iki tarafın aynı oranda oy alacağını gösterdiğini söyleyen Sommarström, HDP Milletvekili Ziya Pir'in görüşlerine yer veriyor.
Son birkaç ay içinde 17 bin HDP'linin gözaltına alındığını ve 6 binin tutuklandığını, HDP'nin seçim şarkısının yasaklandığını söyleyen Pir, tutuklamalardan sonra HDP'nin gücünün yarıya düştüğüne dikkat çekiyor.
‘HDP, HDP, TAYYİP'E HAYIR, AİLEMİN TAMAMI HAYIR DİYECEK’
Savaşta yarısı yıkılan Sur'da dolaşırken yaşlı bir adamın kendisini çağırıp baskıları anlattığını ve “HDP, HDP, Tayyip'e hayır, ailemin tamamı hayır diyecek” dediğini aktaran Söderström, yaşlı adamın kendisine aşk ve aileyi değil cezaevlerindeki Kürt liderleri konu alan Kürtçe bir şarkı okuduğunu söylüyor.
Aftonbladet gazetesinin dünkü sayısında “Türkiye'deki referandum katıksız bir güldürü” başlıklı bir başyazı yayımladı. Anders Lindberg, Erdoğan'ın yapılacak referandumla tüm yetkileri kendisinde toplamayı amaçladığını söyledikten sonra “Muhalefetin susturulduğu ve AKP'nin denetimi altında olmayan medyanın sindirildiği koşullarda sürdürülen seçim çalışması katıksız bir güldürüdür. Türkiye bugün gazeteciler için dünyanın en büyük cezaevidir” diyor.
Günümüz Türkiye'sinde bağımsız medya ve hukuk sisteminin olmadığı belirtilen makalede “Eğer yarın yapılacak halk oylamasında AKP kazanırsa pratikte demokrasi ortadan kalkacak. Yeni anayasa sayesinde Erdoğan 2029'a kadar iktidarda kalabilecek” ifadelerine yer veriliyor.
Diktatörlük ve baskı sürdükçe Türkiye'nin AB üyeliği müzakerelerinin dondurulmasını, sıradan vatandaşların tatillerini Türkiye'de geçirmekten kaçınmaları öneren Lindberg, “Şimdi ülkelerini terk ederek sürgünde yaşamak zorunda kalan gazeteci, yazar ve politikacılar bir gün geri dönecek ve ülkelerini yeniden inşa edecekler” diyor.
TÜRK HALKI GÜNÜMÜZDEKİ REJİMDEN DAHA İYİSİNİ HAK EDİYOR
İsveç'in geçmişte Franco faşizmi ve Yunanistan'daki cuntadan kaçanlara yaptığı gibi Türkiye'den gelenlere kapılarını açması gerektiğini söyledikten sonra “Türk halkı günümüzdeki rejimden daha iyisini hak ediyor” diyerek makalesini noktalıyor.
İsveç'in en yüksek tirajlı ikinci gazetesi Expressen köşe yazarı Mats Larsson da dünkü makalesinde yeni anayasa için yapılacak referandumun giderek otoriterleşen Erdoğan'ı durdurmak için son şans olduğu değerlendirmesini yaptı.
Mart ayında yapılan bir araştırmanın 17 televizyon kanalının yayınlarının % 90'ında evet propagandası yaptıklarına dikkat çeken Larsson, Erdoğan'ın Putin gibi otoriter liderlerden demokratik görünen ama kendisinin kazanması için manipüle edilen seçimler yapmayı öğrendiğini söylüyor.
REJİM AVRUPA'DA MUHALİFLERE BASKI YAPIYOR
İsveç Devlet Televizyonu da yeni anayasa için yapılan halk oylaması nedeniyle AKP ve onun lobi örgütü UETD'nin İsveç ve Avrupa'da sürdürdüğü çalışmaları mercek altına aldı.
Yeni anayasa için yapılacak halk oylamasında AKP'in lobi örgütü UETD'nin Avrupa'da AKP'nin mesajlarını yaygınlaştırmak ve seçmenlerin referandumda evet oyu vermelerini sağlamak için belirleyici bir rol oynadığı belirtilen haberde UETD'nin İsveç Başkanlığı görevini yürüten Özer Eken'in “Tüm Avrupa ülkelerinde lobi çalışmaları sürüyor ama Türkler ve Kürtler şimdiye kadar bunun dışında kaldı. Belki bazı dernekler bunu yaptı am Türkler değil” diyerek sürdürdükleri lobi çalışmalarını inkar ettiğine dikkat çekiliyor.
İsveç Devlet Televizyonu'nun yaptığı araştırmaların UETD'nin İsveç'te Erdoğan ve AKP'nin çıkarları doğrultusunda çalışmalar yaptığı somut örnekler verilerek kamuoyuna duyuruluyor.
İngiltere'de Birmingham Üniversitesi uzmanlarından Bahar Başar, İsveç Devlet Televizyonu'na UETD'nin AKP ve hükümet için çalışmalar yaptığını “Partinin politikasını Avrupa'da da sürdürmeleri bir sorun. Güçlenen otoriter bir rejimin ajanları ve Avrupa temsilcileri işlevini görüyorlar. UETD Avrupa'da da muhaliflere baskı yapmaya çalışıyor” cümleleriyle dile getirdi.