Adalet Nöbeti'nde sessizliğe tepki

Adalet Nöbeti'ni sürdüren tutsak aileleri, "Sessiz kalan herkes bu suça ortaktır" dedi.

Hasta ve infazları yakılan tutsak yakınları tarafından başlatılan Adalet Nöbeti eylemi 27'nci haftasında Çağlayan'da bulunan İstanbul Adliyesi önünde gerçekleştirildi. Bu haftaki nöbet eylemine, Silivri 3 No’lu F Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutsak bulunan Yakup Akman’ın annesi Fince Akman, Ümraniye L Tipi Kapalı Cezaevi'nde ağır hasta tutsak Selim Çiftçi’nin ablası Cemile Çiftçi ve Kumri Akgül katıldı.

Eyleme, tutsak yakınlarının yanı sıra HDP ilçe örgütü, Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, Züleyha Gülüm, Oya Ersoy destek verdi. Nöbet öncesi çok sayıda polis, gözaltı araçlarıyla adliye önü ablukaya aldı. Tutsak yakınlarını ablukaya alan polisler, Kağıthane Kaymakamlığı'nın Adalet Nöbeti’ne ilişkin yasak kararını öne sürerek, engel oldu. Adliye önünde yapılan eyleme saldıran polis, tutsak yakınlarından Fince Akman ve ismi öğrenilemeyen HDP ilçe örgütünden 4 kişiyi gözaltına aldı. Gözaltı sırasında “Bijî berxwedana zindana", "Hasta tutsaklara özgürlük” sloganları atıldı. Tutsak yakınlarının gözaltına alınmasına tepki gösteren HDP İstanbul Milletvekili Musa Piroğlu, her hafta aynı gerekçeyle annelerin saldırıya uğradığını belirterek bir süre adliye önünde oturma eylemi gerçekleştirdi.

'ÇOCUKLARIMIZ ÖLMESİN DİYE BURADAYIZ'

Nöbet öncesi adliye etrafı çok sayıda polis tarafından ablukaya alındı. Yürüyüş gerçekleştirerek adliye önüne gelen tutsak yakınları, burada açıklama gerçekleştirdi. Açıklamada konuşan tutsak yakınlarından Fince Akman, çocukları için 7 aydır adalet nöbeti tuttuklarını ancak bu süre zarfında ne devletten ne başka bir yerden taleplerine kulak verilmediğini dile getirdi. Akman, “Bir tane Türk televizyonu bizi görmüyor. Bizi bir kere sormuyorlar siz ne istiyorsunuz diye. Sadece saldırıyorlar. Biz bir şey istemiyoruz, sadece çocuklarımız ölmesin cezaevinden tabut çıkmasın istiyoruz” diye kaydetti.

'SESSİZ KALANLAR DA SUÇLUDUR'

Adliye önünde yapılan oturma eyleminde ilk olarak konuşan Milletvekili Musa Piroğlu, annelerin gözaltına alınmasına tepki gösterdi. Tutuklu yakınlarına yönelik gözaltıların İstanbul polisinin genel tavrı haline geldiğine işaret eden Piroğlu, “Her yerde anneler saldırıp gözaltına alıyorlar. Dün anneler İnsan Hakları Derneği’nde suç duyurusunda bulundu. Annelerin her yeri morluk içindeydi. Yerlerde tekmelendiklerini, yumruk atıldığını söylediler. Biz yumruk atan polisleri tanıyoruz. Cumartesi Anneleri'ne saldıranları da biliyoruz. Annelere bu işkenceyi yapanlar bir gün yargılanacak. Hasta tutsakların ölüme terk edilmesine karşı sessiz kalmayacağız, sessiz kalan herkes bu suça ortaktır. Hasta tutsaklar ölüme sürükleniyor. Bunun sorumluları iktidar, bakanları, cezaevi yönetimi, Adli Tıp ve gardiyanlardır. Annelere müdahale eden herkes bu cinayete ortaktır. Hepiniz cinayetten yargılanacaksınız. Anneleri gözaltına alabilirsiniz ama sesimizi kısamazsınız” şeklinde konuştu.

Gözaltılara tepki gösteren HDP Milletvekili Züleyha Gülüm,  İstanbul Adliyesi önünde sesini duyurmak isteyen annelerin bir kez daha gözaltına alındığını belirtti. Türkiye’de adalet olmadığını vurgulayan Gülüm, “Duvarda yazılan adalet yazılardan, adaletin olmadığını, keyfi kararların verdiğini biliyoruz. Adaletsiz mekanizmaları verdiği kararlarla insanlar cezaevlerine atılıyor. Fikrini açıkladığı için siyaset hakkını kullandığı için binlerce insan cezaevlerinde tutsak ediliyor. Bu da yetmiyor, cezaevlerine tutuklu bulunan arkadaşlarımız  işkenceyle karşı karşıya kalıyor. Cezaevleri ölüm evlerine döndü. İnsanlar cezaevine girdikleri zamana sağ çıkıp çıkmayacaklarını bilmiyorlar. Hasta tutuklular tahliye edilmiyor, ölümleri kesinleşmiş olanların dahi  ailesiyle vedalaşmasına izin verilmiyor. Bunu bir yandan mahkemeler yaparken diğer yandan Adli Tıp Kurumu (ATK) cezaevlerinde kalabilir raporuyla bunu yapıyor” ifadelerini kullandı.

'HESAP VERECEKLER'

En son söz alan HDP Milletvekili Oya Ersoy da AKP-MHP iktidarının giderek faşizan yöntemlere başvurduğunu ve kendisine muhalif gördüğü herkese saldırdığını kaydetti. Dışarıdaki en ufak bir hak talebinin dahi tahammül edilmediğinin altını çizen Ersoy, “En temel insan haklarından biri olan bir basın açıklamasına dahi izin verilmiyor. Bu ülkede emekçiler, işçiler kadınlar kısacası hakkını arayan herkes iktidarın gözünde suçlu olarak kabul ediliyor.  Biz insan hakları savunucuları olarak  yıllardır cezveleri eza evi olmasın diye mücadele ediyoruz. Bu ülkede adalet yok. Her yerde insanlar sokaklarda, okullarda adalet arıyor. AKP iktidarı yargıyı muhaliflere karşı bir sopa olarak kullanıyor. Bugün yargı mekanizmaları adaletten eşitlik ilkesinden uzak kararlar veriyorlar. Bugün İstanbul Adliyesi başta olmak üzere insanların en temel hakkı gasp ediliyor. Bu hak gaspına karşı hep birlikte mücadele edeceğiz. Biz bu suçları işleyenleri  hesap vereceğini biliyoruz. Bu ülkede adalet ve eşitlik için mücadele edenlerle bu iktidarı göndereceğiz. Ama şunu bir kez daha söylüyoruz; korkunun ecele faydası yoktur, kaybetmeye mahkûmsunuz” ifadelerini kullandı.