AB’deki 10 absürd yasak

AB’deki 10 absürd yasak

Avrupa Birliği (AB) tarafından 13 Aralık’tan itibaren geçerli olacak bir gıdalarla ilgili bilgilendirme yasası kapsamında, pastalardan salatalara ve diğer birçok besin maddesine katılacak maddelere ilişkin düzenlemeler getiriliyor. Yeni düzenleme ile özellikle gıda katkı maddelerine alerjisi olan bireylerin daha iyi bilgilendirilmesi hedefleniyor.

6 yıllık dönemler için 1 trilyon civarındaki bütçesiyle dev bir kuruluş olan AB, aynı zamanda üye ülkeleri bağlayan yasa ve kararnameleri ile de biliniyor. Tabi, AB’nin Brüksel’den kıtayı gözeten bürokratlarının hazırladığı kanunların çoğu bir şekilde üye ülkelerden birine tosluyor.

AB bürokrasisinin başına en çok ‘bela’ olanlar ise, ulusal-geleneksel yaşam, kültür, mutfak ve tüketim alışkanlıklarına sahip çıkan kesimler. Bir de tabii, Brüksel’in önemli gördüğünü ‘absürd’ olarak tanımlayanlar. Öyleki AB’nin bazı düzenlemeleri, hatta bazı düzenlemelere ilişkin yalan yanlış bilgiler bile AB karşıtlarını ‘ulusal onuru savunmaya’ kadar götürmeye yetebiliyor.

Frankfurter Rundschau gazetesi, ‘AB’nin 10 absürd kanunu’ başlıklı haberinde, AB bürokrasisinin neden olduğu ‘absürdlüklerin’ bazılarına yer verdi:

“MUZ’UN BOYUNA DA EĞRİLİĞİNE DE KARIŞIRIZ”

AB ülkelerinde dışarıdan ithal edilen meyvelerin başında gelen muzların özellikle ‘eğri’ olması gerekiyor. Ayrıca yeni düzenlemeyle birlikte muzların uzunluğunun en az 14 santimetre, kalınlığının ise 2,7 cm olması isteniyor. Ancak bu asgari zorunluluk bile yurt dışındaki üreticilerle ticarette zorluk yaşanmasını beraberinde getiriyor.

Muzlarda  eğrilik zorunluluk iken, salatalık üretiminde ise tam tersi söz konusu. Almanya’da ‘Hıyar-Eğrilik Düzenlemesi’ olarak halk diline de giren düzenleme gereği, ticari normlara uygun salatalık olarak her 10 cm uzunluk için en fazla 10 milimetre (1cm) eğrilik sınırı getiriliyor. 1998 yılından sonra geçerli düzenleme sayesinde, Avrupa ülkelerinin çoğunda 25-40 cm boylarına rağmen cetvelle çizilmiş gibi düz salatalık satımına dikkat ediliyor. 

2009 yılında yürürlükten kaldırılan bu düzenleme halen bazı ülkelerin ticaret odalarınca ‘iç standart düzenleme’ olarak uygulanmaya devam ediyor.

KÜÇÜK ÇOCUKLAR TEK BAŞINA BALON ŞİŞİREMİYOR

1998 yılından bu yana geçerli olan bir düzenlemeye göre, AB’de satılan lateksten yapılma hava balonlarının üzerinde ‘8 yaşından küçük çocukların şişmemiş veya yırtılmış oyuncak balonları yutarak boğulabilecekleri’ uyarısının yer alması gerekiyordu. 

2011 yılından bu yana yenilenen düzenlemede ise, ‘8 yaşından küçük çocukların balonları sadece ebeveynlerinin gözetiminde şişirebilecekleri’ yer alıyor.

KUMARİNLİ KEKLER DANİMARKALILARI AB’DEN EDECEKTİ

Özellikle Danimarka ve diğer İskandinav ülkelerinde yaygın olan Tarçın Ruloları (Cinnamon Rolls) adlı kekler, AB’nin geçtiğimiz yıl gündemine giren bir düzenleme nedeniyle siyaset dünyasını dahi etkiledi. Danimarka basınında yer alan haberlerde, AB’nin bazı tatlı türleri ve keklerde kullanılan kumarin adlı tatlandırıcı ve renklendirici maddenin aşırı kullanıldığı nedeniyle yasaklanmasını tartıştığı iddia ediliyordu. Danimarkalı AB karşıtlarının seçim kampanyalarında tarçın rulolarını dahi kullanmaya kadar götüren iddialar, bu yılın Haziran ayında yapılan resmi açıklamayla son buldu. Zira AB, kumarinin yasak kapsamına alınmayacağını duyurmuştu.

“HAKİKİ ZEYTİNYAĞI DEDİĞİN ŞİŞEDE OLUR”

AB içinde 2013 yılına kadar geçerli olan bir düzenleme kapsamında, restoranlarda müşterilere sunulan zeytinyağlarının sadece etiketli şişeler içerisinde olması zorunluluğu getirilmişti. Düzenleme, sağlıksız zeytinyağlarının doldurma yoluyla kap ve ibriklerde sunumunu engellemeyi amaçlıyordu. Ancak, üye ülkelerde yapılan protestolar sonucunda bu düzenleme de kaldırılmak zorunda kaldı. 

GAYDA GÜRÜLTÜSÜZ NASIL ÇALINACAKSA ARTIK..

2006 yılından bu yana AB genelinde geçerli olan ve işyerlerindeki aşırı gürültülerin çevreyi rahatsız etmesini engellemeye yönelik düzenleme de başta İskoçya olmak üzere bazı ülkelerde tepki çekmişti. Bu kapsamda eğlence yerlerindeki müzik aletlerinin sebep olduğu gürültünün engellenmesine ilişkin düzenleme Şubat 2008’e kadar ertelenmişti. Ancak, ‘gayda’ adlı üflemeli ulusal çalgıyla bilinen İskoçya’da yoğun tepki çekti.

AB Komisyonu ise, yasağın eğlence dünyasına zarar vermeyeceğini ispatlamak için şu açıklamayı yapmıştı: “bazı orkestralar dışarıya aşırı ses gitmesini engellemek için ‘kulak tıpası’, ‘ses bastırıcı materyaller’ ve diğer iç dizaynları kullanıyorlar.”

Aslında tüm çalışanlar için geçerli olan gürültü düzenlemesi, geleneksel müziğe de dokunduğu için tepki toplamıştı. Ancak, bireysel olarak sanatını icra eden müzisyenler istediği kadar gürültü çıkarmakta serbestler. 

ALMANLAR EKMEĞİN TUZUNU FAZLA KAÇIRIYOR!

AB’nin uzun yıllar tartışılan ve geleneksel mutfak kültürüne dokunan bir diğer yasası ise  gıdaların içerdiği katkı maddelerinin oranlarının etiketlerde yer almasına ilişkindi. Almanya gibi genellikle tuz oranı biraz daha yüksek ekmeklerin imal edildiği ülkelerde de, tarihten bu yana aynı kıvamda pişirilen ekmeğe müdahale olarak algılandı düzenleme.

2006 yılından 2012 yılına kadar değişikliklere uğrayan düzenlemede, ‘sağlıklı ekmek’ sattığını beyan eden üreticilerin 100 gram una 1,2 ila 1,3 gram arasında tuz ekleyebileceği yer alıyor. Bu durum, 100 gramda ortalama 1,8 ila 2,2 gram arasında tuz kullanan Alman fırıncılarını ve endüstriyel üreticileri de kızdırmıştı.

12’LİK YUMURTA PAKETLERİNE YASAK!

Günlük tüketim maddesi olması nedeniyle özellikle ekmekteki tuza yönelik büyük tepkilerin ekonomik zarara kadar götüreceğini AB Komisyonu, 2010 yılında söz konusu zorunlulukların sadece endüstriyel gıdalar için geçerli olduğunu duyurdu.

2010 yılında İngiltere basını, AB Komisyonu’nun üye ülkelerde 12’lik paketlerde yumurta satışını yasaklayacağını, gıdaların ise ağırlığına göre değil de paketinde bulunan adedine göre tanımlanacağını iddia eden haberler yaydılar. Özellikle bulvar gazetelerinin günlerce gündemde tuttuğu bu gıda düzenlemelerine ilişkin haberler daha sonra AB Komisyonu’nun yaptığı açıklama ile yalanlandı.

Açıklama ile birlikte, 10 ya da 12 adet olsa çok birşey değiştirmeyecek ‘yumurta krizi’ de sona ermiş oldu.