Aralarında Naom Chomsky, Judith Butler gibi tanınmış isimlerin de bulunduðu 92 akademisyenin açlık grevlerindeki tutsakların taleplerinin karşılanması için başlattıkları kampanyaya ilgi büyüyor. Ýmzacıların sayısı 3 bini aştı.
Türkiye, Avrupa ve Amerikadaki üniversitelerde çalışmalar yürüten akademisyenler, geçtiðimiz günlerde internet ortamında başlattıkları imza kampanyasıyla eylemcilerin taleplerine destek vererek açlık grevinin bir trajediye dönüşmemesini talep ederken, yayınladıkları bildirgeyle de Türk Hükümeti'ne çaðrıda bulunmuştu.
Ýmza kampanyasına Judith Butler ve Naom Chomsky gibi dünyaca ünlü akademisyenler destek verirken, kampanya Türkiyedeki akademik çevreden de büyük ilgi gördü.
Yeni Özgür Politikası'na konuşan imzacılardan Sabancı Üniversitesi'nden Prof. Dr. Leyla Neyzi, "ülkemizde yaşananlardan hepimiz sorumluyuz. Yaşananlardan acı duymamak mümkün deðil. Özellikle Kürtlerin son 30 yılda yaşadıklarından bu deneyimi yaşamamış olan ülkenin bireyleri haberdar olmakla sorumlu ve bu konuda ana akım medyasının ötesine geçip hem alternatif medya hem de bu deneyimi yaşamış bireylerle konuşarak yaşadıklarını anlamaya çalışmalı ve kendi algılarını deðerlendirmelidir dedi.
ÜSTÜNDAÐ: ARKADAŞLARIMIZI YALNIZ BIRAKMAYACAÐIZ
Boðaziçi Üniversitesinde görev yapan Doç. Dr. Nazan Üstündað da imza kampanyasına verdiði desteðin gerekçesini "Arkadaşlarımızı yalnız bırakmayacaðız ve hepimiz üstümüze düşeni yapacaðız" şeklinde özetledi.
Amerika'da Missouri State Üniversitesi'nde görev yapan Doç. Dr. David Romano, imzaladıðı bildiriye şunları yazdı: "Türk hükümeti, ülkedeki Kürt meselesini çözmek istiyorsa açlık grevinde olan mahkumlarla diyalog içerisine girmelidir. Diyalog da öncelikle, diðer bireylerin temel haklarına saygı duyup, onlara adil ve vicdanlı davranmakla başlar."
HAERÝ: ANADÝL ÖZGÜRLÜÐÜ EN TEMEL HAK
Almanyada Max Planck Enstitüsü'nde görev yapan Doç. Dr. Lale Yalçın-Heckmann, kampanyaya verdiði desteði "Bir sürü zaman ve insan yaşamının kaybına yol açan çatışmalara ve gerilimi düşürmeye yardımcı olmak için umut dolu bir çaba" olarak niteledi.
Amerikada John Hopkins Üniversitesi'nden Prof. Dr. Niloofar Haeri de, "Kendi anadilinden konuşmak, yazmak ve düşünmek bir insanın sahip olabileceði en temel haklar arasında yer alıyor. Devletlerin kendi vatandaşlarının anadillerini kullanmasını tehditkar bulmaları o ülkede kesinlikle iyi bir yönetimin olmadıðı anlamına gelir" şeklinde konuştu