"Şah Şah şarlatan"dan "Erdowie, Erdowo, Erdogan"a...
2 Haziran 1967'i hafızalarda tazeleyecek şekilde, 7-8 Temmuz 2017 günleri de hem Almanya, hem Türkiye için yeni bir başlangıç olacak...
2 Haziran 1967'i hafızalarda tazeleyecek şekilde, 7-8 Temmuz 2017 günleri de hem Almanya, hem Türkiye için yeni bir başlangıç olacak...
Yine bir yaz günüydü... Mozart'ın "Sihirli Flüt" operasını izleyeceklerdi. Rıza Şah Pehlevi'nin 2 Haziran 1967 günkü Berlin ziyareti Almanya ve İran için bir kırılma tarihi oldu. 50 yıl sonra bir başka diktatör yine Almanya yollarında...
2. Dünya Savaşı sonrası yeni Almanya'da eski Nazi rejiminin artıklarına ülkeyi "komünistlerden koruma" görevi verilmişti. Batı Almanya'nın en kritik noktaları eski Nazilerden soruluyordu. Özellikle de Doğu Almanya (DDR) toprakları içinde küçük bir ada gibi görünen Batı Berlin'in polis ve istihbaratı eski Nazi subaylarına emanetti. Zira batılı güçlere göre Berlin'i en iyi onlar doğudan gelebilecek komünist dalgasına karşı koruyabilirdi.
1968 kuşağının ayak seslerinin geldiği günlerde, Sovyetlerdeki esaret yıllarından sonra 'sosyal demokrat' kesilen eski Nazi generali Erich Duensing, batı Berlin'de Emniyet Müdürü'ydü. Polis şefi Hans-Ulrich Werner ise daha azılı bir Nazi subaydı.
"Partizanları temizlemek" Werner'in savaş dönemindeki göreviydi. O bu görevini savaş sonrasında kurulan Batı Almanya Cumhuriyeti (BRD)'nin üniformasıyla sürdürüyordu. Polis şefleri Duensing ve Werner'in liderliğindeki eski Nazi kliği batı Berlin'de, yeni filizlenen öğrenci hareketini bastırmak için fırsat kolluyorlardı.
***
Şehinşah (Kralların Kralı) Rıza Şah Pehlevi ve eşi Farah Diba'yı taşıyan uçak 28 Mayıs 1967 günü Köln/Bonn havalimanına inmişti. Şah ve ailesinin Avrupa gezisinin ikinci turunda Fransa'dan sonra Batı Almanya vardı. Dönemin başkenti Bonn'da üst düzey Alman yetkilileriyle biraraya gelen Şah, hem sürgündeki İran muhalefetine gözdağı vermek, hem de batı ile ilişkilerini pekiştirmek için 9 gün boyunca Almanya'yı dolaşacaktı.
Darbe ile iktidara gelen diktatör Şah resmen Avrupa'nın göbeğinde şov yapıyordu. Otoyol kapatma, limuzinine yumurta atma gibi irili ufaklı eylemler yapılmıyor değildi. Ancak Şah'ın "şah damarına" henüz basılmamıştı. Bir diktatör elini kolunu sallayarak ülkesine dönmek üzeriydi.
Pehlevi ailesinin 2 Haziran 1967 günkü programında Batı Berlin vardı. Öğrenci hareketinin liderleri ve üyeleri Şah'ı Berlin'de "iyi bir tören" ile karşılamak için 1 Haziran akşamı Teknik Üniversitesi'nin Audimax salonunda biraraya geldi. Salon tıka basa doluydu.
Her kafadan bir ses çıkardı. Dönemin tanınmış İran muhalefetinin sürgündeki yüzü yazar Bahman Nirumand kürsüye çıktı ve Tahran rejiminin yaptıklarından, batıdan aldığı destekten ve Vietnam savaşından söz etti.
O gece öğrenci hareketi "Şah Berlin'de gün yüzü görmeyecek" kararı aldı. Tabii protestoların kokusunu alan İran istihbaratı da boş durmuyordu. 1 Haziran günü sayıları 150 civarında olan bir uçak dolusu Şah yandaşı Batı Berlin'e ulaştırıldı.
Polis şefi eski Nazi Hans-Ulrich Werner de o günkü gazetelerin birinci sayfalarında, gençlik hareketini kast ederek "Ortaya çıksınlar ki bilelim kimdirler, teker teker enselerine yapışacağız" diyordu. Bulvar basın ise polisin borazanlığını yapmak için yarış halindeydi. Bild gazetesi o gün "Çapulculara geçit vermeyin, polise yardım edin" manşetiyle çıktı.
Batı Berlin yönetimi ise Şah için törenler hazırlamıştı. Şah kente ulaşır ulaşmaz Schönberg Belediyesi'nde şeref defterine imza atacaktı.
2 Haziran günü öğlen saatlerinde belediyenin ana kapısından Şah yandaşlarını selamlarken, iki bin öğrenci "welcome Mr. Diktatör" ve "mörder, mörder" (katil, katil) diye bağırdı. Şah kapıdan girince meydandaki polisler çekildi, Şah'ın yandaşları tahta ve sopalarla gruba saldırmaya başladı. Onlarca kişi yaralandı.
Gün henüz bitmemişti. Pehlevi ve imparatoriçesi Farah Diba hiç bir şey olmamış gibi Berlin'i dolaşmaya devam etti. Akşam programlarında Deutsche Oper'de (Alman Operası) Mozart'ın "Sihirli Flüt" bestesinden esinlenerek hazırlanan opera oyununu izleyeceklerdi.
Saat 20.00 sularında Şah'ın eskortu opera binasına yaklaşınca binlerce kişi Batı Berlin'in Kudamm sokaklarından opera binasına doğru fırladı. Göstericiler "Şah Şah şarlatan" şeklinde bağırıyorlardı. Polis şefi Werner saldırı emri verdi. Yüzlerce polis Şah'ın adamlarıyla el ele verip göstericilere saldırdı.
Şah ve eşi, kan damlalarının bulaştığı kırmızı halıdan zor bela opera salonuna ulaştılar. Polis dinmek bilmiyordu. Kudamm sokaklarında polis yakaladığı kişiyi dayaktan geçiriyordu. Özgür Üniversitesi'nde okuyan Benno Ohnesorg adlı genç polislerin tekmeleri altında inlerken, sivil giyimli bir polisin silahından çıkan kurşunun hedefi oldu. Ohnesorg hedef seçilerek başından vurulmuştu.
Pehlevi Berlin'den dönünce hırsını adamlarından alacak, istihbarat başkanını ve birçok güvenlik şefini "Bana Berlin'de suikast yapmak istediniz" diyerek görevden alacak, bir 12 yıl daha, bir başka devrim girişimine kadar iktidarda kalacaktı.
Batı Berlin'in sokaklarında ve üniversitelerinde ise artık hiç bir şey eskisi değildi. 1968 baharının fitili 2 Haziran 1967'de Ohnesorg'in ölümüyle Berlin'de yakılmış, öğrenci hareketi mayısını almış, eylemleriyle Almanya'yı sarsacak Kızıl Ordu Fraksiyonu (RAF)'ın doğuşu tetiklenmişti. 2 Haziran ise "teorinin pratikleştiği gün" başlığıyla yakın Alman devrimci tarihine geçecekti.
50 yıl sonra bir başka "şah" yine Almanya yolunda... Dünyanın neresinde ve hangi çağda olursa olsun gelişleri, yükselişleri ve düşüşleriyle, diktatörler hep birbirlerine benzerler, aşağı yukarı aynı şekilde karşılanırlar. Peki Hamburg'da Erdoğan da, Batı Berlin'de Şah Rıza Pehlevi'nin karşılandığı gibi mi karşılanacak? Belki de, 2 Haziran 1967'i hafızalarda tazeleyecek şekilde, 7-8 Temmuz 2017 günleri de hem Almanya, hem Türkiye için yeni bir başlangıç olacak...
* "Erdowie, Erdowo, Erdogan": Alman komedyen Jan Böhmermann'ın geçtiğimiz yıl Erdoğan için yazdığı şiirin adı...