Özsoy: AB Zirvesi’nde yaptırım çıkmaz

HDP Dış İlişkiler Komisyonu Eşsözcüsü Özsoy, AB Zirvesi’nden Türkiye’ye bir yaptırım beklemediğini belirterek, çünkü Almanya ve AB’nin, Türkiye ile Yunanistan arasında müzakere zemini oluşturduğunu söyledi.

HDP Dış İlişkiler Komisyonu Eşsözcüsü Hişyar Özsoy, Türkiye’nin, Akdeniz’de durumu militarize ederek ve tansiyonu arttırarak dışına itildiği masanın zorla da olsa gelip bir köşesine oturmaya çalıştığını söyledi.

Halkların Demokratik Partisi (HDP) Dış İlişkiler Komisyonu Eşsözcüsü Hişyar Özsoy, ANF’ye konuştu. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana Yunanistan’la sorun yaşandığını belirten Özsoy, Türkiye’nin sorunları militarize ederek çözmeye çalıştığını kaydetti.

TANSİYON ARTTIRAN TÜRKİYE’DİR

Cumhuriyetin kuruluş döneminde nüfus mübadeleleri yapıldığını, özellikle Rum halkı açısından çok ciddi travmalar yaşandığını; 1960’lardan sonra önem kazanan Kıbrıs meselesinin 1974’ten sonra zaten çözümsüz bırakıldığını hatırlatan Özsoy, “Yakın geçmişte özellikle Kıbrıs’ın güneyinde hidrokarbon bulunmasıyla birlikte gerilimin tekrar arttığını görüyoruz. Bu yeni enerji kaynakları eski sorunları, eski problemleri de tekrar gün yüzüne çıkardı. Türkiye, özellikle Kıbrıs’ın güneyindeki enerji pastasından pay almak istiyor ama bu enerji masasında bir türlü Türkiye’yi oturtmuyorlar. Orada Mısır, İsrail, Yunanistan ve Kıbrıs, dördünün de Türkiye ile yaşadığı ayrı problemler var. Onların arasında bir ortaklaşma söz konusu. Türkiye durumu militarize ederek ve tansiyonu arttırarak dışına itildiği masanın zorla da olsa gelip bir köşesine oturmaya çalışıyor’’ dedi.

ABD VE ALMANYA YAPTIRIMI ENGELLİYOR

Özsoy, 24-25 Eylül’de toplanacak olan Avrupa Birliği (AB) Liderler Zirvesi’nin, Türkiye ve Yunanistan arasında belli bir anlaşmanın sağlanacağı zemin olduğunu belirterek, AB'de yaptırım uygulamaya gerek kalmadan meseleyi çözmek isteyeceğini söyledi. “Erdoğan esiyor gürlüyor ama alttan alta da heyetler görüşüyor, çalışıyor” diyen Özsoy, “İbrahim Kalın, Yunan mevkidaşlarıyla yaptığı görüşmelerle de bir orta yol bulmaya çalışıyor. Kısaca AB Zirvesi’nden Türkiye’ye bir yaptırım çıkmaz, çünkü Türkiye ile Yunanistan arasındaki müzakere zeminini Almanya ve Amerika oluşturdu” şeklinde konuştu.

TÜRKİYE ESKİ TAKTİĞİNİ UYGULUYOR

Türk iktidarının da tam ciddi yaptırımlar geleceği noktada sanki müzakere yapıyorlarmış, buna açıklarmış gibi bir taktiği eskiden beri uyguladığını ama bu meselelerin hep ortada kalacağını dile getiren Özsoy, “Doğu Akdeniz meselesi kolay çözülecek bir mesele değil, temelinde 45 yıldır çözülmeyen Kıbrıs meselesi var” dedi.

FETİHÇİLİĞİN KÖKÜ İÇERİDE

Türk iktidarının dışarıda izlediği savaş politikasını iç siyasette de uyguladığını söyleyen Özsoy, şunları ifade etti: “İç siyasette de fetih mantığıyla her tarafa saldırıyor. Türkiye’de son 5 yılda kurulmuş ittifaklarla ilgili bir sorun bu. AKP-MHP ve onların etrafında birikmiş olan kesimler yeni bir konseptle yan yana geldiler. Kürtlerin siyasal ve kültürel taleplerini ve bütün kazanımlarını yok etmeye çalışıyorlar. Sadece Kürt meselesi de değil, son derece anti demokratik, otoriter birtakım uygulamalarla devletin gücünü merkezileştirmeye ve tek elde toplamaya çalışıyorlar. Güçler ayrılığı zaten ortada yok, içeride ucube ve son derece otoriter, fetihçi bir rejim kurdular. Kürtlere ait belediyelere kayyum atandığı zaman, bu belediyelere Türk bayrakları asarak o coğrafyayı yeniden fethettiklerini zannediyorlar. Kürt coğrafyası, tanklardan panzerlerden geçilmiyor, askerileştirilmiş bir işgal bölgesi gibi… Bu ülke içerisinde gördüğümüz fetihçi ruhun yalnızca birkaç örneği.”

Erdoğan’ın, Yunan düşmanlığı, Batı düşmanlığı ve bu tür söylemleri iç politikada kullanacağını kaydeden Özsoy, şunları ekledi: “Çünkü uzun bir dönemdir iç düşman, iç mihrak söylemiyle gidiyor. 2019 seçimlerinde iç mihrak söylemi limitini doldurdu ve kaybetti. Yerel seçimlerde çok büyük bir yenilgi aldılar. Bundan sonra da Erdoğan, dış düşmana ihtiyaç duyacak, düşman üretmek zorunda kalacak. Önümüzdeki dönem dış politikada gerilimli, söz ve atışmaların olduğu bir dönem olacak ama bağıranlar, üst perdeden konuşanlar aslında uzlaşmaya en yakın olanlardır. Bunu özellikle Erdoğan’ın siyaseti için söyleyebiliriz. Yine bir tiyatro izliyoruz.”