Ağırnaslı'nın son sözü baro genel kurulunda
Ağırnaslı'nın son sözü baro genel kurulunda
Ağırnaslı'nın son sözü baro genel kurulunda
İstanbul Barosu'nun genel kurulunda ÖDAV adına konuşan Sezin Uçar, Kobanê direnişinde yaşamını yitiren müvekkili Ağırnaslı'nın son sözünü hatırlattı, "Sevgili müvekkillim, 'Hayal gücü iktidara' demişti. Başta kadın avukatlar olmak üzere tüm meslektaşlarıma sesleniyorum. Hayal güçlerini ayağa kaldıralım, hem baroyu hem de dünyayı değiştirebiliriz" dedi.
İstanbul Barosu'nun genel kurulu, çalışma raporu üzerine yapılan konuşmalarla devam etti.
ÖDAV adına konuşan Avukat Sezin Uçar, erkek ve devlet şiddeti sonucunda yaşamını yitiren kadınları ve trans kadınları andı. Kadın ve trans cinayetlerinin AKP iktidarı döneminde cins kırımına dönüştüğüne dikkat çeken Uçar, kadın cinayetlerinin yüzde bin 400 arttığını belirtti. "İstanbul Barosu kadın cinayetlerinin takibi sürecinde yer almadı. Yasaların yapım aşamasında rol üstlenmedi. Çalışma raporuna bakıldığında İstanbul Barosu Kadın Hakları Merkezi'nin hiçbir kadın cinayeti davasına müdahil olmadığını görüyoruz. Kadınlara yönelik şiddeti önlemeye dair herhangi bir etkinliği yok" dedi.
Uçar, şöyle konuştu: "Kadın cinayeti davalarına müdahil olacağız. Kadın ve LGBTİ haklarından yana bir baro kurmak için üzerimize düşeni yapacağız. Kadın meslektaşlarımızın erkek egemen değer yargıları nedeniyle yaşadığı sayısız sorun var. Ancak İstanbul Barosu bu sorunlar karşısında da herhangi bir duyarlılık göstermedi. Özellikle staj döneminde kadın avukatların yaşadığı cinsel taciz ve psikolojik taciz başta gelmektedir. İstanbul Barosu'nun disiplin kurulları, 'kadın beyanı esastır, aksini ispat yükü erkeğe aittir' ilkesini benimseyen hiçbir girişimi olmamıştır. Savcılık makamının belirlediği delillerle soruşturma yapmıştır. Disiplin kurullarını erkek egemen değer yargıları ile işletmiştir. Tehdit altında kalan kadın/erkek üniversiteli gençlerin, kürtaj yasağına karşı çıkan kadınların, polisin gözaltında çıplak arama işkencesine maruz kalan kadın direnişçilerin yanında olmamıştır"
'HAYAL GÜCÜMÜZÜ AYAKLANDIRALIM'
Müvekkili Suphi Nejat Ağırlaslı'nın iki hafta önce Kobanê direnişinde yaşamını yitirdiğini hatırlatan Uçar, konuşmasını Ağırnaslı'nın son sözü ile bitirdi. "Çok sevdiğim müvekkilim son mektubunda, 'Hayal gücü iktidara' diyor. Buradan başta kadın avukatlar olmak üzere tüm meslektaşlarımı, hayal güçlerini ayağa kaldırmaya, hem baroyu hem de dünyayı değiştirmeye çağırıyorum. Hayal gücümüzü ayaklandıralım, hayal gücümüzü iktidara taşıyalım" dedi.
Uçar'ın konuşmasının ardından salondan "Biji berxwedane Kobanê" sloganı yükseldi.
İMREK'TEN KOCASAKAL'A ELEŞTİRİ
Özgürlükçü Demokrat Avukatlar Grubu'nun Eş Başkan Adayı Yıldız İmrek, İstanbul Barosu Başkanı Kocasokal'ın "Karıma teşekkür ediyorum. Her zaman arkamda durdu" sözünü eleştirerek konuşmasına başladı. Kocasakal'ın bu sözünün baroda da var olan ataerkil bir yaklaşımı ifade ettiğini belirten İmrek, "Kadınların önünden çekilseniz, arkanızda değil yanınızda, önünüzde olacaklardır" dedi.
ÖDAV'ın eş başkan adayı olduğunu hatırlatan İmrek, "Ataerkil ve tekçi sisteme karşı eş başkanlık sistemini önerdik. Bu genel kurulda da iki eş başkan adayı olarak konuşmak istediğimizi belirttik. Ancak bu önerimiz hiçbir grup tarafından kabul edilmediği için bu bölümde konuşmak durumunda kaldım" diye konuştu.
AKP hükümeti döneminde kadınlara karşı çok ciddi bir ideolojik ve siyasal savaş başlatıldığına dikkat çeken İmrek, "Baroların başkanlık ve yönetim düzeyinde kaç kadın var, diye baktığımızda bizde de durum parlak değil. ÖDAV olarak eş başkan adaylarımız, yönetimdeki kadın aday sayımızın çokluğu, bu kadın düşmanı siyasal ve ideolojik tutuma cepheden bir karşı duruştur" dedi.
AKP döneminde 14 bin işçinin yaşamını yitirdiğine dikkat çeken İmrek, "Her ay 150 işçi iş cinayetlerinde katlediliyor. Türkiye 16. büyük ekonomi. Ancak bu vahşi bir emek sömürüsü üzerinde yükseliyor. İşçi avukatlar da büyük bürolarda emek sömürülerine maruz kalıyor" dedi.
Avukatlara yönelik siyasi baskılara dikkat çekerek KCK Avukatlar Davası'nı hatırlatan İmrek, "Sayın Baro Başkanı, siz o büyük avukat saldırısında yanlarında yer almadınız. 'O karede yer almak istemiyorum' dediniz. ÇHD'li avukat arkadaşlarımız yerlerde sürüklediğinde gerekli desteği göstermediniz. Bir baro olarak gereken şeyleri yapmadınız" diye konuştu.
'BİZİM SÖZÜMÜZ EYLEMİMİZ BİR'
Polis devleti tehlikesiyle karşı karşıya olunduğunu belirten İmrek, şöyle konuştu: "Doğrudan doğruya gestapo devletine doğru gidiyoruz. Ne avukatın ne de sokağın özgürlüğü olacaktır. Bizler halkların barış hakkını, halkların tam hak eşitliğini savunuyoruz. Bizim sözümüz ve eylemimiz bir. Mücadelemizle güven veren bir kadroyuz. ÖDAV olarak desteğinizi istiyoruz" dedi.
'GEZİ'DEN NEDEN KORKTUNUZ?'
Ardından Çağdaş Avukatlar Grubu adına konuşan Can Atalay, İstanbul Barosu'nun Gezi direnişi karşısında tutumunu eleştirdi. "Bunca AKP karşıtlığınız varken, Gezi'den neden korktunuz? Tıpkı Mimarlar Odası, İstanbul Tabip Odası gibi safta bir sıra neferi olarak yerinizi almaktan neden ürktünüz? 'Biz bu topa giremeyiz' diyenleri burada uzun uzun anlatmayayım" diye konuştu.
AKP hükümetini eleştiren Can Atalay'ın konuşmasına, AKP'ye yakınlığı ile bilinen Hukukun Üstünlüğü Platformu üyeleri müdahale etmek istedi, tartışma çıktı. "Bu kez kürsüye müdahale etmesine izin vermeyeceğim" diyerek konuşmasını sürdüren Atalay, "Bu diktatörlüğe karşı hep birlikte direneceğiz" dedi.
Atalay'ın konuşmasının sonunda salondan "Her yer Taksim, her yer direniş", "Her yer Taksim, her yer Kobani" sloganları yükseldi.
'DEVLET BİZİM DEVLETİMİZ'
Hukukun Üstünlüğü Platformu adına Cem Kaya, İstanbul Barosu yönetimini "jakoben diktatörlük" ve "ana muhalefet liderliği" ile eleştirdi. Kaya, "Devlet bizim devletimiz. Meclis nasıl milletin kabesiyse, bu kale de bizim kalemizdir. Bu baro bizim cübbemiz üzerinden savaş çıkırtkanlığı yapıyor. İçki masalarında bir anda yönetimdeki 5 kişinin üzeri çiziliyor" dedi.
Kaya'nın konuşması sırasında sık sık gerginlik yaşandı.