Birçok cezaevinde aralıksız ve dönüşümsüz olarak devam eden açlık grevi, Tekirdað 1 ve 2 Nolu cezaevlerinde de sürüyor. Tekirdaðdaki açlık grevi eylemcileri ilgili bilgi veren avukat Gülizar Tuncer, cezaevindeki uygulamaların vahşet boyutlarına ulaştıðını belirterek açlık grevindeki siyasi tutsak Mazlum Dikmene gardiyanlar tarafında işkenceye yapıldıðını açıkladı. Avukat Tuncer, cezaevindeki genel durumla ilgili ise Adalet Bakanının açıklamalarının aksine cezaevindeki açlık grevinde olan tutsakların tıbbi kontrol altında olmadıðını, cezaevinde aile hekimliði uygulaması olduðu için doktorun haftada sadece iki gün cezaevine geldiðini, revirden gerçek B1 yerine de sadece B vitamini verildiðini vurguladı.
Tekirdað F Tipi 1 ve 2.Nolu Cezaevlerinde müvekkilleriyle görüşen avukat Gülizar Tuncer cezaevinde yaşananlarla ilgili açıklamalarda bulundu. 12 Eylül günü başlayan açlık grevine yeni grubun katılmasıyla diðer cezaevlerinde olduðu gibi burada aralıksız ve dönüşümsüz olarak devam ettiðini anlatan Tuncer, grevdeki tutsakların saðlık durumları ve cezaevi yönetiminin uygulamalarını şöyle açıkladı: Cezaevinde gördüðümüz; tutsakların kararlı olduðuydu. Açlık grevi sürüyor. Cezaevinde aile hekimliði uygulaması olduðu için orada sürekli görev yapan doktor yok. Sadece Pazartesi ve Perşembe günü geliyor doktor. 1, 2 Nolu F Tipi ve T Tipi cezaevlerinde yaklaşık 500 tutuklu ve hükümlü bulunmakta ve haftada sadece 2 gün, 1 doktor gelip görev yapıyor. Tutsakların anlatımına göre doktor gelip elini cebinde çıkarmadan tedavi kabul ediyor musunuz diye sorup sonra da grevdeki tutsaklara tedavi kabul etmediklerine dair kaðıt imzalatıp gidiyormuş. Oysa cezaevi yönetmeliðine göre tıbbi kontrol etmesi lazım. Tedavi başka bir şeydir, tıbbi kontrol başka bir şey. Tıbbi etik ve mesleki sorumlulukla baðdaşmayacak şekilde cezalandırma amaçlı yaklaşılıyor tutsaklara. Doktor, tıbbi kontrol - nabız, tansiyon ve kilo kaybını kontrolü- yapmak zorundadır. Bütün tutsaklarda kusma, boðazdan kan gelme, kas aðrıları, göz kararmaları yaşanıyor. Revirden gerçek B1 yerine sade B vitamini veriliyor. Biz gerçek B1 götürdük ama içeri almadılar. Gerekçe olarak da biz zaten B1 veriyoruz söylendi. Oysa tutsaklarla görüşmemizde cezaevi yönetiminin yalan söylediðini anladık çünkü B1 deðil sadece B vitamini verilmiş. Bu arada B vitamini uzun süre kullanılırsa sinir uçlarında uyuşmaya neden oluyor ve vücutta kalıcı hasarlara yol açıyor. Biz gerçek B1 götürdük ama içeri almadılar.
MAZLUMLARIN DÝRENÝŞÝ
Cezaevinde grevdeki tutsaklardan Mazlum Dikmen ve Mazlum Özaðara yönelik yaşanan işkence ve insanlık dışı bir uygulamayı da kamuoyuna açıklayan avukat Tuncer yaşananları şöyle anlattı: Mazlum Dikmen açlık grevine 22 Eylülde başladı. Grevin 8.gününde avukat görüşmesine çıkan Mazlum, görüşme yaptıktan sonra içeriye girerken içeriye malzeme sokuyorsunuz gerekçesiyle çırılçıplak soyunması istenmiş. Buna itiraz eden Mazlum Dikmen, çırılçıplak soyundurulmuş ve 7-8 gardiyanın saldırısına uðramış. Açlık grevinde saðlıðı gittikçe kötüleşen bir tutukluya karşı dikkatli davranması gerekirken aksine kendisine işkence yapılmış. Bu olaydan sonra B1 için defalarca yazılı ve sözlü olarak başvurmasına raðmen kendisini cezalandırma amaçlı dilekçesi dikkate bile alınmamış. Bu arada kendisine saldıran gardiyanlara bu yaptıklarınızın hesabını vereceksiniz dediði için de cezaevi yönetimi Mazlum Dikmenin babasına 6. ay görüş yasaðı getirmiş.
Bir diðer açlık grevindeki siyasi tutsak Mazlum Özaðar ise doktorun insanlık dışı muamelesine maruz kalmış. Grevin 1.haftasında tansiyon sorunu olduðu için başı dönmüş ve yere düşmüş, başı betona çarpmış. Doktor cezaevine gelince Mazlum kendisinden sadece tansiyonunu ölçmesini istemiş ama doktor bu muayene girer demiş ve tansiyonunu ölçmemiş. Oysa tansiyon ölçmek muayene deðil tıbbi kontroldur ve doktorun bunu yapması zorunludur ama keyfi bir şekilde reddetmiş.
KÜRT HALKI SAHÝPLESÝN
Tutsakların kamuoyuna olan mesajını da aktaran avukat Tuncer şöyle dedi: Tutsaklar, biz kendimiz için bir şey istemiyoruz. Taleplerimiz tamamen Kürt halkının haklı talepleridir. Bütün Kürt halkı, bu taleplerine ve bu direnişe sahip çıkmalıdır.