Özgür basın olduğu sürece umut da olacak!'

Özgür Ülke'nin bombalanmasının yıl dönümünde bir araya gelindi. Saldırıların bugün de sürdüğüne ve özgür basının önemine işaret edilen eylemde, "Özgür basın var olduğu müddetçe Türkiye’de, bütün Kürdistan coğrafyasında umut var olacak" denildi.

Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu ve Özgür Gazeteciler İnisiyatifi, Özgür Ülke gazetesinin 3 Aralık 1994’te bombalanmasının yıl dönümünde Beyazıt Kadırga’da bulunan gazete binasının önünde basın açıklaması yaptı.

Saldırıda hayatını kaybeden gazetenin ulaştırma görevlisi Ersin Yıldız’ın anıldığı eyleme, HDP Sözcüsü Saruhan Oluç, HDK Eşsözcüsü Onur Hamzaoğlu, İHD Eş Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, Êzidî Kültür Vakfı Başkanı Sosyolog Azad Barış, DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren ve çok sayıda özgür basın çalışanı katıldı. “Özgür basın susturulamaz” pankartının açıldığı ve katledilen Ersin Yıldız, Musa Anter (Apê Musa), Ferhat Tepe, Kadri Bağdu’nun fotoğraflarının taşındığı eylemde, açıklamayı Mezopotamya Kadın Gazeteciler Platformu Sözcüsü Ayşe Güney okudu. 

SORUŞTURMADA 24 YILDIR HİÇBİR SONUÇ ALINAMADI 

Güney, saldırıya ilişkin açılan soruşturmada 24 yıldır hiçbir sonuç alınamadığını ifade etti. 

‘BU ATEŞ SİZİ DE YAKAR!'

Özgür Basın geleneğinin devamcısı olan Özgür Ülke'ye saldırının ayrıntılarının gazete çalışanlar tarafından ortaya çıkarıldığına işaret eden Güney, şunları kaydetti: “Bombalamaya rağmen ertesi gün ‘Bu ateş sizi de yakar!’ manşetiyle bayilerde olan gazete, bombalı saldırının nasıl yapıldığının ayrıntılarını da yazdı. Özgür Ülke gazetesi bombalı saldırıdan 3 gün önce yapılan Milli Güvenlik Toplantısı'nda gazete hakkında kapatılma kararı alındığı bilgisine ulaşarak faillerin kim olduğuna işaret etti. ‘Ölüm listeleri’ ve ‘bertaraf edilecekler’ listelerinin konuşulduğu 1990’lı yıllarda. Dönemin Başbakanı Tansu Çiller'in imzasının bulunduğu ‘Gizli’ ibareli belgede doğrudan Özgür Ülke'nin isminin yer aldığı kamuoyu tarafından bombalamadan 15 gün sonra yine Özgür Ülke gazetesi tarafından açığa çıkarıldı."

‘ÜLKE’NE SAHİP ÇIK’

Saldırının ardından gazeteye her taraftan destek geldiğini ifade eden Güney, “Kimi aydınlar saldırıya yönelik tepkilerini Özgür Ülke'nin köşelerine yazdıkları yazılarla gösterirken, aralarında yazar, sanatçı ve gazetecilerin yer aldığı bir grup ise, sokağa çıkıp gazetenin ‘Ülke'ne Sahip Çık’ manşetli sayısını dağıttı. 2 Şubat 1995 tarihinde gazete bu kez alınan kararla kapatıldı. Yayın hayatına başladığı günden beri sansürün hedefinde olan gazetenin 247 sayısından 220’si hakkında toplatma kararı verildi” dedi. 

’35 GAZETE DAHA YAYIN HAYATINA BAŞLADI’

Özgür Ülke'den sonra özgür basın geleneğinden 35 gazetenin daha yayın hayatına başladığını belirten Güney, bazı gazetelerin günü birlik; bazıları da haftalar içerisinde kapatıldığını aktardı. Son olarak yayın hayatına 23 Ağustos 2016 tarihinde başlayan Özgürlükçü Demokrasi gazetesinin kapatıldığını hatırlatan Güney, gazetenin polisler ve beraberindeki kayyum tarafından basıldığını; Gün Matbaa'ya da kayyum atandıktan sonra çalışanların tutuklandığını belirtti. 

‘GERÇEKLERİ AÇIĞA ÇIKARMAYA DEVAM EDECEĞİZ’

Matbaanın tutuklu çalışanlarının bugün Çağlayan Adliyesine çıkartıldığına işaret eden Güney, arkadaşlarının derhal serbest bırakılmasını talep etti. “Unutulmasın ki hakikatin savunucusu olan arkadaşlarımız mahkemede yargılanan değil yargılayan konumundalar” vurgusunu yapan Güney, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bugün yüzlerce arkadaşımız hakikati açığa çıkardıkları için cezaevindeler. Dün bombalayarak susturmaya çalışanlar bugün demir parmaklık ve kelepçeler ile susturmaya çalışıyorlar. Bizler de Apê Musa'nın ve Gurbetelli’lerin ardılları olarak şunu ifade ediyoruz: Bombalayarak bitireceğinizi sandınız. Biz binler olup karşınıza dikildik. Bu gün yüzlerce arkadaşımız tutukluyorsunuz. On binler olup gerçekleri açığa çıkarmaya devam edeceğiz."

'BUGÜN DE HEDEFTE'

Açıklamanın ardından söz alan DİSK Basın-İş Genel Başkanı Faruk Eren, bu topraklarda matbaa kurulduğundan bu yana gazetecilerin baskı altında olduğunu hatırlatarak sözlerine başladı. Gazetecilerin sürekli iktidarlar tarafından hedef gösterildiğini, katledildiğini, eziyet çektirildiklerini vurgulayan Eren, Türkiye'de bugün de gazetecilere yönelik bu bakış açısının değişmediğini kaydetti.

Özgür Gazeteciler İnisiyatifi Sözcüsü Hakkı Botan da Kürtçe yaptığı konuşmasında; "24 yıldır üzerimizdeki baskı hiç değişmedi” dedi, bugün de Kürt basınına yönelik saldırıların, susturma ve bitirme politikasının devam ettiğini söyledi.

Bombalanan Özgür Ülke Gazetesi’nin avukatlığını da yapan İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin, Özgür Ülke’nin sadece bir gazete değil aynı zamanda bir gelenek olduğunu hatırlatarak sözlerine başladı. Özgür Ülke bombalandığında bir çok yazarının ve çocuk yaştaki dağıtımcısının yaralandığını anlatan Keskin, ancak tüm baskılara rağmen özgür basın geleneğin sürdüğünü kaydetti.

HDK Eşsözcüsü Onur Hamzaoğlu, Özgür Ülke’nin tek başına adıyla bile bir ülkedeki umudu ve hedefi ortaya koyan bir gazete olduğunun altını çizdi. Hamzaoğlu, "Binlerce yıl önce ifade edilmiş; yazılmış adalet dünyanın çatısıdır diye. Evet, bugün Türkiye’de artık çatı yok. Çatısız bir ülkede yaşıyoruz ama amacımız ve hedefimiz bu çatıyı hep beraber yeniden inşa edebilmek, kurabilmek” dedi. 

'ÖZGÜR BASIN VARSA UMUT VAR'

HDP Sözcüsü Saruhan Oluç ise, 24 yıl önce bugün bulundukları noktada bir bombanın patlatıldığını, bir ateşin yakıldığını ancak başarılı olunamadığını kaydetti. O gün özgür ve eleştirel basını susturabileceklerini zannedenlerin amaçlarına ulaşamadığını vurgulayan Oluç, özgür basının önemini şöyle anlattı: “Bütün televizyonların, yayın organlarının, medyanın hep bir ağızdan, ‘çok yaşa padişahım’ diye bağırdığı bir ülkede özgür basın varsa ancak geleceğe dönük bir umut; bir değişim olanağı vardır. O nedenle 24 yıl önce o ateşi yaktılar, ateş onları da yaktı ama bizler büyüdük, arttık, gerçekleri ve eleştirilerimizi çok açık bir dille yazmaya, söylemeye devam ettik, bundan sonra da hep böyle yapacağız. Özgür basın var olduğu müddetçe Türkiye’de, bütün Kürdistan coğrafyasında da umut var olacaktır.”

Açıklamanın ardından saldırının gerçekleştiği noktaya karanfiller bırakan kitle, Ersin Yıldız'ın Yeşilpınar’da bulunan mezarını ziyaret etti.