Afrin direniyor...

Afrin direniyor...

25 Mayıs'ta Afrin'in Şêrava nahiyesine bağlı köylere yönelik çete gruplarının gerçekleştirdiği saldırılarla başlayan çatışmalar Şera nahiyesine bağlı köylerle kayarken, saldırıların diğer bir şekli olan ambargo uygulaması de yavaş yavaş etkisini göstermeye başladı.

Ambargodan en fazla etkilenen ve ambargonun etkisini en yakından bilen kadınlar  şu ana kadar ekmek, tüp gaz, yakıt, çocuk maması ve sütü konusunda sıkıntı yaşamaya başladıklarını söyledi. Konuya ilişkin görüşlerini açıklayan birçok kadın ambargo ile amaçları direnişimizi kırmaktır diyerek hiçbir gücün direnişlerini kıramayacağını belirttiler.

EKMEKLE TERBİYE ETMEK İSTİYORLAR

Afrin'e yönelik gerçekleşen saldırılar sadece silahlı saldırılar olmadığı çatışmaların ikinci gününden itibaren Azaz, Dartazê de Afrin'e gelen yolların kapatılmasıyla ortaya çıktı. Yolların kapatılmasının amaacı Afrin'e dışarıdan gelen un, yakıt, sebze, çocuk maması ve sütü gibi malzemelerin girişinin engellemesiydi. Zaten bu kararı alan çete grupların Afrin'e ambargo uygulamaya başladıklarını açıkladılar. Yaklaşık 20 gündür uygulanan ambargodan ötürü Afrin ve çevresinde ekmek sıkıntısı kendisini göstermeye başladı. Nahiye ve köylerde halk evlerinde saçlarda ekmek yaparak buna çözüm bulurken Afrin merkezde ise hala bu sıkıntı yer yer devam ediyor.

Cindires nahiyesinde evinin avlusunda kurduğu sacın başında ekmek yapan Sultan ana şunları söyledi: "kendilerince bu uygulama ile irademizi kırıp kendilerine muhtaç bırakacaklar bizi. Uyguladıkları yöntemler tıpkı Erdoğan'ın kuzey Kürdistan'da halkımızın üzerine uyguladığı yöntemlerdir. Bu yöntemler Türkiye devletinin bu saldırıların içinde ne kadar yer aldığını gösteriyor."

“Unları el ve su değirmeninde öğüterek ekmeğimizi de gördüğünüz gibi saçta yaparak çocuklarımızı doyurmaya çalışıyoruz” diyen Sultan ana sözlerini şöyle sürdürdü:  "Baas rejimi bizi fırınlarına muhtaç bırakarak irademiz üzerinde hakimiyet kurmaya çalıştı. Bunu başaramadı. Şimdi de bu çeteler aynı yöntemleri uyguluyor. Onlar da başaramaz. Çünkü biz ekmek yapacak un bulamazsak bulgur, pirinç yaparak çocuklarımızı doyuracağız. Çok şükür şu ana kadar o denli bir sıkıntı da yaşamıyoruz. Hala ekmek yapacak kadar un buluyoruz. Dört parça Kürdistan ve Avrupa'da yaşayan halkımızın bizi unutmaması gerekiyor. Devrimimiz dört parça Kürdistan'ın devrimidir. Şimdi devrimimizi boğmak istiyorlar. Halkımız her yerde ayaklanarak bunu izin vermemelidir. Onların yanımızda olduklarını bilmemiz direnme gücümüzü arttırır. Çünkü devrim ruhu her yerde aynıdır."

ÇOCUK MAMASI VE SÜT SIKINTISI BAŞLADI

65 yaşındaki Sevra Osman Xelil adındaki ana ise aslında Afrin olarak kendi kendilerine yetecek kadar her şeylerinin olduğunu belirterek tek sorunlarının ellerindeki ham maddeleri işleme alt yapılarının olmaması olduğunu söyledi. O yüzden dışarıdan gelen bazı şeylere ihtiyaçları olduğunun altını çizen Sevra Ana da şunları anlattı: “Büyük ve yetişkinler olarak her şeye hazırlıklıyız. Ama iş çocuklara olunca biraz boynumuz bükülüyor. Çünkü daha şimdiden çocuk sütü, maması vb ihtiyaçları karşılamada zorlanmalar başladı. En başta bunu gidermemiz gerekir. Diğer parçalardaki ve yabancı ülkelerde yaşayan halkımız bu konularda bir şeyler yapmalı."

Bu tür ihtiyaçların karşılanmasının yanı sıra Kürtlerin izleyecekleri siyaset ve diplomatik çalışmalarıyla bu yönlü saldırıları ve ambargo uygulamalarını kırmaları gerektiğinin altını çizen Sevra ana "Ben bir şehit anasıyım. Ve bu saldırıların nasıl ve hangi planlarla başladığını iyi biliyorum. Saldırı sadece silahlı değil. Aynı zamanda siyasi ve diplomatik saldırılardır.  Bu saldırıda Güney Kürdistan bölgesel hükümeti tarafından başlatıldı ve devam ettiriliyor. En başta onlara karşı bir mücadele içine girilmelidir. Bu kırılırsa, boşa çıkarılırsa ambargoyu da her türlü saldırıyı da boşa çıkarmış oluruz" Dedi.

SEFERBERLİK GÜNLERİNİ YAŞIYORUZ

Afrin'e yönelik gerçekleşen saldırılar ve ardından izlenen politikalardan ötürü en çarpıcı değerlendirmeyi  Melek Muhammed Aluş yaptı. Aluş mahşeri ve seferberlik günlerini yaşadıklarını belirterek şunları söyledi: "Seferberlik günlerini yaşıyoruz. Akşam halk Afrin Halk Meclisinin önünde savaşa gitmek için toplanmıştı. Bu Afrin'i savunmakta ne kadar kararlı olduğumuzu gösteriyor. Baas rejimi irademizi kıramadı bu çeteler de kıramaz."

Ambargo uygulamasından ötürü yaşadıkları sıkıntıların başında tüp gaz, yakıt ve son dönemlerde de ilaç konusunda yaşamaya başladıklarını belirten Aluş şöyle konuştu: "Yemek, ekmek konusunda hiçbir sorun yaşamayız. Çünkü ekmek bulamazsak buğday kaynatıp çocuklarımıza yediririz. Tüp gaz konusunda yaşadığımız sorunları da aşarız. Çünkü odunlarımız var ateşle yemek ve ekmeklerimizi yaparız. Sebze konusunda bostanların çıkmasına az kaldı artık o konuda da bir sıkıntımız kalmaz. Tek sıkıntımız ilaç ve çocuk mamasıdır. Bunun mutlaka dışarıdan gelmesi gerekiyor. İşte halkımızın yapması gereken bu konularda yardımcı olmasıdır. "

Sınır kapısının kapatılması bu saldırıların başlangıç noktası olduğuna dikkat çeken Aluş, planın başını Güney Kürdistan Bölgesel Yönetiminin çektiğini söyledi. Sınır kapısının kapatılmasından sonra bölgesel yönetim başkanının yaptığı açıklamalara sert sözlerle yanıt veren Aluş şunları söyledi: "Rojava genelinde olmasa da Afrin'de bir birliğimiz var. Bu birlik kurulmuş durumda. Tek bir parti bu birliğin dışındadır. Ve zaten her türlü bozgunculuğu da o parti yapıyor. O parti şimdi Güney Kürdistan Bölgesel Yönteminin himayesi altındadır. Bu durum onların bu planın içinde olduğunu kanıtlıyor. Sorun partilerin birlik olma sorunu değil, Kürtlük sorunudur. Oynadıkları oyun Kürt meselesine yaklaşımlarıdır."

Ambargonun az da olsa etkili olmaya başlamasının temel nedeninin Güney Kürdistan bölgesel yönetimi tarafından sınırın ve sınır kapısının kapatılması olduğunun altını çizen Şaziye İbrahim ise şunları söyledi: "Güney Kürdistan Bölgesel yönetimine sınırı ve sınır kapısını açmaları için hiçbir çağrıda bulunmuyoruz. Çağrı yerine o sınırı aç diyoruz. Siz açmasanız burada yola çıkarak anneler olarak gelip kendimizi o kapıyı ve sınırı açacağız diyoruz." Saldırılara karşı gösterilen direnişte yitirdikleri çocuklarını zılgıtlarla toprağa verdiklerinin altını önemli çizen İbrahim sözlerini şöyle sürdürdü, "Bu devrimin anası biziz. Bu devrimi biz doğurduk. Çünkü doğurduğumuz çocuklar bu devrimi yaptı. Ne siyasi ve ekonomik ambargoları ne de silahlı saldırıları devrimimize bir zarar verebilir."