Cezaevlerinde acil tahliye edilmesi gereken ağır hasta tutsaklar listesinde yer alan 83 yaşındaki Mehmet Emin Özkan, tutuklu bulunduğu Diyarbakır D Tipi Cezaevi’nde fenalaşması üzerine 2 Eylül’de Gazi Yaşargil Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılmıştı. Hastanede 3 gün boyunca yoğun bakıma alınan ve kalp ritmi 40'a kadar düşen Özkan, normal servise alınmıştı. Bugün hastaneden çıkarılan Özkan, tekerlekli sandalyede elleri kelepçeli şekilde tekrar cezaevine götürüldü.

Doktorlarla görüşebilen aile, Özkan’ın kalp rahatsızlığı nedeniyle hastaneye kaldırıldığını öğrendi. Özkan’ın, özellikle kalp ritminde dengesizlik ve yüksek düzeyde kan eksikliği nedeniyle yoğun bakım ünitesinde tedavi altına alındığı belirtildi. Aileden edinilen bilgilere göre, Özkan’ın normal şartlarda 60 ile 100 arasında olması gereken kalp ritmi 40’a kadar düştü. Özkan, kalp ritmi yüzde 40’a düşmesine rağmen tekrar cezaevine götürüldü.

'ELLERİ KELEPÇELİ VE TEKERLEKLİ SANDALYEDEYDİ'

Mezopotamya Ajansı’na (MA) konuşan Özkan’ın kızı Selma Özkan, babasını hastaneden çıkarttıklarında uzaktan gördüklerini belirterek, babasına yaklaşmalarının engellendiğini söyledi. Özkan, “Sanki kaçacakmış gibi etrafını kapatmışlardı. Yanına gitmeyelim diye 5-6 kişi önceden tedbir almıştı. Tekerlekli sandalyedeydi ve elleri kelepçeliydi. Bir robot gibiydi. Etrafına tepkisizdi. Hiçbir yere bakmıyordu. Ambulansla götürülmesi gerekirken, cezaevi dolmuşuyla götürüldü. Bugün götürdüler ama yarın yine getirecekler. Belki akşam da getirirler. Çünkü durumu iyi değil. O haliyle onu kelepçelediler. Hakkı ambulans ve sedye idi. Dolmuşla gönderdiler. Doktor 'pil takması gerekiyor' dedi ama yapmadılar. O haldeki bir insana bu yapılmaz. Ölümünü istiyorlar. Cenazesini almamızı istiyorlar. İstedikleri odur” dedi.

“Bu en büyük budur” diyen Özkan, sözlerini şöyle sürdürdü: “Vicdansızlık yapıyorlar. Onu ölüme götürüyorlar. Katili olacaklar. Asla bu zulmü kabul etmiyoruz. Onların yanında ölmesin. 83 yaşında ve O’na zulüm ediyorlar. Serbest bırakılmasını istiyoruz. Başının ucunda olmak istiyoruz."